Töre ve Kalem Mardin’in sabahları her zamanki gibi güneşliydi, ama hava farklıydı. Zeytin ağaçlarının yaprakları bile fısıltılar taşıyordu bugün. Çünkü bir kız çocuğu ilk kez kendi adını yazmıştı. Ve bu, bin yıllık suskunlukların çatlağıydı. Vakıf konağının avlusunda kadınlar bir araya gelmişti. Kimi okuma-yazma çalışıyordu, kimi ise atölyede kilim dokuyordu. Ama hepsinin gözleri bir kişiye çevrilmişti: Derya. Derya, o sabah vakıf kütüphanesine girdiğinde kalbinde hem korku hem gurur vardı. Bir köşede, elinde çay bardağıyla Asuman onu izliyordu. Asuman, Derya’nın yaşını geçmişti ama içindeki çocuk hâlâ Mardin’de susuyordu. Ve şimdi, Derya’nın sesi onun çocukluğunu iyileştiriyordu. — “Korkuyor musun?” diye sordu Asuman. Derya başını eğdi. — “Her adımda… Ama bu korku bana yol g

