Devrim Alaz karakola girdiği gibi gözleri Serkanı aramıştı, ama göremeyince girmişti içeriye. Yanından geçen bir kaç memurla selamlaştıktan ikinci kata yönlendirdi adımlarını.
Amirin odasının kapısını iki kez tıklattıktan sonra içeriden işittiği “gel” sesiyle girdi içeriye.
“Günaydın Amirim..”
“Günaydın Devrim Alaz.. Nasılsın?” diyen adama başını salladı önce.
“İyiyim amirim sağolun..”
“Buyur bakalım.. bir sıkıntı yok değil mi?”
“Yok amirim, memlekete gitmem lazım. İzin isteyecektim.” diyen Devrime sorgulayıcı gözlerle bakmaya başlamıştır Erhan Amir.
“Sen yıllar oldu izin kullanmayalı, bir sıkıntı varsa söyle oğlum.” diyip Devrimi pür dikkat izlemeye başlamıştı adam.
Devrim ise amire bir adım yaklaşıp, kıstı gözlerini.
Oldukça ciddi bir tonda;
“Anamlar köyden kız bulmuş amirim, bi evlenip geleceğim.” dedi ve kendisine şaşkınca bakan Erhan Amirin yüz ifadesi ile kıvrıldı dudakları iki yana.
“Şaka yaptım amirim. Tarla tapu işleri var, babam yaşlandı artık. Onları halledip geleceğim.” diyen Devrimi süzdü Erhan amir tepeden tırnağa.
“Öyle olsun bakalım Devrim Alaz. Hadi yolun açık olsun..” diyip gülümsedikten sonra Devrim basını sallayıp, kapıya yöneltti adımlarını. Tam çıkacakken, kendisine seslenen amirle döndü arkasını.
“Zeytinyağını unutma Devrim Alaz..” diyip gülen adamla Devrimin de dudakları kıvrıldı iki yana.
“Ayıp ettiniz amirim, zeytinlik sizin olsun.” diyip çıktı odadan.
İçten içe hissettiği sıkıntıyı bastırmak için, hemen kapının önüne attı kendini tekrar. Elinde çay fincanı ile gelen Yusuf’a döndü bakışları.
“Lan oğlum, kaç kere bana fincanda getirme su çayı dedim.” diye sitem edip, aldı fincanı eline ve tekrar döndü yüzünü Yusuf polise.
“Serkan gelmedi mi?”
“Yok abi, geç gelecekmiş.” diyen adamla salladı başını tamam diyerek.
~~~~~
Devrim gittikten sonra Berivan evde bulduğu süpürgeyle önce bir güzel temizliğe girişmişti. İçinde anlamsız bir heyecan vardı ve bunu bastırmak için tüm evi kaldırıp indirmişti bir başına. Sıra Devrimin odasına geldiğinde önce bir tereddüt etti, sonrada merağına yenik düşüp o odayı da temizlemeye başlamıştı. Aradan geçen yarım saatte, yatağın altını çektiği gibi önüne çıkan siyah deftere baka kaldı önce.
Açıp açmamak arasında gidip geldi, sonra;
“Bırak şunu Berivan, adamın özelini ne hakla karıştırıyorsun..” diye kendi kendine kızıp defteri bıraktı aynanın önüne ve devam etti temizliğe.
Bir yandan temizlik yapıyordu ama gözü habire o siyah kaplı deftere gidiyordu istemeden.
Sıkıntıyla oturdu yatağın ucuna ve dikti gözlerini kendisine bakan deftere.
“Nereden bilecek ki okuduğumu.. Koca adamın günlük tutacak hali yok ya.. Borç harç yazmıştır en fazla ne olacak ki..” diye kendi kendine mırıldanıp sonunda dayanamayıp, aldı defteri eline. Önce derin bir soluk çekti içine, ardından da açtı ilk yaprağını..
“Ayşe..”
Sadece tek bir isim yazıyordu.. ardından çevirdi öbür yaprağı ve yine aynı isim.. koca beyaz sayfaya tek bir not düşmüştü Devrim Alaz.
“Ayşe..”
Sessizce yutkundu Berivan.. içinde bişeylerin kırıldığını hissetsede, yutkunup gömdü içine kendisine bile fazla gelen bu kırıklığı..
Tüm sayfaları tek tek çevirmeye başlamıştı sabırla. Ama sadece o isimden başka birsey yazmıyordu defterde. Ne bir fotoğraf, ne bir tarih, ne başka bir kelime.. Sadece ‘Ayşe..”
“Heralde sevdiği kızın adı.. Ondan mıydı o bakışlarında ki yara Alaz..” diyip çevirdi bakışlarını aynadaki yansımasına.. Ve defteri kapatıp bulduğu yere bıraktı usulca..
Başka söz çıkmadı ağzından ve yavaşça çıktı odadan..
Salona geldiğinde yarım saat kadar öylece oturdu. Yine zihnini ele geçiren tonlarca soru ile başbaşa kalmıştı.
“Nereye gideceğim, yer bilmem iz bilmem.. Ne yapacağım bundan sonra..” diye düşünürken, az önce gördüğü ismi de silemiyordu aklından.
“Onca derdin arasında birde bunu mu düşüneceğim, sevgilisi falandır banane.” diye mırıldanıp masanın üzerinde ki su bardağını alıp ilerlemeye başladı mutfağa doğru. Ama o anda birden çalan zille, irkilip korkuyla elindeki bardağı düşürdü yere.. Gözleri kocaman açılırken, kalbi ağzında atmaya başlamıştı.
Sessizce yutkunup, kapıya doğru adımlarken nefes alışverişleri de sıklaşmıştı istemeden.
“Bişey olursa Gonyalıyı ara..”
Devrimin dün sabah yazdığı notu anımsayıp hemen masanın üzerindeki telefonu aldı eline. Rehbere girip ‘Gonyalı’ ismini bulduktan sonra kapıya yaklaştı usulca..
O sırada “Berivan benim.. Aç..” diye işittiği ses ile kaldı öylece. Kapısının dürbününden baktığında karşısında gördüğü kadınla kocaman büyüdü gözleri. Tereddüt etse de sonunda açtı kapıyı.
“Kız kapıda doğuracaktım az daha açmasaydın.” dedi Özge gülerek.
“Şey.. kusura bakmayın ben şaşırdım da..” diyen mahcup kıza bakıp gülümsedi kadın ve girdi içeriye.
“Yok sen kusura bakma, böyle -dan diye çıktım geldim ama..” diyip baktı kıza..
“Tamda tahmin ettiğim gibi, Devrim seni bırakmadı değil mi?” diyip memnun bir gülüş belirdi dudaklarında.
“Bu gece Diyarbakırdan çıkartacak beni, sonra herkes kendi yoluna bakacak. Sağolsun iki gündür evini açtı, yardım etti hakkını ödeyemem.” dedi Berivan minnet dolu sesle. Sonrada döndü bakışları Özge’ye.
“Size de çok teşekkür ederim, o gece bana yardım etmeseydiniz çoktan yakalanmıştım ben..” diyen kızla kıvrıldı dudakları iki yana Özge’nin.
“Bir kız daha bu kör zihniyete kurban gitmedi ya, önemli olan bu Berivan. Ama rica edicem bana siz deme. Özge benim adım..” dedi Özge.
“Tamam demem Özge.. Peki bişey soracağım sana;” diyen kıza merakla baktı kadın.
“Tabii buyur..”
“O gece kaçarken, sizin arabaya binecekken durdurdun beni, Alaz’ın arabasına yönlendirdin..” diyip derin bir nefes alıp anımsadı o düğün gecesini Berivan. Ardından da devam etti sorusuna;
“Botan ağanın herkesin hatta sizin arabaya bile bakıp, Alaz’ın arabasına bakmayacağını nereden bildin?” dedi fazlasıyla merak dolu sesle. Berivan’ın sorusuyla Özgenin dudakları kıvrılmıştı yukarıya.
“Bakmayacağını değil, bakamayacağını biliyordum.. Devrim Alaz kendisine ait olan Hiçbişeye başkasının el sürmesine izin vermez. Heleki o ağa bozuntusu gibi bir adamın..” diyip baktı Berivan’ın şaşkın yüzüne.
“Peki senin eşin.. Oda polis sanırım. Onun arabasını nasıl arayabildiler.”
“Serkan’ın yanında ben olmasam , belki oda izin vermezdi. Ama beni , bizi riske atamadı..” diyip elini götürdü karnına..
“Serkan’ın kaybetmekten korkacağı ailesi var.. Ama Devrim başka, çok başka Berivan..” diyip sustu kadın.. Özgenin gizemli konuşması Berivan’ın merağını daha da arttırmıştı.
“Alaz’ın da aile var diye biliyorum ama..” dedi merakla..
“Öyle değil işte.. Evet annesi babası kardeşleri var.. Ama aynı hayatı paylaşacağı, hayatına ortak edeceği kimsesi yok.. Dedim ya Devrim başka..” diyip yine eğdi başını ve usul usul sevmeye devam etti karnını..
“Uzun zamandır tanışıyorsunuz galiba Alaz ile..”
“Evet çok uzun zaman oldu.. İstanbul’a dayanıyor tanışıklığımız. İlk görev yeriydi Devrim’in. Bizde o sıra üniversitedeydik..”
“Siz..?” diyen kızla gözlerini bir karanlık kaplamıştı Özgenin.. O sizin altında yatan koca bir geçmiş vardı, ama kimsenin diline almaya niyeti yoktu..
“Öyle işte, ee çok konuştum ben, sen anlatsana biraz da..” diyip hemen laf karıştırmıştı. Bu Berivan’ın gözünden kaçmasa da başka soru sormayıp sessiz kalmayı seçmişti.
“Ne anlatayım ki ben..”
“Bilmem kendini anlat, bir adını biliyorum birde yaşını.. Mesela okudun mu? “ diyen kadınla eğilmişti başı kızın.
“Yok.. Liseden sonra okutmadı babam. Aslında girdim sınava ama yollamadı işte..” diyip parmakları ile oynamaya başladı mahsunca..
“Anladım.. Peki hangi üniversiteyi kazanmıştın..”
“Cerrahpaşa Tıp..” diyen kızla gözleri şaşkınlıkla açılmıştı Özgenin..
“Ohaaa..!” diye yükseldi sesi istemsizce, sonrada
“Şey.. kusura bakma şaşırdım.. sen şimdi en iyi üniversiteyi kazandın, birde tıp.. ve senin baban göndermedi öyle mi?” diyip baktı kıza şaşkınca. Berivan ise cevap vermeyip yalnızca başını salladı aşağı yukarı.. Berivan’ın bakışları içine işlemişti Özgenin. Elini kızın dizine koydu dostane bir şekilde..
“Merak etme Berivan. Bu sene bir daha gireceksin o sınava. Ve hayalin her neyse gerçeklesek..” dedi içtenlikle.
“Ben bu gece gidiyorum Özge. Nereye gideceğimi bile bilmiyorum. Sıfırdan bir hayat kurmak için çabalamam lazım ve su durumda okul düşünemem..”
“Merak etme Berivan.. hersey çözülecek. Ve sen hayallerine kavuşacaksın..” diyip zor bela kalktı koltuktan.
“Neyse hava kararmadan çıkayım ben. Serkan’ın haberi yok buraya geldiğimden..” diyip ilerledi kapıya doğru. Tam çıkacakken, Devrimin masada duran telefonunu işaret etti gözüyle.
“Orada numaram var, Özge yazar.. onu başka bir yere not al, sen de kalsın.. Gonyalı yazanda Serkan’ın numarası, her ihtimale karşı onuda al. Beni gittiğin yerden mutlaka ara.” diyip çıktı kapıdan.
“Hersey için teşekkür ederim Özge.. İnşallah sağ Salim evladına kavuşursun.” diyen kıza tebessüm edip indi merdivenleri ağır ağır.