Yaşamla ölüm arasındaki ince çizgideydim. Belime bağlanan kuşaklarla ölümle aramdaki kısa mesafeyi daha da azaltıyordum.
"Her zaman mutlu ol Heja." diye bir yabancı gibi konuşan babama baktım.
"Olmayacak duaya Amin denmez Hasan Ağa." dedim sesimi ben bile tanıyamıyordum. Babam hiçbir şey demeden çıkıp gitti. Başımı eğip belime bağlanan kuşaklara baktım biri beyaz biri kırmızıydı. Benim isteğim üzerine siyah bir kuşak bağlanacaktı. Beyaz kuşak saflığı, temizliği simgeliyordu. Kırmızı ise gelinin kız olduğunu. Siyah kuşak ise benim için ölümü temsil ediyordu. Bu benim düğünüm değildi. Üzerimdeki beyaz kıyafet gelinlik değildi. Bu benim cenazem, üzerimdeki ise kefenimdi. O eve girdikten sonra mezarlığıma girmiş olacaktım. Elimi sıkıca tutan el bir anda çekildi ve önüme geçti. Siyah kuşağı onun takmasını istemiştim.
"Umarım bir ömür mutlu oluruz gelinim" dedi ve kuşağı belime bağladı. Birşey söylemedim. Tekrar sol tarafıma geçip elimi tuttu. Zılgıtlar eşliğinde odadan çıktık, son kez evime baktım. Başımı yukarıdan bizi izleyen abime çevirdim. Miran Ağa'nın beni çekiştirmesiyle önüme döndüm. Gelin arabasının kapısı korumalar tarafından açıldı. Miran Ağa'nın yardımıyla arabaya bindim. Kapıyı kapattı. Bir süre sonra sağ tarafa oturdu. Bana bir bakış atıp elini koltuğun üzerine koydu. Elini tutmamı bekliyordu. Yapamazdım. Ona sevdiğim bir insanmış gibi davranamazdım. Bakışlarımı elinden alıp pencereden dışarıyı izlemeye başladım.
"Heja." dedi siniri ses tonuna yansımıştı. Bakışlarımı tekrar ona çevirdim.
"Bir anlaşma yaptık ve sende ona uyacaksın." dedi sinirle.
"Yoksa?" dedim. Gülümsedi öndeki şoföre bir bakış attı ve bana doğru eğildi.
" Yoksa Güzelim... Bu gece istemediğin şeyler olabilir" dedi nefesini kulağıma doğru üflerken.
" Senden nefret ediyorum Miran Ağa" dedim ve elini tuttum
"Ne demiştik Heja, alışmaya çalışacaksın." dedi cevap vermedim ve önüme döndüm.
" Ha bu arada aynı odada kalacağız ve tabi ki aynı yatakta." dedi.
" Hayır anlaşmada bu yoktu" dedim sinirle
"Anlaşmada bana 'Ağa' diye seslenmeye devam etmende yoktu hanımağa." dedi
" Hayır aynı odayı kabul edebilirim ama aynı yatak asla" dedim sinirle.
" Aynı yatağıda kabul etmelisin Heja, inan kabul etmediğine çok pişman olursun." dedi
" Hayır." dedim elimi sıkarak hiç bir sonuç elde edemezdi. Aynı yatakta uyuyamazdık.
" Konvoydan çık ve sakin bir yerde durdur arabayı" diye bağırdı şoföre. Şoför hemen dediğini yaptı birkaç dakika sonra araba yavaşça dordu. Miran Ağa hızla arabadan indi ve benim olduğum tarafa geldi. Kapımı açtı ve beni birden arabanın dışına çekti. Gelinlik yüzünden yere düştüm.
"Kabul edeceksin" diyen sesiyle neye uğradığımı şaşırmıştım. Düşüşümü umursamayak yerine karşımda sinirle konuşuyordu.
" Hayır" diye bağırdım tekrar birden beni düştüğüm yerden kaldırdı. Gözü dönmüş gibiydi. sert bir yere çarpmamla şoka girmiştim. Gözlerimi Miran Ağa'nın kahverenginden siyaha dönmüş gözlerinden alamıyorum. Kollarımdaki elleri sinirde titriyordu.
"kabul edeceksin Heja yoksa sandığından daha kötü şeyler yaşarsın." diye bağırdı. Ölme isteği, git gide artarken aklıma babamın cümlesi geldi.
'Bir kere yapmadın mı bir daha yap'
Hayatımda ilk defa babamı dinlemeyecektim. Ölüme bir kez daha karşı koymayacaktım. Bende bunu istemiyor muydum işte ölüyordum. Hem de gerçek celladım tarafından. Gözlerimi yumdum.
'Ne yaptın sen Değerlim' diyen abim gözümün önüne geldi. Gözlerindeki hüzün acı pişmanlık... Hayır ölemezdim. Abim için ölemezdim.
"Kabul et Heja." diyen Miran'a başımı aşağı yukarı sallayarak cevap verdim. Ellerini kollarımdan çekti ve bir adım geri gitti.
"Aferin" dedi
"Bin şimdi arabaya" dedi kollumdan tutup arabaya bindirdi. Bir kaç saniye sonra oda bindi ve bana baktı.
"Bir kuaföre git" dedi şöföre,
"Peki efendim" dedi ve arabayı çalıştırdı. Bir süre sonra kuaförün önünde durduk.
" içeriden birini çağır gelip burda ne yaparsa yapsın" dedi Miran Ağa şoföre adam hemen arabadan indi ve kuaföre girdi.
" benden nefret etme" diye sessizliği bozdu.
"Senden nefret bile edemiyorum artık"
" Heja beni bu hale sen getirdin."
" Ne yaptım ben" diye bağırdım.
"Hiçbir şeyi görmedin Heja hep gözün kapalı gezdin. Hiç bir zaman etrafındaki kişileri, sana olan duyguları görmedin. Sen etrafındaki hiç kimseyi görmedin" diye bağırdı oda. Tam cevap verecektim ki kapı açıldı. Bir kadın bozulan makyajımı hızla temizledi ve ten rengime uygun fondoteni çıkarıp makyaj yapmaya başladı. işi bitince hemen geri çekildi. Şoför kapımı kapattı. Öne oturup arabayı çalıştırdı.
" Efendim eve mi geçeyim" dedi.
"Evet" dedi kısaca Miran araba hızla SOYLU konağına doğru ilerledi. Bu konağı Mardin de bilmeyen yoktu. Mardin'in en köklü ailesinin konağıydı. Yolculuk boyunca Miran'ın elini -zorla- tuttum. Konağın önünde davullar vuruluyor. Halaylar çekiliyor. Zılgıtlar havada yankılanıyordu.
"Bekle seni ben indireceğim" dedi Miran ve arabadan indi bir kaç saniye sonra benim kapımı açtı. Elini uzattı. Gözlerine bakarak elinden tuttum ve arabadan indim. Fatma anne önümde durdu ve elindeki testiyi bana uzattı. Elindeki testiyi aldım ve hızla yere attım. Testi parçalara ayrıldı. Miran beni yavaşça konağın içine iteledi. Avluda kimse yoktu.
"Herkes nerde" dedim
"Heja sence tüm Mardin buraya sığarmıydı" dedi ve köşedeki sedire oturdu. Ben olduğum yerde durdum ve konağı incelemeye başladım. Klasik Mardin evleri gibiydi. Tek farkı bu konağın fazla büyük olmasıydı.
" Miran oğul bizi Heja'yla yalnız bırak" diyen Fatma anneye baktım. Kapıdan yeni giriyordu. Davul zurna sesleri gittikçe azalıyordu. Sanırım geniş bir alanda çalmaya devam edilecekti.
" peki ana" dedi Miran Ağa yavaş adımlarla bir odaya girdi. Fatma anne geldi ve tam önümde durdu.
" Gelin öncelikle evine hoşgelmişsin. Lakin iyi gelmemişsin. Yaptığın terbiyesizliktir." diyen Fatma Anneye anlamayan gözlerle bakmayı bırakıp.
"Ne yapmışım Fatma Ana hatamı söyle de bileyim"dedim
" Miran'ı ayartıp konvoydan çıkmakta nedir?"
" Fatma Ana-"cümlemi tamamlamadan Fafma anne elini kaldırıp susmamı sağladı.
" Şimdi diyeceklerimi iyi dinleyesin Heja. Bu eve gelmişsin Hoşgelmişsin evin gelinisin Mardin'in Hanımağasısın ama şunu bil ki ne olursa olsun eski hayatını unut. Ailen başımızın tacıdır amma velakin oğlumun başını çelipte sakın ola okul konusunu açmayasın evin gelini olabilirsin ama unutma senden önce ben varım. Ailen benim kızımı kendi kızı gibi görmüş olabilir ama senin benim kızım olabilmen için kırk fırın ekmek yemen lazım" dedi
"Ana sen ne diyorsun?"
" benim kızım değilsin diyorum " dedi ve beni şok içinde bırakıp yukarı çıkmaya başladı...