Bölüm 5

2880 Kelimeler
Arkadaşını bulduğumuzda hali perişan haldeydi. Jax adında bir pisliğe bulaşmıştı. Okulda o pisliğin hakkında çok şey duymuştuk ama hiçbir zaman yeterli delili elde edememiştik. Artık söylentiler kesinlik kazanmıştı. Üstelik şerefsiz yalnız da değildi. Kızı bulmadan önce mısır tarlasından kaçan arabanın için dört kafa saymıştım. Kızı bizim eve getirdik. Lena onunla ilgilenirken Addy ile ne yapacağımızı tartışıyorduk. Chalie’ye haber vermemiz gerekiyordu. Bu akşam ne yaşarsak yaşayalım içinde bulunduğumuz durum ciddiydi. Her şeye rağmen bu zamana kadar okuldaki tüm pisliklere karşı birlikte savaşmıştık. Addy ile ne yapacağımızı tartışırken Cherry’in telefonu çalmıştı. Biz Charlie’yi aramayı düşünürken o Cherry’i arıyordu. Elimdeki birayı yudumlarken telefonun üstünde yanıp sönen ismine sinirle bakıyordum. Biraz sonra Cherry içeriden çıktığında “Charlie aradı” dedim. “Senden önce onu aramıştım. Cevap vermedi o yüzden aramıştır” diyerek telefonu alıp Charlie’yi aradı. Onunla konuşurken dikkatle onu izliyordum. Charlie’ye durumu açıklamaya çalışırken ağlamak üzereydi. Yerimden kalkıp ona sarılmak isterken Addy ayağa kalkarak benim isteğimi gerçekleştirdi. Cherry’e sarılırken elindeki telefonu alıp “Charlie bizim evdeyiz. Buraya gelsen iyi olacak. Jax piçi hakkında elimizde yeterli delil var” dedi. Konuşmayı duyan Cherry çocuğun daha önce de başkalarına zarar verdiğini anlamıştı. Neyse ki soru sormaya başladığında Addy onu susturdu. Cherry bana baktığında bitirdiğim şişeyi sehpaya bırakıp ayağa kalkarak odama gittim. Yardıma ihtiyaç olduğu an beni aramış olsa da bu akşam ona yaşattıklarım yüzünden kırgındı. Bunu gözlerinde görebiliyordum. Şimdilik ondan uzak durmam gerekiyordu. Birkaç telefon görüşmesi yapıp üstümü değiştirerek odadan çıktığımda Cherry yine mutfağa geçmiş ve harikalar yaratıyordu. Addy ile sessizce yemeğimi yerken Charlie geldi. Kafamı kaldırıp bakma gereği duymadım. Cherry’in yaptığı köftelerin muhteşem tadına odaklanarak bu akşam o piçi öldürme isteğimi yok saydım.   Cherry işini bitirip yanımıza oturduğunda Charlie “Ne yapmayı planlıyorsunuz?” diye sordu. Kafamı kaldırıp merakla bize bakan Cherry’e “Geç oldu sen yat artık Cherry” dedim. Cherry bana itiraz etmek için ağzını açmıştı ki Addy “Evet Li. Hadi sen yat artık” diyerek bana katılınca sustu. İsteksiz bir halde oturduğu yerden kalkarken “İyi geceler” diye mırıldandı. Cherry’in gittiğinden emin olduktan sonra Charlie’ye bakarak “Bu sefer kurtuluşu yok. O piçi buna pişman edeceğiz sende ailesiyle olan diplomatik yolları halledersin” dedim. Charlie onaylarcasına kafasını salladı. “Ailesi kolay. Daha önce babasını uyarmıştım. Adam oğlunun böyle bir şey yapacağına inanmıyor. Aslında kızı hastaneye götürüp test yaptırsak daha garanti olur” Sertçe kafamı iki yana salladım. “Kız dağılmış halde. İşin içinde sadece Jax yok Char. Piçler dört kişiydi. Diğerlerinin kim olduğuna dair hiçbir bok bilmiyorum. Önce Jax’i halledip diğerlerinin kim olduğunu öğrenelim” Cümlem biter bitmez telefonum çalmaya başlamıştı. Aradığım kişilerin bu kadar çabuk döneceğini sanmazdım. Jax’in bir partide olduğunu öğrendiğimde hemen ayaklandım. Şerefsiz hiçbir şey olmamış gibi birde partiye katılıyordu. Benimle birlikte Charlie de ayaklanırken Addy evde kaldı. Apartmandan çıkıp onun Camaro ile partinin olduğu eve giderken “Bu bebeği kendine ayıracağını bilseydim bu kadar özenmezdim” dedim. Charlie gülümserken “Söyleseydim ona hiçbir şey yapmayacağını biliyordum” dediğinde sinirle soludum. Bir süre sonra “Eğer seni memnun edecekse Lena eserine bayıldı” dediğinde “Bu geceyi birbirimizi öldürmeden kapatmayı planlıyorsan çeneni kapat. Jax denen piçe odaklanmamız lazım” dedim. Kafasını iki yana salladı. Partinin olduğu evin önüne geldiğinde “Lena seni tercih etti” dedi. Bu cümleden sonra ona dönüp baktığımda adam benim şaşkınlığımı umursamadan arabadan indi. Hemen kapıyı açıp arkasından onu takip ederek “Ne demek bu?” diye sorarken apartmanın içine girmiştik. Bizimki kadar eski bir apartmandı ve asansörü yoktu. Neyse ki en fazla dört kattı. Merdivenleri çıkarken “Sen gelip ortalığı dağıtmadan önce Lena bana senden hoşlandığını söyledi” dedi. Sözleriyle kaşlarımı çatıp yutkundum. “O zaman neden randevunuzu iptal etmedi” diye homurdandığımda Charlie gülerek “Kız bunu yüzüme söylemek isteyecek kadar kibar adamım” dedi. Partinin yapıldığı kata geldiğimiz için konuşmamız bitmişti. Kapıyı çalmadan önce “Sen burada bekle. Beni görünce kaçmaya çalışacaktır kapıda yakalarsın” dedim. Charlie onayladıktan sonra kapıyı çaldığımda okulun yeni öğrencilerinden biri kapıyı açtı. Adamın gözleri baygındı. Charlie ile birbirimize baktık. Bu konuyla daha sonra ilgilenmemiz gerekecekti. “Partiye geldik” diyerek çocuğu itip içeri adım attığımda arkamdan bir şeyler dedi ama anlamadım. İçeride son ses müzik açıktı. Koridorda öpüşen iki çiftin yanından geçtikten sonra insanların neredeyse üst üste olduğu küçük salona girdim. Koltukta en aşağı sekiz kişi vardı. Gözlerim adamımızı arayarak üstlerinde gezdikten sonra aradığım kişiyi karşı duvarda kızın birini öperken gördüm. Bana haber veren çocuğa selam verdikten sonra kızın birini ayaküstü beceren Jax’e doğru ilerledim. Yanına gittiğimde elimi sertçe omzuna indirince kafasını kaldırıp bana baktı. Beni gördüğünde gözleri büyürken elimi omzumdan uzaklaştırarak geri çekilip kaçmaya başladı. İnsanları önünden iterek kapıya gitti. Charlie kapıda onu beklediği için acele etmeden peşinden gittim.  Dışarı çıktığımda Jax boylu boyunca yerde yatıyor küfürler ediyordu. Charlie ile aynı anda eğilip omuzlarından tutarak ayağa kaldırdık. “Dostum benden ne istediğinizi anlamıyorum” diye sızlandığında karnına yumruğumu geçirirken “Daizy’in intikamı gibi düşün dostum” diye tısladım. Küfür ederken “O orospu yalan söylüyor. Kendisi istedi” dediği an yumruğum tekrar karnına indi. Sonunda sesi kesilmişti. Zorla nefes alırken merdivenlerden Charlie ile birlikte sürükleyerek indirdik. Yarı baygın halde Camaro’nun bagajına attıktan sonra tamirhaneye geçtik. Jax’i tamirhanedeki demir direklerden birine bağladıktan sonra Addy aradı. Adamı paketlediğimizi söylediğimde “Kızları yalnız bırakmak istemiyorum sen eve gel onu ben sorgulayacağım” diyerek telefonu kapatmıştı. Charlie’den arabanın anahtarlarını alarak eve geçtim. Addy evden çıktığında bir süre salonda oturdum. Aklımda Charlie’nin söyledikleri vardı. Bu gece her şeyin içine sıçmıştım. Yerimden kalkıp Addy’in odasına gittim. Daizy’i korkutmak istemediğim için içeri girmeden kapıyı aralayarak yatağa baktım. Kızlar birbirine sarılmış uyuyorlardı. Bu mesafeden Cherry’in yüzünü göremiyordum. İçeri girip onu görmek istesem de kapıyı kapatıp odama geçtim. Sabaha kadar uyanıktım. Sabaha karşı kapının açıldığını duyduğumda odadan çıktım. Addy iki eli yumruk olmuş halde salonun ortasına duruyordu. Üstü kan içindeydi. “Bana giyecek bir şeyler versene dostum” diyerek banyoya gittiğinde odama girip kıyafet aldım. Banyoya girdiğimde duşa girmişti. Kıyafetleri klozetin üstüne bırakırken “Az kalsın onu öldürüyordum” diye fısıldadığını duydum. “Hak etmişti dostum” dediğimde kafasını kaldırıp bana baktı. Gözleri kızarmıştı. “Şiddetten nefret ediyorum Ti. Ama lanet olsun ki o adamın içime aşıladığı şiddetten kaçamıyorum” Gözünün kenarından bir damla gözyaşı sızarken gözlerini kapatarak kafasını suyun altına soktu. Orada durarak bir şeyler yapamayacağımı bildiğim için oradan çıktım. Mutfağa girip ikimize de birer bira açtıktan sonra salona geçtim. Addy yanıma oturduğunda sessizce biralarımızı yudumladık. Sabah olduğunda erkenden tamirhaneye geçtim. Cherry’in karşısına çıkıp bana olan öfkesini hatırlatmak istemiyordum. Ondan bir süre uzak durursam belki o akşam söylediklerim aklından çıkardı. Biliyorum kendimi kandırıyordum ama yine de umut etmekten vazgeçmiyordum. O günün ilerleyen saatlerinde Charlie gelerek Jax’in babasıyla konuştuklarını ve amcasının yardımıyla da çocuğu okuldan attıklarını anlattı. Jax tedavi olmak için başka bir şehre götürülmüştü. Büyük bir ihtimalde bir daha buralara dönemeyecekti. Ama ne yazık ki yanındaki piçlerin kimliğini öğrenememiştik. Jax o konuda hiçbir bok konuşmamıştı. Addy bugün Daziy ile konuşmaya çalışmış ancak kızın onları hiç tanımadığını anlamıştı. Jax’i halletsek de diğerleri hala serbestti. En kısa zamanda onlara da ulaşmamız gerekiyordu. Charlie gitmeden bu akşam Jax’i yakaladığımız evde yeni bir partinin daha yapıldığını söyledi. Kesinlikle bu akşam oraya bir ziyaret yapmam gerekiyordu. Gece yarısına doğru tamirhanedeki işlerimi bitirip yola çıktım. Apartmanın önüne geldiğimde evden fazla ses yükselmiyordu. Yukarı çıktığımda da ses oldukça düşüktü ama kalabalıktan kapı sonuna kadar açıktı. Koridorda tanıdık birini görünce yanında durup selam verdim. “Dostum senin burada olacağını bilmiyordum” diyen çocuğa gülümsedim. Karşımda tedirgin bir halde dikiliyordu. Elimi omzuna atıp sıkarken “Parti sahibi kim?” diye sordum. Dudaklarını yalayıp “İçeride adamım” dedi. Kulağına eğilirken “Bu malın sahibi kim?” diye sorduğumda kafasını iki yana sallayıp “Bilmiyorum dostum. Gerçekten bilmiyorum. Uzun zamandır okulda satış yoktu ama bu çocuk yeni. Bak ben sadece kendim için getiriyorum. Sizinle dalaşmak istemem dostum. Ben satmıyorum” diyerek kendini açıklamaya çalıştı. Ensesine elimi yerleştirirken “Hadi bana şu yeni çocuğu göster bakalım” diyerek salona yönlendirdim. İçerisi dün akşamdan çok daha kalabalıktı. Adım atmak bile imkansızdı. Salonun girişinden etrafımıza bakarken “Nerede?” diye sordum. “Bilemiyorum” diyen yanımdaki benim gibi etrafı inceliyordu. Bunun böyle olmayacağını anlayarak çocuğu bırakıp hafifte olsa çalan müziğin kaynağını kesmek için ses sistemine doğru ilerlemeye çalıştım. Partidekilerin çoğu şimdiden kendini kaybetmişti. İnsanları ezerek ses sistemine ulaştığımda müziği kapattım. Ortamdaki sessizlik bazılarının dikkatini çekerek bana döndü. Hala işine devam edenlerde vardı. “Bu partinin sahibi kim?” diye bağırdığımda parlak bir çocuk öne çıktı. Yüzünde baygın bir gülümseme varken “Benim dostum. Ne oldu?” diyerek kelimeleri yaya yaya konuştu. Ona ulaşmak için bir iki kişiyi kenara ittikten sonra yumruğumu yüzüne geçirmiştim. Arkasındaki çocuğa çarparak yere devrildi. Üstüne eğilip yakasını kavrarken yumruğum tekrar kalktığında elleriyle yüzünü kapatıp “Dur dostum dur. Tris’in selamı var ben onun adamıyım” dedi. Sıktığım yumruk daha da sıkılaştı. Dişlerimin arasından “Ne diyorsun lan sen” diye tısladığımda “Tris seni görürsem selamını söylememi istedi. Mallar yabancı değil dostum” dediğinde yumruğum sertçe yüzüne inmişti. Bayılana kadar yüzünü yumruklamaya devam ettim. Sonunda kalktığımda herkes beni izliyordu. Beni tanıyan çocuk da dahil hepsinin yüzünde korku vardı. “Eski olanlar bilir. Bu okulda bir kural vardır. Burada mal satamazsınız. Satın alamazsınız. Hepiniz bunu aklınıza kazıyın. Bir dahaki karşılaşmamız daha farklı sonuçlanır” Öne doğru bir adım attığımda bu sefer rahatla ilerleyebildim. Hepsi kenara kaçarken arkama bakmadan oradan çıktım. Merdivenleri inerken hala öfkeden çıldırıyordum. Pikaba biner binmez telefonu elime alıp Troy’u aradım. “Küçük kardeş” diyerek telefonu açtığında “O Tris piçine söyle bir daha buraya birini yollarsa onu gebertirim” diye bağırdım. “Hop ağır ol Tyler. Neler oluyor?” diye sorduğunda öfkeyle bir elimle direksiyonu sıkıca kavrayıp “Burada onun adamı satış yapıyordu Troy” dedim. Troy ilk başta cevap vermedi daha sonra ise “Onunla konuşurum” dedi. Derin bir nefes alıp başımı arkaya atarken “Buraya geldiğinde bunlara alışman gerekecek” dedi. Derin nefesler almaya devam ettim. Gözlerimi kapattım. Abim “Tyler yakında dönmek zorunda kalacaksın. Bu sefer kurtuluşun yok” diye devam etti. Gözlerimi açıp karşıma bakarken “Biliyorum” diyerek telefonu kapattım. Arabayı çalıştırıp yola çıkarken bu sefer kurtuluşum olmadığını bende biliyordum. Sonraki günler çabuk geçmişti. Sınav haftası bitip yerini sakinliğine bıraktığında bende çoğu işimi halletmiştim. Bu sene okulu bitirmek zorundaydım çünkü bir yıl daha uzatırsam okuldan atılacaktım. O yüzden bu sınavlarda bildiklerimi atlamadan yaptım. Zaten toplamda sadece iki sınava girmiştim. Geri kalan zamanlarımda ise Cherry’in arabasıyla uğraştım. Tamirhaneye yeni bir araba gelmemişti ve bende vaktimin çoğunu kırmızı pikaba ayırdım. İlk başta sinirle kırdığım camın yerine kurşungeçirmez güçlü bir cam siparişi verdim. En ufak bir şeyde dağılan bir cam yeteri kadar güvenli değildi. Ön kaportayı ağır darbelere karşı güçlendirdim. Bu sayede bir darbe esnasında motor çabuk hasar alamayacaktı. Tekerlekleri buranın kış şartlarına göre değiştirdikten sonra jantları da değiştirdim. Kapıların çıkarttığı sesi giderdim.  Arabayı komple boyadıktan sonra iç kısma geçtim. Yılların eskitti döşemeleri komple değiştirip yerine deri yeni döşemeler koydum. Ön kısmı cilalayıp parlattım. Pikapla işim bittiğinde yeniden doğmuş gibiydi.   İki hafta çok çabuk gelip geçti. Bu gün son sınavımla ilgili profesör beni çağırdığında okula gitmek zorunda kalmıştım. Adam kopya çektiğimi düşünerek beni sözlü sınav yapmıştı. Tabi o da haklıydı yıllardır dersini geçemeyen adam son hakkı olan sınavda ful yapmıştı. Profesörün yanından çıktığımda Alice aradı. “Efendim” diyerek telefonu açtığımda “Okuldayım” dedi. Kısaca görüşmemiz gerek demek istiyordu. “Ne taraftasın” dediğimde “Girişte” diye karşılık verince kafamı kaldırıp okulun büyük kapılarına baktım. Geniş koridorda o tarafa doğru giderken onu görmüştüm. “Gördüm, geliyorum” dediğimde arkasını dönüp benim olduğum tarafa baktı. Telefonu kapatıp cebime koyarken gülümseyerek ona doğru ilerledim. O da gülümseyerek bana yaklaşırken kollarını iki yana açtı. Ona kısaca sarıldıktan sonra geri çekildim. O da geri çekilip yüzüme gülümseyerek bakarken “Bu ay gelmedin” dedi. Yüzümü buruştururken “Öyle oldu” diye karşılık verdim. “Hadi sizinle konuşmam gerekiyor” diyerek elimi tutup beni okulun çıkışına yönlendirdi. Kolumu omzuna atarken “Ben de Alice neden beni görmeye geldi diyordum” diye alay ettiğimde güldü. “Çünkü serseri kalbini çok özledim” diye karşılık verince güldüm. Pikabıma bindiğimizde “Charlie ile kavga etmişsiniz” dediğinde “Bunu sana kim yumurtladı” diye homurdandım. “Okulda hala tanıdıklarım var” diye cevap verdi. Hiçbir şey söylemedim “Charlie öğrenci evindeymiş” dediğinde kafamı sallayarak onayladım. Zaten oraya doğru sürüyordum. Eve geldiğimizde her zamanki gibi kalabalıktı. Oyun oynayan çocuklar fazlaca gürültülüydü. Charlie’yi mutfakta bir şeyler içerken bulduk. Alice’i görünce gülümseyerek ayağa kalkıp ona sarıldı. Bana da kısaca kafasıyla selam verdi. Aynı şekilde karşılık verip karşısına oturdum. Alice yan tarafımıza otururken “İkinizin de bu ay gelmemesini neye borçluyuz” diye sordu. Charlie ile birbirimize baktık. Ben kendi adıma bu işten fazlasıyla sıkılmıştım en büyük sebebim buydu. Artık bu oyunu oynamaktan sıkılmıştım. Alice “Doktorlar sizin ziyaretlerinizin kesildiğinden beri durumunun kötüleştiğini söylüyor” dediğinde iç çektim. İçimdekileri söylemeye kalksam Alice’in bana sağlam bir tokat çakacağına emindim. Charlie “Artık Camella’yı ziyarete gelmeyeceğim A.” Dediğinde Alice şaşkınlıkla ona baktı. “Yıllardır bunun ona bir faydasının olmadığını gördük. Hiçbir gelişme göstermiyor, tam aksine hayal dünyasında yaşamaya devam ediyor” Charlie konuşmaya devam ederken ona hak veriyordum ama Alice’in yüzünü görünce bunu dışımdan söylememeye karar verdim. Charlie’nin sözleri onu fazlasıyla şaşırmıştı. “Bunu söylediğine inanamıyorum Char! Bütün bunların sebebi senken nasıl böyle konuşursun” diyerek ayağa kalktı. Onunla birlikte ayağa kalkarken Charlie de ayaklanıp “Hiçbir şeyin sebebi ben değilim. Lanet olası uyuşturucuyu vücuduna ben sokmadım. Benimle evliyken Tyler’dan hamile kalmasına ben sebep olmadım” diye bağırdı. Aralarına girme ihtiyacı duyarak “İkinizde sakin olun” dedim. İkili bana bakarken “Bunu konuşmanın zamanı değil” dediğimde Alice arkasını dönüp mutfaktan çıktı. Charlie kararlı gözlerini bana dikerken “Haklı olduğumu biliyorsun” dedi. Onaylarcasına kafamı salladım. “Biliyorum ama onun da haklı olduğunu biliyorsun. İkimizde suçluyuz” Charlie hiçbir şey demediğinde mutfaktan çıktım. Alice, Black ile birlikte oyun konsolunun karşısında yeni bir oyuna başlamak üzereydi. Oyunu açmadan önce Black’e “Ad’i ara” dediğini duydum. Addy’in kızlarla birlikte olduğunu tahmin ediyordum. İki haftadır onları yalnız bırakmamıştı. Ad gelirse Cherry de gelebilirdi. Gelmesini istiyordum. Artık onunla konuşmam gerekiyordu. Alice’in yanına oturup oyuna katıldım. Alice içerideki sinirini atmış görünüyordu. Kısa süre sonra oyuna ayak uydurarak konuşup dalga geçmeye başladı.   “Hey Ad hoş geldin” diyen sesi duyduğumuzda oyuna kendimizi fazlasıyla kaptırmıştık. Kapıya doğru baktığım an onu gördüm. Alice yanımdan fırlayıp Addy’e doğru koşarken ben onu izliyordum. Farkında olmadan gülümserken bakışlarını üstüme çevirdiğinde Addy ile Alice’e baktım. Daha sonra Addy, Alice’i onlarla tanıştırdı. Konuşmaları duyamamıştım ama orada garip bir an oluştu. Hepsinin yüzü değişirken Alice sonunda Addy’i alıp yanıma gelmişti. Cherry ile Daizy ise mutfağa giderken Charlie’nin orada olduğunu hatırladım. Koltuğa oturur oturmaz bana doğru eğilen Alice “Bu kız Camella’ya çok benziyor” dedi. Addy ile aynı anda “Hiç benzemiyor” diye karşılık verdik. Bir yandan da gözlerim mutfak kapısındaydı. Daziy kısa süre sonra çıkmıştı ama Cherry hala içerideydi. Oyunu tekrar başlattıklarında odaklanmakta zorlanıyordum. Burada oturup bekleyemeyecektim. Oyun kolunu koltuğa bırakıp “Ben içecek alıp geliyorum” diyerek mutfağa ilerledim. Addy arkamdan “Bana da bira getir” diye bağırdığında cevap vermedim. Mutfağa girdiğimde Charlie ile Cherry birbirine yakın durmuşlar göz göze bakıyorlardı. Cherry’in “O da iyi” dediğini duydum ama daha öncesinde neyden bahsettikleri konusunda bir bok bilmiyordum. Dolaptan bira alıp kapıyı sertçe kapattığımda Cherry korkuyla sıçramıştı. Varlığımı belli ettiğime göre çıkabilirdim. Mutfaktan çıkarken kısa süre sonra arkamdan gelmesini umut ettim.   Addy’e birayı verip yerime oturduktan sonra beklemeye başladım. Cherry dışarı çıktığında rahat bir nefes alarak oyunuma döndüm.  “O bir direk dansçısı, striptizci değil” diye bağıran Cy’in sesini duyduğumuzda oyun bitmişti. Kafamı çevirdiğimde Cherry ile Daizy’in de onun yanında olduğunu gördüm. Addy yanımdan kalkarak “Ah Cy seninki hala ortalarda yok mu?” dediğinde Cy “Yok gitti Ad” dedikten sonra bana bakarak “Dostum beni tekrar ona götürmelisin” dedi. Kafamı iki yana sallarken “Üzgünüm ahbap uzun süre Las Vegas’a gitmeyi planlamıyorum” dedim. Kısa zamanda o lanet yere zorunlu dönüş yapacaktım. Şimdilik buradaki zamanımın tadını çıkarmalıydım. Cy’i birkaç yıl önce oraya götürmüş ve hayranı olduğu kızı izlemesini sağlamıştım. Troy sayesinde kulübe girebilmiştik ama az kalsın hastanelik olacak şekilde ayrılacaktık. Neyse ki ben o salağı takip edipte peşinden gitmemiştim. Kızın gösterisi bittikten sonra bu manyak korumaları aşarak kıza ulaşmış ve dayak yiyerek sokağa atılmıştı. Ben ise onu kapıda beklemiştim. Çıktığında yine de halinden memnundu. Ona o kadar yaklaşabildiği için kendini şanslı hissediyordu. Cherry meraklı bir sesle “Kimden bahsediyorsunuz?” dediğinde Addy gülerek “Ah çakma Cherry olmaz mı Cy?” dedikten sonra ona bakarak “Tyler, Li’ye Cherry diyor” diye ekledi. Cy, Cherry’i dikkatle süzerken ilgiyi onun üstüne çektiği için Addy’e küfrettim. Neyse ki Cy, benim Cherry’imi beğenmeyerek salak kız hakkında gevezelik yapmaya devam etti. Ama Black’in Lena’nın dansı hakkındaki yorumunu duyduğumda yüzünü dağıtmak istedim. Cy kızın videolarını izletip onları nasıl kaydettiği hakkında konuşup kızı överken Black’e olan sinirle “Kız kendini beğenmiş bir fahişeden başkası değil” dedim.   Cy “Hayır dostum ona öyle söyleme o özel” dediğinde “Onca korumayı aşıp kıza ulaştığında nasıl dayak yediğini hatırla” diyerek yaşadıklarını tekrar hatırlatmıştım ama aklı başına gelecek gibi değildi. Ben tam bu konuşmadan sıkılmaya başlarken Cherry’in arkadaşına “Hadi gidelim” dediğini duydum. İşte beklediğim an gelmişti. Ararlında yurda gitmekle ilgili kısa bir çekişme geçerken sessizce dinledim. Addy araya girip Cherry’e “Sen nasıl gideceksin?” diye sorunca hiç düşünmeden “Ben bırakırım” dedim. Cherry şaşkınca bana baktı. Kabul edeceğini hiç düşünmüyordum ama kabul etti. Bu sefer şansımı iyi değerlendirmem gerekiyordu.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE