1. Bölüm

3208 Kelimeler
Büyük bir heyecanla adının okunmasını bekliyordu. Nefesini düzenleyerek günlerdir hazırladığı konuşmaya odaklanmıştı. Arada etrafına bakınarak ailesinin gelip gelmediğini kontrol ediyordu. Babası geleceğini söylediği halde gelmemişti. Buna rağmen moralini bozmamaya özen gösteriyordu. Adının anons edilmesi ile kürsüye çıkarken tüm üzüntüsü gitmişti. Bundan sonra ise sadece kendi hayatını yaşayacaktı. Songül yirmi dört yaşında İstanbul üniversitesi mimarlık bölümünü bitirmişti. Okul bittiğine göre en kısa sürede Kenan ile evlenmeyi düşünüyordu. Zaten aylardır genç adamı oyaladığı için üzülse de kendisine verdiği sözü asla bozmamıştı. Başarılı bir şekilde konuşmasını yapan genç kız artık mezun olmuştu. Hemde okul birincisi olarak. Gülümsemesi yüzünde aydınlanırken içinde büyük bir burukluk vardı. Ailesinden kimse yoktu. Nişanlısı zaten iş için şehir dışında olduğu için gelememişti. Ne annesi, ne babası, ne de kız kardeşi yanındaydı. Genç kız diploması elinde son kez okuluna bakarken duygulanmadan edememişti. O sırada patlayan bir flaş ile kendisine gelmişti. Arkadaşları onun yanına gelerek dalgın olan genç kızı adeta hayata döndürmüştü. Bu gün gerçekten de Songül için yeni bir hayatın başlangıcı olacaktı. Songül hızlı bir şekilde eve doğru gidiyordu. Bu gün onun en mutlu günüydü ve bunu hala ailesi ile paylaşmak istiyordu. Başarılı bir şekilde okulunu bitirmeyi başarmıştı. Derin bir nefes alarak arabasını kırmızı ışıkta durdururken gözüne takılan ilan dikkatini çekmişti. Arabasını kenara çekerek heyecanla ilandaki numarayı çevirmişti. Karşıdan gelen tok sesin sahibi ile heyecanlı bir şekilde konuşurken ilk günden bir ofis bulabildiğine inanamıyordu. Dışarıdan bakıldığında oldukça sevimli duran binanın içini merak etmeye başlamıştı. Yaklaşık yarım saat bekledikten sonra telefondaki tok sesine rağmen oldukça yaşlı bir adam gelmişti karşısına. Yaşlı adam Songül'ü şöyle bir süzdükten sonra binanın kapısını açmıştı. Heyecanlanan genç kız içeriye girdiğinde nefesini tutmuştu.Bir mimar olarak iki katlı binanın planını hemen hazırlamıştı aklından. Hayalleri o kadar güzeldi ki biran önce Kenan'a anlatmak istiyordu. Yaşlı adamla biraz pazarlık yaptıktan sonra ofis olarak kullanacağı binayı tutmayı başarmıştı. Adam Songül'ün heyecanından oldukça etkilenmişti. Yedek anahtarı alan genç kız tekrar arabasına binerek bir kaç gün sonra kontrat için buluşma sözü alarak oradan ayrılmıştı. Eve geldiğinde her zaman ki gibi onu evdeki çalışanlar güler yüzle karşılamıştı. O sırada kardeşi Defne merdivenlerden aşağıya iniyordu. Ablasını görünce kısa bir bakış atarak sanki kırk yıllık yabancısı gelmiş gibi bir şey söylemeden salona geçmişti. Songül onun bu davranışına alışık olduğu için bir şey söylememişti. Derin bir nefes alarak kardeşinin peşinden o da salona girmişti. Annesi ve babası karşılıklı oturarak konuşuyor kardeşi de onları dinleyerek arada sözlerine katılıyordu. Yine dışlanmışlık hissine kapılan Songül bu aileye ait değilmiş gibi hissetmişti. Hafif bir öksürük sesi çıkararak geldiğini belli eden genç kız bakışları üzerine çekmişti. Babası ona bakarak hafif gülümsemişti. "Geldin demek, nasıl geçti mezuniyet?" genç kız onun bu sorusun nasıl cevap vereceğini bilmiyordu. Derin bir iç çekerek "İyi!" diye cevap vermişti. Üzerini değiştireceğini söyleyerek odasına çıkan genç kız kendisini yatağının üzerine bırakarak sessizce ağlamaya başlamıştı. O an kendi kendine söz vermişti, bu son ağlayışı olacaktı. Nereden bilebilirdi ki asıl hayatının darbesini sonradan yaşayacaktı. Songül yetimhanede yaşayanları düşündü biran. En azından onların kimsesi olmadıkları halde yalnızdılar ama kendisinin bir ailesi olmasına rağmen yalnızdı. Ağlayarak uykuya daldığında biraz olsun rahatlamayı ummuştu. Uyandığında sabahın sekizine geliyordu. Hızlı bir şekilde hazırlanarak Kenan'ı karşılamak için havaalanına gitmişti. Kenan onu görünce hafif gülümsedi. "Nasılsın hayatım?" Songül ona cevap vermek yerine sıkıca sarılmıştı. Kenan sessiz bir şekilde onun sarılışına karşılık verdi. Bir süre sonra geri çekilerek nişanlısının koluna girerek çıkışa yönelmişti. Kenan yine bir sorun olduğunu anlayarak soru sormaya devam etmemişti. Birlikte kahvaltı için her zaman gittikleri yere giderek sessizce kahvaltısını yapmaya başlamışlardı. Songül dayanamayarak Kenan'ın yüzüne bakarak onun merakla büyümüş bakışlarını söylediği sözlerle daha da büyümesine neden olmuştu. "Hadi evlenelim, artık beklemeye gerek yok: evlenelim." dediğinde Kenan şok olmuş bir şekilde genç kıza bakmıştı. Şimdiye kadar hep evliliği erteleyen Songül'ün ne olupta bir anda evlenmeye karar verdiğine anlam verememişti. Bu Kenan için beklemediği bir haber olmuştu. Sessiz kalan genç adam Songül'ün dikkatini çekmişti. "Ne oldu yoksa artık evlenmek istemiyor musun ?" diye sorduğunda Kenan hemen itiraz ederek ona bakmış ve "Elbette istiyorum, sadece çok şaşırdım!" dedi. Evet ani alınmış bir karardı belki ama en azından evdeki yalnızlığı gidecekti. Kenan genç kızın yanına yaklaşarak alnına bir öpücük koyarken gözleri istem dışı kapanmıştı. Verdiği karardan pişman olmasa da Songül'ün içi hiç rahat değildi. Kahvaltıdan sonra bir süre daha birlikte vakit geçiren ikili akşam vakitlerinde ayrılmak zorunda kalmışlardı. Songül oldukça tutucu bir kız olduğu için nişanlısının evine gitmiyor, genelde onunla akşamın erken vakitlerinde ayrılıyordu. Bu yüzden bir kaç kez tartışsalar da Songül'ün kesin tavrı asla taviz vermeyeceğini ortaya koyuyordu. Hayatının en kısa sürede düzene koyarak artık para kazanmasının vakti gelmişti. Hiçbir zaman kardeşi Sedef gibi başına buyruk, baba parası yememişti. Zengin bir ailenin kızı olmasına rağmen burslu okumayı başarmıştı. Sabah erkenden ofis sözleşmesi için yaşlı adamla buluşacağı için erkenden yatağına uzanmıştı. Sabaha kadar heyecandan uyuyamayan genç kız sabah olduğunda acele bir şekilde evden ayrılmıştı. Sürekli dua eden Songül sonunda kontratı imzalayarak eve dönmüştü. Artık onunda bir mimarlık ofisi vardı. Genç adam Songül ile kararlaştırdıkları gibi bu gece ailelere evleneceklerini açıklayacaklardı. Kenan Songül'ün evine geldiğinde kendisini bekleyen sürprizden habersizdi. Salona girerken son duydukları ile kanının çekildiğini hissetmişti. **** Kenan hizmetçinin açtığı kapıdan içeriye girerken Songül hala odasında hazırlıklarını yapıyordu. Hizmetçi onun geldiğini haber vermek için Kenan'ı yalnız bırakarak üst kata Songül'ün odasına çıkmıştı. Bu sırada salonda hararetli bir şekilde konuşan Songül'ün babası Murat bey ve annesi Canan hanım onun geldiğini fark etmemişti. Kenan kapı ağzında durarak onları dinlemeye başladı ve Canan hanımın sözleri ile adeta şok olmuştu. Tamda bu sırada arkadan gelen ses ile başını çevirdiğinde Songül'ün kendisine gülümseyerek yaklaştığını görmüştü. "Erken geldin Kenan!" genç adam ona sarılarak şaşkınlığını gizlemeye çalışırken diğer yandan da içerdekiler hakkında 'Bunlar nasıl anne baba?' diye düşünmeden edememişlerdi. İkili salona girdiklerinde onları gören Canan hanım ve Murat bey konuşmalarına ara verdiler. Kenan onların kendisine iyi davranmalarını ikiyüzlülük olarak düşünüyordu. Evde her zamanki gibi Defne yoktu. Ailece yemeğe oturdukları sırada Defne alaycı bir üslupla salona girmişti. " Bakıyorum da enişte bey masada yerini almış?" derken diğer yandan da imalı bakışlarını eksik etmiyordu. Onunda masadaki yerine geçmesi üzere Songül boğazını temizleyerek konuşmaya başlamıştı. Onun ne söyleyeceğini bekleyen aile Songül'ün sakin bir şekilde "Biz yakında evleniyoruz!" dedi. Murat bey kısa bir sessizlikten sonra ağzına attığı lokmasını çiğnemeye başlamıştı. Herkes ona bakıyordu. Lokmasını yuttuktan sonra "Ne kadar yakın bir zamanda?" diye umursamazca sormuştu. Canan hanımda bir şey söylemeyerek Songül’den bir cevap beklemişti. Genç kız onların ilgisizliği karşısında doğru bir karar verdiğine kesinlikle inanmıştı. "Demek evlenmeye karar verdin?" diye konuşan Defne bakışlarını yan yana oturan çifte odaklamıştı. Onun bakışından rahatsız olan Songül yeniden anne babasına bakarken Sedef hiç gereği yokken şuh bir kahkaha atmıştı. "Demek kendine kapaklayacak birini buldun sonunda, ben ayrılacağınızı düşünüyordum. Malum sen çekilmez birisin ablacım!" Songül onun sözleri ile kırılsa da ona aldırış etmeyerek yemek yemeye çalışmıştı. Bundan sonra sessiz geçen yemekte kimse bir şey söylememiş, olumlu ya da olumsuz cevap vermemişti. Kenan yanında ki kıza bakarak onun için üzüldüğünü hissetmişti. Acaba neden ona bu şekilde davranılıyor diye düşünmeden edememişti. Kenan yemekten sonra hemen evden ayrılmıştı. Babasına ofis bulduğunu söylemeyen genç kız, babasının buna karşı çıkacağına adı gibi emindi. O kendisini işlerin başına geçirmeyi planlıyordu ama Songül'ün buna hiç niyeti yoktu. Odasına çıkarak planlar yapan genç kız sabah Kenan ile alışveriş için sözleşmişti. Gece yarısına kadar çalıştıktan sonra masa başında uykuya dalan Songül bir kaç haftadır elinde kalan projeyi tamamlamayı başarmıştı. İşini severek yapıyordu. Öğrenciyken bile bazı şirketlerin projelerinde yer almayı başaracak kadar azimliydi. Okul parasını kendisi çalışarak ödemişti. Ailesinden asla para istememişti. Bu yüzden ailenin tüm yükü onun üzerine kalmak zorunda kalacaktı. Sedef kazanmaktan çok kaybetmeyi biliyordu. Belki de tek bir konuda kazanacaktı ama o da tüm hayatının pişmanlığı olacak gibiydi... Songül bütün gün Kenan ile alışveriş yapmıştı. Kenan ona gülümseyerek bakarken Songül ayaklarını uzatmış etrafı gözetliyordu. Etraf oldukça kalabalıktı. Derin bir iç çeken genç kız nişanlısına dönerek "Nikah gününü ne zaman alacağız?" diye sordu. Kenan ağzına götürdüğü bardağının üzerinden gözlerini genç kıza dikerek "Biraz hızlı gitmiyor musun?" Songül onun sözlerini düşünerek 'Acaba gerçekten hızlı mı?' diye düşündü ama ne kadar hızlı olursa o kadar iyi diye söylenerek başını sallamıştı. "Bundan sonra ne yapalım, bir planın var mı?" Songül Kenan'ın sorusu ile duraksamıştı. "Sinemaya gideriz diye düşünmüştüm." dedi. Kenan başını sallayarak ona gülümsemiş ve alışveriş merkezindeki büyük sinema salonuna girmişlerdi. Yaklaşık iki buçuk saat sonra salondan çıkan ikili heyecanla filmin sahnelerinden bahsederken genç adama çarpan bir beden ile genç kız sendelemişti. Kenan kızarak "Önüne baksana!" diye çıkışırken diğer adam ona aldırış etmemişti bile. Songül sırt kasları hareket ederek yürüyen adamın arkasından bakarken Kenan söylenmeye devam ediyordu. Genç kız zorlukla bakışlarını nişanlısına çevirmişti. "Hadi gidelim artık!" diye söylenen genç kız eve vardıklarında oldukça yorgun olduğunu hissetmişti. Genç kızın eve girmesini bekleyen Kenan arabayı çalıştırdığı sırada kaportaya vuran ses ile bakışlarını yeniden arabanın önüne çevirmişti. "Sen ne yapıyorsun?" Defne onları uzaktan izledikten sonra hafif bir şekilde arabanın önüne geçmişti. Gülümseyerek Kenan'a bakarken bir yandan da zehirli dilini konuşturmaya başlamıştı. "Ne oldu korktun mu? Arkadan bakmak zor olmalı?" diye söylenirken Kenan onu dikkatle dinliyordu. Bu şımarık kız ile Songül'ün kardeş olduklarına inanamıyordu hala. "Arabanın önünden çekil de gideyim artık!" Defne imalı bir şekilde gülümserken konuşmasına devam etmişti. "Söylesene onunla birlikte oldun mu, ya da onu öpmene hiç izin verdimi?" Kenan onun sözleri ile şaşkına dönmüştü. Bu küçük şımarık ne saçmalıyordu böyle? Derin nefes alan genç adam dişlerinin arasından havayı dışarıya verirken Defne onun yüzünün sertleşmesini büyük bir keyifle izlemişti. "Saçmalamayı keste çık arabanın önünden!" Kenan ne yapacağını şaşırmıştı. Defne onun dediğini yaparak kenara çekilirken Songül dışarıda ki konuşmadan habersiz mutfakta kendisine atıştırmalık hazırlıyordu. O sırada çalan telefonu ile yerinden sıçrarken arayan kişiyi görünce gülümsemişti. "Bu saatte aramanın önemli bir nedeni olmalı Can?" diye telefonu açan genç kız karşıdan gelen "Öncelikle merhaba denir değil mi Songül hanım?" arkadaşının sitemine gülümseyen genç kız onun konuşmasına müsaade etmişti. "Yardımına ihtiyacım var!" Songül duraksayarak sesi sıkkın çıkana arkadaşına sormadan edememişti. “Nasıl bir yardım bu?" diye sordu. Genç adam acil bir projede yardım etmesini isterken genç kıza ofisine müşteri yönlendirmesi yapacağına söz vermişti. Can aile şirketinin başına geçerek mimarlık ofisini devir almıştı. Songül ona yardım etmeyi kabul ederken aslında ne denli büyük bir hata yaptığını sonradan fark edecekti. Telefonu kapattığı sırada mutfağa giren Defne imalı bir şekilde ablasına bakmış ve onu süzdükten sonra ses tonunu yayarak konuşmaya başlamıştı. Songül ona sadece gülümsemekle yetinirken son sözleri ile Songül'e adeta kalp krizi geçirtiyordu. "Hamile misin?" Songül şaşkın bir şekilde kardeşine bakıyordu. Defne bu kez sınırı oldukça açmıştı. "Neden cevap vermiyorsun, yoksa hamile kaldığın için mi bu kadar çok acele ediyorsun!" Songül daha fazla dayanamayarak nasıl yaptığını dahi anlamadan Defne'nin yüzüne sert bir tokat atmıştı. Genç kız kendi yaptığına inanamasa da sinirden bütün vücudu titremeye başlamıştı. "Burada neler oluyor?" o sırada babası mutfağa girmiş ve Songül'ü kardeşine tokat atarken görmüştü. Babasına da ters bir şekilde bakan Songül cevap vermeden mutfaktan çıkarken babası arkasından seslenmiş ama cevap alamamıştı. Defne öfkeli bir şekilde ablasının ardından bakarken babasının kendisine dikkatle baktığını görmüş ve hemen üste çıkmaya çalışarak "Kızının ne yaptığını gördün değil mi baba? Senin akıl küpü kızın bana tokat attı!" Adam omuz silkerek "Ablana ne söyledin de bu kez dayanamayarak sana karşılık verdi?" Babasının sözleri ile iyice sinirlenen Defne hızla mutfaktan çıkıp gitmişti. Babası ardından bakarken bu kızla ne yapacağını bilemiyordu. Neden o da Songül gibi sorumluluk sahibi olamamıştı ki? Songül odasında dolanarak sakinleşmeye çalışıyordu. Bunun mümkün olmadığını anlayınca Can'ı arayarak işi kabul ettiğini söylemişti. Çalışmalıydı, kafasını dağıtmak için bir şeyler yapmalıydı. Kenan evinde oturmuş olanları düşünüyordu. Songül ona babasının hayalinden bahsetmişti ama bu gün duydukları da neydi öyle? Babası Songül'ü şirketin başına geçirmeyi düşünüyorsa nasıl olurda onu mirasında yer vermezdi. Bu tam anlamıyla haksızlıktı. Annesinin sözleri kulaklarında çınlıyordu. 'Songül okulunu bitirdi. O akıllı olduğu için başının çaresine bakabilir. Vasiyetini yeniden düzenlemelisin!' demişti. Demek ki karı koca küçük kızları için büyük kızını kullanacak ama ona bir şey bırakmayacaktı. Çıldırmamak elde değildi. Bu kadarı fazlaydı. Neyse ki Songül şirketin başına geçmeyi planlamıyordu. Düşüncelerine gülümseyen genç adam Songül'ün babasının suratını görmeyi çok isterdi doğrusu! Evdeki hesap çarşıya uymayacaktı maalesef. Uzun bir gecenin ardından Songül kimseye bir şey söylemeden evden çıkmıştı. Bu gün oldukça yoğun olacaktı. Önce ofis için alışveriş sonra da Can ile buluşarak proje hakkında konuşacaktı. Acele bir şekilde evden çıkarken kendisini izleyen gözlerden habersizdi. Bir atmaca misali gözlerini eve merakla diken avcısından habersizdi. Songül ofise giderek eksik olanları, acil ihtiyaçları not alırken Can onu aramış ve yardım etmeyi önermişti. Genç kız sevinçle arkadaşının teklifini kabul ederken yaklaşık bir saat sonra buluşarak alışverişe çıktılar. Can tüm günün yönetimini alışkanlıkla ele almıştı. Genç kıza fırsat vermeden tanıdığı ofis malzemesi satan yerlere girmiş ve neredeyse laf cambazlığı yaparak tüm malzemeleri yarı fiyatının altında almayı başarmıştı. Gün sonuna ise Songül inanamayarak genç adama bakarken Can ona gülümseyerek "EEE bana yemek ısmarlarsın artık değil mi?" diye sorunca genç kız neredeyse mutluktan ağlayacaktı. Can'ın hakkını asla ödeyemeyeceğini biliyordu. Her zaman yanında olan arkadaşına minnetle bakarken gözünden akan yaşı silerek başıyla ona onay vermişti. Can onun duygusallığına gülerek karşılık vermişti. Songül onu güzel bir sahil kenarına götürerek balık ısmarlamıştı. Can yemeğini yedikten sonra sandalyesine yaslanarak genç kızı süzmeye başlamıştı. Elini karnının üzerine koyarak olmayan göbeğini ovalamaya başlamıştı. "Evet, şimdi anlat bakalım, seni üzen şeyi?" Songül bakışlarını genç adama dikerek bakmıştı. "Anlatacak bir şey yok." Can ona gözlerini kısarak bakmıştı. "Hadi ama seni çok iyi tanıyorum, neler oluyor Songül?" Genç kız derin bir iç çekerek konuşmaya başlamıştı. "Kenan ile evlenmeye karar verdik, en kısa sürede evleniyoruz!" Can onun sözleri ile dişlerini sıkmaya başlamıştı. "Demek sonunda seni ikna etmeyi başardı?" Songül onun ses tonundan hoşlanmamıştı. "Senin Kenan ile ne sorunun var?" Can onun bu sorusuna hiç tereddütsüz cevap vermişti. "Ondan hoşlanmıyorum, ayrıca onda ne bulduğunu da anlamış değilim. Adamın sanki ruhu yok, çok yapay duruyor ve onunla asla mutlu olamazsın." Songül bu tespitten hoşlanmamıştı. "Onu seviyorum, nasıl olda onunla mutlu olamayacağımı düşünürsün?" Can bir kaç saniye sustuktan sonra ellerini saçlarına daldırarak konuşmaya başlamıştı. Songül onu iyi tanıdığı için kendisine hakim olmaya çalıştığını anlamıştı. "Hata yapıyorsun Songül, o adam sana göre değil. Sen benim tanıdığım en iyi niyetli, en duygusal kızsın. O adamda duygu denen şey yok!" Songül arkadaşının sözleri ile kırılmıştı. Kenan'dan hoşlanmadığını bilmesine rağmen onun hakkında bu şekilde konuşması genç kızı üzmüştü. İki erkek de vazgeçemeyeceği kişilerdi. Can onu üzdüğünü anlayarak susmuştu. Derin bir nefes alarak genç kıza bakmaya devam ederken birden "Eşyalar gelince bana haber ver, birlikte hallederiz ofis işlerini. Adamlar gelmeden arayacak sende beni ara ki yalnız kalma!" Songül gülümseyerek genç adama bakmıştı. Kenan yardımcı olacaktır, ama seni haberdar ederim ben yine de!" Can onun sözlerine karşılık sussa da ona inanmadığını belli eden bakışlar atarak yerinden doğrulmuştu. Yorucu bir günün ardından eve giden genç kadın annesinin bakışlarını görünce duraksamıştı. Songül hızlı bir şekilde düşünerek onun neye kızgın olduğunu anlamış ama bir şey söylemeyerek odasına yönelmişti. Eski ahşap merdivenlere doğru giderken annesinin sözleri ile duraksamıştı. "Kardeşine vurduğun doğru mu?" Songül duraksamış ama annesine bakmamıştı. "Evet, doğru!" genç kız gayet sakin bir şekilde konuşurken annesi sinirlenerek "Ona sakın bir daha vurayım deme!" genç kız annesine dönerek "Birinin ona dur demesi lazım artık, şımarıklığının hesabı yok. Bu şekilde giderse onun sonu iyi olmayacak. Lütfen anne onu bu kadar şımartmayın, siz böyle yaptıkça o daha da ..." Genç kızın sözleri annesinin "Kardeşine nasıl davranacağımızı sana soracak değiliz, bir daha sakın ona vurayım deme!" Songül imalı bir şekilde gülümseyerek annesine bakmış ve "Olur, şımarık kızınızı size bırakıyorum!" demiş ve hızla odasına çıkmıştı. Yatağına uzanırken genç kadın oldukça düşünceliydi. Sabah erkenden gelinlik için Kenan’la buluşacaktı. Heyecanlıydı ve heyecanını bastıracak bir şeyler arıyordu. Yakında kendi evinde kalacak ve bu evden tamamen kurtulacaktı. Sabrı kalmamıştı. Derin bir iç çekerek uykuya dalmıştı. Kenan genç kızın kabinden çıkmasını sabırsızlıkla bekliyordu. Songül onla gelinlikle bakmak istemiyordu. O da düğünden önce damadın gelini gelinlikle görmesini uğursuzluk olarak kabul ediyordu. Kenan'ın karşısına geçerek durduğunda ise genç kadın utanarak bakışlarını yere eğmişti. Beyazlar içinde o kadar güzel görünüyordu ki Kenan kısa bir an ne söyleyeceğini bilememişti. Omzundan az aşağıda olan siyah saçları gelinliğin beyazına zıt bir renk oluşturarak parıldıyordu. Zayıf ince vücudunu saran katlı gelinlik kabarık eteklerine rağmen çok sade görünüyordu. Songül sanki yıllardır mankenlik yapmış gibi gelinliği harika taşıyordu. Songül konuşmayan genç adama bakarken gözlerindeki beğeniyi fark etmiş ve hafif gülümsemişti. "Sence nasıl oldu?" Kenan gelen soru ile hayal aleminden dünyaya dönerken "Mükemmel, meleklere benziyorsun!" diye karşılık vermişti. Songül üzerindeki gelinliği çıkarmak için yeniden kabine girerken Kenan düşüncelere dalmıştı. Öyle ki genç kadının geldiğini bile fark etmemişti. Songül onun neden dalgın olduğunu sormasına rağmen bir cevap alamamıştı. O gün bir kaç mağaza gezdikten sonra alışverişlerini tamamlayan ikili akşama doğru büyük villanın önüne gelmişti. Genç kız usançla ışığı yanan eve bakarken derin bir iç geçirmişti. 'Az kaldı Songül, dayan!' diye kendi kendine söylenirken Kenan onun eve bakışına dikkat etmişti. Bu kıza üzülüyordu ama bir yandan da zeki oluşuna seviniyordu. En azından kendi hayatını kurtaracağına emindi. "Ben gideyim artık!" diye konuşan genç adam Songül'ün yanağına öpücük kondururken gözü pencereden kendilerini izleyen Defneye kaymıştı. Kızın bakışlarında bir şeyler olduğunu sezse de önemsememişti. "İyi geceler, yarın görüşürüz." diyen genç kız Kenan'ın "Yarın buluşamayız güzelim benim şehir dışına çıkmam gerek!!" dedi. Songül yüzünü asarken Kenan onun yüzünü kendisine çevirmişti. "Biliyorum söz verdim ama gerçekten gitmem gerek." Genç kız bir söylememişti. Sadece başıyla onaylayarak onun gitmesini isterken, kendisi de evin kapısına doğru ilerlemeye başlamıştı. Bir yandan Can'ın sözlerini hatırlarken diğer yandan da 'Umarım düğününe gelebilirsin!' diye geçirmişti. Genç kız heyecanla eşyaların ofise taşınmasını izlerken Can kıza imalı bakarak "Birisi koskoca şirket sahibinin amele gibi eşya taşıdığını görseydi gazetelerin baş sayfasında manşet olurdum!" dedi. Songül elindeki saksıyı kenara bırakarak arkadaşının yanağına içten bir öpücük kondurmuştu. "Senin hakkını asla ödeyemem, ayrıca kimse sana eşya taşı demedi!" Can onun samimi gülümsemesine karşılık tüm yorgunluğunun gittiğini hissetmişti. Nedense Songül'e karşı çok farklı hisler besliyordu. Belki bir dost, belki de hiç olmayan bir kız kardeşi gibiydi ama onu tam olarak nasıl gördüğünü tarif edemiyordu. İkisi birlikte Songül'ün evine giderken Can kapıdan dönmek istemiş ama genç kız onu bırakmamıştı. "Ben eve girmesem olmaz mı? Defne'yi görmek istemiyorum. Senin kardeşin ama inan o kızdan hiç hoşlanmıyorum!" Songül ona acı bir şekilde gülümserken, yalvaran bakışlarını yüzüne dikmişti. "Lütfen!" Zaten ne zaman genç adam ona kayıtsız kalabilmişti ki, üstelik o bu kadar masum yüzüne bakarken? İkili eve girdiklerinde babası ve annesi yemek yiyordu. Genç kızın babası Can'a gülümseyerek 'Hoş geldin' derken annesi sadece bakmakla yetinmişti. Songül bakışlarını arkadaşına çevirirken Can ona gülümsemekle yetinmişti. Can eğilerek genç kızın kulağına "Neyse ki o cadı yok etrafta!" dediğinde Songül hafif gülümsemişti. Çok fazla sohbet edilmeden yenilen yemek sonrası konu Songül'ün evlenme meselesine gelmişti. Tartışmalı bir konu olsa da genç kız fazla konu üzerinde konuşmamayı tercih etmişti. Yine yalnızdı, bu duyguyu son zamanlarda daha çok hisseder olmuştu. Neyse ki Can 'ben sana demiştim' diyerek üzerine gelmemiş, hatta konuyu bile açmamıştı. Onun tahmin ettiği gibi eşyaları yerleştirme zamanı Kenan'ın işi çıkmış ve yine Can'dan yardım istemek zorunda kalmıştı. Kasvetli geçen bir geceden sonra Can evine giderken Songül düşünceli bir şekilde uykuya dalmıştı. Bir kaç ay sonra!!! Songül gelin odasında son hazırlıklarını yaparken heyecanlıydı. Annesi ona düşünceli bir şekilde bakarken Defne hala ortalarda görünmüyordu. Dikkatini çeken tek şey ise kardeşinin son birkaç aydır kendisi ile uğraşmıyor oluşu olsa da onu son zamanlarda fazla görmediğini de düşünmeye başlamıştı. Bunları şimdi düşünmemeliydi. Bu gün onun en mutlu günüydü. O sırada odanın kapısı tıklanmıştı. Gelen kişiyi az çok tahmin ederek kapıyı açması için annesine ricada bulunurken kadının yüzünde anlayamadığı bir sıkıntı vardı. Sanki söylemek isteyip de söyleyemediği bir şey varmış gibi. O sırada kapıya doğru ilerleyen annesine bakarken kapı sert bir şekilde geriye çarparak açılmıştı. Genç kız korkuyla yerinde sıçrarken ortalığı dolduran öfkeli sesle olduğu yerde donup kalmıştı!
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE