Seni Yatağıma Götüreceğim

628 Kelimeler
3. BÖLÜM "SENİ YATAĞIMA GÖTÜRECEĞİM" "Gece!" diye haykırdı Buğra. "Sonunda! Neden telefonlarımı açmıyorsun? Neden iki saattir kapıyı açmıyorsun?" Sağ elimle kapıyı tutarken sol elimi kirişe yasladım ve içeriye girmemesi için bedenimle bir set oluşturdum kapıda. Adamın hemen kapının arkasında, yanımdaki ezici güçteki varlığı ellerimin titremesine neden olmuştu. "Neyin var senin bembeyaz olmuşsun? Sanki hayalet görmüş gibisin?" Bu mafya bozuntusu, ödümü kopartan adam silahı kapının arkasından Buğra'ya doğru doğrulturken çenemi hafifçe kaldırıp güç toplamaya çalıştım. "Ne var Buğra?" "İçeri gelebilir miyim?" "Hayır, müsait değilim. Yarın konuşalım mı?" Buğra bakışlarını benden alıp kafasını sağa sola oynatarak meraklı bakışlarla, aralık olan kapıdan içeri bir bakış fırlattı. "Yoksa biri mi var içeride?" "Ne- ne?" diye kekeledim. "Ne saçmalıyorsun sen?" "Özür dilerim..." diye mırıldandı. "Sadece seninle konuşmak istiyorum... Seni teselli etmek istiyorum... Hakan, Duru ve Meltem'de çok merak ediyor seni. Telefonlarımıza dönmüyorsun. Ama en çok ben merak ediyorum Gece..." "Buğra lütfen..." diye yalvardım. Bu gerizekalının derhal buradan gitmesi gerekiyordu. İçinde bulunduğu tehlikeye dair en ufacık bir fikri bile yoktu. "Sonra konuşalım şuan çok yorgunum, uyuyacağım." "Gece!" Kapıya elini koyduğu an korkum beni tekrar ele geçirdi. Acilen bu salağın siktir olup gitmesi için bir şeyler yapmam gerekiyordu. "Buğra!" diye bağırdım. "Konuşmak istemiyorum, anlamıyor musun?" "Ben..." dedi sesi azalırken. "Bunu sana bu zamana kadar söylemediğim için hep kendimi kötü hissettim. Babamın ölümü... Senin cenazeden sonra asla bizimle görüşmemen... Hala böyle tavır koyman, bizi, beni itmen..." "Ne?" dedim merakla. Yoksa babamın cinayeti hakkında bir şey mi biliyordu? Bir şeyleri saklayıp vicdan mı yapmıştı şimdi? "Ben sana çok aşığım Gece," dedi fısıldayarak. "İzin ver içeri gireyim. Seni seveyim, okşayayım, izin ver bana seni yatağında mutlu edeyim, acılarını paylaşayım..." Bir tık sesi dikkatimi dağıttığında, kapının ardında bekleyen ölümcül ve uğursuz herif kendini hatırlattı. Anladığım kadarıyla ateş etmek için silahın emniyet kilidini açmıştı. Yüzünde korkunç bir ifade vardı ve sabrı tükendiği ortaydı. Tabii aynı zamanda benim zamanımında... "Hayvan mısın?" diye bağırdım Buğra'ya. "Gecenin bir yarısı beni sikmek için kapımda oturmuş yalvarıyorsun. İğrençsin. Defol!" Bir an önce gitmesi için çıkmıştı ağzımdan bu sözler ama bir yandan da düşüncelerim dilime doğru yol izlemişti sanki. Buğra beni şaşkına uğratmıştı ama ondan daha büyük dertlerim vardı şimdi. Kapıyı kapatmaya çalıştım ama Buğra yine engelledi. "Hayır Gece hayır! Beni yanlış anladın!" "Siktir git buradan! Bu gece olmaz. Hemen git." "Neden?" diye sordu Buğra yalvarır bir ses tonuyla. "Çünkü," dedim gözlerimi kapatarak. Asla edepsiz bir insan olmamıştım ama Buğra'yı buradan kovmanın tek yolu onu incitip, hayal kırıklığına uğratmaktı. Aksi halde peşimi bırakacak gibi durmuyordu. "Çünkü?" "Çünkü içeride, yatağımda başka biri var Buğra anladın mı ve ben onu daha fazla bekletmek istemiyorum. Hemen git buradan!" Kapıyı suratına çarpmadan hemen önce hayal kırıklığı ile bana baktığını gördüm. Ama şuan umrumda bile değildi. Tek umrumda olan şey Buğra'nın artık güvende olduğuydu... Kapının arkasındaki adam, delici mavi gözlerini bana çevirdi. Elinde hala tehditkar bir şekilde silahı tutmaya devam ediyordu. Buğra'nın, birkaç saniye kapının önünde dikildikten sonra uzaklaşan adım sesleri kulağıma ulaştığında rahat bir nefes aldım. Adamın tek kaşı havalandı ve uzanıp önce burnuma dokundu sonra çenemi tuttu. "Demek beni daha fazla bekletmek istemiyorsun güzelim? İstersen hemen yatağa geçebiliriz." Elindeki silaha rağmen korkusuzca eline uzanıp ittirdim. Beni orospu mu sanıyordu bu herif? "Siktir git," diye hırladım. "Şimdi söyle, sen kimsin ve ne istiyorsun?" "Ağır ol," diye uyardı beni dişlerinin arasından. Silahını beline yerleştirirken öfkeyle ona baktım. "Ne isti- isti-" Birden öyle keskin bir şekilde başım döndü ki, ayakta durmak zorlaşmaya başladı. İçime bir fenalık hissi çöreklenirken ensemde bir ağırlık oluştu. "Ne istiyor-" diye denedim tekrar ama nafileydi. Şövaleye tutunmayı denedim ama her şey yere devrildi. Şövale, babamın tablosu, şövalenin alt kısmındaki boyalar... Sonunda gözlerim kararırken, adam beni hızla belimden kavradı düşmemi engelledi. Beni ölmekte olan yaralı bir kuş gibi kollarıyla sararken, gördüğüm son şey mavi gözleriydi. "Şimdi uyu güzelim, söz veriyorum seni kendi yatağıma götüreceğim..." Ve bilincim tamamen kapandı...
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE