FİNAL: MÜPHEM PART III

1811 Kelimeler
Sevgi her kalbe yetmedi. Aşk her bedene karıştı da ruha işlemedi. Vazgeçen çoktu. Fakat kendi istekleri hiç olmamıştı. Hiç kimse severken zaten bir anda vazgeçemezdi... Evin bahçesine giriş yapan kızlar ve Doğan'ı ilk fark eden Aytaç oldu. Aytaç, Doğan'ı görür görmez yanına doğru koşarken gördüğüne pek sevinmişti. Yüzünde güller açarcasına "Hoş geldin?" derken sıkıca sarılıp sırtına iki kere dostane bir şekilde vurdu. Doğan da aynı şekilde sıkıca sarılırken Aytaç'ı bile özlemişti. "Sarılmanız bittiyse bu güzel gelişe içerde mi devam etsek Aytaç?" Nefes hafifçe öksürüp varlığını hissettirirken Aytaç anında geriye çekilip "Tabii Nefes hanım." diyerek kısa bir bakış atmıştı. Ardından hep birlikte ilerlemeye devam ederken Aden mutfak penceresinden annesini gördüğü gibi koşa koşa ev ahalisine haber verdi. Küçük bir telaştan sonra herkes kapı eşiğine Aden'in uyarmasıyla geçerken ellerinde konfetilerle beklemeye başladılar. Ara sıra Uygar homurdanıp söylense de kızının hevesini kıramamıştı. Kapı açıldı. Adımlar içeriyi bulduğu an konfetiler patladı. Süsler havada uçuşurken O şimdi asker şarkısını Aden'in komutuyla söylemeye başladılar. Neşe dolu çığlıklar, haykırışlar evi doldururken Doğan şaşkınlık içinde kapı eşliğinde kalakaldı. Bakışları ev ahalisini bulurken bu sürprizi beklemiyordu. Gözleri anında parlarken Nefes'e döndü bakışları. O da kenarda gülümseyerek şarkıya eşlik ederken Aden, kolundan tuttuğu gibi salonun ortasına götürürken dans da etmeye başlamıştı. Arasta'nın kahkahasına Ambra da katılırken Arsuran hanımı da yanlarına çekmişlerdi. "Aramıza yeniden hoş geldin Doğan! Bir daha bizi bırakırsan Ege'yi üzerine salarım." Arasta'nın yalandan tehdidiyle genişçe gülümsedi. Bu neşeli günleri özlemediğini söylerse yalan olurdu. "Bizim askerimiz gelmiş hoş gelmiş! Pek de yakışmış üniforma." Aden'in coşkusu Doğan'a da bulaşırken Aden'i etrafında bir tur döndürdü. "BİZim prenses de bugün daha güzelmiş. Kim içindir bu özen prenses?" demesiyle göz kırparken Aden küçük bir kıkırdamayla "Askerden yeni gelen bir abimize. Ama adını unuttum." deyip yalandan hatırlamıyormuş gibi dudak bükerken Doğan sahte bir kızgınlıkla kaşlarını çattı. "Unuttunuz demek? Bu oğlana ayıp değil mi şimdi? Bak, özenmişsin bir de. İnsan hiç özenle hazırlandığı abinin ismini unutur mu? Abi, bu kızın benim kalbimi çok kırdı şu an." derken Aden'i babasına serzeniş ederken bulmuştu kendini. Uygar ters bir homurdanmayla "Prensesim kimsenin adını unutmaz." der demez kızını savunurken Araya Nefes girdi. "Kızım unutmuşsa muhakkak bir nedeni vardır Doğan'cım." Doğan bakışları gibi bedenini de arkaya doğru döndürdüğünde tek kaşını havaya kaldırdı yeniden. "Çok şakacısınız yine Nefes hanım." ciddi durmaya çalışsa da dayanamayıp kahkaha attı. Onunla birlikte Nefes de geniş bir şekilde sırıtırken Arasta şarkı söylemeyi keserek yanına doğru ilerledi. "Ee beğendin mi sürprizi Doğan? Oldu mu ahınıza şanınıza yakışır bir kutlama? Ben organize edince böyle oluyor tabi." kendini övemeden durmuyordu. O sırada öksürük sesiyle imayla teyzesine baktı Aden. "Tabii küçük prensesimizin hakkını yemeyelim." diye de eklediğinde Aden'in yüzünde memnun bir tebessüm oluştu. "Bırakın şamatayı da arkadaşımıza sarılalım?" diye şikayet eder gibi sızlanan Aslan ile Serkan da sözlerine katıldı. "Valla ya! Bir sarılacağız araya giren reklam gibi başına üşüştünüz!" Doğan'ın karşısına geçip kollarını kocaman açtığında Doğan da sarılışına kucak açmıştı. Ardından teker teker herkese sarılırken Aslı hanım salona geçerek "Sofra hazır Nefes hanım." dye haber vermişti. "Tamam Aslı hanım. Geliyoruz." Nefes ardından herkese kısa bir bakış atarak coşkuyla "Hadi yemeğe o zaman. Orada muhabbette devam ederiz." demesi üzerine ilk Aden mutfağa doğru koşuştu. "Ben yerime geçtim bile!" diye mutfaktan bağırdığında Uygar gülümseyerek "İnsan bir babayı bekler, fıstık." demişti. Hep birlikte güle eğlene mutfağa geçtiğinde Ege'yi gören Doğan hızlı adımlarla yanına ilerledi. Anında kucağına alınca Ege ilk başta ne olduğunu anlayamadı. Daha sonra Doğan abisi olduğunu fark edince yüzünde sevinç nidasıyla kocaman haykırdı. "Doğan abi gelmiş!" hemencecik yanağına ulaşacaktı ki Arasta ne yapacağını anlayarak engel olmaya çalıştı. "Ege sakın!" demeye kalmadan çoktan yanaklarına dişlerini geçirmişti. Ah bu çocuğun yanak ısırma zevki ne zaman sona ererdi bilmiyordu. Oflayarak serzenişte bulunduğunda Doğan acıyla inleyip yüzünü buruşturdu. Yandan Arasta'ya bakış attığında "Gerçekten çok kötüymüş." demişti hak verircesine. Alper oğlunu kucağına alıp yerine oturttuktan sonra yaramazlığa babasının kucağına devam etmişti. "Ege'den sana hoş geldin deme şekli." deyip kısa bir kahkaha patlattı. Daha sonra yerine geçtiğinde "Doğan da nasiplendiğine göre geriye bir tek Aden kaldı sanırım. Bizimki bir tek Aden'e kıyamıyor." diyen Ambra olmuştu. "Allah'tan fıstığım, Ege'den büyük yoksa ben hepten öbür tarafa giderdim." Uygar'ın tedirgin sözleri ailenin kahkaha atmasına neden olurken Aden araya girerek babasının kıskançlık damarına basmaktan çekinmedi. "Evet babacığım. Zaten ben Yaman'ı seviyorum. Ondan başkasını gözüm görmez." Uygar ağzındaki lokmayı yutamadan öksürüğe boğulurken telaşa kapılan Ambra hemen suyu uzattı önüne. Uygar bir dikişte içerken kızına ters bir bakış atmayı ihmal etmedi. "Hala Yaman bacaksızı diyor! Kızım o ilkokulda kalmamış mıydı?" "Yoo. Kim dedi onu babacığım? Ben Yaman'dan hiç vazgeçmedim ki?" babasına yandan bir bakış atıp yemeğine döndüğünde Nefes de kızını onayladı. "Ağzından hiç adı eksilmiyor da? Hala ondan vazgeçtiğini düşünme bence Uygar." Annesine uzaktan öpücük atıp "Sağ ol anneciğim." demişti nispet eder gibi. "Abi, kızının damadı şimdiden kesin. Kaç yıl geçti hala vazgeçmemiş. Helal lan kız sana! Böyle aşkından emin ol!" diye takdir eder gibi haykırırken Aden, Aslan abisine gülümsemişti. "Yine bu muhabbet nereden açıldı ya! Siz benim yüreğime indirmeye utanmıyor musunuz? Kalp var bende!" "Bizde de kalp var beyefendi ama biz senin gibi hep ısıtılmış pilav gibi önüne sermiyoruz." "Laf söyledi can içi. Sereceğim. Kırk yıl geçse de söyleneceğim. Kız babasıyım ben!" "Aden fıstığım Yaman'la aranıza girerse bana söyle tamam mı? Hele ki görüştürmezse ben yardımcı olurum sana." Aslan'ın sözleri öfkelenmesine sebep olurken Serkan'a kısa bir göz teması kurdu. O temasla Serkan ensesine bir tane patlatırken anlık irkildi. Kimin yaptığına bakmak için yana döndüğünde Serkan'ı görürken kaşlarını çatmıştı. "Ne vuruyorsun oğlum?" sert vurmuş olacak ki ensesinden elini çekmemişti. "Çok sağ ol kardeşim. Ellerin dert görmesin." "Eyvallah." deyişiyle Aslan hayretle Uygar'a döndü. "Yazıklar olsun!" "Asıl sen biraz daha konuşursan sana yazık olacak." "Aslan abi şimdi kendi kendine topuğuna sıktın. Zaten babam öyle biri değil ki? Tamam kıskanır falan ama o kadar." "Güzel kızım benim." dedi Uygar duygulu bir tonla. "Tamam şu duygusallıktan çıkalım artık. Yeterince duygusal çöküş yaşadık zaten." diyen Doğan ardından Aden'e döndü. "Ortaokul da bitiyor değil mi? Annen mezuniyetten bahsetmişti biraz, okul öncesi mi olacaktı?" diye ilgili bir şekilde sorduğunda Aden ayranından yudumlayıp "Evet." dedi başını sallayarak. "Karne gününden önce hazırlıklar yapılacak. sen de geliyorsun değil mi?" hevesle gözlerini kocaman açıp heyecanla cevabını beklediğinde Doğan kocaman gülümseyip "Geleceğim." dedi söz der gibi. "Çok mutlu oldum bak şu an!" sevinçle el çırpıp önüne döndüğünde bu sefer de Nefes, Serkan'a hitaben konuşmaya devam etti. "Arsuran Hanım nerede kaldı? En son seninle birlikte gelecek biliyordum. Banu da gecikti zaten." "Banu hanım da mı geliyordu?" ilk defa duymuş gibi şaşıran Aslan sonradan yüzünü ekşittiğinde "Evet" dedi düz bir şekilde. "Yoldaymış, birazdan gelir Nefes hanım." diye yanıtladı sorusunu Serkan. "İyi bari." demeye kalmadan kapının çalışıyla Aslı hanımın salonuna geçişi bir oldu. "Hoş geldiniz?" birkaç saniye sonra Aslı hanımın sesinden sonra Arsuran ve Banu'nun sesi duyuldu. "Hoş bolduk? Neredeler?" diyen Banu'yla "Mutfakta sizleri bekliyorlar." diye yanıtladı. Nefes ayaklanıp sofradan çekildiği gibi Banu ve Arsuran'ı gördüğü gibi yanlarına ilerledi. "Umarım çok geç kalmadık?" tereddütle konuşan Arsuran'la başını olumsuzca salladı. "Hoş geldiniz." dedi ardından ikisine de sarılırken. "Hoş bulduk Nefes hanım." deyip Doğan'a döndü Banu. "Sen de hoş geldin asker." deyip elini alnına götürüp asker selamı verirken nezaketen "hoş bulduk." dedi tebessüm ederek. "Hoş geldiniz." diyen Uygar'la birlikte kısa bir baş selamı verip Nefes yerlerini göstermişti. Arsuran, Serkan'ın diğer tarafına otururken Banu da Aslan'ın karşısına geçmişti. Aslan, Banu'ya hoşnutsuz bir bakış attı. "Gözlerini benden çekersen sevinirim." rahatsız olmuş gibi yerinde kıpırdanıp dururken "Sana bakmaya meraklı değilim merak etme!" diye cevap almasıyla bir şey diyecekti ki Arasta gerginin son bulması için araya girdi. "Herkes burada tam takır bulunduğuna göre bugünü ayrıyeten kutlayalım. Hem Doğan'ın yeniden Ankara'ya dönmesi çok iyi oldu. Ne öyle ayrı gayrı değil mi?" "Kesinlikle karıma katılıyorum bu konuda. Doğan'ın yeri burasıydı. Bu ailenin arasında, valla bir daha gitmeyi aklından dahil geçirirse pataklarım!" yalandan tehdit vaki bir şekilde uyarıp güldüğünde Doğan göz devirmişti. "Katlıyorum." diyen Uygar'la, Doğan'ın bakışları abisini buldu. Hayıflanır gibi homurdandığında önündeki yemeğe odaklanmıştı. Bile isteye buradan gitmemişti ki? Mecbur kalmıştı. Ankara'ya dönmek de istese de kalbi engel koymuştu ama şimdi önünde hiçbir engel yoktu, neden de... "Bir daha fıstığın mesafeli hallerine dayanamam zaten." deyip Aden'e döndü. Aden tavır yapar gibi bakışlarını ondan çekerken "Yüreği yetiyorsa yapsın bir daha." demesiyle "Yetmez." diye cevaplamıştı. "Aferin." "Sağ ol ya!" "Bebeğim, bir daha gitmeye kalkışırsa teyzeni üstüne sal, ancak hakkından o gelir." diyen Nefes bakışlarını Doğan'a çevirdiğinde öyle mi der gibi bakış attı. "Eyvallah ya?" "Yengem hakkından gelir gelmesine ama... Uygar varken hiç sanmıyorum." dedi imayla Aslan. "Siz şimdiden beni bu gidişle gitmeme sebep olacaksınız ha?" öyle bir şey olmayacağını bilerek kahkaha eşliğinde söylerken tüm gözlerin hedefi olmuştu. Anında teslim olur gibi ellerini havaya doğru kaldırdığında "Tamam." dedi. "Sustum." "Bugünden sonra mesleğine mi devam edeceksin?" Ambra'nın sorusuyla başını salladı. "Evet, hatta ilk işim buraya tahinimi almak olacak." "Hayırlı olsun diyelim şimdiden. Yeni ve yeniden Ankara sana uğur getirmesi dileğiyle." "Teşekkür ederim Banu Hanım." "Hayatında güzelliklerin olması dileğiyle." demişti Arsuran Hanım. "Sağ olun." dedi kısaca. "Anneciğim saçımı bırak ne olur ya?" Ege yine annesiyle uğraşma saatine girerken Arasta ağlak bir şekilde sızlanmaya devam etti. Ege durmadan annesinin saçıyla uğraşırken Alper tatlı bir dille uyarıyordu. Onlara hayranlıkla bakan Nefes ve Doğan birbiriyle göz göze geldiklerinde aralarında ne geçmiş vardı ne de başka bir şey. Evet bu hikâye onlar için yarım kalmış gibi görünebilirdi. Fakat her yarım hikaye aşk ile bitecek kaide yoktu. Onların dostluğu daha sağlamdı. İkisi buna tutunup hayatlarına devam ederken hiçbir zaman olmasa bile hayatlarına birilerini alamamışlardı. Doğan, Nefes'e olan sevgisinden vazgeçti. Tarih bunu gülümseyerek sayfanın son sayfasına yazdı... Onlar güzel sohbetlerine devam ettiler. Doğan ve Nefes ise kahkahalarına ortak oldular. Bizim hikayemiz yarımdı tıpkı kitabın sonu gibi... ~Doğan Akın~ Evettt sona geldik. Bazılarınız hatta çoğunuz bu sondan hoşnut duymayacak hatta bu son onlara layık değildi, harcadın diyebilirsiniz. Olabilir. Sonuçta herkes beğenmeyebilir ama onlara yarım kalan sondan başka bir son yazamadım. Ben de değil, Nefes ve Doğan da yazdırmadılar. Sevgili yaptım olmadı arkadaş kalırlar dedim o da olmadı. Çünkü kendileri bunu yazdırmadılar. Çok zorlandım gerçekten söylüyorum. Onları yazarken çok kararsız kaldığım noktalar oldu. Bu hikâyeyi ilk yazdığımda daha farklıydı. Aklımda bu kadar ayrıntılı olmasa da konu yoktu. Kafamda kurmuştum bunlar sadece arkadaş kalacaklar diye fakat olmadı. Yazdırmadılar hiçbir şekilde neyse. Ben bu hikâyede anlatmak istediğimi anlatabildim mi bilmiyorum ama umarım anlatabilmişimdir. Bu benim için gerçekten çok önemli. Size bir şeyler anlatabilmek, neyin daha çok önemli olduğunu anlatabildiysem ne mutlu bana. Bu hikâyeden ayrılmak benim için kolay olmayacak çünkü benden birer parça taşıyorlar. Bu hikâye için aklımda iki ayrı kurgu daha var aslında. Birini yazmakta çok kararsızım diğeri içinde bir an önce yazmak istiyorum ama daha vakti var uzunca bir zaman hem de. Arka planda bitirip öyle paylaşmak istiyorum. Bu hikayedeki karakterlerin yaptıkların çoğu iyi değil hatta çok hata yaptılar olabilir onlar birer karakter olsa da bir insan olarak düşünürsek herkes hata yapabilir. Sizden tek istediğim şey var lütfen her karaktere önyargıyla yaklaşmayın. Anlamaya çalışın neden öyle yaptı diye düşünün. Siz olsaydınız ne yapardınız deyin? Sorun kendinize... Ben onlar için böyle son layık gördüm. Siz isterseniz bu sonu tamamlarsınız kendi içinizde. Sağlıcakla kalın. Bu bir veda değil. Diğer hikayemde dediğim gibi...
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE