URSULA
Yine gece yarısı olmuştu. Darcy'nin gelmesi için dua ediyordum. Ama içten içe onun öldüğünü düşünüyordum. Yavaş yavaş uykum gelmeye başladı. Oturduğum yere uzandım. Tam uykuya dalacakken duyduğum sesle korkarak kalktım.
"Kim var orda?!"diye bağırdım ama cevap gelmedi. Boynumdaki tılsımı tutarak mağaranın çıkışına ilerlemeye başladım. Aniden içeri giren Darcy'yi görünce çığlık attım. Nefesimi düzene sokmaya çalışırken bir yandan da Darcy'ye bakıyordum. Yorgun görünüyordu. Kıyafetleri yırtılmış ve kirlenmişti.
"Nerelerdeydin sen? Dün sabahtan beri yoktun! Ne kadar korktum biliyor musun? Başıma bir sürü şey geldi."
"Ursula susar mısın lütfen! Benimde başıma hiç iyi şeyler gelmedi çünkü."
"Neler oldu? En son dün sabah et bulmaya gitmiştin."
"Doğru et bulmaya gitmiştim ama bulamadım. Ormanda gezerken çok uzaklaşmışım. Bu yüzden kayboldum. Gece olduğunda ise ejderhalar ortaya çıktı ve bende tüm geceyi ormanda saklanarak geçirdim. Bu sabahta saklandığım yerden çıktım ve bu saate kadar sana dışarıdaki iki geyiği buldum."
"Harika! Çok açım. Hadi hemen onları pişirelim." verdiğim tepkiyle Darcy gözlerini devirdi. Ama ne yapayım meyve yemekten bıktım.
Bu sefer ateşi mağaranın içinde yaktım. Darcy'de bu arada geyiği kesti ve etlerini çubuklara geçirdi. Sonunda ateşin başına oturduğumuzda Darcy söze girdi
"Üzerindekiler nerden çıktı?"
"Aa- şey.. Sana herşeyi en baştan anlatsam daha iyi olur."
"Sen bilirsin. Başla o zaman."
"Dün sen gelmeyince.. biliyorum kızacaksın ama-"
"Ormana gittin değil mi? "
" Evet ama ölmedim bak karşındayım."
"Devam et."
"Ben yine o ejderhayı gördüm. Hem de yemek yerken! Biliyor musun yüzme kükredi. Her yerim kan oldu. Her neyse sonra ona senden korkmuyorum diye bağırdım."
" Ee o ne dedi? Bence korkmalısın falan mı? "
Darcy'ye anlamsız gözlerle bakarken devam ettim.
"Hayır. Bence de korkma çünkü ben senin koruyucu ejderhanım, diye bağırdı. Sonra iki ejderha geldi ve ona saldırdı. Ben de buraya geldim ve birkaç alet alıp oraya geri döndüm."
" Ne o ? Yoksa ejderhaları öldürecek miydin?"
"Gerekirse evet bay çok bilmiş! Ama onları kaçırmıştım bile. Ejderhamı yaralayıp gitmişlerdi. Sırtında kocaman bir yara vardı. Hala gözümün önünden gitmiyor."
Darcy umursamaz bir şekilde "Ee üzerindekiler?"diye sordu. Bu çocuk ne kadar soğukkanlı böyle. Herhalde her gün bunları yaşıyor.
"Bu kıyafetleri element kralları getirdi."
"Element Kralları mı? Onlar kim? "
"God Land' de yani yaşadığım ülkede 4 tane element kralı vardı. Onlar bugün beni kontrol etmek için gelmişler. Yani ölüp ölmediğimi. Eğer ölmüş olsaydım Ulrika kraliçelikten alınacakmış. Sonra bana zarar gelmemesi için bir tılsım yaptılar." dedim boynumu göstererek.
" Vay canına senin günün benimkinden daha iyi geçmiş. Aslında merak ettiğim bir şey var. Oraya yani ülkene geri dönemeyecek misin?"
"Bunun olması için Ulrika'nın kraliçelikten alınması gerekir. Alınması için de bir suçunun kanıtlanması gerekir tabi. Bunu neden sordun? "
"Dedim ya sadece merak."
"Tamam o zaman karnımızı da doyurduğumuza göre ben artık yatsam iyi olur."
"Tabi sana iyi geceler prenses. Şey. Ursula."
"Sana da."
Artık mutlu ve huzurlu bir uyku uyuyabilirdim. Sonuçta Darcy gelmişti.
***
DARCY
Gizli bölmeden içeri girdim ve şelaleye ulaştım. Kıyafetlerimi çıkardım ve yavaşça suya girdim. Sırtım su ile buluştuğunda acı ile yüzümü buruşturdum. Lanet olası ejderhalar! Sırtımla beraber tüm vücudumun temizlendiğinden emin olunca sudan çıktım. Kıyafetlerim mahvolmuştu. Zamanında Ulrika'nın verdiği kıyafetleri buldum ve onları giydim. Sonra da Ursula'nın yanına gittim. Çoktan uyumuştu bile fakat hiç rahat görünmüyordu. Yarın ona bir hayvan postu bulsam fena olmazdı. Buradan bir an önce gitmesi gerekiyordu. Ona sürekli yalanlar söylemek zorunda kalıyordum.
Ulrika beni hipnoz ederek Ursula'nın annesini öldürmemi sağlamıştı. Bu bir suçtu. Ursula bunu bilseydi ülkesine geri dönebilirdi. Yalnız ona bunu söyleyemezdim. Çünkü benden nefret eder ve ejderha olduğumu öğrenirdi. Ama ben ona çoktan bağlanmıştım. O da benim ejderha halime. Bu işin içinden nasıl çıkacaktım bilmiyordum. Bunu düşünmek yerine kendimi uykunun kollarına teslim ettim.
***
Ursula yorulmuş gibiydi. Sabahtan beri ona avlanmayı öğretiyordum. Gerçekten yetenekli bir kızdı ve de güçlü. Çünkü onun için bulduğumuz postu buraya kadar taşıyabilmişti. Aslında taşıyabilmiştik desem daha doğru olur çünkü postun bir ucundan da ben tutuyordum.
"İstersen biraz dinlenelim yorulmuş gibisin."dedim. O da itiraz etmedi.
"Çok iyi olur. Gerçekten çok yoruldum."dedi ağacın altına otururken. Bende yanına yerleştim.
"Keşke sana da bir post bulsaydık. Neden istemedin ki?"
"Ursula ben zaten alışkınım sert zeminde yatmaya. İnan bana rahat edebiliyorum." demek yerine " Ben bir ejderhayım ve sert zemin bana işlemez güzelim." demek isterdim ama bu oyunu sürdürmek zorundaydım.
"Peki sen nasıl istersen. Bir de dün bana ülkeme geri dönüp dönemeyeceğimi neden sordun? Merak deme sakın. Benden sıkıldıysan veya aniden gelip yaşamını alt üst ettiğimi düşünüyorsan lütfen açıkça söyle."
"Saçmalama Ursula! Nasıl böyle düşünürüm? Sen aniden geldin ve beni yalnızlıktan kurtardın. Tüm gün sıkılmak yerine senin gevezeliğinle ve sorunlarınla uğraşmak inan daha eğlenceli." Bunları söylerken ikimizde güldük.
"Yani gitmemi istemiyor musun?"
"Hayır Ursula. İstemiyorum çünkü.. Çünkü sana çok alıştım." Olamaz! Bunu gerçekten söylemiş miydim?! Tanrım!!
"Nasıl yani?"
"Alıştım işte. Bir insanla yaşamayalı uzun zaman olmuştu doğrusu. Senin sayende buna alıştım."
"Anlıyorum. Ben de sana alıştım zaten. Hem sen bir erkeksin ve beni koruyup yemek ihtiyaçlarımı karşılıyorsun. Öyle değil mi?"
"Ya evet öyle."
Ne yani benimle sadece ihtiyaçlarını karşıladığım için mi yaşıyor? Tamam ben de ona böyle söyledim ama ciddi değildim. Onu sevdiğimi anlamasın diye bir şeyler geveledim işte. Ne?!!
Ben onu seviyorum mu dedim? Hayır onu sevmiyorum. Tamam belki biraz. Ama bu sevmek değil. Hoşlanmak gibi birşey. Ya da sadece alışmak diyelim.
" Aslında gitmeni istiyorum Ursula. "
Ursula şaşkınlıkla bana baktı.
"Yanlış anlama. Burası çok tehlikeli. Başına kötü şeyler gelmesini istemiyorum. Güvenli bir yerde yaşamalısın. Hayatta kalmak için."
"Ne demek bu? Ben kendi başımın çaresine bakabilirim. Ayrıca nereye gidebilirim söyler misin?"
"Ülkene Ursula. God Land'e gideceksin. Yakında sana her şeyi anlatacağım ve sana geri dönmen için yardım edeceğim."