Sen. sen ne Ali'sinden bahsediyorsun?
-Benim çocukluğum, ailem, dünyam olan Ali'den bah-
sediyorum.
-Ben, ben...
in an Cat na eri
Sadi henüz cevap veremeden içeriye çirkin, cılız görevli girdi. Sadi hemen uyumuş numarası yaptı. Ömer Bey ise Sadi'nin yatağının yanında görevliye yakalandı.Hey deli ne işin var orada, yoksa o deliye zarar mı verecektin?
-Ben...
-Sen, sen benimle gel hemen.
-Beni rahat bırak ben uyuyacağım.
-Merak etme şimdi sana öyle bir şey yapacağım ki çok iyi uyuyacaksın. En az 1 haftalık uyku ısmarlayacağım sana.
Çirkin görevli Ömer Bey'i alarak bir boş odaya götürüp sandalyeye bağlandıktan sonra kafasına taç gibi bir şey taktıktan hemen sonra Ömer Bey'e elektroşok verdi. Ömer Bey'in aklında olan tek şey Sadi idi. Elektrik ve- rilince unutmamak için sürekli Sadi, küçüklük arkada- şım Ali, Sadi küçüklük arkadaşım Ali diye mırıldanı- yordu. Sonra görevli Ömer Bey'i tekrardan 1. koğuşa gö- türdü. Ömer Bey, baygın halde idi ve yatağına yatırdık- tan sonra odadan ayrıldı. Görevli çıkar çıkmaz Sadi, Ömer Bey'in yanına giderek ona uzun uzun sarıldı.
-Demek sensin haaaa demek benim küçük kardeşim sensin. Burada ne işin var, neden buradasın? Hemen aç gözlerini hayatını nasıl riske atıp buraya gelirsin? Re- simlere baktığına göre sen akıl hastası değilsin, peki ne sana rol yaptırıyor? Hadi Ömer aç gözlerini sorularımı cevapsız bırakma.
Sadi. Cemil'in yataktan aniden kalması ile kendini yerde sürünerek ranzasına attı. Sabah olunca Ömer ile konuşa- cağım, onu ne kadar çok aradığımı ama bulamadığımı anlatacağım.
Sabah olduğunda Sadi heyecanla erkenden uyandı. Bu- gün iki kardeş yıllar sonra tekrar bir araya gelecek di- yordu. Fakat saatler geçmesine rağmen hala Ömer Bey uyuyordu. Öğlen oldu, ikindi oldu uyanmadı. Akşama kesin uyanır Sadi, moralini bozma diye kendi kendine moral veriyordu. Fakat öyle olmadı. Ömer Bey saat 22:35 gibi uyandı fakat etrafı boş bakışlarla süzüyordu. Sadi heyecanla yanına gitti ama Ömer Bey'de hiçbir tepki yoktu. Sadi, Ömer Bey'in hafıza sorunu yaşadığını anladığı anda yıkıldı. Gözyaşları içerisinde;
-Ömer beni hatırlıyor musun?
-Sadi seni hatırlıyorum tabi, ilaçları biriktiriyorsun.
-Başka bir şey hatırlamıyor musun?
-Hayır ne hatırlamam gerekiyor ki?
-Aaaa hayır, hayır bir şey yok. Sen dinlen.
Sadi, büyük bir hayal kırıklığına uğradıktan sonra yata- ğına geçti. Sadi moralini bozma en azından ilaç biriktir- diğimi biliyor, demek ki sadece son birkaç günü hatırla- mıyor. Onu da kısa sürede hatırlayacaktır. Hem sen bir psikiyatristin kendine gel ve dostunu iyileştir. Bir anönce dostunu iyileştir, kardeşini iyileştir. Ben burada olan bitenleri öğrenmek için rol yaparak girdim. Peki Ömer neden burada tanrım?
Evet Sadi de bir psikiyatristti. Buraya o da Ömer Bey gibi rol yaparak sızmıştı. Buraya geleli 7 ay olmuştu. Birçok araştırma yapmış, Deliler Koğuşu'ndaki tüm iş- lenen suçları biliyordu. Ömer geleli ise artık 4 ayı geç- mişti. Aldığı elektroşok yüzünden hafıza kaybı yaşı- yordu. Günler hızla geçiyor, Ömer Bey'de ise pek bir ilerleme yoktu. Sadi ise dostunun gözleri önünde olma- sına rağmen sarılamadığı için kendini yiyip bitiriyordu.
Bu böyle olmayacak, bir şeyler yapmam gerekiyor. Ömer'e kendimi hatırlatmam gerekiyor diye sürekli mı- rıldanıyordu.
Koğuşta her gün 12:00 ile 14:00 arasında bahçeye ben- zer dört duvar ile çevrili ama en azından gökyüzünü iz- lenebileceği, hava alına bileceği bir yer vardı. Ömer Bey'de sigara içmeye çıktı. Görevliden iki sigara aldı. Herkesin iki sigara hakkı vardı. Ömer Bey de bu hakkını kullandı. Sigarasını alarak bir köşeye çekildi, o sıra si- gara kullanmayan Sadi de sigara alarak bahçeye geldi. Ömer Bey'in yanına oturdu. Ömer Bey'in sigarasından kendi sigarasını yakarak içmeyi denedi. Ama oldukça başarısız bir deneme idi. Öksürmekten gözlerinden yaş- lar yanaklarında süzülüyordu. Ömer Bey hafifçe Sadi nin sırtına üç kez vurduktan sonra sıvazladı. Ömer Beysigarasını içtikten sonra yere atarak tam üstüne basacaktı ki Sadi yerinden fırlayarak sigarayı alarak küçücük ka- lıncaya kadar içti. Ömer Bey şaşkınlık içinde bakıyordu. Çünkü Sadi nin bu hareketi ona küçüklüğünü hatırlat- mıştı.
Yıllar önce Ömer Bey yetimhanede iken sigaraya başla- mıştı. Henüz 13 yaşında idi. Yerdeki yarım kalan bir si- gara bulunca hemen onu alıp izmariti cebindeki çakmağı ile yakıp içerdi. Sadi ne zaman içmek istese öksürür, ya- naklarından gözyaşları süzülürdü. Ömer Bey de onun sırtını üç kez vurur sonra da sıvazlardı. Sadi'de geçmişi hatırlatabilmek için izmariti içmeye çalışmıştı. Ömer Bey, sırtını duvara yasladı, ikinci sigarasını yaktı o anda bir şeyler hatırladı.
Sadi biliyor musun benim küçüklüğümde Ali diye bir arkadaşım vardı biz yetimhanede sigara izmaritini topla- yıp içerdik. Aslında benim için toplardık o senin gibi ök- sürürdü, içemezdi.
ben ner
-Aaa gerçekten mi nerelerden toplardınız?
Otobüs durağı vardı yurdun orada çok olurdu. İnsanlar sigara içmeye başlıyorlardı, sonra otobüs gelince yarım bırakıp gidiyorlardı. Tabi bizde alıyorduk.
-Eee anlat daha neler yapıyordunuz?Biz onunla her şeyi birlikte yapıyorduk. O benim her şeyimdi. Ama, ama...
-Ama ne?
-Ama, bir gün onunla bahçede üç taş oynuyorduk. Onu başka bir yetimhaneye gönderdiler. Ben onu sürekli ara- dım ama bulamadım. Tüm yıllarım onu aramak ile geçti. Ben psikiyatrist oldum, o da tıpkı benim gibi psikiyatrist olmak istiyordu. Birlikte tüm kimsesiz çocuklara yardım edecektik. Kim bilir nerde?
-Ömer belki o da psikiyatrist olmuştur.
-Belki de kim bilir.
O sırada görevli gelerek saat iki çakmakları bırakın ve içeri girin hemen. Sadi ve Ömer de 1. koğuşa girdi. Her- kes kendi köşesine çekilmişti ki Remzi aniden ayağa fır- ladı. Bu böyle olmayacak, bunlar kapıyı kilitliyor. Bu yüzden ben bir kapı yapacağım ve hep birlikte bahçeye çıkacağız. Özgür olacağız...
Cemil;
-Hey remzi nasıl kapı yapacaksın?
Remzi nerden bulduğu bilinmeyen bir tebeşir ile duvara koca bir kapı çizdi. "İşte bu bizim kapımız."
Furkan;
Ama Remzi benim boyum uzun ben o kapıdan geçe- mem.
Ahmet;
Bende kiloluyum, ben de o kapıdan geçemem.
Hey susun artık, elbette onu da düşündüm. Ama bu sihirli kalemin bitmesini istemiyorum. O yüzden küçük bir kapı yaptım. Cemil sen eğilerek gir, Ahmet sende yan yan gir. Bu kadar basit.
Ahmet;
-Sen çok akıllısın Remzi.
-Şimdi ben