bc

Gümüşkartal

book_age18+
188
TAKİP ET
1K
OKU
gangster
drama
childhood crush
like
intro-logo
Tanıtım Yazısı

Bu zamana kadar okuduğunuz tüm mafya kitaplarını unutun çünkü Hamza Alkan Gümüşkartal'ı tanımamıştınız.

Kitapta +18 sahneler mevcüt rahatsız olanlar lütfen okumasın.

chap-preview
Ücretsiz ön okuma
Mastami
Elleri toprağa gitti Gümüşkartal'ın hala hayat arkadaşının toprak altında olduğunu bilmek canını acıtıyordu. Aslında en büyük can acısı evladıydı, karısını kaybetmişti ama evlat acısı bambaşka olurdu. Derin bir nefes verdi. Kiraz, güzeller güzeli kızı aklına gelmişti, bu soğuk toprak ona yakışmazdı. Elleri toprağa tekrardan gittiğinde derin bir nefes verdi.  "Napcaz abi?"  En sadık adamı Ali'nin sesini duyup başını kaldırdığında adam direk gözlerini yere indirmişti. Gümüşkartal ile göz göze gelmek bile insanı tedirgin ediyordu o yüzden herkes ona derin bir şekilde bakamazdı. "Tek şansımız var o kız yerini tespit edin, onun yanına gideceğim."  "Abi buyur biz getirelim."  Oturduğu yerden kalkıp derin bakışlarını adama dikmişti.  "Senin ya da hiç bir adamım gücü yetmez o kızı buraya getirmeye, bizzat kendim gideceğim!" Ali direk başını sallayıp  "Emrin başımın üstüne abi." Demişti. Ali, Gümüşkartal'ın dediğini yapmak için hızlıca yanından ayrılmıştı. Gümüşkartal da arkasına tekrardan dönüp son kez mezara bakıp arabaya bindiğinde devasa arazisinden eve gitmeye başladı.  "Mastani neredesin?"  Genç kadın derin ormana bağırdığında Mastani yine bir ağacın dalında bacaklarını aşağıdan sallandırıp üstten efsunlanmış gibi manzarayı izliyordu. Her sabah günün ışıklarında buraya gelip güneşin doğuşunu izlerdi. Onun için bu mucizeli bir durum olsa da bir çok kasaba halkı bunu önemsemezdi bile ama Mastani farklıydı, hayata bakış açısı, yaşamı, her şeyi farklı ve bu dünya için fazlaca aykırıydı. "Mastani in hemen oradan!"  "Ah Maria beni biraz rahat bırak, baksana ne kadar güzel."  "Derse geç kalacaksın in artık şu ağacın tepesinden resmen vahşi gibi davranıyorsun."  Başını yukarıya kaldırıp ellerini beline koyup bana çatık kaşlarla bakan Maria'yı gördüğümde kendimi tutamayıp gülmüştüm. "Öyleyim zaten ayaklarım çıplak üstümde sadece ince yeşil elbisem var. Belli bir kalıbın içinde değilim, bu hayatta özgürüm. " " Evet özgür ve sorumlulukları olan bir kızsın, hadi Mastani in artık!" Derin bir nefes çekip dikkatli bir biçimde aşağıya indiğimde Maria beni baştan aşağı süzmüştü.  "Git hemen kendine çeki düzen ver, hadi!" Maria her zaman ki gibi ak düşmüş saçlarını sıkı sıkıya topuz yapmış o siyah elbiselerden birini giyinmişti.  Yıllar geçse de hala yastaydı, eşine olan sadakatı ve aşkı yıllarca beni hayran bırakmıştı. Ceo ise bana babalık yapmış biriydi, ben küçükken gittiği bir dini törende kaza geçirip ölmüştü. Tüm kasaba onun gidişatına üzülüp yas tutmuştu. Sonra Maria bana daha çok sıkı sıkıya sarılmıştı, onun yokluğunu benimle birlikte kapatmak istemişti ama olmamıştı. Hala bile fotoğraflarına bakıp ağladığını bazı geceler görüyordum. Üzerindeki siyah elbiseye baktığımı anladığında gözleri nedense hemen dolmuştu.  "O iyi bir eş, iyi bir baba ve iyi bir dini adamdı. Maria farkındayım hala kalbindeki yasın ama artık onu gömmen lazım yoksa huzur bulamayacak."  "Biliyorum ama onu hiç yaşanmamış olarak bir kenera atamam." "Ben senden onu kenera atmanı istemiyorum, yaşamanı istiyorum, dünyanın renklerini görmeni istiyorum. Hatırlıyor musun beni sana ilk verdikleri zaman ne haldeydim, şimdi nasılım? Çünkü yaşamın renkleri kaçırmak istemiyorum, bunu bana sen öğrettin." Maria göz pınarlarında ki yaşları silip beni kendine çekip sıkı sıkıya sarmıştı. "Seni seviyorum kızım."  "Bende Maria bende."  Birbirimizden ayrıldığımızda  "Hadi artık hazırlan yoksa geç kalacaksın."  Başımla onaylayıp yanaklarına sulu sulu öpücükler koyup koşarak eve doğru girdim, arkamdan Maria'nın dediklerini duymadan çıplak ayaklarla ahşap merdivenler pata küte yukarı çıkmıştım. Hızlı bir biçimde dolabı açıp sadece sandaletleri ayağıma takıp hızla boy aynasından kendime baktım. Fazlaca salaş ve dağınık dursam da herkes bu görüntüme alışmıştı. Uzun kıvırcık kızıl saçlarım, kocaman mavi gözlerim ve fındık burnumla bir çok kişi beni prenses Merida'ya benzetiyordu hatta bir kaç kez Maria'nın zoruyla cadılar bayramında onun kostümünü giyinmiştim, beni gören çocuklarda çizgi filimden kaçıp geldiğimi zannetmişti. Bu yüzden cadılar bayramı boyunca her çocuk evime gelip benimle fotoğraf çektirip hayran bakışlarına maruz kalmıştım. Yüzümü anından buruşturdum, benim için cidden kötü bir bayram geçmişti. Kenarda duran patenimi alıp sırt çantama koyduktan sonra hızla aşağıda inmeye başladığımda Maria direk önümü kesmişti. "Bunu al aç gitme."  Bana uzattığı sıcak ekmek sandviçi büyük bir minnetle alıp yanağına öpücük kondurduktan sonra büyük parçalar ısırıp koşmaya devam ettim. Cidden geç kalmıştım ve bu kez Mia benim canıma okuyacaktı. "Mastani."  Arkasında ona seslenen tanıdık sesi duyduğunda direk oraya dönmüştüm. Pero bu çocukluk aşkım ve aynı zamanda sırdaşım olan dostum. Gözlerim hem güneşin hem de onun sarı saçlarının parlaklığı ile kamaşmıştı. Sarı altın gibi saçları, bebeksi yüzü, kırmızı dudakları ve mavi gözleriyle bir kızı bile kıskandıracak bir güzelliğe sahipti.  "Pero?" "Geç kaldın değil mi yine? Böyle koştuğuna göre..." Küçük bir çocuk gibi başımı salladığımda eliyle arabasını işaret ederek  "Hadi gel seni bırakayım."  Söylediğini büyük bir memnuniyetle kabul edip arabaya doğru yürüdüğümde öne binmek yerine arkadaki küçük kasaya atlamıştım. "Ah senin bu özgürlük ruhun varya..." Elimle arabanın üst kısıma vurup  "Hey laf yok ben özgür bir kuşum, öyle kapalı alanlar bana göre değil hem burada yolculuk edip rüzgarı hissetmek varken neden o arabaya bineyim?" "Sen delisin Mastani."  "Evet deliyim, adım bile öyle. Hadi çok konuşmada beni artık uçur."  Pero'nun kahkaha sesini duyduğumda en sevdiğim müziğin sesi sanki kulaklarıma dolmuş gibi olmuştu. Araba çalıştığında ise rüzgarın en güzel haliyle yüzümü ve tenimi okşamaya başlamıştı, kollarımı açıp anında gözlerimi kapatmıştım. İşte hissetmek istediğim şey buydu iliklerime kadar özgür olmak, ben buydum ve bundan vazgeçemezdim.  "Abi uçak hazır, biraz sonra kalkacak seni bekliyorlar." Gümüşkartal elindeki kalemi bırakıp saatlerce eğildiği için iki büklüm olan belini doğrulttu.  "Adamları gönderdin mi ? Önce evin etrafını sarsınlar, bu zamana kadar zaten başına buyruk bırakmamam lazımdı." "Merak etme abi her şey hazır." Gümüşkartal derin bir nefes verip ellerini kısa saçlarının içine geçirdi. Kesinlikle Mastani'yi buraya getirmek istemiyordu ama artık yolun sonuydu, başka çaresi yoktu, kızı için başka birinin mutsuzluğuna göz yumacaktı. Çalışma odasından çıktığında devasa büyük evde gezdi, burayı kabul etmesi çok zordu, kızın bunca yıldır nasıl hayat sürdüğünü az çok karısından duyup görmüştü. Özgür bir kuş gibiydi, canı ne isterse onu yapardı. Burada ise altın bir kafese kapatıracaktı... "Babacım." Kulaklarına çalınan o ses içindeki tüm kara bulutları dağıtmış yerine çicekleri açılmıştı. Başını çevirip ona gelen kızını gördüğünde direk eğilip onu kucağına almıştı. "Özledin mi babanı bakayım?" Kocaman yeşil gözleri ile Gümüşkartal'a baktığında hala nasıl bu oyuncak bebek gibi olan kızın kendisi olduğunu şaşırıyordu. Karısı Arzu'da kendi gibi esmerken kızı tam tersi bembeyaz teni, yeşil gözleri ve kızıl kıvırcık saçlarıyla hiçbirine benzemiyordu sonra aklına Mastani geldi, karısı sürekli kardeşinin fotograflarına bakıp ona benzemesi için tanrıya dua etmişti. "Özlemem mi? Çok özledim çok." Gümüşkartal'ın yüzüne sayısız öpücükler kondurmaya başladığında adamın dudaklarındaki gülümseme daha çok genişlemişti. "Abi gitmemiz lazım." Ali'nin sesiyle kızının gözlerinde ki sevinç bir anda sönmüştü. Kiraz annesi öldükten sonra babasına daha çok düşkün olmuştu, bir gün görmese bile ağlamaya başlayıp ilaçlarını dair içmemek için diretiyordu. Gümüşkartal kızının bu huyunu bildiği için eve hep aynı saatte gelip onu kollarında uyutuyordu. "Nereye babacım?" Kızının yanağına bir öpücük kondurup elinden geldikçe onu kırmadan incitmeden söyleyecekti. "Ben bir süre kadar evde olamayacağım." Kızın gözlerimden pıtır pıtır yaşlar akmaya başladığında Gümüşkartal kedine küfür etmeye başlamıştı. "N-nereye, beni bırakıyor musun baba?" "Hayır öyle bir şey mümkün mü? Sadece birini almam gerekiyor gidip alıp beraber evimize döneceğiz" Kızın yaşları anına durduğunda en azından onun dikkatini çekmeyi başarmıştı. "Kim?" "Mastani." Küçük kızın yüzüne anında büyük bir gülüş gelmişti, kızının ona az çok böyle bir tepki vereceğini biliyordu. Mastani'ye karşı hayranlığı büyüktü, tabi bu ölen eşi sayesinde olsa da Arzu onun bir masal ülkesinde yaşadığına inandırmıştı. Aslında bu doğruydu, Öastani masalları bile kıskandıracak bir kasaba da yaşıyordu ama yine de o bir prenses değildi. "Bize mi getireceksin prenses Merida'yı?" "Kaç kez diyeceğim Kiraz o prenses değil, normal senin benim gibi bir insan ayrıca senin teyzen oluyor."  Kiraz omuzlarının huysuzca silkip babasına dil çıkarıp kollarını birbirine bağlamıştı, anlaşılan kızı babasına trip atacaktı. "Hayır prenses Merida baba o hem annemde öyle seslenirdi, tıpa tıp benziyorlar." Gümüşkartal derin bir nefes aldı, kızı ile bu konuyu tartışmayacaktı. İnatcı bir kızdı, kendi bildikleri dışında kolay kolay kabul etmezdi. "Tamam kızım Merida olsun ama ona bu şekilde seslenme yine de, adını ya da teyze diyebilirsin." Kiraz huysuzca babasının kucağından inip "Diyeceklerimi ancak ben bilirim baba, sen bir an önce prensesi ait olduğu saraya getirirsen sevinirim." Kızının bazen bu kadar bilmiş bir şekilde olmasını nedense Gümüşkartal'ı korkutuyordu. Gözleri yanındaki hemşireye kaydığında. "Her hangi biri durum olursa beni arayıp ulaşamazsanız Kadir burada olacak Ayşe." Ayşe utanarak başını salladığında o da Kiraz'ın arkasında gitmişti. Gümüşkartal'ın ise şu an tek hedefi vardı o da Mastani'yi sonsuza kadar bu evde tutmaktı.

editor-pick
Dreame-Editörün seçtikleri

bc

TYLER (Cherry 2)

read
6.0K
bc

KIRIK ANILAR MAHZENİ

read
4.1K
bc

Çobanaldatan

read
2.1K
bc

Yasak Sevda

read
85.2K
bc

KAKTÜS| Texting

read
3.4K
bc

Zor Ajanlar

read
1.5K
bc

PRENSİN KORUMASI

read
13.0K

Uygulamayı indirmek için tara

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook