Gök yarılmıştı. Işık ve karanlık birbirine karışmış, ormanın üzerinde ikinci bir şafak doğmuş gibiydi. Ama bu şafak, huzurun değil, hesaplaşmanın işaretiydi. Elena, gözlerini yavaşça araladı. Etrafında taşlar yanmış, ağaç kökleri topraktan dışarı fırlamıştı. Hava, ozonla ve kanla karışık bir koku taşıyordu. Ellerine baktı — parmaklarının ucunda hâlâ ışık titriyordu. Toprak, ondan bir parça koparmış, içindeki gücü kendine mühürlemişti. Uzakta, kardeşinin silueti ağır adımlarla ona doğru geliyordu. Üzerindeki zırh paramparça olmuştu ama gözleri hâlâ o tanıdık parıltıyı taşıyordu. “Elena…” dedi kısık bir sesle. “Yine kontrolü kaybettin.” Kadın derin bir nefes aldı. “Hayır. Bu kez her şeyi hatırladım.” Kael ve Arden uzakta, çatlamış toprağın ardında onları izliyordu. Arden dişler

