Bölüm1

1463 Kelimeler
Odama annemin dalması ve söylene söylene perdemi açması ile, gözüme giren güneş ışığına daha fazla dayanamadım,gözlerimi araladım. "Daha uyanmamış bile. Bari şu perdeleri açayım da odaya hava girsin." Daha sonra yanıma geldi. "Kızım saatin kaç olduğundan haberin var mı senin? Kalk çabuk yataktan!" Dedi ve odamdan çıktı annem. O telaşla hemen duvar saatine kaydı gözlerim. Olamaz okula geç kaldım! Adım Yağmur. Yağmur Akar. 21 yaşındayım. Üniversite üçe gidiyorum. Tıp okuyorum. Trabzon da oturuyoruz. Annemin adı Emine, babamın adı Mustafa. Babamın ve abimin baktığı bir kitap dükkanımız var. Arada bende gider kitaplarla ilgilenirim. Benden beş yaş büyük (Mert) abim var. Bir de abimden de üç yaş büyük ablam vardı. Ablamın adı Yasemin. Ablam evliydi. Küçük bir kızı vardı beş yaşında. Adı Ceren. Eniştemin adı ise Levent. Bizim mahalle çok güzeldir. Herkes bir birine yardım eder. Kocaman bir aile gibiyiz. Ah birde Selim var. Sevdiğim adam. Selim bizim mahalleden. Abimin arkadaşı. Benim onu sevdiğimi bilmiyor tabi. Beni kardeşi gibi görmesi de cabası. Selim' i sevdiğimi sadece en yakın arkadaşım Selimlerin bir üst katında oturan Elif biliyor. Elif' in annesinin adı Zeliha, babasının adı Fikri. Fikri amca ile Zeliha teyzelerin büyük sayılabilecek bir pastaneleri var. Ara ara Zeliha teyze, bazen de fikri amca bakıyor pastaneye. Elif' in bir de küçük kız kardeşi var adı Rüya, 4 yaşında. Çok tatlı hele de o 'Yağmuy abya 'demesi yok mu beni deli ediyor. Selim de abimle yaşıt, yani yirmi altı yaşında. Babası Cevdet amca ile annesi Zehra teyzeyi ve Selim' in ablası Gülay ablayı da çok severim. Cevdet amcanın kahvehanesi var. Selim' in de mobilyacı dükkanı. Gülay abla benim ablamdan bir yaş küçük. İki yıl önce İbrahim abiyle evlendi. Zehra teyzelerin elinde büyüdüm sayılır. Annemler de çok iyi anlaşırlar. Yirmi yıllık komşulukları var tabi. Mahallede ki Saadettin dede, eşi Fatma nine, bakkalcı Hüseyin abi, eşi Hatice abla. Tuhafiyeci Ayşe teyze ile eşi Salih amca. Kuru yemişçi Rüstem amca ile eşi Serpil teyze ve oğlu Yusuf. Yusuf edebiyat öğretmeni. Ayrıca Elif' in sözlüsü. Geçen ay sözlendiler. Okul bitince nişan, ondan sonra da düğün yapmayı düşünüyorlar. Yusuf Elif' e evlenme teklifi edememişti. Elif de gerek olmadığını söyleyerek her defasında geçiştiriyordu. Aklıma okulun gelmesiyle hemen yataktan fırladığım gibi banyoya koştum. Elimi yüzümü yıkayıp üstümü giydim. Telefonumdan mesajlara girip Elif' i bulup geç kaldığımı beni beklememesini söyledim. Telefonu yatağa bırakıp saçımı da tarayıp çantamı aldıktan sonra odamdan çıktım. Benim çıkmamla abim de odasından çıktı. Abim yine gününe bana laf sokmakla girdi anlaşılan. " Naber çirkin? Kocaya kaçar gibi acelecisin." " He abi he kocaya kaçıyorum. İstersen sende gel benle, Hülya ablaya kaçarsın. Ha ne dersin?" "Sus kız, neymiş kocaya kaçıyormuş. Hemen de hazır cevaplar!" Abimi dinlemeden kapının önüne geldim. Annem mutfakta kahvaltıyı hazırlarken bende ayakkabımı giydim. "Anne ben çıkıyorum geç kalacağım okula." "Dur kızım abin bıraksın seni okula. Geç kalma." "Oğlum bırakıver kardeşini okula hemen." "Ya anne ben bu çirkini bi yere bırakamam valla. Kendi gitsin işte." Dedi abim yalvarır bir şekilde. Oh, abimi bu şekilde görmek içimin yağlarını eritiyor valla. "Geç kalmasın şimdi. Bırakırsın ordan da dükkanı açarsın artık. Kahvaltını da orda yaparsın. Hadi hadi." Dedi annem eliyle git git yaparken. Ben zaferle gülümsedim tabi. Abimin bakışları gülümsememi yerle bir etti. Bu bakışlar demek oluyor ki intikamını alacaktı. Hain! Abimin pis bakışlarına maruz kalmak istemezdim ama ne yapalım artık. Bu günümde kötü geçecek gibi. Kapıyı açıp evden çıktım. Abim de peşimden geliyordu. Arabaya bindi bende yan tarafa geçtim. "Seninle sonra görüşeceğiz küçük çirkin." "Çok korktum abi," dedim göz devirirken. Aslında biraz korkmuştum da belli etmiyordum. Bu ne pislikler yapacaktı şimdi bana kim bilir. Telefonuma el koyması. Annemler evde değilken tüm işlerini yaptırması. Yapmazsam işkence etmesi. Düşüncesi bile korkunçtu. Birden bi titreme geldi. Abim arabayı çalıştırdı. İkimizden de çıt çıkmıyordu. "Abi, sen Hülya ablayla ne zaman evleneceksin?" "Niye sordun?" "Sıramı bekliyorum ondan. Malum sen evlenmeden evlenemiyorum ya!Allah Allah sordum işte, meraktan!" Yüzüne pis bi gülümseme yayıldı. "Evlenmeyeceğim ben. Bu gidişle sen de evde kalır yaşlanırsın. Kimse de seni almaz artık." Dedi gıcıklıkla. "Abi sen iyi misin acaba? Ben yaşlandığım zaman sen de böyle kalmayacaksın herhalde değil mi? O zaman da Hülya abla seninle evlenmez." Dedim. Hıh. Aklı sıra bana laf sokacak. Senin lafların Yağmur Akar'a söker mi abiciğim? "Ben yaşlanınca da böyle taş gibi yakışıklı olacağım bir kere." Dedi abim eliyle vücudunu gösterirken. "İnşallah öyle olur da benim yerime sen evde kalırsan Hülya abla seni terk etmesin. Ne yaparız yoksa biz sonra değil mi seni başımıza savarsa?" Dedim kahkaha atarken. Abim kafama vurdu bir tane ve "Sus be." dedi. Elim kafama vurduğu yere gitti. Acımıştı. Hayvan gibi eli vardı. Nasibimi almıştım. "Hadi in in," dedi abim. "İniyorum hiçte meraklı değilim zaten sana da arabana da." Dedim ve kapıyı kapatıp okulun bahçesinden içeri girdim. Sınıfa çıktım ve Elifin yanına oturdum. "Merhaba." "Sana da merhaba Elif." Dedim yanağından öperken. "Ne oldu niye geç geldin?" "Geç uyandım." Dedim. Karnımı ovaladım. "Kahvaltı da yapmadım. Acıktım." Saatime bakınca dersin başlamasına daha on dakika olduğunu gördüm. Eğer abim bırakmasaydı beni hala otobüste olurdum kesin. "Hadi kalk kantine gidelim. Bir şeyler alırız." Dedim ayağa kalkarken. "Hadi gidelim o zaman geç kalmayalım." Dedi Elif beni acele etmemiz için çekiştirirken. Uzun koridorda ilerlerken Elif konuşmaya başladı. "Yarın bizim evde gün var, geliyorsun değil mi?" "Bilmiyorum," "Zeynep teyze ile Gülay abla da gelecekler. Tekrardan soruyorum. Gelecek misin?" Gülmemek için dudaklarını sıktığı belli oluyordu. "Pislik!" Dedim omzuna vurarak. "Tamam geliyorum." Dedim gülerken. Benim gülmemle Elif de kahkahasını bıraktı. "Küçük operasyonumuz başlasın o zaman." "Operasyon mu?" Dedim Elif' e dönüp hafif gülerken. Kantinciye "İki tost ve iki ayran" diyerek parayı uzattım. Tost ve ayranın birini Elif' e verdim. Yeniden sınıfa çıkarken aynı zamanda tostumu yiyordum. " Evet operasyon," dedi Elif gülerken. "Nasıl olacak o?" "Zehra teyze ve Gülay ablaya tüm maharetlerini, ne kadar hamarat olduğunu falan göstereceksin işte bu kadar." Dedi Elif elini iki yana açarken. "Eh tamam. Peki ya Selim de eve gelirse ne olacak?" Dedim ayranımı yudumlarken. "Ne bileyim orasını ben Yağmur! Sizi baş başa bırakmaya çalışırım ben merak etme." "Nee! Benim elim ayağım bir birine girer yine. Yok yok, en iyisi bizi tek bırakma sen. Evet evet, güzel fikir," Dedim telaşla. "Yağmur sakin olsana. Yemeyecek adam seni." Dedi Elif. "Ya Elif boşver tek bırakma sen bizi tamam mı? Selim' e deli gibi görünmek istemiyorum. Ya abimde gelirse?" Dedim elif' i soru yağmuruna tutarken. "Off Yağmur gerçekten çok safsın. Ne yani Selim' i Sevgi' ye mi bırakmayı düşünüyorsun? O gıcık Sevgi de gelir kesin." "Tabi ki de hayır! Selim' i o boya küpüne bırakmaya hiç mi hiç niyetim yok!" Sevgi de bizim mahalleden. Ayşe teyzenin kızı olur kendisi. Hiç annesine çekmemiş. Kendisi çok yapmacık, güzelliğine düşkün olduğu için mi yoksa Sevgi Selimden hoşlandığı için mi bilmiyorum, sevmiyorum kendisini. Yani, muhtelemelen yapmacık, hamarat kız görünümlerinden dolayı sevmiyorum. Acaba Selim de Sevgi' yi beğeniyor mudur? Selim gözünün önünde ki beni nasıl görmez yaa! Beni düşüncelerimden Elif çıkardı. Ne ara sınıfa geldik biz. Hoca da gelmiş. "Kararın ne?" Dedi elif sessizce. Yerimize oturmuştuk. Aslında sormuyor, direk tamam demem için bekliyordu adeta. Şimdi ben buna hayır dersem beni bir kaşık suda boğardı kesin. Ben de gitmek istiyordum zaten. En iyisi direk tamam demek. "Tamam." Dersi dinliyor ve not tutuyordum. Sınıfta ben Elif ve Cüneyt tek not tutuyorduk. *** Dersim bugün erken bitmişti. Elifle beraber okuldan çıktık. Yarın dersimiz yoktu. Elifle dolmuş durağına doğru yürüdük. Durağa gelince dolmuş beklemeye başladık. Yarım saate mahalleye gelmiştik. "Piştt, Elif bak kim geliyor." Dedim sözlüsü yusuf' u gösterirken. Yusuf yanımıza geldi. Bana bir baş hareketi yaptı ve "Naber yağmur?" Dedi."İyi Yusuf. Senden?" "İyi." "Sen nasılsın aşkım?" Dedi Elif' e dönerken."İyiyim aşkım, okuldan döndük bizde sen ne yapıyorsun bakalım?" Mahallenin ortasında sarılamazlardı değil mi? Yani bu pek hoş olmazdı. Onlar da hoş olanı yapmışlardı. "Bende okuldan geldim." Yusuf, Selim ile abimin ortak arkadaşı. Yedikleri içtikleri ayrı gitmez hiç. Tek farkları abim ve Selim' in Yusuf kadar çalışkan olmaması. Onlar liseyi zor bitirmişlerdi. Fakat Yusuf öyle değildi. Ondaki okuma isteği gözlerine bakınca da anlaşılıyordu. *** Apartmanın önüne geldim ve zili çaldım. Kapıyı otomatikten açtıklarında merdivenleri çıkmaya başladım. İkinci kata gelince bizim kapı ziline bastım ve açılmasını bekledim. Kapıyı babam açtı. "Nasılsın babacığım?" Dedim ayakkabımı çıkarıp içeri girerken. Babamın yanağını öptüm. "İyiyim kızım, sen nasılsın bakalım?" "Bende iyiyim babacığım, sadece kurt gibi açım" dedim gülerek. Babam da benimle beraber güldü. Mutfağa girdim ve ocaktaki yemeği ısıtıp tabaklara koydum. Masaya oturdum ve tabağıma gömüldüm. Yemeğimi yedikten sonra kirli tabakları makinaya dizip salona geçtim. Annem ve babam müge anlıyı izliyorlardı. Annemlere selam verip odama geçtim. Pijamalarımı giyip yatağıma girdim. Bugün çok yorulmuştum. Kitabımı komidinin üstünden alıp okumaya başladım. Yaklaşık iki buçuk saattir kitap okuyordum. Annem odama girdi ve "Kızım yatmadın mı daha? Hadi uyu yarın Zelihalarda gün var sende benimle geleceksin." Dedi annem. "Tamam," dedim ve kitabı komidine koyup gece lambasını söndürdüm. Annem de odadan çıkmıştı. Aklıma Selim' in gelmesiyle gülümsedim. Pencerem onun odasının penceresine bakıyordu. Pencereye çıkamayacak kadar yorgundum aslında. Gözlerimi kapattım ve uykuya daldım. ***
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE