6. BÖLÜM

834 Kelimeler
''Sen... sen nerden biliyorsun?" dedim "Ne o hiç öğrenmeyeceğimi mi sandın?" derken sesi yüksekti.  " Bağırma bana" dedim sesimi yükselterek. " Ben Mardin'in en büyük Ağasıyım Heja bunu anlamadın mı? Sen ne yapsan, ne etsen benim anında haberim oluyor! Odandan adımını attığın andan itibaren ne yaptığını biliyorum." dedi ve cevap vermeme izin vermeden devam etti. "Hasan Ağa, yarın bizim evde Heja ve benim düğünümüz var kimi çağırırsan çağır!"  "Ne?" diye bağırdım, cevap vermeye tenezzül bile etmeden hızla yanımdan geçti ve gitti. Hissettiğim duygu yoğunluğuyla dizlerim tutmuyordu.  'Hayır. Hayır! Düşmeyin sakın' diye düşünmeye kalmadan yanaklarımdan yaşlar süzülmeye başladı ve daha fazla dik duramayarak dizlerimin üzerine oturdum. Olamazdı bu kadar erken evlenemezdim. Henüz kabullenememiştim ki! "Evlenemem" dedim sessizce, babamın sert adımları tam önümde dururken sert sesiyle bakışlarımı ona çevirdim "Kalk.." diyen babamla yutkundum.  "Evlenemem baba bu kadar erken olmaz" diye fısıldadım göz yaşlarımı tutamazken " Sana kalk dedim Heja" diye bağırdı babam yavaşça kalktım. "Zeynep Ali'yi çağır." dedi babam Zeynep koşarak aşağı indi. Bir kaç dakika sonra Ali abi yanımıza gelmişti. "Ali Heja'yı al, odasına kapat! Sakın ama sakın odasından çıkmasın. Her dakika kontrol edin!''" dedi babam " Baba... " diyen sesim hıçkırıklarımla bölünmüştü. babamın hayal kırıklığı dolu bakışları bir kaç saniye üzerimde dolandı. " Bana baba deme benim kızım kendi canına kıyarken öldü. " dedi ve yavaş adımlarla aşağı inmeye başladı. "Baba sen ne diyorsun?" diye arkasından inmeye başladım, cevap vermedi. "Baba " diyerek elini tutmaya çalıştım, hızla elini arkasına saklayıp adım atmaya devam etti. Gözlerimden akan yaşlara engel olamıyordum.  " baba yapma" dedim önüne geçtim ve diz çöktüm. " Ne olur yapma baba, sen olmazsan nasıl dayanırım buna. Ölüme nasıl dayanırım baba!" "Bir kere yapmadın mı bir daha yap!" dedi ve yan tarafımdan çekip gitti. Hıçkırıklarım ağzımdan bir bir kaçarken daha fazla kendimi sıkmadım ve gözlerimi zorlayan yaşlara izin verdim. Kollarımdan kaldıranlara bile engel olmadım, odama girip yatağa uzanmamı sağlarlarken iç çekmeye devam etmiştim. Bitmişti artık yine Mardin kazanmıştı. Yine onun dediği olmuştu. Bense birçok kayıpla çıkmıştım bu savaştan. Babamı kaybetmiştim. Asiliğimi. Dik başlılığımı. Dediğim dedikliğimi kaybetmiştim. En önemlisi kendimi kaybetmiştim. Heja ölümü kabul etmişti. Artık Mardin Ne Derse O... 1 GÜN SONRA "Çok güzel oldun Heja." diyen Fatoş ablaya yine duygusuz bakışlarımı gönderdim. Artık hiç birşey umrumda değildi. "Göz altlarına biraz daha-" diye Zeynep'in sözünü kuaför kadın kesti. "Biraz daha pudra ya da fondöten sürsem çok kötü gözükecek. Nasıl bu kadar şişmiş anlamadım." dedi  "Yorgunluktan..." diye cevapladı benin yerime Zeynep. Evet yorgundum. Kaybetmek beni yormuştu... "Buyrun sizi geçireyim." dedi Fatoş abla ve kuaförü odamdan çıkarttı. "Abla çok güzel oldun." diyen Zeynep'in gözünden bir damla yaş süzüldü. Gelinliğin izin verdiği kadar hızlı Zeynep'ime döndüm. "Ağlama. " dedim sert bir sesle. Sesimin bu kadar sert çıkmasını beklemiyordum. Boğazımı temizledim ve devam ettim. ''Ağlama Zeynep sen benim kardeşimsin sakın ağlama." dedim "Senin kardeşinim" diye onayladı başını yere eğerken. "Bana bak Zeynep kaldır başını. Sen benim birtanemsin. Sakın başını eğme, her ne olursa olsun eğilme. Sen çok güçlü birisin. Şimdi ablanın kardeşi ol ve o gözyaşlarını geri gönder. Sakın ama sakın birinin yanında ağlama. Ağlamak seni güçsüz gösterir. " dedim. " Nasıl ağlamayım abla yalnız kaldım. Sensiz kalacağım!" dedi.  'Benim kadar yalnız değilsin!' diye bağırmak istiyordum. "Zeynep'im hiçbir zaman yalnız kalmayacaksın. Annem var, abim var, babam var, hem benim yerimi dolduracak bir yengen var." dedim sonlara doğru sesimin titremesine engel olamayarak. Zeynep bir şey söylemek için ağzını açmıştı ki kapı tıklatıldı, bir kaç saniye sonra yavaşça açıldı. Gelen Miran Ağa'ydı. " Ne işin var senin burada?" dedim sinirle. "Zeynep bizi biraz yalnız bırakabilir misin?" dedi ses tonu huzurluyfu. Zeynep bana baktı ve yavaş adımlarla odadan çıktı. Kapının kapanmasıyla Miran bana doğru bir adım atı bakışlarını üzerimde gezdirdi. "Sen çok-" dedi ama sözünü tamamlamasına izin vermedim. "Şimdi de bana iltifat mı edeceksin Miran Ağa." dedim hızla yanıma gelip omuzlarımdan tuttu ve arkamı döndürdü aynaya bakmamı sağladı. "Bize bak Heja" dedi yanıma geldi. Elimi tuttu, çekmeye çalışmamla hafifçe sıktı. "Bak güzelim." dedi ve aynaya dönerek gülümsedi. " Dışardan ne kadar güzel bir çift gibi görünüyoruz değil mi?" dedi "Ne yapmaya çalışıyorsun?" dedim dişlerimin arasından kafasını bana çevirdi, sinirden gözlerim doluyordu. "Aynaya bak Heja" dedi sinirle gözlerimi aynaya çevirip yan yana duran yansımamıza baktım. Haklıydı, güzel görünüyorduk. "Heja... Çok güzelsin biliyorsun değil mi?" diye fısıldadı. "Ne yapmaya çalışıyorsun Miran?" "Bir şey yapmaya çalışmıyorum sadece karımla konuşuyorum." dedi gülümseyerek. " Elimi bırak." dedim aynadan bana baktı.  "Bak Heja ben elini bıraksam bile sen benim elimi tutacaksın!" dedi sert, itiraz istemeyen ses tonuyla.  "Öyle birşey yapmayacağım!" dedim sinirle. "Yapacaksın Heja, yapacaksın." dedi ve bana döndü.  "Canım acıyor" diye fısıldadım. Canım çok ama çok acıyordu. "Canın acısa, canım acır Heja!" derken derin bir nefes aldı ve devam etti. "Bir anlaşma yapacağız Heja"  "Anlaşma yapmak istemiyorum." Dedim.  "İstemiyor musun?" dedi sesi, hele bir isteme! diye bas bas bağırıyordu. "İstiyorum" diye inledim. " Pekâlâ anlaşma şu, Sen beni sevene kadar sana dokunmayacağım." dedi aynadan ona bakmayı kesip hızla ona döndüm. " karşılığında?" "Karşılığında kendine zarar vermeyeceksin. Aileme saygı göstereceksin ve bana iyi davranacaksın. Tamam mı?" dedi " Bana hiçbir şekilde dokunmayacaksın?" dedim " Hiçbir şekilde..."
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE