bc

RUHSAR +18

book_age18+
1.9K
TAKİP ET
9.4K
OKU
revenge
dark
powerful
scary
bold
betrayal
crime
cruel
brutal
passionate
like
intro-logo
Tanıtım Yazısı

"Adın Soyadın?"diyen memura döndüm ve dik bakışlarımı üzerinde gezdirdim.

"Benim kim olduğumu bilmiyor musun? Bilmeden nasıl çağırdın?"diye sorduğumda göz devirdi.

"Prosedür bu doğru dürüst cevap ver kadın! Adın Soyadın?"

"Ruhsar Çağlayan!"diye üzerine basarak konuştuğumda hızlıca not geçti ve bana döndü.

"Mesleğin?"dediğinde hafifçe sırıttım.

"Anayım."

"Doğru düzgün cevap ver polis sorgusundasın eğlence programında değil."bacak bacak üzerine attığımda şirin bir gülümseme sundum yüzüme.

"İş kadınıyım."kafasını hafifçe salladığında önündeki dosyaya bir kaç şey daha işleyip bana döndü tekrar.

"Ercüment Karadağ'a yapılan süikastle bir alakan var mı?"

chap-preview
Ücretsiz ön okuma
1.BÖLÜM RUHU SARAN RUHSAR’IN LİDERLİĞİ:
“Zor bela unutabildim kendimi her şeyi.” “Zor bela avutabildim kendimi.” “Zor bela çıkarabildim kalbimden.” “Kurtuldum senden.”diye mırıldanırken kollarını beline sarmış Maya tam karşımda durdu. “Gerçekten ben sana inanamıyor!”dedi Yunan aksanıyla. “Sana diyor abin öldü Akın hapse girdi İlyas desen senden küçük sen lider oldu sen diyor zor bela.”bana pes dercesine baktığında omuz silktim. “Abim öldüyse Allah rahmet eğlesin arkasından pek gözyaşı dökemeyeceğim çünkü pek bir hayrını göremedim aksine çok şerefsiz bir insandı şimdi beni ölünün arkasından konuşturtma! İçim bir sızlamadı değil kabul ama ölenle ölünmez elbet katilini bulurum. Akın’a gelirsek o zaten yakın bir zamanda çıkar İlyas benden önce sokaklara düşmüştür abimin katili kim lan diye anlayacağın gidip ortalığı toparlamam gerek.” “Abin şerefsiz derken?”omuz silktim. “Mafya.”diye mırıldandım başparmağımı kaldırırken. “Ondan sonra hapse gir çık gir çık müdavimi olduydu, bir ara metres tuttuğunu duymuştu doğru yanlış bilemem Elfay yengemin onu vurmuş olması gerekirdi belki de o öldürmüştür daha sayamayacağım türlü günahı var efsane çapkındı rahmetli. İstanbuldaki tüm oteller onu görür görmez istediği her odanın kartını verirlerdi malum uçkuru biraz düşüktü beni de küçüklükten beri çok dövmüşlüğü vardır kendisiyle pek anlaşamazdık ama abimdir yüreğim azıcık cız etti.” “Vaov gerçekten de mmm nasıl diyor siz hah uçkuru düşük.”gür bir kahkaha attım. “Vallaha kaptın sen bu işi.”omzuna hafifçe vurduğumda odadan çıkarken sızlandım. “Bavulunu topla gidiyoruz.” “Bende mi geliyor?” “Evet.”kendi odama girdiğimde dolabımın altında duran bavulumu çıkardım ve yatağın üzerine bıraktım. Dolabımı açıp bütün elbiseleri kucakladım ve bavulun içine tıktım. Bavulumun üzerine oturmak suretiyle kapattığımda fermuarı çektim. Amerika’da yeterince CİA ajanlarıyla uğraşmıştım abim sağ olsun ticari ilişkileri için beni ortada bırakmıştı. İçeride dalgasını geçmiştim ama kötü falan abimin ölümü beni oldukça sarsmıştı yine de her şeyi dalgasına vurup umursamamaya çalışmıştım. Döndüğümde de aynısını yapacaktım kimsenin beni güçsüz görmesine fırsat veremezdim bizim alemimizde ilk önce güçsüzler ezilirdi. Boynumu iki yana esnettiğimde derin bir nefes aldım ve bavulumu kapının önüne sürükleyip bıraktım. Maya da dakikalar sonra bavulunu getirdiğinde ufak bir ıslık öttürdüm kapının önündeki adamlardan teki gelip bavullarımızı aldığında arabanın arkasına yerleştirmişti. Birlikte arabaya bindiğimizde peşimize koruma takma gereği duymamıştık uçağa sıradan iş kadını kimliğimizle binecektik ve VİP konumunda seyahat edecektik. Şimdi özel uçaktı falandı filandı dikkat çekemezdim. Uçağa yetiştiğimizde bavullarımızı verip gişeden aldığımız biletlerimizle birlikte ilerlemeye başladık. Kendi kabinimize geldiğimizde biletleri kestirip uçağa ilerledik. VİP bölümünde yerimize geçtiğimizde koltuklarımıza oturduk, kemerimi bağladıktan sonra kol çantamda duran büyük kulaklığımı çıkartıp kulaklarıma yasladım ve ucunu telefonuma taktım. Uçak havalanmaya hazırlanırken telefonumdaki şarkılarda göz gezdirdim. Şanışer’in Kaç Kere Öldün şarkısında duraksadığımda açıp dinlemeye başladım başımı uçağın küçük camına çevirdiğimde kafamı koltuğun başlığına yasladım ve hafifçe gözlerimi yumdum. Bende istersem insanların beni böylece ruhsuz görmemelerini bende isterdim acımı doya doya yaşamayı ama önümde bazı engeller vardı ve bunun en büyüğü ise belliydi. Eğer bir aleme giriyorsan onun şartlarıyla yaşarsın. Benim adım Ruhsar Çağlayan. On yedi yaşından beridir Çağlayan ailesinin bütün mafyatik işlerini gören şahit olan ve on yedi yaşında istemeden hapse giren o kızım. Babamın işleri ve düşmanları yüzünden on yedi yaşımda olmam gereken okulda değil de sırf bir tuzağın kurbanı olarak ceza evine girmiştim ve o günden bu güne eski Ruhsar gitmiş yerine bambaşka bir kadın gelmişti. Çantamda bulunan yüksek miktar uyuşturucuyu okulda satmak suçundan yargılandım. Babası uyuşturucuya karşı savaşan adamın küçük kızını uyuşturucu satmakla suçladılar. Onların elinde bir koz olmuştum babamı da uyuşturucu ticaretine zorlamış ve benim özgürlüğümle hatta canımla tehdit etmişlerdi. Babam çok ketum bir insandı uyuşturucuya bulaşacağını bilse bütün ailesini kendi katlederdi önceden özgürlüğüme maal olduğu için ona sinirliydim ama onu sonradan anlamıştım. Her şeyi yapabilirsin bu dünyadaki her kötülüğü yapabilirsin ama masum yüzlü cennet kokan çocukların hayatını karartamazsın bunun vebali de yükü de ağır olur. Çağlayan ailesinin kırmızıçizgisidir uyuşturucu ticareti canlarını verirler ama o işe bulaşmazlar. Üzerime atılan iftira sonucu tam beş yıl ceza evinde kalmıştım. İlk yıl ıslah evinde diğer dört yıl ise ceza evinde geçmişti. Oradan çıktığımda artık eski Ruhsar değildim ve o eski Ruhsarı da bir daha asla göremedim. Yirmi bir yaşında babamın yanında onun işlerine bulaşmış onunla birlikte mafyacılık oynarken buldum kendimi. Yirmi iki yaşında babam öldürüldü ve abim onun yerine geçti beni de Amerikadaki ticaret ilişkilerini yönetmem için gönderdi. Ben şimdi yirmi dokuz yaşındayım ve abim öldürüldü artık benim devrim başlamıştı. Çağlayan ailesinin lideri Ruhsar Çağlayanın liderliği. Akın şansını hapse girmekle kaybetmişti şimdi dışarıda olsaydı belki de o lider olacaktı sonuçta bu işte erkekleri daha güçlü görüyorlardı ama bir kadının gücünü hafife alacak kadar da ahmaklardı. Ruhsar Çağlayan geliyordu bütün düşmanlarının içinden geçmeye ve abisinin intikamını almaya. Geri dönmek için acele etmiştim ama bu oldukça normaldi abim Reha Çağlayanın yerine geçmek için dakikaları sayan akbabalarla doluydu yer altı. Herkes birbirinin kuyusunu kazıp birbirinin yerine geçmek isterken bu oldukça normaldi doğrusu. Uçağın inişe geçtiğini Maya’nın beni dürtmesiyle fark ettim. Bunca zamandır bütün bunları kafamda kurup düşünmüştüm ve şimdi yüzleşmeye gidecektim. Beni zorlamak adına ellerinden geleni yapacaklardı. Abim her zaman bize nasihat ederdi sırtımızı duvardan başka kimseye dönmememizi söylerdi o an aklıma bana söylediği bambaşka sözler geldi. “Bana bakın ilerde ben öldüğümde sizden biri benim yerime geçecek ve sözlerimi aklından asla çıkarmayacak. Siz benim yerime geçtiğiniz ilk gün sizden biri artık hanginiz olur bilmem? Kim ilk övüp yakınlaşmaya çalışırsa bilin ki ilk hamle ondan gelecektir. Sizi öldürüp yerinize geçmek isteyecektir.” İlk hamle, ilk hamlenin kimden geleceği büyük önem taşıyordu. İlk hamle kimden gelirse sıradaki yapacağı şey beni öldürmek olacaktı. Abim olamazdım belki ama ondan daha iyisi olmalıydım yoksa burada barınamazdım ben barınamazsam ailemden kalanlarda barınamazdı. Uçaktan indiğimizde birlikte çıkışa ilerledik VİP çıkışında bizi bekleyen arabalara bindiğimizde valizlerimiz arkamızdan gelecekti. Kafamı cama yaslayıp derince iç çektim. Bu ailede kimlerin ölümünü görmüş kimlerin arkasından ağlamıştım artık sayamıyordum. Üç amcamı kaybetmiştik, babamı kaybetmiştik, annemi kaybetmiştik, dedemi kaybetmiştik, kuzenlerim ölmüştü, yengelerim ölmüştü daha sayamayacağım kadar dostumuz kuzenimiz yeğenimiz ölmüştü. Bu işler böyleydi işte bugün varsa eğer yarın da olacağının garantisi yoktu suçsuz olsan bile sırf can yakma uğruna bile ölebilirdin. Eğer çileden çıkacağım bir şey biliyorsam oda aileme gelecek zararlar buna asla katlanmazdım. İlk vukuatımın ne olacağı da belliydi zaten abimi öldüren orospu çocuğunun ölmesi! O herife toprağı öptürmeden bana günler de gecelerde haram artık. Büyük evin girişinde durduğumuzda yüksek güvenlikle dolu girişten taramayı geçip bahçe yoluna girdik. Araba evin girişinde durduğunda arabadan indik ve büyük konağa ilerledik. Herkes dışarıya taşmış bizi karşılamak için bekliyorlardı. Muhtemelen güvenlikten eve haber gelmişti bizim girişimizle ilgili. Babaannemi, ailemizin dedikodu paratoneli Safiye teyzemi, ailemizin boşboğazı Hilmi eniştemi, dul kalmış Elyaf yengemi ve dokuz yaşındaki küçük yeğenim Arası görmek tekrar gülümsememi sağlamıştı. “Hala!”bana doğru koşturmaya başladığında eğilip kucak açtım. Direk kucağıma atladığında dengede durmakta zorlanmıştım o kadar ağırlaşmıştı ki kendimi zor toparladım. Uzamış saçlarını hafifçe arkaya ittirip anlına bir öpücük kondurduğumda gülümsedim. “Nasılsın bakalım ailenin küçük erkeği?”diye mırıldandığımda omuz silkti. “Babamı özledim.”seni o kadar iyi anlıyorum ki Aras ama sana söz veriyorum babanın katilinin nefes almasına asla izin vermeyeceğim. “Bu özlemde bir gün biter canım merak etme.”saçlarını okşadığımda kenara çekildi. Bana doğru gelen babaanneme yaklaşıp uzattığı elini öptüm sonra da bana sarılmasına izin verdim. Sıkıca sarılıp kokumu içine çektiğinde yine duygulanmış gözleri dolmuştu. “Oyy benim guzum gelivemiş geç hele guzum geç içeri dikelip durma buralarda.”birlikte içeriye geçtiğimde direk herkesle de selamlaşmaya vaktim olmuştu. Evde ki yas havası bitmemiş herkes olduğu gibi üzerindeki siyahlarla dolanıyordu ama en bitiği yengem görünüyordu. Bir anne olarak endişeleri olduğu gözünden belliydi. Herkesle bir süre muhabbet edip kabaran özlemlerini giderdiğimde dinlenmek için odaya çıkmaya karar verdim merdivenlere ilerlerken Elyaf yengemin sesini duydum. “Biraz konuşalım mı Ruhsar?”kafamı usulca salladım. “Odama geçelim yenge.”diye mırıldandım. Birlikte merdivenleri çıkıp odama geldiğimizde içeriye girdik ve kapıyı kapatıp kilitledim kapıdan uzaklaşıp camın önüne geldim evde meraklı bir teyze olunca kapının önünde konuşmak pek akıllıca olmuyordu. “Ne konuşmak istiyordun yenge? Bak eğer abimin katilleriyle ilgiliyse mera-“ “Oda var elbet ama benim asıl endişem Arasım.”dediğinde hafifçe yutkundum. “Aras bir gün büyüyecek Ruhsar. Şimdi farkında değil belki ama ilerde babasının katilini o bulmak isteyecek belki de babası öldüğü için bu işlere bulaşıp bir şekilde hıncını almak isteyecek. Bu ailenin içinde kaldığı sürece oda sizin gibi olabilir şimdiye kadar neler olduğuna en iyi şahit olan sensin. Daha on yedi yaşında olanlardan bir haberken seni babana koz olarak kullanmak istediler daha genç yaşında ceza evi gördün sen. Ben çok korkuyorum ya Aras-“elimi kaldırıp onu susturduğumda uzanıp destek olurcasına iki elini tuttum. “Sana söz veriyorum yenge. Aras bu pis oyunların asla bir parçası olmayacak. Ben yaşadığım sürece buna asla müsaade etmeyeceğim asla! Gerekirse sizi buradan uzaklara dünyanın öbür ucuna gönderirim ama buna izin vermem. Aras okuyacak ve her normal insan gibi olacak onun asla böyle şeylere bulaşmasına izin vermeyeceğim gerekirse ben öleceğim, Akın ölecek, İlyas ölecek ama Aras bu işlere bulaşmayacak.”buruk bir gülümseme oluştu yüzünde tuttuğum ellerini havaya kaldırıp benim ellerimin üzerini öptü ve yanağına yasladı. Gözlerinden birkaç damla yaş aktığında tekrar bakışlarını bana çevirdiği elini uzatıp yanağımı okşadı. “Senden çok ümitliyim Ruhsar sen aileni en güzel şekilde koruyacaksın eminim.” “Sağ ol yenge çok sağ ol bu desteğinin benim için ne kadar önemli olduğunu bilemezsin.”derin bir nefes aldığımda devam ettim. “Bu akşam önemli bir toplantım var müsadenle biraz dinlenmek istiyorum.” “Tabi keyfine bak.”diye mırıldandı ve odadan ayrıldı. Üzerimdeki kıyafetlerimi soyup banyodaki kirliler sepetine attığımda musluğu açıp ılığa ayarladım ve büyük küveti doldurdum. Küvetin içine güzel kokular ve köpük boşalttığımda içine girdim. Kafamı küvetin kenarına yaslarken kollarımı da kenarlara koydum ve derin bir nefes alıp yolculuk yüzünden kasılan bedenimin rahatlamasını sağladım. O kadar çok söz verdim ki yola çıktığımdan beri umarım bu sözlerimin hepsini tutabilirim. Hayatta en nefret ettiğim şey verdiğim sözlerin yere düşmesiydi. Şimdiye kadar ona buna verdiğim tüm sözleri tutmuşken yengeme ve kendime verdiğim sözleri de tutacaktım. Birkaç saat köpüklerin arasında takılmış en sonda durulanıp havluya sarılmış ve çıkmıştım küvetten. Odama getirilen valizi açıp içinden toplantıya uygun kıyafet bakınmaya başladım. Herkes yasta olduğum için siyahlara bürünüp gelmemi beklerken hepsini tarumar edeceğim bir elbise giyecektim. Omuzları açık göğüs dekolteli ve uzun kollu kırmızı saten bir elbise giydim. Kırmızı renk intikamın rengiydi toplantı için bile isteye bu rengi seçmiştim. Beni tanıyanlar tanırdı bir şeye niyet edersem onun rengine bürünürdüm. İntikam istersem kırmızı giyerdim bir zafer kazanırsam gold renkleri tercih ederdim birisiyle barış yapacağım zaman mavi renk giyerdim kendimi tutkuya bıraktığım da mor rengi giyerim insana güven ve huzur vermek istediğimde ise yeşil giyerim birine karşı samimiyetsiz bir sevgi göstermem gerekirse eğer o zaman pembe giyerdim. Üzerimdeki kırmızı elbise ile aynada kendimi süzmeye başladım. Ellerimi elbisenin eteklerinde gezdirirken çantamın kenarında duran siyah topuklu ayakkabılarımı alıp giydim. Siyah deri ceketimi alıp omuzlarıma koyduğumda siyah el çantamı aldım ve odamdan çıkıp merdivenlerden indim. Tam çıkışa yönelmiştim ki babaannemin sesini duydum. “Ruhsar.”bir anlığına duraksadığımda ona döndüm. “Saçlarını kurutmamışsın kuzum.”diye sızlandığında omuz silktim. “Böyle kalsınlar.”elindeki dantel işlemeli örtüyü bana uzattığında örtünün katlanmış dört bir yanını açtı ve ortasında kalan 9 mm’lik siyah mat renk metal silahı gösterdi. “Babanın silahı ondan abine kaldı abinden sana alıver guzum itlerin çakalların olduğu yere gidiveriyon yanında dursun hele.”örtünün ortasındaki silahı aldığımda el çantasının içine koydum ve hafif bir tebessüm ettim. Zamanında babamın elinde olan onun kullandığı kendini bizi koruduğu sonra abimin kullandığı yinede kendini ve ailesini koruduğu bu silah dönüp dolaşıp bu kez bana gelmişti aynı görev için. İçimi anlamsız buruk bir hüzün kapladığında gözlerimi yumdum ve derince iç çektim. “Sağ ol babaanne.”kafasını hafifçe sallayıp salona döndüğünde bende kapıya ilerledim. Evden çıktığımda İlyası dışarıda arabaya yaslı görmek sinirlerimi hoplattı ben geleli kaç saat olmuştu ama ortalıkta yoktu beyefendi. Yanına gelen kızı gördüğümde kaşlarım çatıldı dudaklarına ufak bir öpücük kondurduğunda şaşkınlığım artmıştı kimdi bu kız? “İlyas kapıdaki arsızlığın bittiyse beni götürmeye mi geldin? Yoksa siktir olup gitmeye mi?”gerginliğimin farkına vardığında kendini düzeltti ve yanıma geldi nazikçe ve kibarca elimin üzerine ufak bir öpücük kondurduğunda kız arkadaşını yanına çekti. “Ablam bu kız Melisa Dağdelen benim kız arkadaşım.”dediğinde bakışlarımı kıza çevirdim kızın yüzünde sinsi bir gülümseme vardı. Bir süre itlerin arasında takıldığınızda artık kimin samimi ya da kimin olmadığını anlaya biliyordunuz. “Merhaba Ruhsar abla.”elimi sıktığında içimden hafifçe fısıldadım. Eyvah eyvah bizim ki fena kapılmış! “Merhaba.”hafif bir tebessüm sundum sadece elimi hızlıca çektiğimde onları umursamadan arabaya ilerledim. Bu kız neyin nesiydi bir an önce araştırmam gerekiyordu belli ki benim yokluğumda bizim saftiriği avucunun içine almıştı.   Arabanın kapısını açtığımda içine bindim ve kapıyı sertçe kapattım. İlyas uyarımı anlayıp hızlıca diğer tarafa döndü ve yerine geçip oturdu kapısını kapattığında arabayı çalıştırıp sürmeye başladı bir yandan da söylendi. “Ya abla kıza niye ters yapıyorsun ya?”diye sızlandığında göz devirdim. “Sevmedim o kızı.” “Tanışalı bir dakika bile olmadı.”dediğinde yarım ağız güldüm. “İlyas sen biraz safsındır bak kapılır gidersin kafanı kopartırım.” “Peki abla ne diyeyim belki ilerde alışırsın.” “Hıhı.”o kadar emindim ki o kızda bir şey olduğundan bunu bir şekilde gösterecektim nasıl olacaktı bilmiyorum ama er ya da geç gerçek yüzü ortaya çıkacaktı. “Bende seninle toplantıya girecek miyim?”dediğinde omuz silktim. “Hayır her çömez Çağlayanın yaptığı gibi işe şoförlükten başlayacaksın merak etme sadece şoförlük değil bana korumalık yapacaksın ama seni toplantı salonuna sokamam biliyorsun bu yasak.” “Abimden sonra bir de senin şoförlüğünü yapacağım yani peki benim kaderim buymuş.”diye sızlandığında hafifçe kıkırdadım. “Yapacak bir şey yok.”yer altındaki mafyaların bir araya geldiği toplantı salonuna geldiğimizde arabadan indim. Tek başıma büyük evden içeriye girdiğimde toplantı salonuna ilerledim lider olarak koltuk benim hakkımdı. Toplantı salonundan içeriye baskın yapar gibi girdiğimde lider koltuğunu boş görmem gerekirken bir adamın koltukta oturduğunu görmüştüm. Bütün salon sessizliğe bürünürken gözlerimi etrafta kısaca gezdirdim ve hafifçe dudağımı yalayıp konuştum. “Sen kimsin? Kimsin ki benim koltuğumda oturmaya cüret ediyorsun?”tek kaşımı hafifçe kaldırdığımda ortadaki sandalyelerden birinde oturan Muhsan ayaklanıp bana hatsiz bir şekilde açıklama yapma cüretinde bulunmuştu. “Ruhsar Hanım siz bir kadınsınız bu kadar erkeğin bulunduğu bir ortamda bize siz liderlik edemezsiniz. Bu yüzden liderliği el birliği ile Aykırı ailesinden Uraz Aykırıya vermeyi uygun gör-“lafını bitirmesine izin vermeden çantamdaki babama ve abime ait olan silahı çıkartıp Muhsan’ı anlından tek kurşun ile vurduğumda bunu beklemeyen herkes yerinde irkilmiş Muhsan’ın yanında oturan birkaç kişi korkuyla geriye atılmışlardı. “Ne diyorduk? Bir kadın lider olamaz mı? Kim demiş?”diye mırıldandığımda silahımı masadaki diğer kişilere çevirdim. “Bu gece başka ölmek isteyen var mı?”kimseden çıt çıkmazken Uraz Aykırı denen şahıs sadece izliyordu. Silahımı çantama koyduğumda ellerimi masanın üzerine koyup yaslandım ve hafifçe eğildim. “Anladığım kadarıyla yok. Siz kimsiniz ki? Bir Çağlayanı liderlikten etmeye kalkışıyorsunuz? Hepinizi tek tek kendi ellerimle öldürürüm. Benim adım Ruhsar Çağlayan siz daha kiminle dans ettiğinizi bilmiyorsunuz! Eğer yarın bu koltuğu boş görmezsem-“ “Evet görmezsen?”diyen Aykırıya döndü bakışlarım yarım ağız sırıttığımda kollarımı göğsüme yasladım ve derin bir nefes aldım. “Ailene veda et.”hafifçe göz kırptım ve omuzlarıma yaslı ceketi biraz daha üzerime çektim. “Yarın akşam hala bu koltuktaysan diğer akşam yoğun bakımda olacaksın demek.”bakışlarımı hepsinde tek tek dolandırıp hızla arkamı döndüm ve rahat adımlarla toplantı salonundan çıktım. Mekandan çıktığımda İlyas beni görmesinin şaşkınlığını yaşıyordu bu kadar erken çıkmamı beklemiyordu. Arabaya bindiğimizde çalıştırdı ve sürmeye başladı bir süre ilerledikten sonra konuştu. “Ne oldu içeride çok kısa sürdü?”omuz silktim. “Önemli bir şey yok çocuğun birini yerime oturtmuşlar bana racon kesmeye çalışıyorlar. Ufak bir uyarı atışında bulundum.”boynumu esnettim ve tutulmasının acısıyla hafifçe inledim. “Yarın akşam eğer hala benim koltuğumdaysa o adamı hastanelik ediyoruz İlyas.” “Hangi adam?” “Uraz Aykırı diye kendini bilmez hadsizin teki.”parmaklarımı kıtlatırken bakışlarımı ona çevirdim. “Yarın Uraz Aykırıyı takip etmelerini iste çocuklardan ayık olsunlar ve yakalanmasınlar yoksa ben kafalarına sıkarım. Yarın akşam ki toplantıdan sonra nereye gideceğini ne yapacağını kiminle buluşacağını bana bulsunlar ona göre toplantı çıkışına kadar planımı yapmış olacağım.” “Tamam abla merak etme sen bende o iş.” “Aferim geldiğimden beri işe yarar bir şey yapacaksın sonunda.”kaşları çatıldı ve homurdandı. “Geldiğinden beri bana laf sokmaktan vazgeçmiyorsun.” “Sevgiline de sana da gıcık oldum ondandır.”göz devirdiğinde sürmeye devam etti. Kısa sürede eve geldiğimizde içeriye ilerledim. Eve girdiğimde üzerimdeki siyah deri ceketi çıkartıp kenarda duran askılığa astım ve salona ilerledim. Gecenin geç saati olduğu için ayakta kimse kalmamış herkes uyumuştu. Bende salondan çıkıp mutfağa girdim ve elime bir cezve alıp kendime kahve pişirmeye başladım. “Bana da yapsana abla.”diyen İlyasla kendime pişirdiğim kahveyi ona verip başka yapmaya başladım kendime de pişirdiğimde mutfak masasına oturduk ve karşılıklı kahvelerimizi içmeye başladık. “Bu kızla ciddi misiniz?”dediğimde kahvesinden ufak bir yudum aldı. “Çok hızlı geldin be abla bu kadar erken evleneceğimi sanmıyorum şuan.”hafif bir tebessüm oluştu yüzümde. “Bizimkilere söyledin mi? Uraz’ın yarın akşam ki organizasyonunu ne zaman öğreniyoruz?” “Birkaç saate dönüş yapacaklarını ilettiler.”dediğinde kafamı salladım ve kahvemi içmeye devam ettim. “Racon keseceğim diye işleyişle ilgilenemedim bir döneyim o toplantıdaki yerime hepsinin canını okuyacağım.” “Şuan saf dışı kalmış durumdayız Akın’ı ziyarete gidecek misin? Ceza evine.” “Gideceğim ama şimdi sırası değil önce şu işleri halletmemiz gerek.”kahvemi bitirdiğimde hızlıca ayaklandım. “Benim çok uykum var uyuyup üzerimdeki yol yorgunluğunu atmak istiyorum iyi geceler İlyas.” “İyi geceler Ruhsar abla.”hızlıca merdivenlerden çıktım odama girdiğimde yengemlerin dolabımı yerleştirmiş olduğunu fark ettim. Umursamazca üzerimdeki kıyafetleri fırlatıp attığımda yarı çıplak bir şekilde yatağa girdim ve yorganımı kafama kadar çekip çantamdan aldığım silahımı diğer yastığımın altına sakladım. Maya yapacak işleri için eve geldiğimizde yollarımız onunla ayrılmıştı ama eminim kısa sürede tekrar bir araya gelecektir. Şimdilik Akın’ı çıkartmanın bir yolunu arıyor olmalıydı Maya bir tetikçiydi tehdit yoluyla ve işlediği kusursuz türlü cinayetlerle insanlara yaptıramayacağı şey yoktu. Maya benim çocukluk arkadaşımdı onun annesi de babamların arkadaşıydı ve hala daha bizim için çalışmaktaydı. Taa babamların zamanından kalma silah ticaretinin etrafında dönen para trafiğini kontrol eden finansçımız oydu. Şimdi bunları siktir edip biraz uyumak istiyordum yarın yoğun bir gün olacaktı ve ben doya doya uyumak istiyordum. Gözlerim kısa sürede odadaki karanlıkta kaybolduğunda uykumun derin kollarına kendimi bırakmıştım. Birinin ilk dürtüsüyle gözlerimi araladığımda tepemde dikilen Aras’ı fark ettim. Hafifçe gülümserken ona doğru kollarımı açtım ve sıkıca sarıldım. Kısa sarılmamızın ardından beni kahvaltıya çağırmak için geldiğini söylemişti odadan çıktığında bende yataktan çıktım ve lavaboya ilerledim. Lavaboda elimi yüzümü yıkayıp işlerimi hallettiğimde dolabımın kapaklarını açtım. Üzerime rahat bir takım giymek istiyordum bugün oldukça meşgul olacaktım elbiseyle oraya buraya koşturamazdım. Kırmızı bir bralet giydim altımda siyah bir dar kot çekip beyaz spor ayakkabılarımı giydim. Yastığımın altındaki silahı belime yasladığımda aşağıya indim. Mutfağa girdiğimde kahvaltı masasında yerime geçtim ve tabağımı doldurup yemeğe başladım. Herkesle kısa gelişen muhabbetimizden sonra Safiye teyzemin dedikodularına dayanamayıp kalkmıştım. Yok o buna şunu demiş yok şu şuna şunu etmiş vallahi bir kahvaltı yapacaktım boğazıma dizdiler. İnşallah o İlyas benim istediğim bilgileri bulmuştur da en azından biraz keyfim yerine gelir. Mutfaktan çıktığımda hızlı adımlarla evin dışına ilerledim. Kapıdan çıktığımda beni dışarıda bekleyen Mahuru görmek beni şaşırttı normalde ofiste olması gerekirdi. “Hayırdır Mahur?”diye mırıldandım yanına ilerlerken. “Sana bir numune getirdim.”dediğinde kaşlarımı çattım. Cebinden kahverengi bir paket çıkartıp sadece bana gösterecek şekilde kenarını deldi ve beyaz uyuşturucunun birazını gösterdi. “Bu ne şimdi ne oluyor?” “Bizim çocuklara birileri senin adını vererek mal sattırmaya çalışmış bizim akıllılardan bir kaçı bana geldi ama bir kaçı da yemiş gibi duruyor. Bu malların tam olarak kime ait olduğu şuan belli değil ama biz Tozcu Bilalden şüphe ediyoruz ama bir başkası da çıkabilir ne yapmamızı istersin?” “Bundan daha var mı?” “Bizim çocuklara dağıtılanların hepsini alıp sakladık yaklaşık bir yirmi beş kilo kadar var sakladığımız istersen hepsini yaka biliriz.”dediğinde elimle durdurdum. “Hayır saklamaya devam edin bu mallar eğer Bilalin değil de bizim bilmediğimiz başka bir düşmana aitse eğer mallarını almak için ortaya çıkacak demektir. Sonuçta yirmi beş kilo az bir paket değil mutlaka bir renk verecektir.” “Bir kilosu on bir dolar değerindeymiş.”dediğinde gözlerim ışıldamıştı. “Çüş lan bana bakın sakın şeytana uyup satmaya falan kalkmayın alayınızı boğarım bu tozun içinde. Ha o benim böyle bir iş yaptıracağıma inanan salakları da bir güzel ayaklarından çatıya asın sonrada ipi koparın aşağıya atın!” “Emredersin hanım abla.”dediğinde kaşlarımı çattım ve hafifçe gülümsedim. “Bu alemin mafyalarına mafya babası diyorsun öyle değil mi? Ama ben kadınım? Soran olursa mafya anası dersin analarımızın da bir şanını yükseltelim emi.”hafifçe güldüğünde kafasını sallamakla yetindi. “Ofise geçecek miyiz?” “Çok sevinirim.”hafif bir tebessüm sunduğumda arabanın kapısını açtı ve geçmemi işaret etti. “Önce bir ceketimi alayım.”hızlıca eve ilerledim kapıyı açıp askılıktan siyah deri ceketimi aldım ve koşar adım evden çıktım tekrar. Arabaya bindiğimde şoför koltuğuna geçmişti arabayı çalıştırıp sürmeye başladığında sorularımı sıraladım. “İlyas nerede sabah kahvaltıda da göremedim?” “İlyas abi kız arkadaşıyla çıktı dediler hanım abla.” “Pekala sizden Uraz Aykırı’nin toplantı sonrası planını bulmanızı istedim bir şey çıktı mı?” “Çıktı hanım abla çıkmaz mı? Uraz Aykırı bu akşam toplantı sonrası aile yemeği için restorana rezervasyon yaptırmış. Annesi, kız kardeşi, sevgilisi ve kendisi için akşam toplantı çıkışı buluşacaklarmış.” “Hangi restoran?” “Zarina restoran yani Şafak öyle söylendi bulan o.” “Bu akşam bir yere ayrılma toplantıya birlikte gireceğiz ve beni ofise bıraktığında gidip o restorana ait vale elbiselerini bul benim bedenime göre olanları al gel. Bu akşam benim sandalyemden kalkmazsa eğer onu yoğun bakımlık edeceğimi söyledim sözümü yere düşürmem ben.” “Emredersin hanım abla.”kollarımı göğsümde bağlarken sırtımı koltuğa yasladım. “Bana haftaya ceza evinden bir görüş günü ayarlayın Akın’ı ziyaret edeceğim.” “Avukat Kağan ile konuşurum o halleder hanım abla.” “İyi olur. Bu arada İlyasın kız arkadaşı olan Melis midir nedir? İşte her ne haltsa o kızı da takip etmeyi ihmal etmeyin o kızdan çok şüpheleniyorum neden bilmiyorum ilk tanışmamızdan beri beni tedirgin eden bir şey var. Bilirsin İlyas biraz kadın konusunda zaafları vardır çabuk kapılır gider başına iş açar.” “Merak etme hanım abla onun peşinde Onur’u takmışız başarılı çocuktur İlyas’ın ruhu bile duymaz.” “İyi aferim Maya’dan bir haber var mı? Abimin katili ile ilgili bir şey bulabilmiş mi? Bana söylenmiyor herkes gördüğünde yutkunuyor belli ki bilinmem istenmiyor.” “Bu akşam onunla da güvenli yoldan iletişime geçeriz.”arabayı ofisin önüne çektiğinde kapıdaki güvenlik arabanın kapısını açmıştı. Arabadan indiğimde hızlı adımlarla holdingin küçük yarı çapı olan ve genelde holdingin yan çarı gibi gösterip pis işlerimi yönelttiğim orta boy bir ofis binası vardı. Şirket binasını bu işlere karıştırmak istemiyorduk. Bu küçük ofisi de kara parayı aklamak için kullanıyorduk. Şirket üzerinden Uçak ticareti ve ithalat ihracat işlerine bakıyorduk tabi o sırada alttan alttan yürüttüğümüz bir silah ticaretimiz vardı ortadaki dolarla dönen büyük parayı da aklamak için şirketi kullanıyorduk. Bu yurt dışından dönen paraların finansal işleyişini de Mayanın annesi sağlıyordu sağ olsun bunca yıl bize hiç ihanet etmemişti. Ofisten içeriye girdiğimde çalışanlarla selamlaşıp odaya geçmiştim ceketimi astığımda koltuğuma oturdum. İlyas kapıyı çalıp odaya girdiğinde derin bir nefes aldım ve bakışlarımı onun yüzüne çevirip göz devirdim. “Neredesin sen?” “Dışarıdaydım.”diye mırıldandı yüzünde salak bir sırıtma vardı. “Önemli şeyler oluyor sen uçkurunun peşindesin abim kılıklı.”diye sızlandım. “Ya ne alaka ya benim metresim mi var?”dediğinde kaşlarımı çattım ve kollarımı masaya yasladım. “Hakikaten o metres dedikoduları doğru mu?”dediğinde kafasını salladı. “Bir dönem zorla tanıştırılmışlığım var kendisiyle hatta bir dönem yengemin kadını öldürmeye kalkışması bile var tabi kadın yengemin azabına uğrayınca arkasına bile bakmadan kaçtı.”gür bir kahkaha attım. “Geç bile kalmış kaçmakta oh olsun.” “Akşam ne yapıyoruz?”dediğinde omuz silktim. “Sen evde oturuyorsun ben Mahur ile toplantıya gidip geliyorum.” “Tamamdır.”asıl söyleyeceği şeylerin bir bir içinde kaldığını biliyordum. Güvenli odaya geçmeden hiçbir şeyi ulu orta konuşmak istemiyordu. Dışarıdan yalıtmalı olan ve içi jammer teknolojili ortam dinlemesi ve izlenmesi yapılmayan özel bir odamız vardı genelde iş mevzularını orada konuşurduk. Telefonda ise çoğu zaman önemli şeyleri şifreli konuşurduk. Şimdilik düşmanlarımın bir kaçı belliydi Uraz ve Bilal daha bilmediğim bir sürü düşmanım vardı. Akşama kadar şirketle alakalı birkaç dosyaya bakınmıştık akşama doğru toplantıya gitmek için çıkmam gerektiğini fark ettim. Ofisten çıktığımda Mahur’un açtığı kapıdan arabaya bindim Mahur da bindiğinde bakışlarımı ona çevirdim. “İstediğim kıyafetleri getirdin mi?”dediğimde kafasını sallayıp arabayı çalıştırdı bakışlarımı arka koltuğa çevirdiğimde koltuğun üzerindeki kıyafetleri fark ettim. Yarım saatlik bir yolun ardından toplantının döndüğü mekana geldik. Uraz’ın can sağlığı için benim yerimde oturmaya devam etmemesini diledim ama toplantı salonundan içeriye girdiğimde bunun böyle olmadığını fark ettim. Hala rahatça yerimde oturmaya devam ediyordu bu benim iyice bilenmeme sebep olurken yarım ağız sırıttım. “Beni ciddiye almamışsın belli ki olsun ben işi ciddiye bindirmesini bilirim…”

editor-pick
Dreame-Editörün seçtikleri

bc

KAKTÜS| Texting

read
3.4K
bc

Çobanaldatan

read
2.1K
bc

Yasak Sevda

read
85.4K
bc

TYLER (Cherry 2)

read
6.0K
bc

KIRIK ANILAR MAHZENİ

read
4.1K
bc

Zor Ajanlar

read
1.5K
bc

PRENSİN KORUMASI

read
13.1K

Uygulamayı indirmek için tara

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook