1.BÖLÜM

3169 Kelimeler
KALBİ GİBİ KARA ADAM ᴛᴀɴɪᴛɪᴍ "Soyun geç yatağa!" Sesi öyle tok çıkmıştı ki, aynadan ona baktım. Kömür karası gözlerine daha fazla bakmaya cesaret edemedim, gözlerimi kaçırdım. Ceketini çıkardı yavaş bir harekette gömleğinin düğmelerini açarken, aylardır yaşadığımız olaylar bir bir önümden film şeridi gibi geçti. Odaya girerken söylediği kelimeler beynimde barut misali dolaştı. "Soyun geç yatağa!" "Soyun geç yatağa!" "Soyun geç yatağa!" Beynimde yankılanan cümlesi artık bana son patlamamı yaşattı. İçimden geçenler sinirle dilimden döküldü! "İstemiyorum!" Kalbim ağzımda ona döndüm. Eli gömleğinin düğmelerini açarken birkaç saniye kaldı. Dediklerime şaşırmış gibiydi. Gülerek bana yaklaştı. Yüzündeki şeytanımsı gülümseme ile bana doğru yaklaştı ki suratı fırtınadan önceki sessizliğin yüz bulmuş haliydi. Bu karşımdaki duran katildi. Derince yutkundum. Geri gitmeye çalıştım ama sırtıma değen duvarla biraz sonra kopacak fırtınadan kurtulamayacağımı anlamıştım. Burnumun dibine girip işaret parmağını yüzümün önüne gelen bukleyi parmağına doladı. Kömür karası gözleri gözlerime sabitledi. Derin bir nefes aldı. "İstemiyor musun hanım ağam? Neden?" Dedi alaycı bir sesle. Omuzlarından itip himayesinden kurtulmaya çalıştım ama tekrar üzerime doğru gelmeye başlayınca ayaklarım geri geri gitmeye başladı. Ses tonuna tezat bir ses tonuyla fırtına koptu. "Korkuyorsan niye karşı geliyorsun bana!" "Be-ben istemiyorum." "Ne demek istemiyorsun Lan! Senin görevin bu anlamadın mı hâlâ bunu!!'' Benden bir cevap alamayınca tekrar cümlesine sakince devam etti. "Öğretirim karıcığım hiç sıkıntı değil benim için. Sen anlayana kadar ben severek senin karılık görevinin öğretirim !!" Sonlara doğru bağırmasıyla yerimde sıçradım. Elleri kemerine gidince hemen korkuyla banyoya kaçtım ve kapıyı kilitledim. Nefes nefese en uzak taş duvarın dibine çöktüm. "Aç lan şu kapıyı konağa bizi rezil etme!" Sinirli kükremesi ile bende sinirle ona bağırdım. Bu gece susmayacaktım, diğer geceler gibi... "İstemiyorum ne seni, ne yüzünü, nede beni bu ateşe atan cayır cayır yakan ailemi... Bırak beni bırak. Sende Allah korkusu da mı yok?!.." Benim cümleme cevap olarak sertçe kapıya yumruğunu geçirdi. "Anlamadın mı hâlâ Kara kim miş? Vicdan yok kızım bende !!" Bugün ki kopan bu fırtınadan, ikimizin de kanı yere dökülmedikçe sağ çıkma imkanımızın sıfır olduğunu anladım. Ellerimi kulaklarıma bastırırken gözlerimi sımsıkı yumdum. Yerinden sökülürcesine kapı sesi geldi. Saniyeler sonra korkarak yavaşça gözlerimi açtım. Karşımda kırık kapıyla, gözlerinden şimşekler çakan, alnındaki damarlar her an patlayacak gibi bana bakan bir boğa vardı. Benim hikayemi okumaya hazır mısınız? Biz onunla siyahla beyazdık. Ayrı dünyaların insanı olan biz şimdi elimize kolumuza vurulan kelepçelerle aynı kaderi yaşıyorduk. Ömrümüzün sonuna kadar bu böyle olacaktı. Kurtuluşu olmayan bir hayat. Biz kim miyiz? Ben onun için hiçim zaten, onun zorla cinsel ihtiyaçlarını giderdiği bir yatak arkadaşından başka. O kim mi? O Mardin'in zalimlik dediği zaman tek akla gelen insanı. Onun kitabında merhamet yok! Vicdan asla! Sevgi yanından geçmez! Kalp taşımaz o kardeşleri gibi... Kardeş olduklarına bazen şaşırıyorum bile. Mardin'de onu Kara Ağa diye sorun, onu bulursunuz. Koskoca Mardin'in Kara Ağası o ... Beş erkek kardeşine hiç çekmemiş. Kardeşlerinin evlilikleri o kadar güzel ki. Ben hep uzaktan bakmakla yetindim bu zamana kadar, hayatımın sonuna kadar böyle olacak galiba... . . . . ......... ZALİM TANITIM 2 Avluda aşiret büyükleri toplandı. Sevdiği adama kaçan sevdalarının peşinden giden iki gencin hesabını kesiyorlardı... Bir avuç kalpsiz yaratıklar toplanmış Sevdanın S'sinden anlamayanlar! Kalkmış bu iki gencin sevdasına karar vereceklermiş. Siz önce gidin sevdayı öğrenin sonra gelin burada karar vermeye kalkın! Sevdasızlar! Devlet sevdasını bilmeyene devlet sevdası anlatılır mı? Ya Vatan sevdası... Hele o Ay Yıldız onu söylemiyorum bile. Bu sevda usta, düşer elbet birilerinin kalbine yakarda yakar... Sevda düşerken haber verir mi hiç? Bir bakmışsın içinde yanan bir alev topu, Sevdalı kişi o topa öyle bir sarılır ki, Sevdası daha çok alevlenir. Sevdasız yaşatmaz seni! Sonu ölüm bile olsa. Ya kaşına gözüne düşer bu illet ya da bir çocuğa tebessüm edişinde düşer... Ya sığınacak bir liman olduğunu anladığında düşer... Ya da kollarında güveni hissedince... Bir gencin sevdası bir üniformaya da düşer... Düşer ama nasıl düşer bilinmez. Tek gerçek şudur sevdadan kaçamaz kimse. Ama sevda en çok kalbinde merhamet yüreğinde vicdan kanında mertlik olana yakışır... Adam olmayanın elinde oyuncak olur sevda vesselam... Şimdi bu karşımdaki bir avuç kalpsizlere sevda nasıl anlatılır? Hele yılanın başına! Kalbi gibi Kara adama... Gözlerimin içine bakarak; "Karar bellidir ağalar ölüm! Sevdaya düşen düştüğü gibide ÖLMEYİ bilsin!" Tanıştırdım mı sizi bu merhametsizle? Kara Yıldırım... Kocam! . . . . Kitabımı beğeniyorsanız oy ve yorumlarınızla yanımda olun. Bir aile gibi.❤?? ............... HAŞERE TANITIM 3 Ondan kaçıp yakalanmamak için masanın altına saklanmıştım. Ondan öyle korkuyorum ki, hem karşısında kaç kere ölüp ölüp dirilmişimdir saymadım bile.Şuan pimi çekilmiş el bombası gibi konakta beni arıyor! Ne güzel bir haftalığına halledilmesi gereken işleri için şehir dışına çıkmıştı. Hem şu konak, hem de şu koca şehir-Mardin huzura kavuşmuştu. Be adam ne diye hızlıca işlerini halledip gelirsin? Bir sor bakayım erken gelmeni isteyen birileri var mı? YOK. Masanın altında gizlenmekten dizlerim uyuşmuştu.Mutfağa biri girdi, görüş açımdaki ayakkabılar gördüğüm kadarıyla Nazen'e aitti. Mirto'nun Nazeni. Mirto'nun kalbi,Mirto, Kara'nın üçüncü erkek kardeşi. Nazen'de Mirton'un eşi, aşkı, sevdalısı... Daha sayayım mı? Bazen bir Karaya birde beş erkek kardeşine bakıp; Şu karşımdaki beşli Allah'ın bir lütfu. Yanımdaki kazmada Allah'ın bir cezası diye çok içimden geçti. Acaba niye diğer kardeşlerine benzemiyor diye çok düşündüm ama bir cevap bulamadım. Nizo Ana ve Hizo Ağa'dan bu çocuk niye böyle çıkmış bilmiyorum. Nizo anayla Hizo ağanın aşk meyvelerinin ilki bozuk! Diğer meyveler resmen aşk yuvalarının bir ispatıydı. Ama Kara; Nizo anayla Hizo ağanın hangi günahının beden bulmuş haliydi bilmem. Beni düşüncelerimden Mirton'un mutfağa giren ayakları böldü. Mirto sessiz bir şekilde Nazenine arkadan sarıldı. Naze korkuyla yerinde sıçradı. Bende yerimde çok sıçrardım ama bunların hiçbirinin sebebi sıcak sevgi dolu bir sarılma değildi. "Allah iyiliğini versin Kalbim yüreğime iniyordu. " Elini kalbine koydu. Ama Mirto eşine daha çok sarıldı. Sarılmak? Kafamı hızlıca iki yana salladım.Bizim öyle bir anımız hiç olmadı. Mirto çenesini eşinin omzuna koydu ellerini de Nazen'in hafif şişmiş karnına koyarak sordu. "Ruhum beni özledin mi?" Nazen eşinin bu sorusuna güldü. "Mirto aşkım işe gideli iki saat oldu!" "Olsun hayatım bu iki saat özleme dahil değil mi? Ben özledim gene de seni." Mirto ceketinin cebinden kırmızı gülü çıkarıp, Nazen 'ine verdi. "Yaa Mirto. " "Seni seviyorum Naze'nin." "Bende seni ruhum deliler gibi hemde." "Bilmem mi Naze'nin hanım anamlar bana başka bir kıza görücü gidince, karşısına çıkıp, "Oğlunu ben alacağım Nizo ana kimselere verme oğlunu, Sevdiğimi başkasına yar etmem" diyen bir dişi aslansın sen." Gülerek birbirlerine sarıldılar. Nazen yalandan kızarak Mirton'un koluna vurdu. "Ama o zaman öyle dişi aslan kesilmeseydim şimdi karnım da küçük bir Aslancık taşımıyor olurdum!" "O Aslancık en çok sana yakıştı ruhum." "Bakalım bir ay sonra öğreneceğiz bu Aslancık Kral mı, Kraliçe mi?" "Ne fark eder Naze'nin Aslan olmak, erkeğe de yakışır, kıza da." "Bak şimdi mutfaktayız demem yatırırım seni masaya Mirto, Kalbimin ayarlarıyla fazla oynama. " Hay ben böyle işe koca konakta sakladığım yerde nelere şahit oluyordum. Naze'ninle Mirto böyle işte aman nazar değmesin bu güzel çifte. Allah huzurlarını, saadetlerini, aşklarını daha çok artırsın. Emekleyerek masanın altından kapıya doğru yavaş yavaş emekledim. Maşallah bu nasıl bir aşkmış beni görmediler bile kapıyı dönünce yerden kalktım üstümü başımı çırptım Allah'tan dışarda kimse yoktu. Ben şu Karaya yakalanmadan kendime saklanmak için başka bir yer bulmalıyım. ********* Sonunda Kara'ya yakalanmadan akşamı zar zor etmiştim erkekler şirketten yenice geldiler ve yemeğe oturmuştuk. Karanın sözleriyle içtiğim mercimek çorbası az kalsın boğazımda kalıyordu. "Ana mutfakta haşere var. Bugün gördüm insanların mahremiyetine de saygı duymuyor. Yarın bir ilaçlayın mutfağı." Beni görmüştü! Pislikkk. Kendi suyunu bana uzattı sırtıma da iki kez sert bir şekilde kocaman eliyle vurdu. "Helal karı al su iç." Ona o kadar diyorum bana karı deme diye ama kime diyorum. Kulağımın dibine iyice girip benim duyacağım bir ses tonuyla. "Milleti dikizlemeye utanmıyor musun karı, görende seni yatakta tatmin etmiyorum sanar." Sözleriyle öksürmem şiddetlendi, Nizo ana araya girdi, "Aman oğlum kızın sırtına yavaş vur kız ölecek!". Elini sırtımdan çekince derin nefes alarak elimdeki suyu yudumladım. Nizo anne Karaya çevirdi bakışlarını. "Bu haşerede nerden çıktı acaba ben yarın Sultana deyim de ilaçlasınlar mutfağı." Herkes yemeğine döndü. Bir tek biz hariç! 1.BÖLÜM Bu konakta zalim, gaddar, sevgisiz , sert, soğuk bir yüreğe sahip olan adam ile koskoca bir seneyi devirmiştim. Kaç mevsim, kaç güz geçti bazen hesaplayamadım çünkü ben kışın ayazında hapsolup kalmıştım bu duvarlar arasında. Gelen baharların bana gelmediğini biliyordum. Daha dün gibi babamın getirip beni zalimin önüne atışı.. ..1 SENE ÖNCE.. Kolumdaki ellerden kurtulmak için mücadele veriyor bir yandan da dil döktüm. "Baba bırak, Allah için bırak beni. " Bende isterdim korkunca babama sığınmak. En azından arkamda olduğunu bilmekte yeterdi bana çok şey istemezdim ki .Mesela kızlar annelerinden çok şey isterler ama Babaları için öyle midir? Liste yapalım sayfayı ikiye bölsek isteklerimizi yazsak annelerimizden istediğimiz isteklerimiz için eminim sayfanın arkasına geçeriz ama babalarımız için çoğunlukla iki tane istek olurdu . Bir babam beni sevsin. İki sevmezse de arkamda dursun. Dursun ki korkmayım ben, korkutmasın kimse beni, tehlikeler karşısında göğsümü gere gere küçük bir aslan gibi dikileyim karşılarına çünkü bileyim arkamda aslan gibi babam var! Yere düşsem arkamda babam vardı gelir beni omzumdan tutup o kaldırı, annemde yarama bakar iyileştirirdi. Olmaz mıydı? İkisi de olmadı. Bari biri olsaydı, olmadı. Babam beni yere düşürdü, annemde arkasını dönüp gitti düşmemesi için oğlunun elini tuttu. Göz yaşlarımla babama yalvarıyordum. Ama vicdanı bile sızlamıyordu. Abimin yaptığı hata yüzünden beni cezalandırıyordu. "Sus yürü !" "Baba, yapma baba, bak ben istemiyorum." Beni duymuyordu bile. Annem mutfaktan çıkınca bizi gördü, koşarak yanımıza geldi. "Ne yapıyorsun sen Bey, kızı sürükleyerek nereye götürüyorsun ?! Bırak kızın kolunu ! "Çaresizce Annemin yüreğine fısıldadım. "Anne yardım et !" Bize doğru gelen Annemi Babam bir hışımla geriye doğru itti. "Çekil lan karşımdan ! Yıldırımlar haber salmış akşama kadar Ahmet saklandığı delikten çıkmazsa ben biliyorum diye, benim oğlum her şeyden önemli. Ben biliyorum oğlumun canını nasıl kurtaracağımı. Hesabı kapatacağım !" Annem göz yaşları ile bana baktı. Sonrada şaşırmaman gereken bir şekilde geri geri gitti... Olmadı işte olmadı .Benim korkunca gideceğim yaralarımı iyileştirecek bir ailem yoktu. Tersine babamın ellerinden kurtulmak ,annemin açtığı yaradan kaçmak için mücadele veriyordum. "Anne yardım et.. Abimin yaptığı hatayı ben ödeyemem.." Arkasını dönerek yavaşça yürüdü sonra durup omzunun üstünden bana baktı, bakışlarında ki acı hüzünle bakışlarını kaçırdı. Pes etmiş bir halde konuştu. Oysa benim için mücadele bile etmemişti ki! "Affet kızım affet." Benim geleceğim için bu sözler cehennemime biletti aslında. "Anne yapma !! Benden böyle kolay vazgeçemezsin yapma.." Göz yaşlarını silerek konuştu. "Baban ne derse, ne yaparsa doğrudur." Hayır değildi. Sırtını dönüp eve girdi. Evlatları arasında bir tercih yapmış, arkasında onun için önemsiz bir beden bırakıp gitmişti. Benim yalvarışlarım onun için önemli değildi. O da oğlunu seçmişti.. "Hadi yürü !!" Kolumdaki acıyla hislerimi kaybettiğim girdabımdan kendimi çekip çıkardım. Babam beni kolumdan tutarak evin avlusundan dışarı çekiştirdi. Ben daha yeni annem tarafından da yardım çığlıklarım reddedilmişti değil mi ? Babama dönüp baktım. Sol kolumu öyle tutmuş ki sanki aman kaçmasın diye parmaklarını koluma geçirmişti. Sokakta bedelim istem dışı babamın ellerinde savrulurken göz yaşları içinde babama baktım. "Baba..Ben senin evladın değil miyim ?" Cevap vermedi. "Baba Allah korkusuda mı yok sende ?" Dağlardan taşlardan ses geldi ama babamdan gelmedi. "Baba bırak beni.." Cevap yok. "Ben abimin yaptığı hatayı ödeyemem." Duygularım sinirlerim saatler içinde alt üst olmuştu. Normaldi galiba şuan hissettiklerim, benim yerimde kim olsa aynı şeyleri yaşardı. "Ödemem baba!Ödemem!" Kelimelerimin ağzımdan çıkması ve yanağımdaki acı peş peşe olmuştu, yerdeki taşlara baktım. Eğmeyecektim başımı dik tutacaktım! Doğru bu topraklarda bizim bir değerimiz yoktu ama bende o değerin bana gelmesi için susmayacak onun kendi ellerimle alacaktım! "Vur, döv ,söv. Korkmuyorum bana kimse istemediğim bir şeyi yaptıramaz bu sen bile olsan izin vermem. Baba.!" Babam yüzündeki terler ile derin bir nefes aldı birden sinirle elinin tersiyle yüzüme ikinci tokadı attı. Kendimi tokadın hızıyla yerde buldum. Ağzıma gelen alışık olduğum metalik demir tadıyla kafamı yerden kaldırıp babama baktım. "Seni öldürürüm, yemin olsun ki öldürürüm !Kalk yerden." Elimle ağzımdaki kanı silip konuştum. "Eğer ben erkek olsaydım bunları yaşamazdım değil mi baba? Ben istemedim ki kız olmak.." Gözyaşlarım bir yandan akarken ona baktım. Belki vicdana gelirdi bunlar kanadı kırık kuşun son çırpınışlarıydı ama babamdan aldığım tek karşılık kolumu koparırcasına halsiz bir hitap düşmüş bedenimi yerden kaldırmak oldu. "Aptalsın sen aptal ! Abinin hayatını kurtaracaksın. Geçmişsin karşıma boş boş edebiyat yapıyorsun, kadın aklınla aklının yetmediği işlere kalkışıyor bilip bilmeden konuşuyorsun. Sende annen gibi ol sorgulama benim fikirlerimi, baba sen bilirsin de, sorgulama beni Beyaz. Sorgulama." Hüseyin hüzünle bakışlarını kızından kaçırdı, ne vardı onu sorgulamadan tamam baba dese. Bakmasaydı ona sevgi dilenir bakışlarıyla, her ne kadar vicdanı körelse de biliyordu Hüseyin kızı haklıydı. Bu kızına yaptığı en büyük haksızlıktı. Biliyordu Beyazı farklıydı, bu toprakların çocukları gibi değildi, istediği bir şey olmazsa elinden geleni yapar istediği şey için mücadele verir, yoluna öyle devam ederdi. Bazen kendi gözleriyle şahit olmuştu abisine akıl verişi, bilmiş bilmiş konuşması, biliyordu Hüseyin kızı bu topraklar için değildi. Ona asla karşı gelmezdi bazen kızının ona hayran bakışlarını yakalasa da görmezden gelirdi. Bu topraklarda nerde görülmüştü kız çocuğunu sevmek? Beyazın kendi gibi olan kahve gözlerine baksa, kızının ismi gibi olan beyaz kalbinden kopamayacağını biliyordu Bir gün bir dakika bakarsa, ona tebessüm etse kara deliğe çekilen nesneler gibi kalbide kızına kapılırdı. Kızı oğlunun önünde olamazdı. Beyaz diğer kız çocukları gibi olmalıydı ama asiliği, kalbi, bilmişliği, dik duruşu yanlıştı çok yanlıştı hem de Hüseyin bey ne ailesinden nede yaşadığı topraklarda kızı gibi öyle bir varlık görmemişti ki. "Ama benim hayatım olmayacak.." Hüseyin bey kızının kelimeleri ile nefessiz kaldı. Haklıydı kızı. "Bir elin balda bir elin yağda olacak Ağa gelini olacaksın, Ağa karısı olacaksın aptal. Bu topraklarda senin yerinde olmak isteyen kaç kişi var biliyor musun sen aptalsın sen kızım!" Hüseyin her aptal dediğinde asıl aptalın kendi olduğunu hissettiriyordu. "Gelecek hayallerimi çalıyorsunuz benden ben çok başaralı bir ressam olacaktım, sen şimdi bunları alıyorsun bundan sonra ölü biri olacağım hayatım olmayacak, mutlu olmayacağım eğer para mutluluk getirmiş olsaydı zenginler niye mutlu değiller baba? Senin söylediklerinin hiç bir önemi yok baba.." "Yürü Beyaz.!" Ben göz yaşlarını içinde babamın beni sürüyerek götürmesine izin verdim ama dilim hiç susmadı. "Baba yapma.." "Baba bırak beni.." "Baba bende senin evladınım .." "Baba sen değil miydin kızlarını mal gibi satan babalara kızan.. Ne oldu o adama ben o adamı istiyorum.." "Sus Beyaz Allah aşkına sus." Hüseyin beyin sesi ağlamaklı geliyordu. Belki sonunda duymuştu Hüseyin kızının feryadını. "Baba be-" "İçerideler mi?" Babamla çoktan konağa gelmiştik. Kapıdaki adam bir bana bir babama baktı. "Geç seni bekliyorlar." Kapıyı açtı babam, beni çekerek içeri girdi. Konağa girişim böyle olmuştu, zaten bir daha da eski Beyaz gibi olamamıştım. Babam Ağaların toplandığı yere doğru yürüdü. "Ooo paşamız hoş geldin de oğlun nerde?" Kara Ağanın sözlerine karşılık babam beni öne doğru attı. Her zaman uzaktan gördüğüm adamın şimdi karşısındaydım ,Mardin'de küçük çocukların bile onu görünce korkup annelerinin eteklerine saklanırlardı. Ben şimdi böyle zalim bir adamın karşısında kimsesizdim ne eteğine saklanacak annem nede beni koruyacak babam vardı. Kimsesizdim ben. Kızarmış gözler ile korkmadan gözerine baktım. Boyun eğmeyecektim! Gözümde bir gram değeri olmayan ne bu töreye nede çıkacak karara boyun eğmeyecektim! Gözlerimin içine baktı ,burada neden olduğu mu anlamak ister gibiydi. Gözlerini ilk kaçıran o oldu. Babamın sözleri bu eyleminde etkili olmuştu. "Ağalar oğlumun hesabına karşılık kızımı veriyorum Yıldırım Ağalara." Babamın yakasından tutarak belinden çıkardığı sarı silahı babamın kafasına dayadı. "Lan ben seni öldürürüm Hüseyin !Bana Ahmet'in kafası lazım !" "Oğlum dur." Arkadan gelen Hizo Ağa'nın sesi ile babamı geriye doğru itti silahını elinde tutarak bana baktı. Babam konuştu. "Ağalar sizden ne karar çıkarsa kabulümdür." Göz yaşlarım akarken babama dönüp son kez baktım. Buraya gelirken babam aslında oğlu için benimle beraber kendini de gözden çıkarmıştı. Onun bu haline üzülmüştüm, kendime üzülürken ona da üzüldüm. Annemle babam kararını vermişlerdi. Oğullarını kurtarmak için babam benimle beraber kendini de ateşe atmıştı. Oğlu için yapmıştı bunu, çok mu seviyordu abimi, onun için ölecek kadar çok. Benim için yapmazdı bunu. Benim için kimse ölmezdi ki. Dilan'da yapmazdı tamam okulda benim yerime dayak yemişliği çoktu ama gene de benim için. Ah Beyaz kızım senin ölmezdi için annen baban bile ölmezken başkaları niye ölsün? Bu hayatta onlar bana değer vermedikten sonra beni dünya sevmiş önemi olmaz. Yaşlı biri ortamı sakinleştirmek için ayağa kalkıp Kara Ağanın yanına varıp elindeki silahı aldı konuştu. Gözlerim bana bakan, kara harelere takıldı, ben uçurumun kenarında aklımdaki fikirlerimle baş başayken benimi görmüştü, sesli mi düşünmüştüm acaba? Bakışları garipti anlayamadım ama garipti işte avluda ki diğer insanlar gibi boş gözlerle bakmıyordu bana. "Hele gelin Hizo Ağa, Kara Ağa bir konuşak." Gözlerini benden çekip kalabalığın olduğu yere yürüdü. Fısıltı şeklinde konuşmalar başladı. Ağır adımlarla babamın yanına gittim, kolundan tutup onu kaldırmak istedim ama babam kolunu çekti ayağa kendi kalktı. Kafamı yerden kaldırıp bakınca karşımda Ağaların derin bir tartışma içinde toplantı yaptıklarını gördüm, benim hayatıma karar verecekleri bir toplantıydı. Bu toplantıda en önemli olması gereken bir üye yoktu. Ben. "Baba gidelim ?" Fısıltı şeklinde yalvarışlarım devam etti ama babam beni çoktan kendiyle beraber ateşe atmıştı. Yaşlı adamın sözleriyle nefes almakta zorlandım. "Tamam karar belli." Avluda duyulan tok ses ile bütün sesler birden sessizliğe büründü. "Kızın Kara Ağa'nın karısı olacak." Ben gözyaşlarıyla babama baktım, mutlu olmuştur diye ama oda duyduklarına şaşırmıştı, bakışlarında ki şaşkınlık bunu beklemediğini gösteriyordu. "Ağalar benim kızım Beyaz on sekizine daha girmedi.. Kara Ağa olmaz, yaş farkı fazla." Babamın cümlesi ile gözlerimi sıkı sıkı kapattım ne duymayı beklemiştim ki.. Babamın dediği gibi aptalım ben aptal.. Hala benim için mücadele eder sanmıştım. "Oğlunun hatası da kapanmıştır." Duyduğum sözler ile gözlerimi açtım, bu sözler benim gözlerimi açarken, babamı da susturan gene bu sözler oldu. "Kızına düğün falan yapılmayacak, şimdi git bir daha da karşıma çıkmayın, konağın kapısının önünden dahi geçtiğinizi görmeyeyim." Hizo Ağanın sözlerine karşılık babam başı yerde kafasını sallayarak geri geri gitti.. "Baba bırakma beni.. baba yapma lütfen.." Peşinden koşarken ayağımın burkulmasıyla kendimi yerde buldum. Babamın beni bırakıp gidişini yerden göz yaşları içinde izledim. Konağın kapısının kapanışı benim yeni hayatımın kapısının açılmasıydı, cehennem gibi bir hayat yaşamamın en büyük suçlusu babamdı. Gitmişti.. Beni bırakıp gitmişti. Evladını bırakıp. Göz yaşlarım akarken konağın kapısına baktım, geri gelirdi belki anlardı yanlış yaptığını... Çok geç değildi bu hatasından dönebilirdi. Acıyan bileğimle ayağa kalkıp bekledim gelir diye. Ne babam geldi nede o kapı geri açıldı. Yanımdan Ağalar tek tek gitti bazı aşiret büyükleri bana acıyan gözler ile bakarken bazı Aşiret büyüklerinin bakışlarında körlük vardı. Aşiret büyükleri tek tek gitti ama babam gelmedi.. Avluda benim için zaman durmuştu sanki. Karşıma biri geçip dikildi, sadece beyaz gömleğini görebiliyordum. Gömleğin kollarını yarıya kadar katlanmıştı. Ellerini sıkıyordu. Bana sinirliydi. Bense kaderime iki sinirli yürek ne kadar öyle kaldık bilmiyorum ama bir süre sonra kendime geldim etrafa baktım. "Kahya !" Bağırmasıyla geri geri gittim. Konağın kapısı açıldı, içeriye biri koşarak geldi. Önünü ilikleyerek saygılıca konuştu. "Buyur Ağam. " "Hocayı al gel !" Kahyayla beraber anlamsız bakışlar içinde ona baktık. "Ta.tamam Ağam." Gözlerimi kırpıştırarak ona bakmayı ilk kez ben bıraktım. Bir taraftan burnumu çekiyor bir taraftan da gözümden akan göz yaşları sildim. Her ne kadar yenileri göz pınarlarımdan taşsa da, Son kez karşımdaki adamın harelerine baktım. Bakışlarından belliydi iyi olmadığı, ismi gibi hayatımı karartacağı da.. Yanımıza bir kadın geldi. "Gel kızım içeri geçelim." Dedi sevecen yüz hali bugün yaşattıklarım arasında iyi gelen tek şeydi. "Teşekkür ederim ben gitmek istiyorum." Kapıya doğru yürürken bileğimden tutmasıyla bir adım bile atamadım. Evlilik ama içi boş bir evlilik bizim ki.. Evliliğimizde her şey vardı ama sevgi, şefkat, aşk yoktu.. Kız çocukların kaderi annelerine çekermiş önce bileğimde ki ellere sonrada bakışlarımı onun boş bakan gözlerine çevirdim. Ne doğruymuş. Ben babama benzeyen bir adamla evlenmiştim. Kara Yıldırım. . .
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE