bc

Kendini sev

book_age18+
2.8K
TAKİP ET
23.5K
OKU
family
HE
confident
single mother
heir/heiress
drama
sweet
bxg
highschool
office/work place
musclebear
civilian
like
intro-logo
Tanıtım Yazısı

"Yeni anlaşma imzalayacağımız müşterimiz gelecek hazırlan "diyen Rahmi amcanın sesiyle harekete geçtim.

Bütün hazırlıklar tamamdı. Toplantı salonun yanındaki odama gittim kapı hafif aralıktı kafamı kaldırmamla gördüğüm şeyle şaşkına döndüm.

" Şansıma tüküreyim"

Rahmi bey biriyle konuşuyordu yeni anlaşma imzalanacak ortak olmalı ama olmasın lütfen adamın yüzündeki morluğun sebebi benim sonuçta....

chap-preview
Ücretsiz ön okuma
Güncelleme
Ne zaman karar vermiştim? Sahi, hangi ara bu kadar değişti? Hayalini kuruyordum; en son hatırladığım, insan hayalini yaşarken bile inanmakta zorlanıyor... “Ben Eylül, 35 yaşında, iki çocuk annesi bir kadınım. 30 yaşında, ani gibi görünen ama aslında içimde uzun zamandır olgunlaşan bir karar verdim: 12 senelik evliliğime son verdim. Bitirebilmek için çok çabaladım. Hayatımın her döneminde olduğu gibi bu kez de mücadele ettim ama bu defa savaşım bana iyi geldi. 15 yaşındaki kızım ve 8 yaşındaki oğlumla birlikte, zorlansak da mutlu bir şekilde yaşıyoruz beş yıldır. Meğer mutluluk o kadar da zor değilmiş...” --- 5 YIL ÖNCE “Ben artık boşanmak istiyorum.” dedim. “Ne boşanması? Saçma saçma konuşma, rahat mı battı sana?” diye çıkıştı. “Evet, rahat battı. Biraz rahatsız olayım istiyorum.” “Olmuyor Yusuf! Kaç kere söyledim sana, olmuyor. Senden hiçbir şey istemiyorum. Sözleşmeyi hazırladım. Malın, mülkün, ev, arsa, araba… ne varsa hepsi senin. Çocuklarını asla sakınmam; istediğin vakit görür, istediğin kadar vakit geçirirsin. Ama artık paylaşmadığımız bu evliliği sürdürmek istemiyorum.” diyerek önüne koydum sözleşmeyi. Gayet makuldü. Evdeki onun özel eşyaları hariç her şey bana kalacaktı. Dini nikâhta biçilen mehir altmış gram altını saymazsak, gerisi ona aitti. Çocuklar ise ilgisizliği yüzünden zaten benim olacaktı. “Saçma sapan konuşma! Bir de sözleşme yazmış kafasına göre. Yok boşanmak falan...” diye bağırdı. O an son kozumu oynadım: “Ya bu sözleşmeyi imzalarsın ya da çekişmeli boşanırız. Nafaka yetmez; manevi tazminatla birlikte donuna kadar alırım. İsterse senelerce sürsün! Anladın mı beni?” dedim. Rengi değişmişti. Düşünüyordu... Ama ben onun ciğerini bilirdim. “Şimdi karar ver. Ya imza atarsın ya da yıllarca sürecek davalarla uğraşırız. Ama benim seninle evli kalmaya tahammülüm yok artık.” --- ŞİMDİKİ ZAMAN Arkadaşım, can yoldaşım, bacım ne kadar “Neden her şeyi bıraktın?” diye kızsa da istemiyordum. Hiçbir şeyini... Sadece sakin bir hayatı istedim. Hem çalışıp hem çocuklara bakmak elbette yorucuydu ama zihin yorgunluğundan iyiydi beden yorgunluğu... --- YAZARIN ANLATIMIYLA GEÇMİŞTEN BİR ANI “Hayatım, bu beşinci gözlükçü. Miyop olduğu için özel cam gerekiyormuş, o da pahalıymış. Ne yapayım? Bak reçetenin günü dolmak üzere. Almamız lazım, çocuk tahtayı göremiyorum diyor.” “Bin lira da ne? Çok para! Biraz daha düşsün, söyle.” dedi adam. Eylül derin bir iç çekti. Diğer optikçiler 1800 liradan aşağı fiyat vermezken burada 1200’e bulmuştu. Ama eşinin bunu kabul etmeyeceğini biliyordu. Ona bin lira dedi, kalanını kendi tamamlayacaktı. Çocukları babasının evinden getirmişti ya. Üvey babaya mahcup olmasın diye özen gösteriyordu dışarıdan bakınca. Ne yazık ki adamın kendi öz çocuğuydu. Ama adam o miktara da itiraz etti. Gözlükçü şaşkın bakışlarla telefonda pazarlık eden kadını izliyordu. “Pazarlık ederim, fiyatı düşürürüm.” diyordu kadın. Adam, pazarlık lafını duydukça daha da şaşırdı; çünkü son fiyatı çoktan söylemişti. Dükkan sahibi içinden, “Madem bakmayacaktı, çocuklu kadınla niye evlendi?” diye geçirdi. “Abi sen gözlüğü hazırla. Ama karttan 900 çekelim, kalanını sana nakit vereyim, olur mu?” “Tabii ki, sıkıntı olmaz.” dedi ama hâlâ anlam verememişti. Eylül bu anıyı hatırlayınca gözleri doldu. Bunun gibi o kadar çok şey yaşamıştı ki... O adamdan bir kuruş bile istemeyecekti. Çalışır, kazanır, yine de ayakta dururdu. Ve öyle de yaptı. “Arkadaşım, sen biliyorsun olanları. Bitti artık. Yeni güncellemede kimseye eyvallah yok.” dedi. En yakın arkadaşı dostuna. Eylül’e göre, 30 yaşında kendine bir “güncelleme” gelmişti. Artık kimsenin onu sevmesi için uğraşmayacak, kendini sevecek, kendini el üstünde tutacaktı. Bazen “Neden beni hiç seven, koruyan olmadı ki?” diye içlense de mutluydu. Çocuklarına bağırmadığını bile fark etmişti; çünkü onu darlayan kimse yoktu. Maddiyata hiçbir zaman önem vermemişti. Hep elindekilerle yetinmeyi bilmişti. Kazandığını çocuklarına harcamak mutluluktu onun için. Ve artık kimse ondan hesap sormuyordu. Rahattı kafası; yorulsa da bedeni, umurunda değildi. Boşanmak elbette kolay olmamıştı. Ne annesinden, ne erkek kardeşinden, ne de abilerinden yardım istemişti. Babası da iki yıl önce vefat etmişti. Ailesi kötü insanlar değildi ama Eylül’ün anlam veremediği şeyler vardı. Annesi, tek kız çocuğu olmasına rağmen hiç sevgisini göstermemişti. En azından Eylül’ün bakış açısıyla... Hiç sarılmamıştı. Doğumlarında bile yanında olmamış, hep kocası Yusuf’u öne sürmüştü: “Yok, çok hesapçılar; ben onların evine gelip yemek yemem.” diyerek gelmemişti. Eylül anlam veremiyordu. Annesi kaç yaşındaydı? İki gelini vardı, ama hesabı hep ona kesmişti. “Nişanlıyken anlayıp neden ayrılmadı?” diye suçluyordu. Oysa evlenmesi için baskı yapan da annesiydi. 18 yaşında, bir kere başı okşanmamış, sevgisiz büyümüş Eylül; bir erkeğin ilgisini sevgi sanıp kapılmıştı. Sonra da “evlendi” diye suçlu olmuştu. İşte bu yüzden onlardan da yardım istememişti.

editor-pick
Dreame-Editörün seçtikleri

bc

AŞKLA BERDEL

read
78.7K
bc

ÇINAR AĞACI

read
5.6K
bc

HÜKÜM

read
221.8K
bc

Ne Olacak Halim (Türkçe)

read
14.2K
bc

MARDİN KIZILI [+18]

read
516.1K
bc

PERİ MASALI

read
9.5K
bc

Siyah Ve Beyaz

read
2.8K

Uygulamayı indirmek için tara

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook