"Eren! Bırak dedim sana!" dedi Elçin sinirle.
"Bir daha ağlayacak mısın?" E dayımın da onun sinirinden arta kalır bir yanı yoktu yani şimdi. İkisi de birbirinden beterdi.
"Ya bıraksana."
"Yol yol yol yol." diyerek Tiftik'in tüylerini çekmeye başladı dayım. Elçin'se kara gözlerini kocaman açmış, ona bakıyordu. Tiftik onun ilk oyuncağıydı. Eren dayım almıştı tabi ki. Tam burada bi ooo alayım. En yüksek volümlüsünden.
"Ya ben sulu gözün tekiyim. Nasıl söz vermemi beklersin ki?" dedi omuz silkerek. Bu savunma Sokrates'in savunmasi değil miydi ya?
"Dizilere ağla. Filmlere ağla. Haberlere ağla. Ağlama demiyoruz ki sana. Ama saçma sapan şeylere kafanı takıp da üzülme." dediğimde dayım da beni onaylarcasına başını salladı. Ablam gözlerini bana dikmişti tabi ki sinirle, bu sırada.
"Bakma öyle kız cehennem zebanisi gibi, kara kara gözlerini açıp. Korkuyom."
"Kork zaten küçük şeytan. Sen göreceksin." diyerek baş parmağını salladıktan sonra dayıma çevirdi kafasını. "Ona bir şey yaparsan tam bir ay boyunca bağıra çağıra ağlarım. Yemin ederim sesim kısılsa, ses kaydına alır, o ses kaydını da kulağına bağlarım."
"Hem tehditkâr hem de zeki." deyip elimi çeneme koyunca kahkaha attı dayım.
Ablam "Annem gelir birazdan. Göreceksiniz siz." deyince kahkaha atma sırası bendeydi. O iş biraz zor be ablasının gülü.
"Şey." dedim, gözler bana dönerken. "Ben annemden birazcık pasta istemiş olabilirim. Hani şu babamın iş yerinin yanında yapılanlardan. Yani, ancak babamla birlikte gelir. Yani akşama."
"Çok kötüsünüz." Kollarını göğsünde kavuşturunca "Yapma öyle, kısmetin kapanacak." deyip koluna vurdum. Sonra da zevkle dayımın boyundaki mor damarların ortaya çıkmasını izledim. E bu günlük evdekileri delirtme kotamı doldurduğuma göre, biraz da ders çalışayım canım. Değil mi ama?
"O çalan benim telefonum mu?" Kimsenin bir şey söylemesine izin vermeden odama koşup kapıyı kapattım. Cidden çalıyordu telefonum. Siz de beni iyice yalancı yaptınız ama canım..!
"Çocuğu buldum kanka. Bizim sınıftaki kızın abisinin etiketlendiği bi fotoğrafı beğenmiş. Sınıfını, i********: adresini, ha bir de ev adresini whatsapptan attım."
"Oha Ceylin! E devletten soy ağacına da baksaydın. Nasıl es geçersin?"
"Önemli değil canım arkadaşım." deyip telefonu yüzüme kapattığında güldüm. Stolkun anasını ağlatan bir arkadaşınız varsa, sırtınız asla yere gelmezdi.
Whatsappın kilidini açıp çocuğun bilgilerine baktım. Demir ALİBEYOĞLU, sınıf 10-C. Bekle beni Demirciğim. Beni tanıdığın o güne pişman edeceğim seni.. Kir ateşlere eriteceğim seni. Büküp büküp tekrar dikeceğim. Bırak beni ne olur diye yalvarıp bacağını kesip protez takacaksın affetmem için. Ama asla affetmeyeceğim.
***
Ertesi gün okulda ilk teneffüsü dört gözle beklemiştim. Ceylin ve Yasemin'le birlikte bahçeye çıkıp çocuğu bekledik. Tam da Ceylin'in söylediği gibi aynı banka oturmuş, kapüşonunu kafasına geçirmişti. Havalı zibidi seni! Geberesice. Ateşlere gelesice. Zebanilerin altına kuru odun atıp, ıslak odunla da kafasına kafasına vurulasıca. Bela okumayı sevmem ama, selası okunasıca.
Çocuk ayağa kalktığında "Hadi Ceylin'im, göreyim seni." deyince, elimdeki kağıdı alıp sinsice sırıttı. Ve koşarak gitti yanımızdan. Çocuğa çarptığında binlerce kez özür dileyerek yanından ayrılıp okulun içine girdi. Daha sonrası Yasemin'e aitti. Ona doğru yaklaşıp, çaktırmadan videoya çekti ve okulun ifşa sitesine attı. O siteyi tabi ki de biz yönetiyorduk. Yani, Ceylin varken başkasının ne haddine. Biz hızla okulun içine girerken, herkes çocuğa bakıp gülmekle meşguldü. Inşallah kimse söylemezdi de tüm gün sırtındaki o kocaman FE yazısıyla gezerdi.
"Ay Allah canını almasın Ekin ya. Nerden aklına geldi bu?"
"Bu daha ne ki?" dedim Ceylin'e dönüp. "Daha neler yapacağım ona. Ablamın döktüğü her göz yaşı için ayrı ayrı hesap verecek."
Ee ne demişler bayım; kızlardan kork. Ama kız gruplarından daha çok. Dememiş olamazdı beni daha tanımıyor olmalarından ileri geliyor olmalıydı. Yoksa dememek için hiç bir sebepleri yoktu bence. Demeleri lazımdı yani. Bu dünyada en çok kadınlardan korkmaları lazımdı. Zeki varlıklardik. Bir de intikam girince işin içine, korkudan arkalarına dahi bakmadan kaçmaları gerekirdi.