EVLENMEYECEĞİM

2615 Kelimeler
“Hala bu saçmalık. Ne demek düğün hazırlığına başlıyoruz? Ben Selçuk Atalay’ı sevmiyorum ve babam öldü diye ben evlendiremezsiniz. Bu çok acımasızca” diyerek söylenen yasemin, tüm ailesinin aklını kaçırmış olduğunu düşünmekten başka bir seçenek görmüyordu. Üstelik, şaşkınlıktan kalbi neredeyse durmak üzereydi. Yasemin Toraman, Toraman ailesinin tek kızıydı. Oldukça naif ve bir o kadar çekingen bir yapıya sahip olan genç kadının, herhangi bir şeye itiraz ettiği ilk defa görülüyordu. Çünkü Yasemin, kendisine bir şey söylendiğinde veya herhangi bir şeyi istendiğinde verdiği tek karşılık tamam demekti. Ne olursa olsun tamam, nasıl isterseniz, siz bilirsiniz. Kullandığı üç cevaptan biri o ana uygun olmasını seçmesi yeterliydi. Fakat, kimse ondan hiç tanımadığı ve tanımak dahi istemeyeceği bir adam ile evlenmesine bu üç cevaptan birini verip kabul etmesini bekleyemezdi. “Baban, Mustafa Atalay’a seni korumasını ve sahip çıkmasını vasiyet etmiş.” Diyerek karşılık veren Halasına kocaman olan bakışları eşliğinde bakan Yasemin, oldukça şaşkın çıkan ses tonu eşliğinde “Oda beni oğlu ile evlendirmeyi mi tercih ediyor? Yani Oğlu ile evlenirsem korunmuş falan mı olacağım. Bu cidden saçmalık” diyerek konuşuyordu ki halası “Atalay ailesinin tek veliahttı ile evleniyorsun. Yerinde olmak isteyen milyonlarca kız var” diyerek söylenen halasına daha çok şaşırmış bir bakışla bakan Yasemin, “O zaman onlardan biri ile evlensin. Ben, bir veliaht ile evlenmek falan istemiyorum.” Diye söylediğinde Halası çatık kaşları eşliğinde genç kadına baktı ve derin bir nefes vererek “Bir senedir benimle yaşıyorsun. Üstelik abin artık can sıkmaya başladı. Seni evlendirmek istediği kişileri görsen bu şansı kaçırmazsın. Üstelik Mustafa Atalay, abinin tüm borçlarını temizleyip, şirketi ona geri verme sözü verdi. Toraman serveti geri gelecek ve bunun için sende fedakârlık yapmalısın. Selçuk Atalay, oldukça yakışıklı, zengin ve kibar bir adam. Seni mutlu eder ve bir evlilik tanıma ile başlar. Şu anda sevmiyor olabilirsin fakat kimse severek evlenmiyor.” Diyerek konuşmasına devam ederken Yasemin beyni yanmış bir şekilde halasına bakıyordu. Ne demek kimse sevdiği ile evlenmiyordu? Bu tamamen yalandı. Çünkü onun karakterleri birbirlerini severek evleniyordu. Yasemin, edebiyat eğitimi almıştı. Sosyal ilişkileri pek yoktu çünkü babası oldukça baskıcı bir kişiliğe sahip bir şekilde onu büyütmüştü. Yasemin’in bir arkadaşı olmamıştı. Okul hayatı boyunca hep korumalar ile eğitimine devam etmişti. Eğitim alması üniversite mezunu değil denmesin diyeydi. Hiçbir zaman çalışmasına onay verilmemişti. Babasını binlerce firması vardı fakat Yasemin bir tanesinin bile kapısından içeriye girmemişti. Hiçbir sosyal etkinlikte yeri olmamıştı. Camiada, onun varlığından haberdar olmayan o kadar çok kişi vardı ki. Gerçi olanlarında pek umurunda olmazdı. Evinde yapılan gecelerde her zaman geri planda olurdu. Babası yanında bir an olsun ayrıldığında nöbeti abisine devrederdi ve yanına kimse yaklaşmazdı. Hayatın akışında kendine cidden hayalet kadın lakabını takmıştı. Çünkü genç kadın, evde olduğu sürece ne yaptığının ne yaşadığının ve evin hangi bölgesinde olduğunun pek önemi olmazdı. Zaten gün boyu odasından hiç ama hiç çıkmazdı. Çünkü babası çok erken evden ayrılırdı. Annesi yıllar önce geçirdiği hastalık yüzünden ölmüştü ve abisi gün kavramını kaybettiği için geceleri sabaha kadar eğlenir. Sabahtan geceye kadarda odasında uyurdu. Fakat, geceleri sabaha kumarhanelerde geçirdiği için babasının batmasına neden olmuştu. Bu durumu kaldıramayan babası ise bir sene önce kalbine yenik düşmüştü. Sonrasında ise malikaneleri mafya tarafından alınmıştı. Şirketteki para açığını öğrenen bankalar şirketleri ellerinden almışlardı. Yani ortada bir servet falan kalmamıştı. Abisi, Furkan Toraman ile halasının evine yerleşmişlerdi fakat son zamanlarda halasının da bundan artık memnun olmadığını anlayabiliyordu. Her ne kadar abisinin çocukları olsalar da kadın, onlardan oldukça çabuk kurtulmaya çalışıyordu. Çünkü, Abisi yine gecelerde sabahlıyordu. Ne için dışarıda olduğunu ise herkes biliyordu. Giden koskoca serveti yine kumarda geri kazanmaya çalışıyordu. Yasemin, istese halasının evinde yaşamazdı. Ananesinin, Muğla’da onun üzerine yapmış olduğu küçük bir butiği vardı. Oradan her yaz oldukça güzel paralar kazanıyordu ve hepsi kişisel hesabında kalıyordu. Annesine babasından kalmıştı ve yaşlı kadın öleceğini hissettiğinde bunu kızının üzerine yapmıştı. Bu otelden babasının veya abisinin haberi yoktu. Eğer olursa kesinlikle abisinin o otel içinde bir kumar oynayacağından emindi. Fakat, Yasemin’in bu sakin, narin, çekin genç hayatında tek eğlenceli ve huzurlu olduğu yer, bilgisayarının içiydi. Çünkü genç kadın, romantik kurkular ile dolu olan kitaplar yazıyordu. Zaten halasının söylediği ile de burada çelişiyordu. Onun kitaplarında sevmeden evlenmek yoktu. Yani aşk her zaman kazanırdı. Yasemin’in tüm hayatı yazdığı kurgu karakterleri ile doluyordu. Çok fazla insan görmezdi fakat zihninde ve hayal dünyasında oldukça kalabalık bir ortamı vardı. Genç kadın, her üzüldüğün, yalnız hissettiğinde veya ruh haline göre bir karakter seçer ve yazmaya başlardı. Onun için yapayalnız diyenlere inat onun aslında okurları ile oluşturduğu çok ama çok kalabalık bir dünyası vardı. Kitapları basılırdı. Fakat, genç kadın çevrim için olduğu bir platformda ise günlük hikâyeler yazardı. Her gün paylaştığı bölümler ile dizi gibi kurkular ayarlardı. Okuyan okurların yorumları ile mutlu olurdur ve bazı platformlarda onlar ile karakterleri için sohbet ederdi. Yazdıkları ise bilinen karakterinden oldukça farklıydı. Cesur, ateşli, parçalayıcı kadınlar yazarken kendine baktığında karakterlerinin zerresi etmediğini bilirdi. Tabi bir gün hayatına yazdığı erkek karakterlerden biri gelecek mi? Diye merak etmiyordu değildi. Fakat, o karakterlerin bir örneğinin olmadığını düşünmeden edemiyordu. Ayrıca, onun bir yazar olduğunu kimse bilmiyordu. Çünkü İsmini yazar kimliğinde hiçbir zaman kullanmamıştı. Kendini Hayalet Yazar olarak tanıtmıştı. Çünkü babası kesinlikle öğrense onun bilgisayarını parçalardı. Gerçi yazdığı kurguları okusa kesinlikle abisi yüzünden değil kendi yüzünden bir kalp krizi geçirebilirdi. Fakat, şu anda halası gözlerini ona dikmiş bir şekilde sert sert bakıyordu. İtiraz istemiyordu ve itiraz edecek olursa sanki onu parçalayacakmış gibi hissetmesine neden oluyordu. Yasemin “Buradan gidebilirim hala. Kendime bir hayat kurabilirim. Beni evinde tutmak zorunda değilsin. Abimi de gönderirsen senin için bir risk kalmaz. Fakat bunu isteyen babam dahi olsa kabul etmiyorum. Benim, Toroman serveti ile hiçbir zaman alakam olmadı. Çük istiyorsa abim cemiyetten zengin biri bulsun ve evlensin. Bu sayede tüm parasını geri kazanabilir. Ne olursa olsun bunu, beni harcayarak yapmanıza izin veremem.” Diye söyleniyordu ki Halası öfkeli bir sesle “Abinin hayatını rezil mi istiyorsun? Bu cemiyette bir itibarımız var ve hala babanın her şeyi kaybettiğini bilmiyorlar. Abin, bunun için çabalıyor. Sende fedakârlık yapacaksın. Şirketler bankanın ipoteğinde. Malikaneyi alamasanız bile şirketleri geri alma şansınız var. Krediler ödendiğinde şirketler yine abine verilecek ve abin bu sefer hata yapmayacak. Sende Selçuk Atalay ile evleneceksin. Bunun başka bir seçeneği yok. Anladın mı beni? Haftaya düğününüz yapılacak ve itiraz istemiyorum” diyerek bağırdığında Yasemin, hayatı boyunca çıkmamış olan gür sesi eşliğinde “Hayır! Kesinlikle evlenmeyeceğim. Abimin kumar yüzünden kaybettiklerine karşılık kendimi feda etmeyeceğim. Kendi kızını ver. Buse’yi ver. Eminim bayılacaktır. Hem sen dünür olursun. Ben hayır! Bunu asla…” diyerek bağırıyordu ki odasının kapısı sert bir şekilde açıldı. İçeriye oldukça öfkeli bir ifade ile giren abisi tek kelime etmeden genç kadının suratına sert bir tokat atıp, onu saçından tutarak yüzüne yaklaştırdı ve “Haftaya gıkını çıkarmadan o nikah masasında evet diyeceksin! Selçuk Toraman ile evlenmeyecek olur buna engel koyacak olursan seni, sırf malikaneyi geri almak için o mafyaya veririm. Anladın mı beni? Senin fikrini soracak olan bir nikah memuru olmaz. Sana, yapacakları da benim umurumda olmaz. Anladın mı beni?” diye bağırıyordu ve Yasemin, gözünü bile kırpmadan sadece ona bakıyordu. Hiçbir zaman kendine sorulan sorulara cevap vermezdi. Sadece başını evet anlamında sallardı ve bunun acısını bu pislikten çıkaracağı günün geleceğini de biliyordu. Onun için başını tamam dercesine salladıktan sonra abisi, saçını bıraktı ve yasemin yere yığıldığında bile gram sesi çıkmamıştı. Başında duran halası “Mustafa Bey bir saate burada olur. Seninle özel konuşmak istedi. Muhtemelen, düğün öncesi özel bir isteğin olup olmadığını soracak. Sen anlamazsın o yüzden bende yanınızda duracağım. Halan olarak taleplerim olacak” diyerek söylenerek odadan çıktığında genç kadın içindeki tüm öfkesini yuttu. Yıllardır yok sayılıyordu. Yıllardır fikri sorulmuyor hakları kullandırılmıyordu. Bu aileye herhangi bir fedakarlığı olmayacaktı. Bunu onlara çok net gösterecekti… Yasemin bir saat boyunca odasında bir oyana bir bu yana gidip duruyordu. Abisinin söylediğini yapacağını kesinlikle biliyordu. Gözünün yaşına bakmadan onu o, malikaneyi almak için mafyaya verebileceğini biliyordu. O gün evlerine gelen adamın iğrençliğinden neredeyse midesi bulanmıştı. Babası kalp krizi geçirdiğinde bile adamın sırıtmasını unutamıyordu. Hatta ona yaklaşarak “Dilersen sadece senin burada yaşamana izin verebilirim. Benimle. Lüksünün bozulmasına pek dayanamayacak gibisin” diye söylenmişti. Babası ambulansa bindirilirken üstelik. Bunu gerçekten göze alamazdı. Değil o adamın kapatması olmayı ki ona nikah kıymayacağını bile biliyordu. Onunla tekrar karşılaşmaya bile gücü yoktu. Onun için bir şey düşünmesi gerekiyordu. Odanın içinde volta atarken bir anda durdu ve masasının üzerinde duran telefonunu eline aldı. Hızla sosyal medya hesabından ki bu Hayalet Yazar’ın sosyal medyasıydı. Hikayeleri ile ilgili paylaşımlarını yapmış olduğu bir sayfaydı. Arama butonuna Selçuk Atalay yazdı ve arattı. Birkaç saniye sonrasında ise telefonun ekranında beliren resimler ile nefesinin kesilmediğini söyleyemezdi. Cidden donup kalmıştı. Tamam, o mafya pisliği gibi bir karakter beklemiyordu. Ya da tip ama bu kadar da yakışıklı bir adam beklemediğine yemin bile edebilirdi. Hatta içinde oluşan kıpırtıya ve yangına yutkunarak son vermek istedi. Çünkü kalbi bir saniye önce resmen koşuya kalkmıştı. Esmer, koyu bir ten, oldukça mükemmel yüz hatları, koyu kahve gözleri ve hafif kirli sakalı. Tabi tüm kanını karıncalandırmaya yetecek kadar mükemmel kasları ile Yunan heykellerindeki tanrılara benzediği kesindi. Gülüşü ise oldukça seksiydi. Böylesi yakışıklı bir adamın bu zamana kadar evlenmemiş olması ya da koşulsun kendisi ile evlenmeyi kabul etmesi kesinlikle olanaksızdı. Çünkü bu adam için ölmeyi bile göze alabilecek kadınlar olmalıydı. Genç kadın başını döndüren birkaç resmine daha baktı. Sonra ise derin bir nefes vererek “Eminim senin de nedenlerin vardır. Bunun bir anlaşmalı evlilik olduğuna bahse bile girerim. Üzgünüm ama o mafyaya karşılık seni seçmem gerekiyor. Umarım beni pişman etmezsin” diyerek söylendi ve odasının kapısın halası tarafından çalınmadan açıldı. Genç kadın halası ile göz göze geldiğinde bakışlarındaki nefreti gizlemeye bile çalışmadı. Halası Sultan Hanım “Mustafa Bey geldi.” Diyerek onu uyardı ve aşağıya gelmesini söylemedi. Resmen emretti. Yasemin ise dişlerini sıkarak kısık bir sesle “Şartlarımı kabul etmesi için bana yardım et Allah’ım” diyerek odasının kapısından çıktı. Konuşma gerçekten uzun olacaktı. Eğer oğlu ile evlenmesini istiyordu. Kesinlikle kabul etmek zorundaydı. Aksini düşünemiyordu. Çünkü aksi bir seçeneği olup olmadığını bile bilmiyordu. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . “Doğru mu anladım? Senden tekrara etmeni isteyeceğim. Hatta şunu anladım onaylasan yeterli güzel kızım” diyerek karşısında gözlerinin içine içine bakarak oğlu ile evlenmeyi kabul eden fakat bunun için keskin bir şartı olan genç kadına banak Mustafa Bey, oldukça şaşkındı. Ne diyeceğini, düşünmeden edemiyordu. Çünkü bu durum oldukça riskli bir durumdu. Bunun kararını verebilmek için cidden genç kadının net olmasına ihtiyacı vardı. “Şimdi bu evliliği yapacaksın fakat, abinin benden istemiş olduğu parayı vermemem koşuluyla. Yani evlendikten sonra bankaların şirketinizin hesaplarına koymuş olduğu haczi kaldırmam için gerekli olan parayı ödememi istiyorsun? Bu doğru mu?” diye sormuştu. Yasemin cidden ne istediğini biliyordu. Bu iflasın onunla bir ilgisi yoktu. O şirketlerin kapısından içeriye bir kere bile girmemişti. Kazancını zararını nasıl işlediğini bile bilmiyordu. Yıllarca, ailenin içinde bir hayaletti. Kimse onun fikrini sorarak bir ticaret yapmamıştı ve abisi, Toraman ailesinin geleceği olarak görünüyordu. Onun istekleri her şekilde yapılmıştı. İkiletmemişti. Kendi ise tamamen görünmezdi. Şimdi onun yapmış olduğu hatalar yüzünden hem babasını kaybetmişti hemen tüm varlıklarını. O hatasının bedelini ödemek istemiyordu. Bir şekilde kurtulmaya çalışıyordu ve bu kurtulma durumu için kız kardeşini harcamaktan geri kalmıyordu. Genç kadın, kötülük ile arası olmayan bir karakterde büyümüştü. Kendisine kötülük yapan ve ayrımcılığın dibine vurmasına rağmen bir kere bile ona kin beslememişti. Abisi, kötü bir çocuk olarak büyümüştü ve bir abi olarak hiçbir zaman gerekli olan korumayı ona sağlamamıştı. Onun başında sürekli hatasını arayan bir gardiyan gibi durmuştu. Bir saat öncesine kadar bunca olumsuzluğuna rağmen onun için üzülebiliyordu. Fakat genç kadın, evliliği kabul etmezse hiç düşünmeden onu mafyaya verme konusunda yapmış olduğu tehdidi unutmaması gerektiğini çok iyi biliyordu. Bu kabul edebileceği bir durum değildi. Üstelik sadece birkaç aya tekrar iflasın eşiğine getireceği şirket için kendini feda ediyordu. Bu adil değildi ve bunu kabul falan etmiyordu. Abisinin cidden bir derse ihtiyacı vardı. Hatalarını kabul edip sıfırdan başlamayı kabul etseydi eğer tüm birikimini hatta annesinin ona vermiş olduğu otelini bile bu uğurda feda edebilirdi. Fakat, abisi yaptığı hatanın üzerini yine zorunlu tercihlerle kapatmaya çalışıyordu. Onun için kararı kesindi. Bakışlarını Mustafa Bey’in gözlerinden ayırmadan net bir sesle “Evet, beni kumar borcu için verilmiş olan malikaneyi geri alma karşılığında o pislik mafyaya verme konusunda tehdit etti. Sizin oğlunuz ile evlenmeli, siz borcunu ödemeli ve o da şirketleri geri almalıymış. Aksi halde beni, o mafyaya verip, malikaneyi geri alıp satınca yine hepsi olamasa bile gereli olan şirket hisselerini geri alabilirmiş. Bana bunu yapan bir adamın kesinlikle bundan kazanç sağlamasını istemiyorum. Gelininiz olduğumda bana bir şey yapamayacak. Zaten meteliği kalmadığında ne kumar oynayabilecek ne de bir tehlike oluşturacak. Bunu bana yapacağınıza söz verirseniz Selçuk Atalay ile bir hafta sonrasında evlenirim. Aksi halde bu yardımı o mafyadan isteyeceğim. Hayatımın ne duruma geleceği pek önemli değil. Çünkü onun cidden istediğini almasını istemiyorum. Ders alması gerekiyor. Ödüllendirilmesi değil” diyerek konuşmasını bitirdiğinde hayatı boyunca yazmak haricinde bu kadar uzun cümleler kurduğunu hatırlamadığını fark etti. Buna bir ara sırıtacaktı. Çünkü şu anda resmen kendini aşmıştı. Mustafa Bey, her iki kaşı da havada bir şekilde genç kadına bakarken derin bir nefes verdi. İşte bu seçeneği hiç ama hiç beklemiyordu. Gerçi bu kadının bu kadar keskin bir intikam dürtüsüne sahip olabileceğini bile düşünmüyordu. Çünkü onu küçücük bir kız çocuğuyken bile tanıyordu. İlk defa sesini durduğunu söylese bile yeriydi. Hep ürkek, utangaç, bakışlarını kaçıran bir kadının şu anda intikam kraliçesi halleri oldukça şaşırtıcıydı. “Bu oldukça riskli kızım. Fakat, eğer seni bu şekilde tehdit ettiyse seni baya kırmış olmalı. Benim için senin isteklerin önemli. Fakat, abinin tehlike oluşturmayacağından emin olmamız gerekiyor. Henüz bu durum için bir ayımız var. Ödemeler bir ay sonra bankaya yapılacak. Bu süre zarfında sende oldukça iyi ve detaylı bir şekilde düşünürsün. Bankalara verilen vade günü geldiğinde bu konu için tekrar oturur konuşuruz. Eğer fikrin hala değişmediyse gerekli olan ödemeleri yapmam. Ama fikrinin değişebileceği konusunda kendine biraz zaman vermelisin. Sonuçta o şirketlerde senin de hakkın var” diyerek söylediğinde Yasemin sadece sırıtmıştı. O şirketlerde doğduğundan bu yana hakkı olduğunu düşünmüyordu. Bir kere bile kapısından geçmemişti. Hatta okulunu bitirdiğinde babasından zorda olsa orada çalışmasına izin vermesini istediğinde babası aynen “Evlendiğinde bizi rezil etmemek için nasıl hanım olunur onu öğren. Seni vereceğim kişi zaten çalışmana izin vermeyecek. Onun için öğrenmen gereken ticaret değil” diyerek karşısından gitmişti. O zamana ağladığı kadar hiçbir zaman ağlamamıştı. Gerçi hiçbir göz yaşı durumu değiştirmemişti. Oda kendi hayatını kurmuştu. Gizlide olsa. Annesi o gün yanına gelerek otelinden bahsetmişti. Onun devrini üzerine yapmıştı. Oradan gelen tüm kazancı yıllarca birikmişti ve yazar olarak kazandıkları da üzerine eklenmişti. Bir serveti yoktu fakat hayatını devam ettirmek için gerekli olan birikimi vardı. Fakat, abisi otelden haberdar olacak olursa kesinlikle pislik yapardı. Parasına da el koyardı. Tabi ki o para onun borçlarına yetmezdi fakat onu bir kere daha o kumar masasına oturtabilirdi. Bunu göze alamazdı. Onun için başını tamam dercesine sallayarak Mustafa Bey’e onay verdi. O gün geldiğinde de fikrinin değişeceğini düşünmüyordu. Fakat, düğünden hemen önce Selçuk Atalay ile konuşması gerekiyordu. Yani, onun kadar yakışıklı başarılı bir adamın onunla evlenmesi için zorunlu olduğu olayı bilmesi gerekiyordu. Kim yüzünü bile görmediği bir kız ile evlenmek istedi ki? Nedeni ne ise onunla oturup konuşmayı ve olay onun lehine döndüğünde boşanma durumlarını önceden konuşmaları gerekiyordu. Sonuçta kabul edeceği gerçeğini atlamaması gerekiyordu. Onu okuldan hatırladığı kadarıyla sakin bir yapısı vardı. Hala aynıysa kesinlikle ortak bir nokta bulacaklardı. Bulmaları gerekiyordu. Hadi bakalım bir sonraki bölüm Selçuk ile yasemin bir karşı karşıya gelsin mi? bakalım nasıl bir süreçleri olacak. çok ama çok keyifle okumanız dileğiyle yorumlarınızı bekliyorum :) . . . . . . .. . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . .
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE