"Hay Allah' ım, bu kız daha uyanmamış bile. Yağmur çabuk kalk hazırlan zelihalara gideceğiz. Geç kalmayalım." Annemin söyledikleri bir balyoz gibi indi kafama. Bu gün Zeliha teyzelerde gün vardı. Hemen gözümü açtım ve yataktan acele ile indim.
"Ne bu telaş kızım!Çabuk ol dedim neden telaş yaptın?"
"Şey... Iı hiiç öylesine," dedim söyleyecek bir şey bulamayınca.
"Hay Allah' ım. Sen bana sabır bu kıza da akıl ver."
Amin anneciğim amin.
Kalbimin sahibi Selim' i de ver bana Allah' ım.
Annem odadan çıktıktan sonra pencereye doğru yürüdüm ve güneşliği önünden çekip camı açtım.
Başımı camdan çıkarıp gözlerimi yumdum ve Trabzon' un ferah havasını içime çektim.
Gözlerimi açtım ve etrafa bakındım. Elif' i karşı apartmandan çıkarken gördüm.
"Piştt. Nereye böyle?"
"Bakkala gideceğim ya, annem tutturdu ekmek al da gel diye. Bizim evde bakkala uğrayan tek kişiyim ya!" Dedi bıkmış bir şekilde.
"Hadi hadi söylenme de bekletme Zeliha teyzemi" dedim gülerek.
"Yağmur, beni oraya getirtme bak vallahi kötü olur!"
"Tamam, tamam." Dedim Elif' i kızdırmanın ne kadar hoşuma gittiğini düşünürken.
O sırada apartmandan Selim' in çıktığını görünce kalbim dört nala koşuyormuş gibi atmaya başladı.
Üstünde ki siyah takım elibiseyle ne kadar çekici göründüğünün farkında mıydı acaba?
"Burada durmuş ne yapıyorsun Elif?" Dedi Selim, Elif' in yanına gelirken.
"Bakkala gidiyordum Selim de Yağmur tuttu sonra ayak üstü konuşuyorduk."
Selim' in gözleri anında beni buldu. Yutkunmaya çalıştım.
"Naber yağmur?"
"İ- iyi Selim senden?" Dedim zorlukla.
"Ben de dükkana gideceğim şimdi," dedi Selim.
Allah' ım seni doğuran kadına da sana da kurban olurum ben.
"Hadi ben kaçıyorum. Allah' a ısmarladık," Dedi elini kaldırarak.
Bende salak gibi öylece konuşamadan Selim' e hayranlıkla bakıyordum. Cevap bile veremedim. Arabasına bindi ve mahalleden uzaklaştı. Hala Selim' in gittiği yoldaydı gözlerim.
"Öhöm öhöm" Dedi Elif yalancıktan bir öksürükle. Anında kendime geldim.
"İyi misin Yağmurcuğum," dedi pislik.
"Sen gitsene ekmek almaya Zeliha teyze seni bekliyordur şimdi." Dedim ve camı kapatıp tül perdeyi önüne çektim.
Banyoya girip kısa bir duşun ardından saçlarıma havluyu sarıp çıktım banyodan.
Dolabımın karşısına geçip kapağını açtım. Ellerimi kıyafetlerin üzerinde gezdirirken acaba hangisini giysem diye düşünüyordum.
Gözüme çarpan nar çiçeği renginde ki çiçekli elbisemi aldım. Çamaşırlarımı da alıp yeniden banyoya girdim ve üzerimi giyindim. Saçlarımı makinayla kurutup banyodan çıktım.
Aynanın karşısında saçlarımı özenle tararken günüme Selim' i görmekle başlamanın heyecanını yaşıyordum.
Gözüme sadece rimel sürüp odamdan çıktım. Genelde makyaj yapmazdım, özel günler de fazla belli olmayacak şekilde yapardım sadece. Bu sefer de selim için sadece rimel sürmüştüm.
Mutfağa girdiğimde annem çaydanlık elinde masaya oturdu. Bende sandalye çekip oturdum.
"Kız sen makyaj mı yaptın bakayım?" Dedi annem şaşkınlıkla yüzüme bakarak.
"Sadece rimel sürdüm o kadar anne!"
Seninde gözünden hiç bir şey kaçmıyor maşallah!
"Hadi hadi. Benimi kandırıyorsun sen. Niye sürdün şimdi?"
"Off anne ne alakası var. Süresim geldi ben de sürdüm işte."
Abim ile babam dükkandalar mı?" Dedim konuyu değiştirerek.
"Evet," dedi annem.
***
Eliften
"Ya anne bu kadar yiyecekle yedi kabile mi doyuracağız acaba?" Dedim sabahtan beri açmayı bitiremediğim börek hamuruna bakarak.
Dünden beri iş yaptırıyordu annem bana. Tamamen işkence.
Dün okuldan geldiğimde tutturdu 'ev çok kirli hadi kalk evi temizleyelim de misafirlere ayıp olmasın' diye. Resmen dün evde süpürmediğim silmediğim nokta kalmadı. Yorgunluktan aç aç yatmışım.
"Kızım ne yapalım iki çeşit yiyecek mi koyalım önlerine? Tee Allah' ım." Dedi annem sabır diler gibi.
"Of of bıktım vallahi ya. Bir an önce şu okulum bitse de evlensem," dedim dua ederek.
"Şuna bak şuna. Evlenince iş yapmayacağım diye düşünüyorsun değil mi? Ama o işler öyle olmuyor Elif Hanım." Dedi annem.
"Hiçte bile," dedim inanmak istemez gibi.
Sabah annemin zoruyla erkenden kalkmıştım. Kısa bir kahvaltıdan sonra hemen yiyecek yapmaya başlamıştık.
Elmalı kurabiye, cevizli kek, patatesli poğaça ve son olarak şuan yapmakta olduğum peynirli börek. Bunlar sadece benim yaptıklarım bir de annemin yaptıkları var tabi.
Sarma, Kısır, mercimek köftesi, tuzlu kurabiye ve cevizli kekin yanına mozaik kek yapmıştı. Neymiş efendim misafirlere ayıp olurmuş birini beğenmeyen diğerini yermiş.
"Yine ne yapıyoşunuş böyle?" Diye gözlerini ovalayarak Rüya girdi mutfağa. Uykudan yeni uyanmıştı herhalde.
"Gördüğün gibi ablacığım annem yine tüm mahalleyi doyurmaya niyetlenmiş." Dedim Rüya' yı öperken.
"Sus kız!" Dedi annem bana gözlerini devirirken.
"Misafirler gelecek ben de işe yaramaz ablanla yemekler yapıyorum. Ablan evlenince sen yardım edersin artık bana olur mu prensesim?"
"Oluy," dedi Rüya dilinin döndüğü kadarıyla.
Annem Rüya' ya uzaktan öpücük atıp bana döndü "gör kardeşini gör. Aferin benim Rüyam' a."
"Abya şen evlenecek mişin?" Dedi sanki 'Evlenmesen olmaz mı?' der gibi.
"Okulum bitince evet," dedim.
"Yuşuf abiyle mi?"
"Evet aşkım Yusuf abinle."
"Yuşuf abi çoook şayşlı. Eyer şeni üzeyşe ben ona kızayım" dedi elini iki yanına uzunca açarken.
"Kızarsın tabii. Hem Yusuf abin beni üzmez ki."
"Oyşun ben yine de şöyliyim de şonya ben bimiyoydum fayan demeşin."
Rüya' nın yanağını sulu sulu öptüm.
"Ya abya şöyle ışlak ışlak öpmeşene," dedi koluyla yanağını silerken. Şu haline gülmeden edemedim.
Rüya salon da çizgi film izleyeceğini söyleyerek mutfaktan çıktı.
Ben de böreği bitirip tepsiye koydum. Yerdeki oklavayı falan topladım. Ev topluydu zaten. Hemen ocağın üstüne çay koydum.
Annem de mozaik kekini fırından çıkardı. Tüm yiyecekler hazırdı. Bir tek benim böreğimin pişmesi kalmıştı.
Annem masaya otururken bende kirli tabak, kaşığı bulaşık makinasına dizip annemin yanında ki sandalyeyi çekip oturdum.
Birazdan misafirler gelmeye başlardı. En azından biraz oturup dinleneyim.
***
Yağmurdan
Saat beşi çeyrek geçiyordu. Kapı çalınca kapıya baktım. Hülya abla gelmişti. İçeri geçtik beraber. Annemde giyinmeye gidince ben de son kez aynaya baktım. Saçımı başımı düzeltirken annem odasından çıktı ve "Hadi gidelim kızlar" dedi. Evden çıktık.
Merdivenlerden inip apartmandan çıktık. Annem 'Erken gidelim de yardım lazımmıymış' dediği için biraz erken çıkmıştık.
Eliflerin apartmanına girince ister istemez biraz heyecanlanmıştım.
Merdivenleri çıkarken Selimlerin katına geldiğimizde gözlerim kapılarına kaymıştı. Tam o sırada Zehra teyze, Gülay abla ve Selim evlerinden çıktı.
"Nasılsın Emine" dedi Zehra teyze. Anneme sarılırken.
"Sen nasılsın Hülya" Birbirleriyle selamlaştıktan sonra sonra bana döndü ve "Nasılsın Yağmur?" Dedi bana da sarılırken.
"İyiyim Zehra teyze siz nasılsınız?"
"Biz de iyiyiz kızım," dedi bana gülümserken.
"Sen nasılsın Gülay abla?"
"İyiyim canım. Sen nasılsın?"
"Ben de iyiyim," dedim Gülay ablayla da sarılırken. Hülya abla ile Gülay abla da selamlaştı.
Selim annem ve Hülya ablanın nasıl olduğunu sorduktan sonra bana dönmesiyle yutkundum.
"Merhaba Yağmur. Nasılsın?" Dedi o bakmaya doyamadığım yüzünü seyrederken.
Annemler Zehra teyzelerle Eliflere çıkarken Selimle tek kaldık.
"Sana da merhaba, ben iyiyim sen nasılsın?" Dedim biraz kısılan sesimle.
"İyi ben de, iş güçle uğraşıyoruz işte. Abinin yanına gideceğim şimdi. Senin okul nasıl gidiyor." Dedi ellerini pantolonunun ceplerine sokarken.
Allah' ım beni hemen şimdi yanına al. Bu ne yakışıklılık yarabbim. Özenle yarattığın şu kara kaşlara, kara gözlere o hafif morumsu dudaklara kurban olurum ben.
Ben Selim' e öylece bakıyordum.Bir şeyler söylüyordu fakat ben ne dediğini Anlamıyordum.
Birden koluma dokunan elle korktum. Selim koluma mı dokunmuştu benim?Allahım sana geliyorum.
"Yağmur iyi misin sen?" Dedi endişeyle.
Tam bir aptalım.
"Ha iyiyim dalmışım sadece. Okul da iyi gidiyor."
"Neyse ben seni tutmayayım senin işin vardır şimdi."
Yok canım ne işi.
Zabağa gadar gonuşurum seninle!
"Ha, evet ben gideyim artık. Görüşürüz."
"Görüşürüz" dedi Selim. Koşarak merdivenleri çıktım. Eliflerin ziline basıp beklemeye başladım. Kalbim Selim' i görünce ağzımda atıyordu. Ha birde koluma dokunmuştu değil mi?
'Allah' ım. Sen bu kuluna yardım et lütfen' dedim içimden ellerimi tavana doğru açıp dua ederken.
Elif kapıyı açınca hemen beni kolumdan tutup mutfağa doğru çekiştirdi. Ben daha ne olduğunu anlamadan "Selimle ne konuşuyordunuz bakayım aşağıda?"
"Sen nereden biliyorsun ki?" Dedim şaşkınlıkla.
"Emine teyzeye seni sordum aşağı da Selimle konuşuyordu dedi."
"Aslında normal bir konuşmaydı nasılsın falan ama koluma dokundu benim," dedim heyecanımı gizleyemeyerek.
"Nee!En başından anlatsana sen şunu."
"Aslında anlatacak pek bir şey yok" der demez Elif' in bakışlarından anladığım kadarıyla 'dökül' diyordu.
Ben de heyecanla anlatmaya başladım.
"Yağmur bak Selimle yalnızken anormal davranışlar sergilemeyi bırakmalısın artık."
"Evet ama elim de değil ki," dedim.
"Aptal aşık" dedi Elif ve bana sarılıp yanağımdan öptü.
Mutfağa Zeliha teyzenin girmesiyle korktuk.
"Ne yapıyorsunuz burda kızlar böyle?"
"Hiiç anne öylesine sarılıyorduk" dedi Elif.
"Nasılsın Zeliha teyzeciğim?" Dedim sarılırken.
"İyiyim kızım sen nasılsın?"
"Ben de iyiyim," dedim.
"Tamam oyalanmayın da siz de gelin salona. Tüm misafirler salonda." Dedi mutfaktan çıkmadan önce.
Zeliha teyze gider gitmez Elif hemen kolumu dürttü ve " hadi göster kendini" dedi gülerek.
Salona girdik ve tek tek herkesle sarıldık hal hatır sorduktan sonra Elifle mutfağa girdik. Sevgi gıcığı da gelmişti. Ben yiyecekleri tabaklara servis ederken Elif de çayları dolduruyordu.
Ben tabakları üçer üçer salona götürürken Elif de tepsiyle çayları getiriyordu.
Herkesin tabağını verdikten sonra ben ve Elif ise hemen kapını yanında ki sandalyelere oturup tabaklarımızı alıp yemeğe başladık.
"Aşağı mahallede ki İhsan var ya hani hafta sonu düğünü varmış." Dedi Ayşe teyze.
"Aaa İhsan nişanı atmamış mıydı ki?" Diyerek merakla sordu Hatice teyze.
"Yeniden takmışlar demek ki," dedi Zeliha teyze de.
Ben ve Elif dışında Sevgi Funda ve Yaren de Zeliha teyzeleri dinliyorlardı.
Yaren Sema teyze ile Aykut amca' nın kızı. Yaren' i severim iyi kızdır. İki ay sonra evlenecek. Bizi de düğününe davet etti. Nişanlısı merkezde oturuyormuş galiba. Hiç tanışma fırsatımız olmadı nişanlısıyla.
Funda ile Sevgi de bekarlar. Henüz konuştukları yok görünüşe göre.
İkisinin de gözü selimde. Aptallar.
Zehra teyzenin bardağının boşalmış olduğunu görünce hemen ayağa kalkıp "Bardağınızı doldurayım Zehra teyze." diyerek bardağı aldım.
"Sağ ol kızım. Allah herkese senin gibi gelin nasip etsin yavrum." Dedi Zehra teyze.
Ben utançla gözlerimi bardaklara çevirdim.
"Emine, yok mu yağmura hayırlı bir kısmet?" Dedi zehra teyze.
"Yok zehracığım şuan," dedi annem tebessüm ederek.
Leyla teyzenin de bardağının boş olduğunu görünce onu da aldım ve mutfağa girdim. Arkamdan Elif de geldi.
Bardakları tezgaha koyduğum gibi arkamı dönüp Elifle birbirimizin eline vurup 'çak' yaptık.
"Çok iyiydi" dedi Elif.
Başımı salladım ve heyecandan titreyen ellerimle bardakları doldurdum. Elif' e yaptığım baş hareketiyle salona girdik.
Zehra teyzenin bardağını verdiğim de bana gülümsedi. Bende karşılığında gülümsedim ve Leyla teyzenin bardağını da verdim.
Yeniden yerime otururken "Zehra Selim' in de yaşı geldi yok mu konuştuğu?" Dedi Cemile teyze.
Yok konuştuğu falan! Kesin kızı Funda için soruyor. Sanki bilmiyoruz. Gözlerim funda' ya kayınca onun da annesini onaylar şekilde baktığını görünce sinirlerim tepeme çıktı.
"Konuştuğu yok Cemileciğim. Bende söylüyorum yaşın geldi evlen diye ama dinleyen kim?" Dedi zehra teyze.
Anlaşılan Cemile teyzenin ne demek istediğini anlamış olacak ki devam etti.
"Funda' yı da Sevgi' yi de kardeşi gibi sever Selim." Dedi Zehra teyze.
Hay sen çok yaşa Zehra teyzeciğim. Yedirme oğlunu bu kızlara.
"Öyle mi?" dedi Cemile teyze. Biraz bozulmuş gibiydi. Sevgi' nin de gülen yüzü solmuştu.
"Elif sizin nişan ne zamana kızım?" Dedi Hatice teyze.
"Seneye inşallah Hatice teyze," dedi Elif.
O sırada kapı çaldı. Kapıyı açmak için kalktım. Elif de hemen ardımdan geldi. Kapıyı açınca az daha mutluluktan havalara uçacaktım.
"Hoşgeldiniz," dedim. Kapıdaki Yusuf, abim ve Selim' e.
"Hoşbulduk çirkoş" dedi abim burnumu sıkarken.
Yusuf' a da selam verdim. En son Selim girince "hoşgeldin" dedim.
"Hoşbulduk" dedi gülümserken.
Sen hep gül olur mu? Sen gülünce kalbimde çiçekler açıyor.
Elif ile Yusuf birbirine sarılıp konuşuyorlardı.
Hep beraber salona girdiğimizde Funda ile Sevgi' nin gözleri Selim' i buldu. Pis gözleriyle yediler Selim' i. Abim Hülya ablanın yanına geçti. Yer olmadığı için Yusufta Elif' in yanında ki sandalyeye geçince Selim de benim yanım da ki sandalyeye oturdu.Ben Elif ile Selim' in ortasında kalmıştım. Şuan nefesim kesilecek gibi oluyordu.
"Hoş geldiniz çocuklar" dedi Fatma nine.
"Hoşbulduk nineciğim" dedi Selim.
Ben ve Elif boşalan bardakları alıp mutfağa girdik.
Ben tabak hazırlarken Elif de boş bardakları doldurduktan sonra üç bardak daha çıkarıp doldurdu.
Yeniden salona geçerken ilk önce abime verdim tabağını.
Daha sonra Yusuf' a en son Selim' e verirken baş parmağı benim elime değmişti. Utancımdan Selim' e bakmadan yerime oturdum. Heyecandan bacaklarım titriyordu. Selim hemen yanı başımda oturuyordu. Kollarımız birbirine sürtüyordu arada. Ben ölmeyeyim de kim ölsün.
Elif de bardakları verdikten sonra oturdu. Hala evlilikten konuşuyorlardı. Elif ile Yusuf kendi aralarında konuşuyorlar ben ise annemlerin konuştularını dinliyormuş gibi dururken Selim' i düşünüyordum. Arada gözlerim ellerine kayıyor sonra tekrar önüme dönüyordum.
Bardağımı doldurmak için kalktım. Kimsenin bardağı boş değildi. Mutfağa gittim. Bardağımı doldururken "Bana da doldurur musun?"
"Hıhh" dedim korkudan elimdeki bardak lavaboya düşmüştü. Pek ses çıkarmaması çok iyi olmuştu. Hemen arkamı döndüm.
"Korkuttuğum için özür dilerim." Dedi Selim.
"Ay yok. Yani ben dalmışım" dedim Selim' i karşımda görmenin şaşkınlığıyla.
Elinde ki bardağı aldım ve doldurdum. Kendi bardağımı da lavaboda alıp çalkaladıktan sonra doldurdum.
"Seslenseydin ben alırdım bardağı niye kalktın ki?"
"Bir şey olmaz iki adımlık yer zaten. Hem ben sıkıldım içeri de ki evlilik muhabbetinden biraz kaçamak olsun diye geldim," dedi masaya otururken.
"Açıkçası ben de sıkılmıştım," dedim. Hala ayaktaydım ve tezgaha yaslanmıştım.
"Sen gelmeden önce de senden bahsediyorlardı."
"Öyle mi, ne konuşuyorlardı?" Dedi şaşkınlıkla.
"Cemile teyze 'Selim' in yaşı geldi konuştuğu yok mu' diye sordu Zehra teyzeye. Tabi hemen Funda ile Sevgi' nin gözleri parladı bir an" dedim Selim' in bakmaya doyum olmayan siyahın en koyu olan o gözlerine bakarken.
"Ee annem ne dedi peki?"
"Yok konuştuğu Funda' yı da Sevgi' yi de kardeşi gibi sever, yan gözle bakan oldu mu çok sinirlenir falan dedi," Dedim .Çayımı yudumlarken.
"İyi demiş."
Ne demişti o. Ne yani gerçekten de kardeşi yerine mi koyuyordu Funda ile Sevgiyi? Ha birde konuştuğu yok muydu sahi?
"Ne yani gerçekten de Funda ile Sevgi hakkında böyle mi düşünüyorsun?"
"Evet. Kaç yıllık komşuyuz sonuçta mahallemde ki kızlara yan gözle bakacak değilim."
Off ben de dahilim buna. Ah Selim ahh.
"Konuştuğun peki, yok mu?"
"Biri vardı da beş ay önce bitirdik."
"Hımm kötü olmuş" dedim yalandan üzülmüş gibi yaparak.
Hiç üzülmemiştim valla. Sevdiği birinin olmaması hoşuma gitmişti.
"Neyse hadi salona gidelim" dedim bardakları yeniden doldururken. Beraber salona geçtik ve yerimize oturduk.
"Hadi biz kalkalım artık" dedi Fatma nine ve herkes ayaklandı.
Zeliha teyze herkesi yolcu ettikten sonra bir tek Selimler ve biz kalmıştık.
"Hadi bizde kalkalım" dedi annem. Abimle Hülya abla da önceden çıkmışlardı. Gezeceklermiş biraz.
"Bekleyin Emine beraber çıkalım" dedi Zehra teyze. Telefonunu aldıktan sonra Zeliha teyzelerle de vedalaştıktan sonra evden çıktık. Annemler önde ben ve Selim de arkada merdivenlerden indik. Zehra teyzelerin kapılarının önüne gelince vedalaştıktan sonra evlerine girdiler. Ben ve annem de bizim eve doğru yürüdük.
***
Eve gelir gelmez odama çıkıp pijama takımımı giydim. Kalın Perdeyi çekip
yatağa girdim. Sınavlar daha yeni bittiği için rahattım.
Yarım kalan kitabımı aldım ve okumaya başladım. Ama bir türlü konsantre olamıyor okuduğumu anlamıyorum. Bu yüzden de tekrar tekrar okuduğum için yarım saattir beş sayfa tek okumuştum.
Kitabımı komidine koyup gece lambasını söndürüp iyice yatağa sokuldum. Selim' i ve bugün olanları düşünerek uykuya dalmışım.
***