bc

SÜRGÜN

book_age12+
926
TAKİP ET
2.8K
OKU
adventure
revenge
princess
weredragon
mystery
royal
supernatural
dragons
like
intro-logo
Tanıtım Yazısı

Bir zamanlar God Land ülkesinde huzurlu bir halk ve iyi kalpli kraliçeleri Büyücü Agatha yaşarmış. Agatha'nın kraliçe seçilmesinin sebebi elindeki büyü kitabıymış. Agatha halkı için büyüler yapar onların iyiliği için iksirler hazırlarmış. Bir gün Agatha halktan biriyle evlenmiş ve Ursula adında dünyalar güzeli bir kızları olmuş. Tüm halk onları çok seviyormuş. Biri hariç...

Ulrika kötü kalpli ve içini hırs bürümüş bir kadındır. Ulrika her zaman Agatha'yı kıskanmış, onun yerine geçmek istemiştir. Agatha nasıl mı kraliçe oldu? İşte orası biraz ilginç. God Land'in tenha köşesinde bulunan elementler ormanında yaşayan 4 büyük element varmış. Bu elementler God Land'in doğuşundan itibaren halkı yönetmeye çalışmışlar. Fakat her defasında tartışıp bu işi yapamayacaklarına karar vermişler. Bu 4 element tanrısı ateş, su, hava ve toprağı temsil ediyormuş. Ateş elementi öfkeli ve huysuzmuş. Adı Rory'miş. Su elementi sakin ve her zaman olumlu düşünen biri olan Delmar'mış. Hava elementi Abrecan maceracı ve eğlenceliymiş. Son olarak toprak elementini simgeleyen kral ise bilgili ve zeki olan Pierce'miş. Bu krallar anlaşmazlıklarını bir kenara bırakarak bir karara varmışlar. Ormana bir büyü kitabı saklamışlar ama kimsenin bu olaydan haberi yokmuş. Tesadüfen gelip büyü kitabını bulan kişi God Land'i yönetmeye hak kazanacakmış. Büyü kitabının kutsallığına inanan krallar kitabı doğru kişinin bulacağını düşünüyorlarmış ve öyle de olmuş. Kitabı Agatha bulmuş ve kraliçe olarak tahta oturmuş. Kızı Ursula henüz küçük bir kızken Agatha eşini kaybetmiş. Bu duruma çok üzülse de kızına bir şey belli etmeden büyütmüş onu. Ursula 18 yaşına geldiğinde annesi Kraliçe Agatha da ölmüş. Tuhaf olan şey Agatha ölmeden önce büyü kitabının kaybolmasıymış. Bunun üzerine element kralları büyü kitabını bulan kişinin yeni kraliçe olacağını duyurmuşlar. Tabii bu çok sürmemiş. Bir gün sonra Ulrika büyü kitabıyla element krallarının huzuruna çıkmış. Krallar verdikleri sözü tutarak Ulrika'yı kraliçe ilan etmişler.

Bu yaşanan olaylar arasında Ursula annesini kaybetmenin acısını çekiyormuş. Onun nasıl öldüğünü kimse bilmiyormuş. Bazıları onun yırtıcı bir hayvan tarafından öldürüldüğünü söylerken bazıları da onu bir ejderhanın parçaladığını düşünüyormuş. Ursula'nın bildiği tek şey annesinin o gün ormanda bir işi olduğuymuş. Agatha'nın ölümüyle God Land derin bir sessizlik ve hüzne kapılmış. Bu sırada Ulrika kraliçe oluşunu kutluyormuş. Halk ondan şimdiden nefret etmeye başlamış. Ulrika bunlara hiç aldırmadan şatoya yerleşmiş ve Ursula'yı küçük bir kulübeye mahkum etmiş. Ursula ondan nefret ediyormuş. O gün annesi için bir yemin etmiş. Halkını Ulrika'ya karşı koruyacak ve her zaman onların iyiliği için iksirler hazırlayacakmış. Sanırım size söylemeyi unuttum. God Land'de kraliçeden başka bir kişinin iksir veya büyü yapması yasakmış. Eğer bu olay kraliçenin kulağına giderse o kişiye istediği cezayı verebilirmiş!

chap-preview
Ücretsiz ön okuma
.1.
Ulrika Odamda dışarıyı izliyordum. Kapının çalmasıyla o yöne baktım. İçeri giren işe yaramaz yardımcım Alberto'ya küçümseyici bakışlarımı göndererek "Ne var? Neden rahatsız ediyorsun beni?" diye sordum. "Efendim sizi rahatsız etmek istemezdim fakat....." "Uzatma Alberto! Çıkar ağzındaki baklayı." "Şeyy efendim..." "Söyle artık şunu!"diyerek yakasından tuttum ve kendime çektim. "Bazı kişiler Ursula'yı insanlara iksir verirken görmüşler efendim!" "Ne! Bu nasıl olur?! O küçük cadıya gününü göstermenin vakti geldi!"diyerek Alberto'nun yakasını sertçe bıraktım. "Hemen git ve gardiyanlara hazır olmalarını söyle. Gidiyoruz!"                  *** Ursula Kulübemdeki yatağımda uzanıyordum. Dışarıdan gelen seslerle hemen ayağa kalktım ve pencereye koştum. Ulrika ve adamları gelmişti. Bu kadının burada ne işi vardı? Annemin ölümünden sonra kraliçe olup eğlenceler düzenlemesi ve beni şatodan atıp bu kulübeye mahkum etmesi yetmiyormuş gibi birde beni ziyarete mi geliyordu? Zaten annemin ölümünde onun parmağı olduğunu düşünüyordum. Tanrım bu kadından kurtuluş yok muydu? Dışarı çıktım. "Ahh küçük prenses neler yapıyorsun burada? Dur tahmin edeyim. İksirler hazırlayıp büyüler yapıp gizlice insanlara yardım mı ediyorsun?" İnanamıyorum! Bunu nasıl öğrenmişti? Doğru ya o kötü kraliçe Ulrika'ydı. Şimdi ne yapacaktım ben?  "Ben sadece insanlara yardım etmek istedim. Kimseye bir zararım yok. Hem halkın bir şikayeti de yok." "Bana bak küçük cadı kraliçe benim. Halkta benim halkım. Senin onlar için iksirler veya büyüler hazırlaman yasak!" Bunu biliyordum. Ama annem için yemin etmiştim. İntikamını böyle alacaktım. Gerçekten bunu öğrenmesi çok kötü olmuştu. En kötüsü de yaptıklarım için ceza almam gerktiğiydi. "Evet tatlım cezanı buldum." Meraklı gözlerle Ulrika'ya bakmaya başladım. Umarım iyi bir ceza verirdi. "Eşyalarını topla. Dragonland'e sürgün edildin." Duyduklarım karşısında bedenim büyük bir korku ile kaplandı. "Ne! Buna hakkın yok. Hiçbir yere gitmiyorum!" diyerek hemen kulübeme girdim. Kapıyı kapatmadan önce Ulrika'nın "Yakalayın şu küçük cadıyı." dediğini duydum. Arkadaki bahçe kapısına koşarken arkamdaki giriş kapısının kırıldığını duydum. Bahçe kapısını açtım ve dışarı çıktım. Elementler ormanına koşmaya başladım. Ulrika'nın adamları önüme çıkınca ani korku ile çığlık attım ve arkamı döndüm. Etrafım sarılmıştı. Artık kaçışım yoktu. Gardiyanlar kollarımdan tutarak beni sürüklemeye başladıklarında tek yaptığım şey "Bırakın beni!!"diye bağırmak olmuştu. Ulrika'nın yanına geldiğimizde bana söylediği iki sözcük ile derin bir uykuya dalmıştım.                  *** Uyku büyüsünün etkisi geçtiğinde uyandım. Etrafıma bakmama fırsat bulamadan karşımda oturan Ulrika'yı gördüm ve tabii iki yanımda kollarımdan tutan gardiyanları fark etmemek mümkün değildi. Bir at arabasındaydık. "Küçük cadı. Demek uyandın?" "Nereye gidiyoruz?" "Dragonland yaşayacağın yeni ülken. Tabii yaşayabilirsen." "Bırak beni bu kadar ağır bir ceza veremezsin. Bu haksızlık!" "Ne kadar nankörsün küçük cadı. Seni oraya kendi ellerimle götürüyorum. Daha ne istiyorsun?" "Senden nefret ediyorum!" "Ah gerçekten mi? Bende senden nefret ediyorum küçük cadı."dedi ve kahkaha attı. Tanrım bana yardım et. Akşam olmuştu. Hava iyice kararmıştı. At arabası durdu. Ulrika "İndirin onu."dedi. "Hayır lütfen yapmayın bunu. Bu kadın hepinize işkence ediyor. Annem hayatta olsaydı size böyle mi yapardı? Hatırlasanıza! Sizinle hep ilgilenirdi. Ne çabuk unuttunuz bunları! " Gardiyanlar hüzünlü bir şekilde gözlerime baktı. Biliyordum. Beni bırakmak istemiyorlardı. Ulrika'nın sert bakışlarıyla karşılaştıklarında çaresiz bir şekilde beni arabadan indirdiler. Ulrika gülümseyerek "Elveda küçük cadı."diye fısıldadı. Sonra "Gidelim!"diye bağırdı ve at arabası uzaklaşmaya başladı. Ben de koşarak at arabasına yetişmeye çalıştım. Koşarken ayağım takıldı ve yere düştüm. "Durun! Beni burada bırakmayın." diye bağırdım ama at arabası çoktan gözden kaybolmuştu. Ayağa kalktım etrafıma baktım. Burası cehennemden farksızdı geceyi geçirecek bir yer aramaya başladım. Yavaş adımlarla ormanın derinliklerine ilerlemeye başladım. Aniden üzerime bir karaltı çöktü. Arkamda büyük bir şeyin varlığını hissettim ve hızla arkama döndüm. Gördüğüm şeyle beraber bilincimi kaybederek yere yığıldım.

editor-pick
Dreame-Editörün seçtikleri

bc

Kan Kırmızı (Türkçe)

read
4.1K
bc

Tutku'nun Esiri

read
23.0K
bc

evli kadın evli adama aşık oldu

read
9.9K
bc

Ölüm Yıllıkları

read
1.1K
bc

ALFABETA (+18)

read
28.7K
bc

ÇAPKIN +18 (365 Gün Serisi)

read
24.1K
bc

SENİ HİSSEDİYORUM ( 2 )

read
7.8K

Uygulamayı indirmek için tara

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook