Melih, sert adımlarla Yelda’nın karşısına dikildi. Gözleri, cevap arayan bir dedektifin gözleri gibiydi. “Gördüğün kadının Behice olduğuna emin misin?” diye sordu bir kez daha. “Bak, bu işin şakası olmaz. Yanlış bir bilgi her şeyi mahveder.” Yelda başını yavaşça salladı. Gözleri bir noktaya kilitlenmişti; sanki zihni, o karanlık günlere dönmüştü. “O yüzü asla unutamam,” dedi sessiz ama net bir sesle. “İşkenceden geçtiğim o günlerde... bana merhamet gösteren tek kişiydi. Neden böyle davrandığını hâlâ bilmiyorum.” Melih’in kaşları çatılmıştı. Yelda devam etti: “Başta, acaba zayıf noktamı bulmak için mi o kadını gönderdiler diye düşündüm. Ama farklıydı… o kadında başka bir şey vardı. Burada tekrar görünce... şok oldum.” Melih derin bir nefes aldı. Gözleri geçmişin hayaletleriyle dolmuşt

