Bölüm 2: Açık Evlilik

964 Kelimeler
Evlilik hakkında söylenen her şey doğruydu. Bir partner her zaman diğerinden daha mutludur. Benim durumumda, mutsuz olan bendim. Uyuyamayan bendim. Geceleri kocasının uyuyan yüzünü izleyen, bir işaret arayan bendim. Her zaman şüphelendiğim şey olan yani beni aldattığını kanıtlayacak herhangi bir şey arıyordum. Sadece bir kelime söylesin istiyordum, kahretsin, tek bir isim. Tek istediğim buydu. ‘Melike’ de Kaan. Melike de... Ama Kaan asla söylemedi. Bu konuda baya iyiydi. Kontrolü sağlıyordu. Telefonunu kontrol eden, aynı kişiden gelen bildirimleri, aynı numarada olan o küçük resmi gören bendim. Ama gönderenin adını görememiştim, resim boyutundan dolayı yüzü tam olarak tanıyamamıştım ama Melike’ye benziyordu. Mesajları dahi okuyamıyordum çünkü Kaan bildirimlerini özelleştirmişti ve bildirimler gözükmüyordu. Şimdi ise mutfaktayım ve beşinci fincan kahvemi içtim bile. Ve saat daha sabahın altısıydı. "Günaydın." dedi Kaan, içeri girip şakağını ovuştururken. "Sanki biri kafamı testereyle kesmiş gibi hissediyorum." "Dün eğlenmene sevindim." diye cevapladım, sesimi sabit tutmaya çalışıyordum ama burukluk hala orada bir yerlerde duruyordu. Elbette fark etmişti. Her zaman fark ederdi. "Bir sorun mu var?" diye sordu Kaan, bana dikkatle bakarak. "Sorun mu?" "Sen... Bilemiyorum, tuhafsın." Kafamda ondan geriye saydım. Sakin ol Jale. Sakin ol. Ama nasıl olabilirdim? Kaan dün gece beni utandırmıştı ve hatırlamıyordu bile? "İyiyim." dedim. Kaan kendine bir fincan kahve aldı ve masaya oturdu. O masum bakışıyla beni izledi. Bazen ne kadar yakışıklı olduğunu unutuyordum. Güzel, keskin çene yapısı ve parlak yeşil gözleri vardı. Gözleri aşık olduğum ilk şeydi. Üniversite birinci sınıf öğrencisiydik ve Kaan beni öğrenci topluluğu kaynaşma partisine getirdiği bir kızla karıştırmıştı ve benim kız arkadaşı olduğuma yemin etmişti. Ve evet, ben ise kendi başıma bu oyunu oynadım. Bana Simge demesine izin vermekten keyif almıştım. Ve sabah ayılmaya başladığında ve beni tanımadığında ona Simge’nin artık onu istemediğini söyledim ve bunu yaptım. İşlerin sonuçlanma şekli komikti. "İyi olduğunu söylüyorsun." dedi Kaan, sessizliği bozarak, "Ama bana sanki beni öldürmek istiyormuş gibi bakmaya devam ediyorsun." Tırnaklarımı tahtaya geçirerek masanın kenarını kavradım. "Dün gece beni küçük düşürdün Kaan. Kendi kocam bile bana saygı duymazken kim bana nasıl saygı duyabilir?" "Neyden bahsediyorsun?" "Dün o orospu Melike ile yaptığın aptal karaoke performansından bahsediyorum." Kaan alnına dramatik bir şekilde vurdu. "Ah, yine mi bu konu? Sana yüzlerce kez söyledim Jale, endişelenecek bir şey yok. Her zaman onu gündeme getiriyorsun, sanki takıntılıymışsın gibi." "Takıntılı mı?" Bir şeye bardağımı fırlatmak istiyorum ve bu kesinlikle duvar değil. "Çoğu kadının uğruna canını vereceği bir hayatın var." diye devam etti. "Harika bir işin, her gece eve gelen bir kocan var. Kaç kadının bana saldırdığını biliyor musun? Ve yine de ben sana, eve geliyorum. Ailenin faturalarını ödüyorum. Kız ve erkek yeğenlerin için ayrı ayrı güven fonları kurdum. Ama asla yeterli olmuyor değil mi? Her zaman aynı şeyden yakınıyorsun. Melike şöyle, Melike böyle. Çok yorucu olmaya başladı." Şimdi titriyordum işte, kalbim öyle hızlı çarpıyordu ki nefes almakta zorlanıyordum. Ama daha fazlasını söylersem annemi tekrar arayacak ve o da bana nankörlük ettiğimi söyleyecekti. "Kaan’ı boşanmaya zorlamayı bırak Jale." diyecekti. "Kimse ikinci el istemez. Sonsuza dek yalnız mı kalmak istiyorsun? Dizlerinin üstüne çök ve Kaan’a orospu olduğun için özür dile." diyeceğini biliyordum. Duyduğum şeylerdi. "Prensim." dedim "Minnettarlığımı nasıl göstermemi istersiniz? Sizin oyma bir heykelinizi yaptırıp ona tapınmalı mıyım?" "Saçmalıklarını dinlemeye halim yok Jale." dedi Kaan. Sonra gözlerinde bir şey kaydı, garip bir bakıştı. "Aslında, seninle konuşmak istediğim bir şey var. Şu an doğru zaman gibi hissediyorum." Aman Allah’ım. Karnım kasılıyor. Boşanmak isteyecekti. Hissedebiliyordum. Annem beni öldürecekti. Tatil planı için Datça’da bir otel bulmuştu bile. "Ne?" diye sordum, kendimi hazırlayarak. "Açık bir evlilik istiyorum." Ne dedi o? Bir an kelimeler aklıma gelmedi. "Ne?" dedim. "Bu, bir çiftin birbirlerine başka insanları görmeleri için alan tanımaya karar verdiği andır ve-" "Açık bir evliliğin ne anlama geldiğini biliyorum Kaan. Allah’ım Yarabbim ya! Cevabım tabi ki hayır." Bana küçümseyerek baktı. "Sormamıştım. Bundan sonra açık bir evlilik içindeyiz. Beni başka biriyle gördüğünde soru sorma zahmetine girme." Ne dediğinin farkında mıydı o? Ne sikimden bahsediyordu?! Kalbim göğsümde çarptı. "Sadece ben kabul edersem açık bir evlilik olabilir. Ve kabul etmiyorum." Ayağa kalktım, mutfakta volta atıyordum. İçimde kaynayan öfkeyi ve acıyı bastırmaya çalışıyordum. Yedi yıllık evliliğim vardı ve şimdiden kalp krizi geçirmeye yaklaşıyordum. "Çocuk istiyorum Jale." dedi Kaan. "Başka biriyle olmazsam nasıl çocuk sahibi olabilirim?" Kendimi tutamadım ve ağlamaya başladım. "Ama bu benim suçum değil." dedim. "Benim de suçum değil. Belki de ikimizin birliktedir." Bunu söylediğine inanamıyordum. Yedi yıldır deniyorduk, çok para harcamıştık. Ve her zaman cevap aynıydı. İkiniz de sağlıklısınız. Embriyolar sadece garip davranıyordu. Dokuz tüp bebek denemesi olmuştu. Sabahlığımı çözdüm ve yere düşmesine izin verdim. Onun önünde çıplak durana kadar soyundum. Kaan’ın gözleri şaşkınlıkla büyüdü. Yaklaştım ve kucağına bindim. Sonra elini tutup göğsüme koydum. "Bu seni artık etkilemiyor mu?" "Jale-" "Şimdi sana çirkin mi görünüyorum?" Pantolonunun içine uzandım ama o hemen ayağa kalkıp beni itti. "Kes şunu." dedi kararlı bir şekilde, aramızda mesafe bırakarak. "Üzerini geri giy." Titreyerek, merdivenlere doğru yürürken onu izledim. "Bekle.” diye seslendim, sesim titrerken. Kaan sabırsızca döndü. "Ne?" "Sorun değil." dedim, sesim düzdü. "Ne istiyorsan onu yap.” Kaan başını salladı. "Güzel." Ve öylece, beni milyonlarca parçaya bölerek oradan uzaklaştı. ~~~ Sakin bir insan olduğumu söylemeyi severdim. Bazen tanıdığım en aklı başında insan olduğuma yemin edebilirdim. Aksime tüm ailem manyaktı. Kız kardeşlerim, erkek kardeşlerim, annem ve babam. Hepsi. Her zaman insanları nezaretten çıkaran kişi ben oldum. Üniversitedeki çılgın gece partilerinde şoför olarak görevlendirildim. Lisedeyken arkadaşlarım için örtbas hikayesi oldum. Ama hayatımda ilk kez kötü bir şey yapmak istiyordum sanırım. Birini öldürmek istiyordum. Pencereden evimizin yolunu izliyordum. Kaan arabasından iniyordu ve yanındaki de Melike’den başkası değildi. Melike’yi sikeyim. Ve valizlerini taşıyordu. Kaan ve Melike eve girer girmez "Neler oluyor?" diye sordum. Kaan gülümsedi. "Jale, Melike ile tanış." "Kim olduğunu biliyorum Kaan." "İyi. O zaman açıklama yapmama gerek kalmayacak. Melike buraya taşınıyor." Dürüst olmak gerekirse konuşamayacak kadar şaşkındım. Ne demek istemişti? Sanki asırlar gibi gelen bir süreden sonra, "Evsiz mi?" diye sordum. "Hayır." dedi Kaan. "Artık o benim kız arkadaşım."
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE