Resmen beynini yıkamışlardı. Ömer Bey, uzun süre yatağından Cemil'i süzdü, verdikleri elektroşokun nasıl bir etki yaptığını anlamak istiyordu.
Bunu düşünürken birden aklına yine Sadi geldi. Onunla hayatları aynı idi. O da yetimhanede yetiştirmişti, o da arkadaşını özlüyordu.
Gecenin geç saatlerine kadar bekledikten sonra Sadi'nin apar topar yastığının altına sokuşturduğu resimlere ba- kabilmek için herkesin uyuduğundan emin olduktan sonra Sadi'nin yanına usulca yaklaştı. Tıpkı kafasının üstünde bir kuş var da uçacakmış gibi adımlarına dikkat ederek Sadi'ye yaklaştı. Elini yastığın altına hafifçe soktu ama resim falan yoktu. Bu seferde yatağın altına doğru elini soktu. Eline iki tane resim geldi. Resimleri aldıktan hemen sonra tuvalete giderek ışığı açıp resmebaktı. Gördükleri onu şok etmişti, çünkü uzun zamandır merak ettiği kişi aslında kendisi idi.
Yetimhanede izini kaybettiği tek dostu Ali mi şimdi bu, ben nasıl onu tanı- yamadım, peki neden ismini Sadi diye değiştirdi, nasıl oldu da Deliler Koğuşu'na düştü? Aman Allah'ım çıldıracağım, ne yapmalıyım. Gidip boynuna sarılmalı mı- yım? Yoksa onun beni hatırlamasını mı beklemeliyim? Belki o da benim gibi buraya sızmak için gelmiştir. çünkü ilaçlarını içmiyor. Rol yapıyor olabilir, Allah'ım bana yardım et.diye bağırmaya başladı
Ömer Bey, sakinleştikten sonra resimleri alarak Sadi'nin yani Ali'nin tekrar yatağının altına sokuşturduktan sonra tam ranzasına doğru geçecekti ki Sadi, Ömer Bey'in bi- leğinden tuttu. Ömer Bey'in kalbi çıldırmışçasına atı- yordu. Arkasını usulca dönerek;
-Ali sen misin?