bc

KABUS KOKUSU 2. KİTAP- İLK KABUS

book_age18+
205
TAKİP ET
1K
OKU
bxg
moon goddness
another world
soul-swap
rebirth/reborn
spiritual
sacrifice
Neglected
like
intro-logo
Tanıtım Yazısı

Uçak kazası sonucu kayıp bir kıtada kendisini bulan on iki yaşındaki Regin ailesinin ölümüyle beş dakika sonrasında olacak olan geleceği görmeye başlar.

Miwok kabilesi, Regin’i bulur ve esir eder. Yobaz bir kabile olan Miwoklar soluk benizli, sarı saçlı, mavi gözlü bu kızdan korkarlar ve onu döverek ya da işkence ederek öldürmeye çalışırlar.

Bir kaçış yolu bulan Regin, kendisiyle aynı yaştaki başka bir kabileye mensup erkek çocuğunu kurtarırken bulur. Ancak kurtardığı çocuk basit biri değildir. Sioux kabilesinin reisinin yeğenidir.

Amun, kızın cesaretinden ötürü onu alır ve köyünün şamanı Chepi’ye teslim eder. Kısır olan Chepi, Regin’i kendi kızı gibi sever.

Bu arada Miwok kabilesi Siouxlara savaş açarlar. Onların saldırısını önceden tahmin eden Regin, şamanın ve liderin gözünde tanrıların bir armağanı olarak görünür.

Savaşta Miwokları yenerler ancak liderleri Umma kaçmayı başarır. Regin’e karşı büyük bir nefret ve takıntıyla Mapuche klanına sığınır.

Aradan yıllar geçer. Regin köyün şamanı olarak eğitilirken, zamanında hayatını kurtardığı çocuk Dragon lider olarak köye yıllar sonra geri döner.

Regin’i gördüğü anda büyülenen Dragon onu kendisine eş almayı kafasına koymuştur. Ancak hem köyün yaşlıları buna karşı çıkarken dış tehditlerde köyü abluka altına alır.

Ayın Ruhu olduğu söylenen Regin’i kendisine isteyen ve kabilelerine katmaya çalışan başkaları da vardır ve onu elde etmek için kadını esir etmekten çekinmezler.

chap-preview
Ücretsiz ön okuma
GİRİŞ
“Doğdu!”       “Doğdu!”       “Doğdu!”       Çocuklar koşarak geniş obada bağırmaya devam ettiler. Her biri birbirinden neşeli ve birbirinden heyecanlılardı. Bütün oba çocukların sesiyle yankılanıyordu. Kuşlar sanki onlara eşlik etmek ister gibi cıvıl cıvıl ötüyorlardı.       Oba sakinleri yavaş yavaş çadırlarından çıktı. Ellerindeki işleri bıraktılar. Her biri yavaş yavaş obanın ortasına doğru ilerledi. Hareketleri yavaş olmasına rağmen yüzlerinde heyecanlı bir ifade var gibiydi.       Bütün kabile obanın ortasında toplandı. Çadırların ve totemlerin çevrelediği alanda büyük taşlar bir ateşin kalıntılarını sarıyordu. Bütün oba gece burada toplanırlardı. Yemeklerini hep beraber burada yer, kutsal ruhlara burada dua ederlerdi.       Ateş alanının hemen gerisinde diğerlerinden çok daha büyük bir çadır vardı. Bütün kabile merak ve heyecanla oraya doğru bakıyordu. Orta yaşlı uzun boylu yakışıklı bir adam bir kolunda kundağa sarılmış güçlü bir şekilde bağırarak ağlayan bir bebekle dışarı çıktı. Hemen arkasında bir o kadar küçük, iki büklüm olmuş yaşlı bir kadın vardı.       Kadın bir elindeki bastondan destek alarak ağır ağır ilerliyordu. Önünde duran adam hemen ateş başına geldi ve ağlayan bebeği iki eliyle birlikte havaya kaldırıp tüm kabileye gösterdi. “Doğdu” diye haykırdı neşeli bir şekilde. Yüzünde gururlu bir ifade vardı. “Oğlum, geleceğin şefi”       Kabile sakinleri neşeyle bağırıp haykırmaya başladılar. Kadınlar, erkekler ve çocuklar gelecekteki liderlerini neşeyle selamladılar. Savaşçı erkekler ruhlara teşekkür etmek adına kendi etraflarında dönüp dans etmeye başladılar.       Yaşlı kadın hemen erkeğin önünde durdu. Devasa adam, yaşlı kadının karşısında diz çöktü ve bebeği ona doğru sundu. Bütün obayı anında derin bir sessizlik kapladı.       Kadın asasını kaldırıp obadaki bir adamı işaret etti. Adam sanki onun ne dediğini söylemeden anlamış gibi koşarak uzaklaştı. Birkaç dakika sonra sırtında devasa bir kurdun cesediyle geri geldi.       Kurt henüz yeni ölmüştü belli ki. Büyük beyaz kurt, hemen kadının yanına bırakıldı. Çok yaşlı ve büyüktü. Görünürde herhangi bir silah izi de yoktu. Zaten doğal yollarla ölmüştü.       Bu kurt henüz bebek doğmadan birkaç dakika önce ölmüştü. Yaşlı kadın bunun bir işaret olduğunu biliyordu. Savaşçı adam, bir bıçak ve kâse çıkardı. Kurttan akan kanı kâseye döktü ve kadına uzattı.       Yaşlı şaman, dikkatli bir şekilde kâseyi eline aldı ve işaret parmağını içine daldırdı. Kışın bu zamanında bulundukları orman kar fırtınaları ve tipiden mustaripti. Buna karşılık bedenin içinde kalan kan hala sıcaktı.       Şaman dikkatli bir şekilde kurdun kanını çocuğun alnına yarım ay şeklinde çizdi. Ardından zorlukla eğilerek kâseyi bırakıp eğildiği yerdeki karı eşeledi ve altından bir tutam toprak aldı. Bebeğin ağlamaları bir anda dindi. Hala açılmamış olan gözleri yine de şamanın farkında gibiydi.       Yaşlı kadın dikkatle toprağı ona doğru attı. Alnındaki kana minik bir parça yapıştı. Bunun üzerine yaşlı kadın gülümsedi. Oğlunu hafifçe indirdi dev adam ve endişeli bir şekilde şamana baktı. Onun endişesini giderek yaşlı kadının gülümsemesiydi.       Kadın, hemen arkasını dönüp kabile bireylerine baktı. “Dragon” dedi zayıf bir sesle. “Kutsal ejderin bedeni ve ulu kurdun ruhu bu çocuğun bedeninde yeniden hayat bulacak.”       Adı konan bebek artık gerçekten kabilenin bir parçasıydı. Bu gece gelecekteki şeflerinin onuruna obada büyük bir kutlama yapılacaktı. Bu gece avlanan bütün hayvanlar onun ruhu adına yenecek ve içilen bütün içkiler tanrıların şerefine içilecekti.       Savaşçılar neşeli bir şekilde tekrar dans etmeye başladılar. Bütün oba ruhların kutsamasını hissediyordu. Şef Aponi, ayağa kalktı ve şefkatle bebeğe baktı. Uzun saçları omuzlarından aşağı dökülüyordu ve beline kadar uzanıyordu. Sioux kabilesinin erkekleri savaş kaybetmedikçe saçlarını asla kesmezlerdi. Bu onların ne kadar güçlü birer savaşçı olduklarının bir kanıtıydı. Kabilenin en güçlü savaşçısı şefleri Aponi’ydi.       Aponi hafifçe başını salladı ve şamanı selamladı. “Usta Donoma” dedi. “Sayende karım ve oğlum sapasağlam.” Minik bebeğe şefkatle baktı. Doğumda yardımcı olan kadınlardan biri geldi ve ellerini uzattı. Aponi dikkatli bir şekilde bebeğini kadına doğru uzattı.       Donoma, dalgın bir şekilde başına salladı. “Şanslı bir adamsın, Aponi” dedi. “Kutsal ruhlar, sana bereket bahşetmişler.”       Bütün bunları duymak Aponi’yi daha da mutlu etti. Yüzü daha da güldü. Oğlunun doğumuyla beraber bugün onun en güzel günüydü hiç şüphesiz. Dalgın bir şekilde başını çevirip çadırına doğru baktı. “Bu sadece benim şansım değil, Donoma” dedi dalgın bir şekilde. “Bu aynı zamanda Honovi’nin de kutsaması. Karım olmasaydı asla bugünlere gelemezdim” dedi ve arkasını dönüp çadırına, ailesinin yanına doğru adım attı.       O yeterince uzaklaşamadan Donoma asasını ona uzattı ve erkeği dürttü. Aponi, kaşlarını çatarak dönüp ona baktı. “Çocuk güçlü” dedi Donoma. Özellikle bu en önemlisiydi. Ne yazık ki kabilede çocuk ölümleri çok fazlaydı. “Bir kurt gibi adil ve onurlu olacak. Ancak kolay bir yaşam olamaz”       Bir anlık tedirginlik erkeğin kalbinin teklemesine neden oldu. Şamanın neden bahsettiğini anlamaya çalışarak durdu ve kimsenin onları dinlemediğine emin olmak için başını çevirip etrafına bakındı. “Ne demek istiyorsun?”       “Dragon, zorluklarla başa çıkarak güçlü bir şef olacak” dedi en sonunda ve daha fazla konuşmayacağını belli ederek arkasını dönüp uzaklaşmaya başladı.       Aponi onun ne demek istediğini düşündü bir süre ardından gözleri hemen yanında duran ölü kurdun cesedine takıldı. Beyaz kürk, akan kanıyla lekelenmesine rağmen bütün güzelliğiyle duruyordu.       Adam, kurdun cesedini aldı ve çadırın önüne doğru sürükleyip bıraktı. Bu kurdun ruhu oğluyla yeniden dünyaya gelmişti. Kürkü de oğlunun olacaktı. Böylece kurt asla bedenini yadırgamayacaktı.       Donoma’nın çadırı kabiledeki en uzak çadırdı. Yaşlı kadın bastonundan destek alarak ağır ağır yürümeye başladı. Kar taneleri yavaşça tepelerinden inmeye başladığında durup başını kaldırdı ve gri gökyüzüne baktı.       Soğuk ama temiz bir hava vardı. Bu gece belki o kadar da soğuk olmazdı. Kurdun ölümü her zaman çift taraflı anlamlara sahipti. Evet, kurdun ruhu çocuğun bedeninde yeniden doğarak onu onurlandırmıştı. Ancak aynı zamanda bir kurdun ölmesi demek, özellikle de ulu bir kurdun ölmesi kısa sürede Dragon büyümeden yeni bir liderleri olacak demekti.       Aponi’ye bunu söyleyemezdi. Kaderlerini böyle değiştirmesi ruhları kızdırırdı. Yaşlı şaman derin bir nefes alıp temiz havayı içine çekti. “Belki ruhlar başka bir şey söylemek istemiştir” diye mırıldandı ve çadırına doğru yürümeye devam etti.       En azından öyle umut ediyordu…

editor-pick
Dreame-Editörün seçtikleri

bc

evli kadın evli adama aşık oldu

read
10.2K
bc

Kan Kırmızı (Türkçe)

read
4.1K
bc

ALFABETA (+18)

read
29.2K
bc

Ölüm Yıllıkları

read
1.2K
bc

Tutku'nun Esiri

read
23.4K
bc

ÇAPKIN +18 (365 Gün Serisi)

read
24.6K
bc

SENİ HİSSEDİYORUM ( 2 )

read
7.9K

Uygulamayı indirmek için tara

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook