Mor Tavşan

~1 Yine her zamanki gibi yorgunlukla uyandım. Sabahın yedisi ve tek başıma hazırlanıyordum. "Bu çok sıkıcı okulum bitse bi' artık!!!" Evin içinde mırıldandım. Annem doğum için hastanede bense okulum için evde kaldım. Kahvaltımı yaptıktan sonra okula çıktım, okullar açılalı daha iki ay olmamıştı ama her gün eziyet geçiyordum :' Saatler geçti, okuldan çıktım ve eve gidip uzun bir uykuya dalmayı hayal ederek yürümeye başladım, kapıya geldiğimde ise yerde bir kitapla karşılaştım. "Allah Allah bu kimin ki?" dedim: seslice- Ortalıkta kimse yoktu ben de okuyup geri bırakırım diye aldım. İçeri girdim ve yatağa uzanarak kitabı okumaya başladım. -KÜLLER ÜLKESİ ALMORA- "Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde *ALMORA* adında bi ülke varmış. Ülkede herkesin sevdiği bir prens varmış, prens tahtı hak ettiğini göstermek için yedi diyar ve yedi denizi fethetmiş. Bunu gören halkı olmaya layık görmüş. Tahta oturduğunda 21 yaşında olan Kral Aurelian imparator olarak anılır. Aurelian aradan iki yıl sonra bir ülkeyi daha fetheder, orası cadıların bol olduğu bi ülkedir. Çoğu cadı ölmemek için kaybetmeyi tercih etse de aralarından biri bunu kabul etmez ve krala isyan çıkarır. Cadıyı tek silah darbesiyle indiren kral beklenmedik bir şekilde kahkahalar duyar. Cadı yüksek bir sesle kahkaha atar ve kral buna sinirlenir, son sözünü sorar. Cadı ise: "Gördüm hahaha evet gördüm!." Gülmesi birden kesilir ve yüzünü ciddiyet kaplar ve kralın geleceğini lanetlemeye başlar. "Dört kızın olacak ve her biri sana ihanet edecek sen üçünü de öldürmek zorunda kalacaksın fakat dördüncü kraliyetini yerle bir edecek." Cadı sözlerine devam ederken kral boynunu keser ve cadıyı öldürür. Böyle bir saçmalığa inanmayacağını belirterek arkasını dönerken, görelim bakalım, der ve gider. Olaylardan bir yıl sonra Aurelian bir kadına aşık olur ve onunla evlenir. Aurelian kız çocuklarının olmasını çok ister ve cadının bunu hissettiği için onu kandırdığını düşünür. Zaman geçer ve kraliçe hamile kalır ve ilk çocuğu doğar.. Kız olduğunun haberini alan Aurelian az da olsa irkilir ama ne olursa olsun kızını korumaya yemin eder ve yıllar gittikçe kızı değişir hiçbir şeyi sevmez. 10 yaşına geldiğinde Prenses Laura güçlerini ortaya çıkartır ve kontrolünü kaybetmiş bir şekilde kraliyete saldırır. Her ne kadar durdurmaya çalışsa da başaramaz ve ne kadar acı verici olursa olsun kızını öldürmek zorunda kalır. Bu durum Aurelian ve Kraliçe Misty'i yıkar... Aurelian yine de inanmak istemez. Aradan beş yıl geçer ve kraliçe tekrar hamile kalır, bu sefer üçüz olur bir erkek ve iki kızı olur bu kralı korkutur ama her gün onların iyi biri olacağını umarak büyütür. Maalesef aradan on yıl geçince tekrar felaket kopar, bu sefer daha güçlenen kardeşler ortalığı yıkar fakat erkek kardeşleri güçlerini kontrol edebilir ve hiçbir sıkıntı çekmez. Aurelian tekrar aynı şeyi yapmak zorunda kalır ve bu onu tamamen umutsuzluğa götürür. Aurelian Misty'den ayrılacağını söyler ama bunu kabul etmeyen Misty krala yalvarır. Karısının bu haline üzülen Aurelian ondan ayrılmaz ve tekrar ümitlenir. Aradan aylar geçer ve kraliçe hamile kaldığı öğrenilir. Kral dördüncü kızı olacağından çok korkar ve beklediği gibi çıkar- *dördüncü bir kız* aradan yıllar geçer fakat kız da değişme olmaz. Bunu gören kral çok sevinir ama bir şeyler tuhafına gitmektedir. Kızın güçleri, kraliyet ailesinin güçleri gibi değildir. Her ne kadar çalışırsa çalışsın kızı asla kraliyet ailesi kadar güç gösteremez. Bundan dolayı kral Misty'i gizlice izler ve onu bir eve girerken görür! Girdiği evde bir adamla buluşur ve ona kızından bahseder, duydukları karşısında şoka uğrayan kral Misty'i terk eder ve onu hiçbir çocuğunu görmeyeceği dağ başındaki bir saraya hapseder. Aurelian yıllarca baktığı kızın kendi kızı olmadığını öğrense de onu terk etmez. İki çocuğu ile yaşamaya devam eder. Dört duvar içinde deliren Misty her gün tekrar bi çocuğu olacağını düşünerek daha çok aklını kaybeder. O sırada ise Aurelian yeni bir kadınla tanışır ve ilk gördüğü andan itibaren ona aşık olur. Kadın da ondan hoşlanmıştır. Uzun beyaz saçları dalgalanırken göz kamaştırır, gözleri mavi ve ışıl ışıldır• Onun güzelliğine karşı koymak neredeyse imkansızdır. Tanıştıktan birkaç gün sonra evlenmeye karar veren Aurelian ve Camellia'nın bu evlilikten iki oğulları olur. Bunları öğrenen Misty ise boş durur mu? Camellia'nın kılığına girmek için büyüler arar ve aradığını bulur. Hapsedildiği yerden kaçar ve saraya sızar. Camellia'yı etkisiz hale getirip yerine geçer ve kralı kandırarak onu kullanır. Bir hafta sonra tekrar hamile kaldığını duyunca kulaklarına inanamaz ve durumdan şüphelenir. Odasını basan kral, Camellia'ya sadece ikisinin bildiği soruları sorar ve çoğunu bilen Misty son soruyu bilemez- "Sana söylediğim ilk söz nedir?!" Biraz düşünen Misty, buna kendi tanışmalarındaki konuşmasını söyler 💣 "Güzel leydim, bu dansı bana lütfeder misiniz?" bunu duyan Aurelian öfkeden çıldırır ve Misty'i öldürmek ile tehdit ederek ona Camellia'nın nerede olduğunu sorar. Çaresiz olan Misty ona yerini söyler ve tekrar saraydan kovulur... Bu olaydan sonra kral; ülkedeki tüm büyücüleri ve kitaplarını yok eder, saraydaki tüm askerleri kovar ve daha tedbirli askerleri alır. Aurelian, çocukların doğmasını beklerken nihayet o haber gelir ve ikiz çocukları olduğunu öğrenir. Birinin kız diğerinin ise erkek olduğunu öğrenen kral, oğlunu saraya alır ama onu terk ederse işlerin değişeceğini düşünen Aurelian, kızını Misty ile kimsenin göremediği o saraya hapseder ve- "Eee bu yarıda yırtılmış ne güzel okuyordum!.." hikaye beni içine çekerken yarıda kaldı pff! "bu çok sinir bozucu" kitabı fırlattım ve yorganı üzerime çektim. "Eğer hikâyede olsaydım kim bilir ne olurdu..." -Hikâye fazla klişe, Türk dizilerinden fırlama gibi hehehe :'i of aman sadece bir kitap ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• - Gece kuvetli bi ışık ile uyandım. Kitap olduğu yerde ışıl ışıl parlıyordu. "Çok korkunç" hala rüya görüyordum ya da kafayı yiyordum, ne yapacağımı anlamadan sadece kitaba bakabiliyordum ve bir şey duydum!? " Değiştirmek ister misin? " Ses nazik ama bir o kadar da korkunçtu. Birden karşımda beliren kadını görünce çığlık attım bundan dolayı kadın: "Korkma küçük kız buraya senin için geldim sana zarar vermem," dedi. Kadın tamamen siyah giyenen yüzü kapalı bir haldeydi. - Uykum gittikçe açılırken cesaretimi topladım ve ona "Neden benim için burdasın?" buna karşılık kadın: " Kitap... onu okudun öyle değil mi? " "Evet okudum ama yarıda kesildi." Ne konuşuyorum ben?? Birden ortaya çıkan tuhaf bi kadına cevap veriyorum diye kafamı derken kadın; " Ben 'Pythonissam' buraya yardım için geldim, okuduğun o kitabın gerçek olduğunu söylesem ne dersin? :) " "Ya bi' git derim!" Pythonissam tepkime gülmeye başlayarak, "iyi bir cevap ama dediğim gibi kitap gerçek." "Şimdi sen gecenin bir köründe ortaya çıkıyorsun ve daha önce okumadığım kitabın gerçek olduğunu söylüyorsun sence inanır mıyım?!" Birden aklıma internetten bakmak geldi ne de olsa bir kitap... Pythonissam olduğu yerde beklerken benim ne düşündüğümü anlarmış gibi- "Bak bakalım," dedi. Bu ürkütücü, korkmaya başladım. İnternetten kitabın ismini girdim fakat hiçbir sonuç çıkmadı. :l " Bu nasıl olur? " şaşkın bi şekilde kafamı kaldırdım ve "Kitabı verir misin?" dedim. Pythonissam kitabı bana doğru uzattı ve kitabı açtığımda irkildim! Hiçbir yazı yoktu "Şaka yapıyorsun değil mi?" "Pythonissam bunlar gerçek olamaz sadece saatler içinde bunları yaşamam çılgınca." Pythonissam hafifçe gülerek: "Kitap seni seçti Balkır. Lütfen uzatma, bu bir gerçek. Eğer yardım etmezsen kitaptaki dünya yok olacak." İsmimi biliyor ve görünüşü ışıl ışıl olan birine güvenmeyi seçtim. En fazla ne olabilir ki deliysem işime gelir. :) "Bana tekrar açıkla ne yapmam lazım?" "Kitabın gerçek olduğu evrene gideceksin ve orada hikayenin iyi bitmesini sağlayacaksın. Eğer mutlu son ile biterse sana yemin ederim ki kendi dünyana geri geleceksin." Bu söyledikleri çılgıncaydı resmen. Okuduğum webtoonlar gibi kitabın dünyasına gidecektim. - " Kabul ediyorum fakat son olarak annemi aramama izin ver lütfen. " - "Tabii ki beklerim sonuçta büyük bir fedakarlık yapacaksın. Nasıl hayır diyebilirim ki?" dedikten sonra telefonumdan annemi aradım. Üçüncü arayışımda açan annem: "Balkır gecenin bu saatinde ne oldu?" duygusal bi şekilde: " Seni seviyorum anne... " - "Balkır gece gece kabus mu gördün? Ben iyiyim sen de iyisin, lütfen uyu dinlenmen gerekiyor, birkaç güne kardeşin ile evde olacağım. İsmini de sen koyacaksın. " yüzümde buruk bi gülümseme oldu ve "Görüşürüz anne dediklerini yapacağım." Ama annem bi an duraksadı: - "Balkır sana önemli bir şey söylemeliyim." "Dinliyorum" - "Balkır gitme!" İrkildim az önce bir şey yok diyen annem gitme diyordu. "Neden bahsettiğini anlamadım?" - "Lütfen gitme sen ku- " "Anne! Alo anne!" Telefon kesildi. "Portal açılmak üzere bu güçten dolayı kesinti yaşanmıştır hazır mısın?" Annemin dedikleri beni korkuttu ama zaten geri gelecektim o yüzden korkmama gerek yoktu. "Hazırım" Pythonissam elini uzattı ve onu tuttum. Birden her şey değişti ve bembeyaz bir yere geldik. " Gördüklerime inanamıyorum. Bu gerçek bu gerçek! " diye bağırmaya başladım. Pythonissam elimi bıraktı ve bana arkamı gösterdi, orda sanki bir duvar varmış gibi duruyordu ve bir kız beyaz saçlı ve uzun beyaz giysili bir haldeydi. " Oraya doğru git " Yavaş yavaş gitmeye başladım. Duvara geldiğimde kızı daha yakından gördüm "Pythonissam" "Devam et oraya girdikten sonra gözlerini o dünyada açacaksın." İçeri girmeye başladım, girdikten sonra arkamı döndüm ve Pythonissam'ın yanında gördüğüm kızı gördüm. Bir anda her yer karanlık oldu ve gözlerim kapandı...