Tuğrul olduğu yerde şaşkınlıkla donup kalmış bir halde ikiliyi izliyordu. Korkmaz, Ateş ve Pınar çemberini çözmeye öylesine adapte olmuştu ki, Su’nun yakınlarında bir yerde olduğunu Pınar’ın saçlarına yapışınca fark etmişti. Kendisi kadar Yılmaz’ın kızı da şaşkınlıkla ikiliyi izliyor, müdahale etme gereği duymuyordu. Silkelenerek kendine geldi ve Pınar’ı, kadının gazabından korumaya çalıştı. “Lütfen sakin olun, burası hastane,” diyerek Su’yu kollarından tutmaya çalıştı. Su hâlâ Tuğrul’un kollarından kurtulmaya ve Pınar’a saldırmaya çalışıyordu. “Biraz önce ettiğin hakaretler için özür dileyeceksin!” Pınar dipleri acıyan saçlarını karıştırdı, ardından kaşlarını çatarak Su’yu süzmeye başladı. “Kimden özür dileyecekmişim? Senden mi?” Gözleri hafifçe aşağıya, kadının kollarını tutan Tuğrul’

