Sohbetin hâkim olduğu odada, Eğmen’in ağlaması bir anlığına rahatsızlık yaratmıştı. Turgut, oğlunu kucağına alıp Buse ile odaya geçti. "Ya Turgut, ben bu delikanlıyı çok sevdim," dedi Buse. Turgut da Tahir’i sevmişti, efendi bir çocuktu. Yine de karısının başka bir erkek hakkında konuşmasını pek hoş karşılamadı. Tek kaşını kaldırarak, "Güzelim, sana ne elin oğlundan?" diye sordu. Buse kaşlarını çattı. "Yuh Turgut, ben sana ne diyeyim! Kıskançlıkta level atlıyorsun." Turgut, Buse’ye yanaşıp boğuk bir sesle, "Gülüm, ben seni oğlumdan bile kıskanıyorum, sen ne diyorsun?" dedi. Buse ellerini kocasının boynuna dolayıp cilveli bir sesle, "Kocam, ben seni özledim," diye fısıldadı. Turgut gülümsedi. "Karım, yürü, babamın evine gidiyoruz." Buse, "İçeride insanlar oturuyor, biz burada cilve

