DİLAN Kahvaltı masasındayken Sevda saatine baktı. “Dilan çıkalım mı artık?” “Yarına kaldı ya, bugün misafirimiz varmış.” “Tamam ben tiyatroya geçerim direkt, yarına gideriz artık.” “Olur canım,” dedim. Sevda çıkarken Serhat arkasından seslendi. “Korumalarla git,” dedi. “Abi ne gerek var, kimse beni pek tanımıyor zaten. Hem şu an başımızda bela da yok,” dedi. “Serhat, doğru söylüyor. Tiyatroya korumayla gitmesinin anlamı yok. Nefes alacak alan verin kıza,” dedim. “İyi, tamam. Ama bir şey olursa hemen ara!” “Tamam,” dedi. Vedat abi de geçte olsa kahvaltıya indiler. Sevda’yı o da aynı şekilde tembihledi. Gülay ise benim gibi göz devirdi. “Tüm abiler böyle korumacı mı olur?” diye sordum. Gülay başını hafifçe sallayıp “Öyle olurlar,” dedi. “Abim olmadığı için sevinsem mi? Bu arada C

