.2.

768 Kelimeler
Yattığım yerde huzursuzca kıpırdandım. Ne kadar sert bir yerdi. Bir türlü rahat edemiyordum. Sahi neredeydim ben? Gözlerimi açamıyordum. Dün en son ne olmuştu ki? Doğru Ulrika cadısı beni Dragonland'e getirmişti. Bana cadı diyordu ama kendisi gerçek cadıydı. Dur bir dakika!! Dragonland mi?! Aman Tanrım! Dün gördüğüm ejderha aklıma gelince aniden gözlerimi açtım ve yattığım yerden kalktım. Neredeydim ben? Burası bir mağaraydı. Yattığım yerin rahatsız olması normaldi. Kim getirmişti beni buraya? Etrafıma baktım. Mağarada hiçbir şey yoktu. Mağaranın çıkışına ilerledim. Hava çok güzeldi. Güneşin bedenimi ısıtmasına izin verdim ve gözlerimi kapattım. Ne kadar da huzurluydu. Ama sadece sabahları. Hava kararınca ejderhalar ortaya çıkar ve tüm gece boyunca avlanırlardı. "Hey! Uyandın mı?" Duyduğum sesle olduğum yerde sıçradım. Arkamı döndüm ve bu saçma sorunun sahibine baktım. Benden birkaç yaş büyük bir genç duruyordu karşımda. "Sende kimsin?" "Ben Darcy. Peki ya sen? Sen kimsin güzel kız?" Güzel kız mı? Bu çocuk neyin peşindeydi? "Bende Ursula. Güzel erkek." Bunu dememle güldü ve konuşmaya devam etti. "Neden buradasın Ursula? Seni ilk defa görüyorum." Beni ilk defa gördüğüne göre uzun süredir burda yaşıyor olmalı. Kim böyle bir yerde yaşar ki? "Uzun hikaye. Peki senin ne işin var burda? Yoksa burada mı yaşıyorsun?" dedim mağarayı göstererek. "Beğenemedin mi cici kız? Kusura bakma seni saraylarda, şatolarda misafir etmek isterdim ama burada imkanlar kısıtlı." Gerçekten çok kırıcı konuşmuştu. Aniden sinirlenmişti. Ne kadar tuhaf biriydi böyle. Konuşmama fırsat vermeden kaba sözlerine devam etti. "Söylesene cici kız anneni mi kaybettin? Yoksa onun elini tutmayı unuttun mu?" İşte bu sabrımı taşıran son damlaydı. "Sen! Sen tam bir canavarsın!!" dedikten sonra ormana koşmaya başladım. Bana annemi hatırlatmamalıydı. Yanaklarımın ıslanmasıyla ağladığımı fark ettim. Sonunda durdum ve bir kütüğün üzerine oturdum. Göz yaşlarımı silerek kendime gelmeye çalıştım. "Hey cici kız burası çok tehlikeli hemen geri dönmeliyiz." dedi bay ukala. "Neden geldin? Bırak peşimi. Seninle kalmaktansa ejderhalara yem olmayı tercih ederim." Yanıma geldi ve elini omuzuma koyarak "Tamam iyi bir başlangıç olmadı. Bunun için özür dilerim. Ama şimdi lütfen mağaraya geri dönebilir miyiz? Burası hiç güvenli değil." dedi. "Eğer oraya geri dönersek bana hakkındaki herşeyi anlatacaksın." "Tamam anlatacağım. Söz veriyorum."dedi ve elini bana uzattı. Ayağa kalktım ve mağaraya gitmeye başladım. Arkamdan"Seninle başım belada."dediğini duyduğumda gülümsedim. Mağaraya geldiğimizde beni mağaranın gizli bölmesine götürdü. Burası harikaydı! Bir şelale ve bir sürü meyve ağaçları vardı. Bir mağaranın içinde bunların olması mümkün müydü?! Şaşkınlığım yüzümden belli olacak ki Darcy bana "Ağzını kapat prenses."dedi. Gülerek ona "Burayı nasıl buldun?"diye sordum. "İlk geldiğimde keşfettim."dedi. "Hadi bana herşeyi anlat."dedim heyecanla. Oturmam için çimenleri gösterdi. Birlikte çimenlerin üzerine oturduk ve anlatmaya başladı. "Bundan birkaç yıl önce ülkemden kaçtım ve buraya geldim." "Neden kaçtın?" "Çünkü babam benden nefret ediyordu. Annemin ölümünden beni suçlu tutuyordu ve birgün beni satacağını söylediğinde korktum ve kaçtım. O kadar çok koştum ki sonunda kendimi burada buldum. Sonra burayı keşfettim ve burada yaşamaya başladım." "Ejderhalardan korkmadın mı?" "Korktum ama cesur olmak zorundaydım. Saklanarak yaşadım bu zamana kadar. Dünde seni buldum ormanda, baygındın. Bende seni alıp buraya getirdim. Gerisini biliyorsun zaten." Konuşmasını bitirdiğinde şaşkındım. Bunca zaman nasıl hayatta kalmıştı? "Dün beni bulduğunda tek miydim?" "Evet neden sordun? Annenle falan mı gelmiştin?" "Hayır benim annem öldü."dedim sessizce sonra devam ettim." Dün bir ejderha görmüştüm. Çok korkunçtu. Zaten sonrada bayılmışım." "Annen öldü mü? Aa şey.. az önce annenle ilgili söylediğim şeyler için özür dilerim." "Önemli değil. Bende senin mağaranı küçümsediğim için üzgünüm. Aslında çok güzel bir yermiş." "Senin gibi." "Efendim?" "Haa evet öyledir." Karnımın guruldamasıyla acıktığımı fark ettim. Darcy'de duymuş olacak ki "İstersen meyvelerden yiyebilirsin. Bende gidip akşama biraz et bulayım."dedi. "Nasıl bulacaksın?" "Merak etme. Keyfine bak."dedi ve mağaradan çıktı. Umarım başına bir şey gelmez. Ayağa kalktım ve meyve ağaçlarının yanına gittim. Sanırım bunların tadına bakmanın vakti gelmişti. *** DARCY Ormanın en tenha köşesine giderken aklımda Ursula'ya söyledim yalanlar vardı. Aslında yalan da sayılmazdı. Evet babam benden nefret ediyordu. Çünkü annem beni doğururken ölmüştü. Bu yüzden babam beni 5 yaşındayken bir büyücüye satmıştı. O büyücü beni kendi çıkarları için bir yaratığa çevirmişti. 18 yaşına gelene kadar onun istediklerini yapmıştım. 18 yaşına girdiğimde özgür kalmıştım ve burada yaşamaya başlamıştım. O kötü büyücüye karşı gelmeme rağmen bir gün beni hipnoz etmiş ve bir kadını öldürmemi sağlamıştı. Beni bir canavar olmaktan kurtaracak tek bir şey vardı. O da bir kadının benim gerçek yüzümü bile bile benimle evlenmesiydi. Ama bu hiçbir zaman olmayacaktı. Dün ormanda avlanırken Ursula ile karşılaştık. Tabiki benden korktu ve bayıldı. Ona o korkunç ejderhanın aslında ben olduğumu söyleseydim kaçıp giderdi. Bu yalanı o gidene kadar sürdürmeliydim. Sahi o neden buradaydı? Gidince ilk işim bunu öğrenmek olacaktı. Düşüncelerimden sıyrıldığımda avlanacağım yere gelmiştim. Etrafıma baktım. Kimseyi göremeyince sessizce fısıldadım "Karanlığın özgür ruhları, Uyandırın içimdeki ejderhayı." Korkunç bir yaratığa dönüştüğümde avımı gözüme çoktan kestirmiştim.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE