Önizleme
Küçük bedenimi esir alan beyaz kefenimle yatağın en ucuna oturmuş azrailimi bekliyordum. Bedenim zangır zangır titrerken gözyaşlarımı tutmakta zorlanıyordum. Henüz on altı yaşıma yeni girmiştim ve girdiğim gibi babamın beni sattığını öğrenmiştim. Evet, beni sattığını diyorum çünkü babam beni satmıştı!
Urfanın güçlü ve zengin bir ağasına beni başlık parası adı altında satmıştı. Bir kez yüzünü görmediğim, sadece ismini bildiğim Rêzan ağaya satıldım. Onun hakkında tek bildiğim ise Urfa’ya namını salmış olmasıydı. Onun gibi bir ağanın neden benim gibi köylü ve çapulcu bir kızla evlendiği hakkında bir fikrim yoktu.
Her iki nikahımızda kıyılırken başıma bir kurbanlık koyun gibi kırmızı bez parçası örttüler. Onu görme şansım hiç olmamıştı ve kaç yaşında olduğunu bile bilmediğim bir adamın nikahı altındaydım. Kaynanam bir köylü kızı olduğum için benden nefret ederken, görümcelerim ve kocamın abileri bana sevecen davranıyorlardı.
Kapı sertçe açıldığında beyaz kefenimin eteklerini sıkıca kavradım. Yaşadığım korku ve stresten kaynaklı mideme ağrılar girerken sessizce ağlamaya başladım. Başımdaki bez parçası sertçe çekildiğinde çenem kavranmıştı. Yüzümü kaldırdığında satıldığım adama aciz bakışlar atmakla yetindim.
Bana çatılan kaşlarıyla bakarken onu ilk defa gördüğüm için yüzünü incelemeye başladım. Benden oldukça uzun boyluydu. Şekilli kaşları ve kemikli bir çehreye sahipti. Siyaha çalan gözleri kömürü arındırırken bana sakin bakıyordu.
“Benimle evlenirken ağlamıyordun, şimdi mi ağlıyorsun?” demesiyle hıçkırdım.
“B-ben evlenmek istemedim.” dememle gerildiğini gördüm.
“Bunu bana değil, o piç babana söyleyecektin!” diyerek geriledi.
“Soyun!” dediğindeyse hızla yerimden kalkıp ayaklarına kapandım.
“Ağam ben istemiyorum, yalvarırım bana dokunma. Ben daha on altı yaşına yeni girdim ağam. Bana dokunursanız ben ölürüm, kaldıramam yalvarırım yapmayın.” dedim acıyla ağlarken.
On altı yaşındaki bir kız çocuğu kız arkadaşlarıyla oyun oynamak yerine, bir adamla evliydi.
Rêzan ağa bana üstten sert bakışlar atarak kolumu sertçe kavradı. “Ne dersin lan sen?!” diye bağırdığında kolumun acısından daha şiddetli ağladım.
“Ağam yemin billahi on altı yaşındayım. Nasıl oldu bilmiyorum ama babam kimliğimi benden aldı, bir şeyler yaptı! Ben okumak istiyordum ağam!” öfkeyle kolumdan ittiğinde işaret parmağını bana doğru salladı.
“Eğer sana dokunmamam için bana yalan söylüyorsan işte o zaman kendini benden koru!” dedi. “Ayağa kalk!” tekrar bağırdığında korkuyla dediğini yaptım ama bacaklarım beni çok zor tutuyordu.
“Ağam yalvarırım…”
“Üzerindeki iğrenç gelinliği çıkar ve dolaptan pijama alıp onları giy. Sonrada yat uyu.” yüzüme bir kez olsun bakmadan odadan çıktı. Kapıyı şiddetle çarptığı için duvarda asılı duran çerçeve yere düşmüştü. Plastik camı olmalıydı çünkü çerçeve kırılmamıştı.
Gözlerimden akan yaşları silip yerdeki çerçeveyi alıp masanın üzerine koydum. Bu oda bana çok yabancıydı, tıpkı evin yabancı olduğu gibi. Ben evime gitmek istiyordum, anam ve kız kardeşimle oturmak istiyordum. Tanımadığım bir adamın yatağında yatmayı istemiyordum.
Dolabı açıp içinde göz gezindirdiğimde açık saçık olan kıyafetleri görünce yanaklarım yandı. Bu gecelikler bana göre değildi. Onlar bana göre çok açıktı. Gecelikleri karıştırdığımda arkada bulduğum lacivert saten çizgili pijamaları elime aldım. Gecelik değildi, pijamaydı.
Rêzan ağanın her an odaya gelecek olmasının korkusuyla elimi çabuk tutmaya çalıştım. Gelinliğimin iplerini masada duran makasla kesip gelinliğimi çıkarttım ardından çizgili pijamaları hızla giydim. Gelinliği divanın üzerine koyup yatağa oturacağım sırada aşağıdan gelen gürültülü bağırtılarla kapıyı aralayıp dışarı çıktım.
“Ulan bana yirmi yaşında kadın yerine on altı yaşındaki bir çocuğu mu aldınız?! Onu mu karım yaptınız lan?! Ulan çıldıracağım. Evlenmek istemediğim için böyle bir ceza mı verdiniz lan bana?!” Rêzan ağa öfkeyle bağırıyordu.
“Ne dersin sen oğul?!” diyen kadın hevjîn hanımdı. Rêzan ağanın annesiydi.
“Ne mi derim?! On altı yaşında bir kız çocuğunu bana almışsınız derim ana!”
“İmkanı yoktur!” dedi Şîyar bey. Oğluna inanamıyordu, oğlunun söylediklerine inanamıyordu. “Böyle bir şey olamaz!” dedi tekrardan.
“Olmuş baba!” diye bağırdı Rêzan ağa öfkeyle. “Ulan kız korkudan içeride ağlıyor! Hay ben kafamı sikeyim!” diye bağırdığında Şîyar bey’in öfkeli sesini duydum.
“Konuştuklarına dikkat edesin oğul!”
“Yalan mı?!” dedi Rêzan ağa tekrar. “Bu kızı baba evine geri yollayın, onu hemen boşayacağım!”
“İmkanı yoktur!” dedi Şîyar bey hiddetle. “Törelerimizi bilirsin! O kız bu evden anca kefeniyle çıkar oğul!” bu cümleleri duyduğumda gözlerim dolmuştu.
Kefenimle çıkardım değil mi? Bizim törelerimiz böyleydi. Gelinlikle girdiğin bir evden anca kefeninle çıkabilirdin, bu iğrenç şey bizim törelerimizdi.
Kalbimde ağır bir kaya hissettim, acıyla sızlıyordu. O koca kayanın ağırlığından dolayı ezilmişti. Elimi kalbime götürüp sessizce ağlamya başladım, ben bu evden çekip gitmek istiyordum fakat yapamazdım.
“Ulan ben sizin o üç kuruşluk vicdanınıza tüküreyim! Allah sizi ıslah etsin!” Rêzan ağa son sözlerini söylediğinde merdivenlerde duyduğum ayak sesleriyle panikledim. Hızla odaya girip yatağa sindiğimde odaya girip sertçe kapıyı kapatmıştı.
Öfkeyle masaya tekme attığında daha çok korktum. Böyle bir adamla evli olmak beni daha çok korkutmuştu. Bana zarar verir miydi? Canımı yakar mıydı? Ya da şimdi bana gelip vurur muydu? Benimle olmak için beni zorlar mıydı? Korkudan dolayı ellerim titrerken yanımda bir çöküş hissettim. Yatağın kenarına oturmuştu.
“Ne istersin benden küçük gelin?” dediğinde başımı kaldırıp ona baktım.
“Eve gitmek isterim Rêzan ağa.” dediğimde şakaklarını ovaladı.
“Daha kolay bir şey iste küçük gelin.” dediğinde yutkundum. Okumak. Okumama izin verir miydi?
“Okumak isterim Rêzan ağa.” dediğimde verecek cevabından korktum.
Bizim buralarda kızların okuması değil evlenmesi ve çocuk yapması gerekiyordu. Kocalarına hizmet etmeleri gerekiyordu çünkü buralarda kızların bir değeri yoktu -tabii iyi bir babaya denk gelirseniz her şey daha farklı olabilir- ben kötü bir babaya denk gelmiştim.
“Başka ne istersin küçük gelin?”
“Zamanı geldiğinde seninle boşanmayı isterim Rêzan ağa. Hissederim ki, ailen benim okumama karşı çıkacaktır ve mesleğimi elime aldığımda işe gitmemem için elinden gelen her şeyi yapacaklardır. Bunun için zamanı geldiğinde boşanmak isterim.” dediğimde yutkundu.
“Okuyacaksın küçük gelin, zamanı geldiğinde ise sen beni değil ben seni boşayacağım. Seni buradan göndereceğim, kimsenin bulmasına izin vermeyeceğim. Bunu yapacağım çünkü hak ediyorsun küçük gelin, sana asla dokunmayacağım çünkü bir sapık değilim. Şimdi sen yatakta uyu, ben divanda uyurum. Sakın ola ben yokken anama kendini ezdirme, bacılarım ve erkek kardeşlerimde dahil.” her konuştuğunda umutlandım.
Rêzan ağa ile beş dakika önce tanıştığımızda onun beni öldürecek olmasından ya da benimle zorla birlikte olmak isteyeceğinden çok korkmuştum. Şimdiyse karşıma geçmiş benim isteklerimi yerine getireceğini söylüyordu. Her ne kadar bunların şaka olduğunu düşünsem bile Rêzan ağa ciddiyetiyle karşımdaydı. Yanımdan kalkıp banyoya gittiğinde yatağa cenin pozisyonda yatarak duyduklarımın bir hayalden ibaret olmadığını idrak etmeye çalışıyordum.