2. Bölüm

1027 Kelimeler
"Bu lanet evde ne yapacağımı bilmiyorum beynim durdu." Diyerek elimdeki çantamı alarak göz önünde bulunan bir yere bıraktı. "Sıva kollarını da bir işin ucundan tut." "Sakin ol aşkım," Meyra'nın kolundan tutarak salondaki koltuğa oturttum. "Beren Meyra'ya su getirebilir misin?" Beren hemen ilerimizde açtığı koliyi bırakarak beni onayladı. Meyra etrafına umutsuz bakışlar atarken Beren'in getirdiği suyu uzattım. "Evlenmekten vazgeçmeme ramak kaldı." Küçük siyah gözlerini kapatıp açtı. Suyundan birkaç yudum içerek Beren ile ikimize yardım dilercesine baktı. "Aşkım sakin ol. Akşama kadar bütün evini dizeceğiz." Beren aklına bir şey gelmiş gibi ayaklandı. "Hemen geliyorum." Diyerek salondan ayrıldığında Meyra ile arkasında bakakaldık. Meyra kısa boylu ve uzun siyah saçlara sahip mahallenin en güzel kızıydı. Beren ise bize zıt bir şekilde sarışın ve mavi gözlüydü. Balık etli ve orta boyluydu. Yıllardır abimden hoşlanıyor ama abim öküz olduğu için bunun farkında değildi. Üçümğz aynı yaştaydık. Meyra eczacılık okumuş, Beren ise avukatlık okuyordu. Bu yıl son yılıydı. Üçümüz kendimizi bildik bileli arkadaştık. Asla kopmamıştık. Zorlu geçen iki yılımda bana yardımcı olan iki arkadaşım benim herşeyimdi. Dakikalar sonra Beren peşine taktıkları kadınlarla birlikte eve gelmişti. Gündeki bütün kadınları topladığı yetmezmiş gibi üstüne de yaptıkları bütün o güzel atıştırmalıkları da almayı unutmamıştı. Mahalleli olarak hep birlikte bir işin ucundan tutmuş akşamdan önce evi düzenlemiştik bile. Herkes evlerine dağılırken Meyra'nın morali yerine gelmişti. Meyra'nın annesi yıllar önce kanserden dolayı vefat etmişti bu yüzden çoğu şeyde annesine ihtiyaç duymuştu. Ona elimizden geldiğince yardım etmeye çalışmıştık. Ahmet'in annesi Sevgi Teyze sağ olsun Meyra'ya her konuda yardım etmişti. Evde Ahmet ile annesi Sevgi Teyze, Beren ve annesi Birgül Teyze, ben annem, Ahmet'in babası Haluk amca ve mahallenin yakışıklı prensleri olan Arif ve Selim kalmıştık. Meyra'nın babası Umut amca ise az önce yorulduğu için eve gitmişti. "E biz de gidelim Ahmet. Gençler biraz takılsınlar." Sevgi Teyze ayaklanarak Meyra'ya döndü. "Güzel kızım her şey gönlünce oldu mu?" Meyra buğulaşan gözlerini kırpıştırarak Sevgi Teyze'ye sarıldı. "Her şey gönlümce oldu Sevgi anne." Dediğinde hepimiz tebessümle baktık. "Oy benim kınalı kuzum. Üzme kendini." Meyra dolu gözlerle Ahmet Amcaya da sarıldıktan sonra onları yolcu etmek için dışarı çıktılar. Annem eve geçmeden önce yine ilacım için beni tembihlemeyi atlatmamıştı. Herkes astım hastalığımı bildiği için hemen müdahale edeceklerini biliyordum. Evin bahçesindeki masaya geçtiğimizde Selim ve Arif bizim için sipariş ettikleri pizzaları kapıdan almaya gittiler. Ahmet, Meyra'yı göğsüne çekmiş aşkla sevdiği kadının yanağıda parmaklarını gerdiriyordu. Beren ile ikimiz yan yana oturmuştuk. "Abinden nefret ediyorum!" Kısık sesle konuşarak öfkeyle soludu. "Bu konuda ben de ondan nefret ediyorum." Diyerek arkadaşıma hak verdim. Abim Beren'in bu güzelliğinden etkilenmediğine göre gerçekten tam bir aptaldı. Otuz bir yaşına basmış kart zampara! "Benim aşkım tek taraflı da peki ya sen ne olacaksın?" Omuz silkerek karşımdaki yola baktım. "Tek isteğim bir an önce mesleğime kavuşmam. O raylarda işim olmaz artık." "Yok öyle şey! Sana derhal birini bulacağım," Meyra Ahmet'in kolları arasından dikleşip bana baktı. "Balayından döner dönmez ikinizi de evlendireceğim." Beren ile aynı anda kıkırdadık. "Ben buna okeyim ama sen Mahira'yı unut aşkım." "Hazır işe el koyuyorsun abime de bul birini." Beren'e imayla baktım. Meyra ne dediğimi anlamış olacak ki bana ayak uydurarak konuştu. "Ferhan Abime en iyisinden bulacağım bir tane." Ahmet konudan bağımsız bir şekide bizi izlemekle yetindi. Selim ile Arif ellerinde paketlerle geldiklerinde sohbetimize son vererek pizzalara gömüldük. Mahalle iyice karanlık olmaya başlamış, sokak lambaları yanmıştı. Yorucu bir günden sonra arkadaşlarımla oturup huzurla sohbet etmeyi özlemiştim. Altı yılım değmeyecek biri için boşa gitmişti. Yıllar sonra böyle aralarında olmak güzel hissettirmişti. Selim ile Arif benden üç yaş büyük olsalar bile hepimiz birlikte büyümüştük. Ahmet ile aynı yaştalardı. Selim, mahallenin başındaki restoranda güvenlik görevlisiyken Arif minibüs şöförüydü. Bugün ikisi de işe gitmek yerine bize yardıma gelmişlerdi. "Sınava az kaldı ha Mahira?" Selim'e bakarak kafamı salladım. "Bizden uzağa gidersen seni havada yerim!" Meyra'nın konuşmasıyla kıkırtılar yükseldi. "İstanbul'dan uzaklaşacağım." Bu konuda kararlıydım. Hala bir yerlerde olduğu kalp kırıklığım bana iyi hissettirmiyordu. Buradan uzaklaşmaya ihtiyacım vardı. "Sus kız! Dilini kopartma bana!" Meyra bunu kabullenemiyordu bu yüzde konusu her açıldığında bana kızar dururdu. "Meyra, bırak Mahira nasıl istiyorsa öyle yaşasın." Beren'e minnetle baktım. "Ne olursa olsun arkandayız ama." "Sana bir yanlış yapan olursa bana yönlendir. Keseriz hesabını icabında." Arif elindeki tesbihi tehditkar bir şekilde salladığında kıkırdadım. "Hiç merak etme." Dedim. Mahalleye giriş yapan babamın arabasıyla bakışlarımız arabaya kaydı. Beren sanki abimin aracın içinde olduğunu hissetmiş gibi heyecanla soluklandı. Üzümlü kekim benim. Abime karşı içi gidiyordu. Onu böyle görmek beni üzüyordu. Önce babam araçtan indi ardından baim araçtan imnerek arabayı kilitledi. Eve girmek üzereyken bakışları bize kaydı. "Ferhan abi biz de tam senden bahsediyorduk." Meyra yine Meyra'lığını yapmıştı. Abim kafasını hafifçe sallayarak bize baktı. "Nasıl bahsediyordunuz?" Bu sırada babam bize selam verip eve girmişti. "Kaç yaşına geldin başını bağlamamız gerektiğininden bahsediyorduk." Abimin kaşları çatılırken bize doğru geldi. Bahçeye girdiğinde erkekler aralarında selamlaştı. Abim hemen yanıma oturarak kolunu omzuma attı. "Nasılsın abim?" Diyerek bana dikkatle baktı. "İyiyim." Kolumu karnına dolayıp yanağımı göğsüne yasladım. Ailem ne yaşadığımı bilmiyordu ama abim son yıllarda geçirdiğim krizlerden, hastalıklardan dolayı üzerime fazla titriyordu. Bana bir şey olmasından deli gibi korkuyordu. "E Ferhan Abi, var mı birileri? Beren'in hoşlandığı biri var ama ne yazık ki Mahira'da katır inadı var. Evlenmeyeceğim deyip duruyor." "Evlendirmeyeceğim kardeşimi." Abim beni göğsüne daha sıkı bastırırken omuzları üstünden yanıma oturan Beren'e baktı. "Söyle ona aileler tanışsın buna resmi bir isim koyun. Öyle kuytu köşede görmeyeyim seni." Tam bir dağ ayısıydı. Beren, incinmiş gibi konuştu. "Bundan sana ne Ferhan abi?" Abi kelimesine bastırarak söylemişti. "İster adını koyarım ister kuytu köşede buluşurum. Ayrıca birinden hoşlanıyorum diye biri var anlamına gelmiyor!" "Hoşlanıyorsan vardır işte!" Abim gereksiz yere yükseldiğinde Beren sabırsızca ayaklandı. "Var ve o kişi öküzün teki!" Abim beni kolları arasından uzaklaştırıp Beren'e anlamsızca baktı. "Tamam kızım bir sakin ol. Abin olara-" "Abin felan değilsin!" İşaret parmağını abime uzatarak soludu. "Bana abilik etmeni istemiyorum." Meyra araya girerek, "Beren haklı." Diye mırıldandı. "Gidiyorum ben. Keyfim kaçtı." Saniyeler sonra Beren bahçeden çıktığında abim arkasında şaşkınca bakakaldı. "Ne dedim şimdi ben?" "Kalbini kırdın Ferhan abi." Meyra sinsice bana göz kırpptığında ne yapmaya çalıştığını anlamıştım. "Başlarım abine! Abi demeyin lan bana artık!" Beren'in peşinden kalkıp gittiğinde Meyra ile aynı anda kıkırdadık. Selim, Arif ve Ahmet hiçbirşey anlamadan şaşkınlıkla sessiz kalmayı tercih etmişlerdi. Beren ile abimin artık bir yerden başlamaları gerekiyordu. Bunu olduracaktık. Meyra ile el ele verip Beren'i sevdiğine kavuşturacaktık.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE