Ela Karahan’dan
Buraya geleli iki hafta olmuştu ve kendimi çok daha iyi hissediyordum . Anneannemle birkaç kez bağa ve domates tarlasına gitmiştik . Bugün de yine bağa gidip yaprak toplayacaktık ve yanımızda birkaç kişi daha olacaktı . Bu iki hafta içinde sadece bir kez amcamı , iki kez de Meriç ve Emir 'i aramıştım . İlayda beni her gün aradığı için onu saymıyordum bile . Oturduğum yerden kalkıp ahıra girdim . Anneannem, isimleri Boncuk ve Nergis olan ineklerini yemliyordu .
"Sultanım , bitmedi mi işin ? Daha bağa gideceğiz ," diye seslendim .
Anneannem bana dönüp ,
“Geliyorum Ela, sen arabayı hazır et kızım ,” dedi .
Ağır adımlarla dışarı çıkıp arabamın yanına gittim. Arabayı çalıştırıp , kapıya yaslanarak onu beklemeye başladım . Hemen hemen beş dakika sonra geldi.
“Hadi sultanım ,” diyerek arabayı gösterdim .
Anneannem ,
"Tamam kuzum , Raziye teyze de gelsin de gideriz ," dedi .
Yüzümü ekşittim . O kadın çok boş soru sorardı ve fazla meraklıydı . Anneanneme dönüp,
"Raziye teyze de mi gelecek ? Yandık sultanım , biz bu evden ancak yarın çıkarız ," dedim gülerek .
Gerçekten de çok konuşurdu ; kız kardeşimin çenesi onun yanında çekirdek misali kalırdı .
Anneannem beni uyararak ,
"Şşşt kızım , yerin kulağı var , sus , " dediği anda uzaktan bir ses duyduk .
Bize sesleniyordu :
"Şemail teyze !"
Köyün meraklı kadını gelmişti . Anneannem ,
“Sonunda gelebildin Raziye ,” dedi .
Raziye teyze ise ,
“Anca gelebildim Şemail teyze ,” diyerek karşılık verdi . Sonra bana dönüp yine meraklı bir ifadeyle,
"Kız Ela , daha gitmedin mi sen ?" dedi.
Gözlerimi devirip cevap verdim:
"Hayır Raziye teyze , daha gitmedim . İki haftadır buradayım ."
Aslında sorduğu soru "Ne kadar zamandır buradasın?" demekti . Bu kadın o kadar meraklıydı ki, bir şeyi öğrenene kadar göbeği çatlayacak gibi olurdu . 😉
Raziye teyzenin sorusuyla kendime geldim ; galiba kendi iç sesimle uzun bir sohbet etmiştim . Raziye teyze aynı soruyu tekrarladı :
"Gitmiyor muyuz kız ?"
"Gidiyoruz Raziye teyze . Sultanım , hadi arabaya geçelim ," dedim . Şoför koltuğuna oturdum , anneannem yanıma , Raziye teyze de arka koltuğa oturdu . Yine meraklı bir tavırla konuşmaya başladı :
"Kız Ela , bu araba çok pahalı bir araba . Yoksa sen zengin misin ?" dedi .
Yine gözlerimi devirip , "Evet , zenginim ," dedim .
Bu sefer başka bir soru sordu : "Annen baban ne iş yapıyor ?"
Belki de en zor soruydu bu . Annem ve babam yaşasaydı mesleklerini söyleyebilirdim ama şu an sadece toprağın altında olduklarını söyleyebilirdim . Cevabım hiç sekmeden Raziye teyzeye ulaştı :
"Annem ve babam bir trafik kazasında öldü , Raziye teyze . Başka sorun var mı ?" dedim kırık bir ses tonuyla . O an ağlamak istiyordum ama yapamazdım . Sevdiklerimi üzemezdim , hele ki bir başkasının yanında asla ağlayamazdım .
Raziye teyze pes etmeyip başka bir soru daha sordu : "Kaç kardeşsiniz ?"
Sorularının bitmeyeceğini anlamıştım . Kaşlarımı çatarak cevap verdim :
"Üç kardeşiz . Ben en büyükleriyim , 21 yaşındayım . Mimarlık okuyorum , üniversite son sınıf . Kız kardeşimin adı İlayda , 18 yaşında ve bu sene üniversiteye gidecek . Bir de erkek kardeşim var , o da 17 yaşında , lise son . Başka soru yoksa . . ." deyip sohbeti kapattım .
Anneannemin sesiyle kendime geldim : "Kızım , burada dur . Yeter teyzeni alacağız ," dedi .
Arabayı kenara çektim ve Yeter teyzeyi bekledik . Beş dakika sonra geldi ve tekrar yola koyulduk . On dakika sonra bağa varmıştık ve yaprak toplamaya koyulduk .
Telefonumun çalmasıyla telefonumu açtım . "Alo ?" dedim . Karşı tarafın sesi gelince yüzümde bir gülümseme belirdi .
"Ela kızım , nasılsın ?" dedi amcam . Ah, Mert Karahan ! Yine bana dayanamamış ve aramıştı beni . Benim , beni güzel amcam , baba yarım .
Amcama cevap verdim : "İyiyim amca , sen nasılsın ?" dedim gülümseyerek .
Amcam dayanamayıp ,
"Ben de iyiyim kızım . Nasıl gittiğin yer ?" diye sordu .
Yüzümde büyük bir gülümseme belirerek cevap verdim :
"Çok güzel bir yer amca , yeniden doğmuş gibiyim ."
Amcam yılmadan , usanmadan aynı soruyu sordu :
"Kızım , sen neredesin ? Beş yıldır hiçbir şekilde söylemiyorsun ."
Amcama bir ipucu vermek istedim . Belki bu onu rahatlatır ve bir daha sormazdı .
"Bir aşkın filizlendiği yerdeyim amca ," dedim . Belki anlardı beni ama anlamadığı sesinden belli oluyordu .
"Nerede dedim , dedim kızım , anlamadım ," deyince gür bir kahkaha attım . Anlamasına gerek yoktu ki . İpucumu vermiştim ; anlayıp anlamaması ona kalmıştı . Zaten anlamamıştı da .
Amcama cevap verip ,
"Anlamana gerek yok amcacım zaten . Ben iyiyim , rahatım , yerimde . Sen ve oradakiler merak etmesin beni ," dedim .
Amcam , "Kızım , sen ne kadar ' iyiyim ' desen de seni merak ediyorum / ediyoruz . Her seferinde ne yapıp edip arkamdaki adamlarımı alt ediyorsun zaten ," deyince kaşlarımı çattım .
Demek peşimden gönderdiği adamlar onun adamlarıymış . Oysa ben Demir Araslan 'ın adamları sanıyordum . Beş yıldır adama sövüp duruyordum . Ne yapabilirdim ki ? Benimkilerin böyle yapacağını hiç bilemezdim . İçimden Demir ' e özür dileyerek amcama döndüm :
"Amca , bulunmak istemiyorum ve emin ol , güvenli bir yer burası . Hadi , görüşürüz ," diyerek hızla telefonu kapattım .
Birazcık kızmıştım ama bir yandan da hak vermiştim . En doğal hakkıydı merak etmesi ; kızı sayılırdım onun . Kafamdaki düşünceleri atıp yaprak toplamaya devam ettim .
Akşama kadar yaprak topladıktan sonra eve geri döndük . Anneannemle birlikte yemek hazırladık , yemeğimizi yedik ve sonra balkona geçtik .
Anneannemin bacağına yattım . O , elini saçlarımda gezdirirken bir soru sordum :
"Hiç merak etmiyor musun torunlarını ?" diye sordum . Merak ediyordum; bir anneanne hiç mi torunlarını merak etmezdi ?
"Merak etmez miyim kızımın çocuklarını ? Bir kızı olduğunu biliyorum ve haberlere göre bir kızı ve bir oğlu daha olması lazım ," dedi derin bir nefes alarak .
"Şu hayatta en çok merak ettiğim torunlarım . Kime benziyor , kime çekmiş ? En çok iki kızını merak ediyorum, neden biliyor musun ?" diye sordu .
Kafamı iki yana salladım .
"Kızımın en çok hangi torunuma benzediğini , hangi huyu annelerinden aldığını merak ediyorum . Aylin en çok vişneyi severdi , aynı senin gibi ," dedi kırık bir sevinçle .
Kızının bir huyunu bende görmek onu mutlu etmişti ama aynı zamanda üzgündü . Üzgündü çünkü kızı ölmüştü ve hayat onları erken yaşta ayırmıştı . Ölene kadar kızını görememiş , küskün kalmıştı . Kızı öldüğünde ise sadece kara toprağa pişmanlığını ve sevgisini anlatabilmişti .
Anneanneme sahte bir merakla , "Benim gibi mi ?" diye sordum . Doğruydu , bu huyumu annemden almıştım .
"Aynı senin gibi ," dedi .
"Şemail sultan , torunlarının seni bulmasını ister miydin ?" diye sordum merakla . Çok merak ediyordum . ' Evet ' dese , ona torunu olduğumu söyleyecek kıvamdaydım . Ama beklediğim cevap gelmedi .
"Hayır , istemezdim ," dedi .
Gözlerimde kocaman bir hayal kırıklığı oluştu .
"Neden ?" dedim .
"Hadi , geç oldu , yatalım ," deyip içeri geçti .
.....
Gece doğru dürüst uyuyamamıştım . Ve bir karar almıştım : Yarın sabah gidecektim . Gözlerim uykuya dalarken , ezan sesini duyduğumu ve anneannemin sadece ,
"Yavrumun yavrusunu merak etmez mi insan ? Ben şimdi torunlarımın karşına çıksam ne derim ?" diyerek yanımdan ayrıldığını hatırlıyorum .
Sabah uyandığımda beynime üşüşen sorular beni bunaltıyordu . Anneannem bizi bulmak istemiyordu . Bugün eve geri dönecek ve bizi kendi kendine öğrenecekti . Bizi her zaman televizyondan takip ettiğine göre , yine öyle yapacaktı . Yataktan kalkıp üstümü giyindim ve valizimi hazırlamaya başladım . Bugün gitme vaktiydi . İki haftadır buradaydım ve annemin kokusunu ciğerlerime kadar çekmiştim .
Valizimi topladıktan sonra odadan çıktım , valizi kapının yanına koyup mutfağa ilerledim .
"Şemail teyze , sana bir şey diyeceğim ," diye seslendim .
"Söyle yavrum ," diyerek koltuğa oturduk .
"Sultanım , benim gitmem gerek artık ," dedim .
"Niye kızım ? Daha geleli iki hafta oldu ," deyince içim cız etti . Gerçek gitme sebebimi söyleyemezdim ; bir yalan uydurmam lazımdı . Zaten yalanım hazırdı : Nişanlanacaktım . Bu yalan değildi ama ne zaman nişanlanacağımı bile bilmiyordum .
Anneanneme , "Sultanım , ben evleniyorum . Yani nişanım çok yakında olacak . Sana ' gel ' demek isterdim ama gelmezsin ," dedim .
"Demek nişanlanacaksın . Ve bana şimdi mi söylüyorsun kızım ?" dedi kırgın bir sesle .
"Sultanım , bu konu karışık olduğu için anlatmadım . Hem benimkiler özlemişler ve artık nişan alışverişini yapmam lazım ," dedim .
"Anlıyorum seni kızım ," dediğinde nefesimi bıraktım . Bu , benim için çok zordu .
"Düğün davetiyemi gönderirim ," dedim .
Anneannem kahkaha atıp , "Ah deli kız ," dedi . Devam etti : " Ne zaman yola çıkacaksın ?"
"Kahvaltıdan sonra ," dedim .
"Hemen mi ? " dedi ve birden yüzü düştü .
"Evet sultanım , gece yolculuk yapmayı sevmiyorum ," dedim .
"Hadi kahvaltı yapalım ," dedi ve kahvaltı masasını hazırladık .
Kahvaltıdan sonra anneannemle vedalaştım ve yola çıktım .
Kahvaltı masasından kalkıp arabaya bindiğimde, ardımda sadece sessiz bir pişmanlık bırakıyordum .