“Bak,” diye fısıldadım parmak uçlarımı kalçasının arasındaki sıcak, ıslak çatlağa doğru kaydırırken. “Amın ne kadar da ıslak... Ne kadar da hazır benim için. İnat etmekten vazgeç.” “Hayır... Bu doğru değil... Sadece su...” diye mırıldandı nefesi kesik kesik. Alaycı bir sırıtış oluştu yüzümde. “Su bu kadar sıcak ve yapışkan olmaz, Ceylan. Kendini kandırma.” Parmaklarımı öne doğru getirip, kadınlığının dış dudaklarında gezindim. Pürüzsüz teninin arasından sızan o inanılmaz sıcaklık ve ıslaklık, içimdeki canavarı daha da azdırıyordu. Hafifçe, çok hafifçe, orta parmağımla klitorisine dokundum. Ceylan’ın tüm vücudu elektrik çarpmış gibi sıçradı. “Ah! Yapma!” diye bağırdı ama sesi bir çığlıktan çok bir inlemeydi. Elleriyle benim koluma yapıştı ama itmeye mi çekmeye mi çalıştığı belli değildi

