1. Bölüm
"Siz Devin Yılmaz, Mirza Beyoğlu'nu kocalığa kabul ediyor musunuz?"
İşte hayatımın en kötü gününü bir evet ile, yetmedi birde imza ile tamamlamış iyice kördüğüm haline getirmiştim
Ama mecburdum berdel dediler beni bu evliliğe mahkum ettiler
Şahitlerin de onayını aldıkları zaman her şey bitmişti
İmzalar atıldıktan sonra bana uzanan evlilik cüzdanını kaynanam aldı çünkü ne Mirza ne de ben bu evliliği istemiyorduk
Nikah memuru gittikten sonra bakışları mı kaynanama çevirdim
"Doğu'yu ne zaman göreceğim?"
Yüzünde oluşan şeytani gülümseme ile arkamda ki oğluna baktı
Mirza kolumu kavrayıp beni inletecek kadar sıktı
Acıyla tıslayıp yüzümü ona döndüm
"Bundan sonra Doğu yok onu çocuk esirgeme kurumuna verdim"
Bir süre durup ne söylediğini anlamaya çalıştım
Yok canım daha neler?
"Bu ne demek?"
"Anlaşılan aklında gözlüklerin gibi bir engele takılıp beynine bilgi ulaştırmıyor. Onu çocuk esirgeme kurumuna verdim diyorum 18 yaşında olmadan ordan çıkamaz"
Kaç gündür sürekli akan gözyaşlarım yine akmaya başladı ve elimi kaldırıp Mirza'ya tokat atarken elimi tutup beni bir bez parçası gibi yere salladı
Konağın içinde sadece aile fertleri kalmış bu acitasyonu izliyorlardı
Düştüğüm yerden kalkmaya çalışışınca Mirza örgülü saçımı eline alıp başımı sertçe geriye çekti
Yüz yüze gözlerime bakıp
"Sen kimsin ki bana el kaldıracaksın sürtük?"
"Kardeşimi çıkaracaksın ordan"
Mirza'nın yüz ifadesi iyice sertleşti
"Bunu kim emrediyor?"
"Ben senin hanım ağan değil miyim?"
Korkunç bir kahkaha atıp iğrenir gibi beni süzdü
"Bir sana bak birde bana sen benim hanım ağam olabilir misin sence?"
"Kabul etmesen de öyleyim. Kardeşimi derhal çıkaracaksın ordan, hemde şimdi"
Yüzüme inen tokatla başım savrulamadı bile çünkü saçımı sertçe tutup beni sabitlemişti iyice.
Gözlüğüm yere düştü hafif bulanık görmeye başladım
Acıyla çığlık attım tutuşunu hiç yumuşatmadan bana bakıp
"Sesinin ayarına dikkat et. Sen benim hizmetçim hatta hizmetçilik sana fazla kölem olacaksın düşman kızı"
Sinirle soluyup
"Madem öyle benimle niye evlendin pislik?"
"Berdel" dedi
"Berdel" dedim
El yordamıyla gözlüğü mü buldum
Saçımdan sertçe tutup beni ayağa kaldırdı
Boşta olan elimle tutuşun dan kurtulmaya çalıştım
Etraftakilerin çoğu dağılmış bir tek kaynanam kalmıştı
Oda mendebur suratıyla bana gülüyor acı cekmemden zevk alıyordu
Ben gitmemek için Mirza'ya direnince yine yüzüm acıyla yandı
Her karşı gelişim de bana tokat mı atacaktı?
Acıyla kavrulsam bile inat etmeye devam ettim
Mirza sinirle soluyup beni sırtına attı
Sırtını yumruklamaya başladım
Bacağımı cimciklemesiyle bağırdım
Ben hiç durmadan hareket ediyor dengesini bozuyordum yine de etkili olamıyordum
Beni bir odaya çıkarıp yere fırlattı
Yüzüme gelen tokatla başım yere düştü
Bir süre yerde uzandım
"Sen film yada hikâyelerde ki gibi bir berdel hikayesi mi bekliyordun? Ama öyle olmayacak bunu bil. Senin canına okuyacağım. Bunu yaparken de asla pişman olmayacağım. Şimdi kalk yerden"
Bir süre sessizce bekleyip kalkmadım
Sinirle soluyup
"Kalk dedim sana ucube"
Ucube mi? Herhalde kendisiyle karıştırıyordu.
Yine kalkmayınca beni kaldırıp üzerimde ki elbiseye elini attı.
Kalbim korkuyla atmaya başladı.
Elini tutup onu durdurmaya çalıştım.
Benimle baş edemeyeceğini anlayınca beni yatağa itip bacaklarımın üzerine oturdu
Tüm ağırlığı üzerimdeydi
Bir eliyle ellerimi tutup diğer eliyle üzerimde ki elbiseyi yırttı
Deli gibi bağırıp ağlayarak çığlık atıyordum
Kalbim son sürat atıyor sanki çıkacakmış gibi göğüs kafesimi zorluyordu
Elbise mi üstümden tamamen çıkarıp bir kenara fırlattı
Elini sütyenimin lastiğine atıp çekip sertçe bıraktı
"Koskoca bir ağa ile evlendin ama üzerinde doğru düzgün iç çamaşırı bile yok"
Fakirdik bir ailem yoktu sadece Doğu vardı
Annem yaklaşık bir yıl önce ölmüş Doğu ile yanlız kalmıştık
Birbirimizden başka kimsemiz yoktu
Annem buralı değildi yabancı gelin olarak gelmişti
Babam ona ilk görüşte aşık olmuş babası tarafından reddedilmişti
Babam annemle yeni bir hayat kurmuş iki de çocukları olmuştu
Anne tarafım bizi istememiş baba tarafından zaten kimsemiz yoktu
Ben 18 yaşına girer girmez berdel diye beni apar topar üstümde ki basma elbise ile çıkarıp konağa getirmişlerdi
Bora henüz 10 yaşında bir çocuktu ve onu da çocuk esirgeme kurumuna götürmüşlerdi
Onu ordan ne pahasına olursa olsun çıkarmalıydım
"Bırak beni" diye bağırdım
Mirza korkunç bir kahkaha attı
"Demek sana dokunmam dan korkuyorsun öyle mi ufaklık?"
Bağırıp çığlık atmaktan sesim iyice kısılmış boğazım yanıyordu
Yüzüme doğru yaklaşınca bacaklarımı hareket ettirmeye başlayıp ellerimi kurtarmaya çalıştım
Güçlüydü. Gücüm ona yetmiyordu.
Nefesi yüzüme vurunca yine bağırmaya başladım
Mirza yüzünü buruşturup bir eliyle yanağımı kavrayıp sıktı
Dokunduğu her yerin moraracağına emindim
"Bana bak ufaklık sinirimi bozuyorsun. Bana itaat etmeyi öğreneceksin ya seve seve, ya si..ke si..ke. ama tercihim ikincisi"
Yüzünde ki şeytani gülümsemesi ile konuşmaya devam etti
"Bana ne kadar az karşı gelirsen o kadar az hırpalarım seni"
Elini yüzümden çekince rahat bir nefes aldım
Elini geriye çekip tekrar bana doğru getirmeye başlayınca elinde bıçak görmemle kaşlarım çatıldı
Bıçağı yüzüme getirip keskin tarafıyla biraz sürttü
İnce çizikler çizdiği için canım yanmaya başladı
Bir süre işkencesine maruz kaldım
Ardından bıçağı sürterek boğazımdan aşağıya doğru sürüyerek göğüs çatalıma indi
Orda biraz durup gözlerimin içine bakarak belimin yan tarafına indi
Yanağımdan itibaren çizdiği yol boyunca ağrım vardı
Bıçağı etime bastırınca yine acıyla çığlık attım
Gözlerini yüzümden hiç çekmiyor her hareketi mi izliyordu
"Ne zannetmiştin sana dokunup değerli bedeni mi kirleteceğimi mi? Senin bunlar iyi günlerin İstanbul'a gidince asıl işkencen başlayacak.
Sevgilime hizmet edecek villanın tüm işlerini yapacaksın. Sen varken hizmetçi yada aşçı tutmamıza gerek yok öyle değil mi sevgili karıcığım. Kocanın kesesini düşünmelisin. İyi kadınlar öyle yapar çünkü"
Yüzümü buruşturup yüzüne tükürdüm
Yüzünde ki yan sırıtışı hızla yüzünden silinip
Yerini nefret alınca yine yüzüme bir tokat attı
Başım acıyla yana düştü
Ellerimi bırakıp üzerimden kalkınca rahat bir nefes verdim
Koskoca cüssesiyle beni ezmişti resmen
Sert bir kaç soluk bırakıp
"Seni yola getireceğim bekleyip gör sen. Dediğim gibi bu iyi günlerin. Bu günlerin tadını çıkar. Seninle İstanbul'a bi gidelim göreceksin sen."
Sinirle kapıyı açıp kapattı ve kapıyı kilitledi
Zaten ıslanan yüzüme yeni gözyaşlarım eşlik etti
Saatlerce ağladım
Ağlamaktan o kadar yorgun düşmüştüm ki
Ya Doğu ne haldeydi? Allah'ım bana dayanma gücü ver onun benden benim ondan başka kimsem yoktu.
İstanbul'a gitmeden kaçmam gerekiyordu
Yataktan doğrulup gardroba baktım
Elime uzun bir elbise alıp giyindim
İlk kapıyı kontrol ettim kilitliydi
Ardından pencereden dışarıya baktım iki adamla göz göze gelince tekrar ağlamaya başladım
Lanet herif kaçmamam için başıma adam dikmişti
Sinirle biraz odanın içinde turlayıp elimi acıyan belime koydum
Elime bir ıslaklık değince elimi kaldırıp baktım
Elimde kan vardı
Daha fazla ağlamaya başlayıp yatağın dibine çöktüm
Sabaha kadar ağlayıp başımı dizime yatırdım
Son hatırladığım şey ağladığımdı