3. Bölüm

1002 Kelimeler
Sabah ekmek almaya giderken pijamalarımı bile çıkarmaktan üşenirdim. Bu yüzden yine her zaman yaptığım gibi gri pembe pijamalarımın paçalarını uzun beyaz çoraplarımın altına sıkıştırıp ayakkabılarımı giymiş saçım başım dağınık bir şekilde bakkaldan dönüyordum. Altı yıl depresyondaydım. Bu depresyon hallerine o kadar alışmıştım ki insanların ne dediklerini hiç takmıyordum, zaten mahallemizin güzel insanları pek bir şey demezlerdi de. Gözlerimde henüz çapak olduğundan emindim. Abim ile günlük ekmek alma savaşından yenilgiye uğramıştım. Hava gittikçe sıcaklaşmasına rağmen sabahları hala soğuktu. Montumun cebindeki astım ilacımın varlığını fark eder etmez mahallenin başındaki eczaneye ilerledim. İlacım bitmek üzereydi. Şimdi almazsam annemden terliği de azarı da yerdim. Meyra'nın çalıştığı eczane'ye girdiğimde beni karşılana Meyra oldu. "Günaydın depresyon güzeli, aynısından veriyorum." "Günaydın şeytanın sol pabucu." Cam tezgahın üstündeki şekerlerden birini alarak ağzıma attım. Henüz sabahın erken saatleri olduğu için kimse yoktu. Meyra beyaz önlüğünü giyerek her zaman kullandığım ilaçlarımı raftan birer birer indirdi. "Beren ile konuştunuz mu?" Dün akşam abim ile ne konuştuklarını merak ediyordum. "Ferhan abi Beren'e sövüp gitmiş." Ağzım açık bir şekilde merakla tezgaha yaslandım. "Başka ne olmuş? Abim de hiç bahsetmedi." Sadece dün gece eve döndüğümde abimin öfkeyle odasına kapandığını tek görmüştüm. "Beren abim değilsin dedikçe Ferhan abi, abinim diyerek üstüne basa basa bağırmış. Aralarında başka bir şey olmuş ve Beren bunu bana söylemediğini hissediyorum." İkisi de inatçıydı. Beren uysal biriydi oysa. Abim Beren'i de çıldırttığına göre iş oldukça vahimdi. "Onlardan olur mu dersin?" Merakla yerimde kıpırdandım. "Olur olur." Meyra'nın aklında yine bir hinlik vardı ve bu kesinlikle onları olduracak cinstendi. "Onlara bir el atacağım. Şimdi onları boş ver," ilaçları poşete koyarak bana uzattığında kısık sesle camdan dışarı bakarak bana döndü. "Asiye teyzeler bu sabah apar topar gittiler. Asiye teyze feryat figan ağlıyordu. Kadir ağabey operasyonda ağır yaralanmış." Bir an hareketsiz kaldığımda kalbim bir anlığında duracak gibi oldu. Bu anlamsız ağrı bedenimi hızla sararken poşetimi sıkıca tutarak derin bir nefes aldım. "Abim bir şey söylemedi." Diye fısıldadım. "Bilmiyordur. Sonra sisteme gireceğim ilaçlarını." Meyra'ya teşekkür ederek eczaneden ayrıldığımda Kadir ağabeyinin iyi olması için içimden dua ediyordum. Kadir ağabey ile ağabeyim yaşıtlardı. Üstelik yaşıt olmakla kalmayıp en yakın arkadaşlardı. Kan kardeşlerdi. Yedikleri içtikleri hiç ayrı gitmezlerdi. Ta ki bir sabah Kadir ağabeyin ansızın çıkıp jandarma özel harekat olduğunu söyleyene dek. Bunu hiçbirimiz beklemiyorduk. Kadir ağabey aslında matematik öğretmenliği okumuş, öğretmenlik yapmak için atama bekliyordu. ağabeyim ile o günden sonra araları açılmış, telefonda görüşseler bile az konuşurlardı. Üstelik altı yıldır hiçbir şekilde görevden izin almamış gelmemişti. Eve girdiğimde üstümdeki şaşkınlığı atlatamamıştım. İçeriden ağabeyimin eğlenir sesini işittim. "Gel gel sana menemen yaptım." Terliklerimi giyerek mutfak kapısında durdum. "Gel yavrum. İlaçlarını aldın mı?" Babama bakarak kafamı salladım. Ekmeği anneme uzatırken, "ağabey," diye mırıldandım. Yüzümden bir şey olduğunu hisseden annem korkuyla bana baktı. "Söyle ağabeyim." Diyerek sıcak ekmekten bir dilim koparıp menemene batırdı. "Kadir ağabey yaralanmış. Asiye teyzeler bu sabah evden ağlayarak ayrılmışlar." ağabeyim lokmasını yutkunamadan öksürdüğünde bana dehşetle baktı. Annem ile Asiye teyze ahiretlikti. Babam ile İbrahim amca da aynı meslektaş ve mesai arkadaşıydı. Ailelerimiz oldukça yakındı. Kadir ağabeyin kararına herkes karşı çıkmıştı ama inadını kıramamışlardı. ağabeyimin nasıl ayaklandığını nasıl Kadir ağabeye ulaşmaya çalıştığını anlayamadan annemler hep birlikte aldıkları haberle birlikte yola koyuldular. Suriye sınırında çıkan çatışmada ağır yaralanan Kadir ağabeyi İstanbul'a getiriyorlardı. Evde yalnız kalmamla Beren ile Meyra bize gelmişlerdi. Bu haber mahalleye hızla yayılmış, duyanlar hastaneye koşmuşlardı. "Kadir ağabey bu kızlar, tabii ki de bir şey olmayacaktır." Meyra koltukta oturan bana ve Beren'e ikna edici sözler sarf ederken ikimiz de sessizce karşımızdaki açık televizyona bakıyorduk. Haberlere bile çıkmamıştı. "Kızlar size itiraf etmem gereken bir şey var." Beren, kıvranarak bana baktığında Meyra ile birlikte merakla Beren'e baktık. "Bu sırı daha fazla taşımak istemiyorum." Kıvranarak hareketlendi. Meyra sabrı kalmamış gibi elindeki tepsiyi masaya bırakarak Beren'in yanına oturdu. "Anlat da canımı sıkma benim Beren!" Beren kaçamak bakışlar atarak dilinin altındaki baklayı bi çırpıda çıkarıverdi. "Kadir ağabey birine aşıktı. Ondan karşılık bulmayınca çekip gitti." Omuzlarını düşürerek dudaklarını büktü. Meyra ile aynı anda, "Ne!" demiştik. "Bunu ne zamandan beri biliyorsun ve kim söyledi!" Meyra Beren'i çekiştirerek anlatması için sıkıştırdı. Zihnim durmuş gibiydi. Zihnim geçmişe gitti. Göreve gitmeden önce ne kadar durgun olduğunu şimdi daha iyi anlıyordum. Kadir ağabey aşk acısı mı çekiyordu? İmkansız gibi görünüyordu çünkü o tanıdığım en kusursuz kişiydi. Onu kim reddedebilirdi ki? "Şans eseri öğrendim. Ağabeyimle konuşurlarken öğrendim." "Kimdi?" diye sordu bu sefer Meyra. "Kim olduğunu bilmiyorum 'sadece sevdiğimin başkasına yar olmasını görmektense ölürüm daha iyi' diyerek sayıklayıp duruyordu," duraksayıp içine derin bir nefes aldı. "Öğrendiğimi fark ettiklerinde susmam için beni tembihlediler." "Ve sen de bunca yıl sustun!" Meyra öfkeyle ayaklanarak etrafına bakındı. "Aklım almıyor, bu aptal kız kim öğrenmezsem çatlarım." İçten içte ben de merak ediyordum. "Kalkın kızlar, bu kızı bulmamız lazım. Evli veya bekar fark etmez bulup Kadir ağabeyi sürgün edecek kadar değer mi anlamam lazım." Meyra deli dolu ve meraklı biriydi. Kafasına taktığını yapmadan asla gözüne uyku dahi girmezdi. "Nasıl bulacağız ki?" Beren suçlu bir şekilde Meyra'ya döndü. "Ağabeyini kaçırıp sorguya çekemeyeceğimize göre Kadir Ağabeyin iyileşmesini bekleyeceğiz." "Buraya gelir mi ki?" meraktan çatlamak üzereydim. Tuhaf hissediyordum. "Gelecek tabii." Kadir ağabey buradan kaçmışsa geri gelmesi güç görünüyordu. Meyra oturup altı yıl önce evlenen hala bekar bütün kızların isimlerini çıkarmıştı. Annem aramış Kadir ağabeyin durumundan bizi haberdar etmişti. Ameliyattan çıkarmış odaya almışlardı. Uyanmalarını bekleyeceklerdi. Bu gece annemler gelmeyeceği için Meyra'larda kalacaktım. Akşama kadar kızlarla oturmuş asla ders çalışamamıştım. Zihnim Kadir ağabeyle dolup taşmıştı. Ona ne olacak endişesiyle kıvranmış durmuştum. Akşama doğru pijamalarımı alarak Meyra'lara geçmiş, Beren de bize katıldığında üçümüz kafa patlatmaya başlamıştık. Kız kıza sabaha kadar Meyra'ya uymuş gerçekten de bütün isimleri listelemiş, Kadir Ağabeyle olan bağlantılarına kadar yazmıştık. Saat sabahın beşine kadar deli gibi kafa patlatmış en sonunda uyuyakalmıştık. Depresyondan çıktığımı, yıllar önceki aptal adamın acılarını unutmuştum bile. Kaybettiğim çok şey vardı ve hepsine nasıl yetişeceğimi bilmiyordum. Geçmişte değersiz birine çok değer vermiş ve yıllarımı uğruna harcamıştım ama artık tek isteğim kendime gelmem ve o aptal geçmişimin acısını en aza indirmekti. Şu an tek duam Kadir ağabeyin iyileşmesiydi. Çocukluğum dediğim adama bir şey olmasından deli gibi korkuyordum. Küçükken iyiydik. Büyüdük iyiliklerimiz paçalarımızdan dökülmüş birbirimize yabancı olmuştuk. Oysa en çok onu severdim eskiden. Şimdi ise en çok ondan çekinir olmuştum.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE