BÖLÜM 3

2109 Kelimeler
O günün üzerinden bir hafta geçmişti ve ben o bir hafta da ailemin içerisin de sanki daha da fazla görünmez olmuştum. Bunun tüm sorumlusu ile okul da olan ama benim tanımadığım kişi yüzündendi. Hiç suçum olmamasına rağmen ailem bana farklı bir şekil de bakıyordu. Sanki önce ki zamanlar da önemsiyorlarmış gibi daha da berbat olmuştu. Bu da yetmezmiş gibi aile evimden ziyade bir de okul da insanlarla uğraşıyordum. Hocalarım iki gün de bir sadece beni arıyorlardı. Sanırım onlar uyuşturu için bakıp duruyorlardı. Sonra da bana sanki çok bilgiliymiş gibi öğütler veriyorlardı. Bu durum iyice dalga konusu olmamı sağlamıştı. Önce ki zamanlar da çoğu kişi için görünmezken artık yanımdan en küçükler bile hapçı diyerek geçiyordu. Bir şey yapamıyordum ve bu pasif halimle de iğreniyordum. Bana hiç kendimi savunmamı öğretmemişlerdi ki savunma yapabileyim. O akşam bile babamlara sesimi yükselterek bir şeyleri duyurmak istediğim de aldığım yanıt belliydi. Ben kendimi ne zaman savunmaya kalksam hep bir şekil de engellediğim için başkalarına karşı kendimi de savunamıyordum. Bu yüzden biri bir şeyler yaptığın da sesimi bile çıkartmak çok güçtü. Ben sesimi çıkartamadıkça da üstüme gelmeleri de çoğalmıştı. Ne yapacağımı, nasıl davranacağımı bilmiyordum. Önceleri bir üst sınıflar ya da dokuzuncu sınıflar bile adımı bilmezken şimdi herkesin ağzından bir tek hapçı sözü dökülüyordu. Hele ki bazıları resmen beni göz hapsine alarak her hakeretimi izliyorlardı ve bu durum benim için daha da kötü oluyordu. Sadece şu bir hafta içerisin de verdiğim kararı yerine getirmek için daha da istekliydim. Evet, artık insanların bana bu bakışlarını, sözlerini duymak bile istemiyordum. Hatta en büyük durum ailemin daha fazla yaptığını kaldıramıyordum. Bu yüzden ölmek için düşünüyordum. İlaç mı içsem, arabalarının önüne mi atsam ya da yüksek bir yerden kendimi mi atsam. Şimdi ki aklımın tek meşguliyeti bu diyebilirdim. Sadece hâlâ biraz cesaret gösterip bunlardan birini yapamıyor oluşumdu. Sanırım ölüm düşüncesini getirmek zor olsa da bunun aklım da artık kalması başkaydı. Ve onu yerine getirmek daha da başkaydı. Ben ise düşünceyi kendime kabul ettirsem de o davranışı sergilemek için de cesarete sahip olmalıydım. İyice dibe battığımı hissediyorum ve elimden bir şey gelmemesi ise beni öldürüyordu. İnsanların yüzüme bakıp fısıldamalarıyla kendimi tuvalete zor atmıştım. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra zilin sesini duyduğum da çıkmıştım. Sınıfa gittiğim de hâlâ aynı şey oluyordu. Kimseyi görmemeliydim kimseyi diyerek başımı eğdim. Sırama hızla yürürken ayağımın bir şeye takılması ile yere düşerek kafamı ise sıraya çarpmıştım. Sınıfın için de ki uğultu birden kesildi. Anlım ağırıyordu ve sonra yüzüme akan sıcak sıvıyı hissettim. Elimi anlıma götürüp geri çekerek baktığım da elim de kan vardı. Başımı kaldırdığım da karşım da Ceyda tedirgin duruyordu. O yapmıştı, o beni düşürmüştü değil mi? " Ne oluyor orada? " diye bağırma sesiyle gözümü Ceyda ' dan ayırdım. İçeriye giren hoca bize yaklaşıp baktığın da gördüğü gibi " Koş müdürü çağır koş. Siz de biriniz peçete verin. " dediğin de hızla yanıma geldi. Eline verilen peçete ile anlıma bastırıyordu. Müdür bey geldi hızlıca beni okulun revirine götürmeye başladılar. Revire gittiğim de hemşire kaşımı yardığımı ve dikiş atılması gerektiğini söyledi. O işini bitirdiğin de müdür bey beni odasına götürdü. " Kızım ne olduğunu anlatmak ister misin, seni biri mi bu hale getirdi? " diye sordu. Söyleyip söylememe arasında kalırken müdür bey " Bak kızım kimseden korkma sadece sana bunu yapanlar cezalandırılmalı değil mi? " dediğin de bu sefer ben değil başkası cezasını çekmesi gerektiğini düşünüyordum. Cesaretimi toplayıp konuşmaya başladım. " Ceyda yaptı hocam, çelme taktı ve ben de düştüm. " dediğim de oda şaşırmıştı. Müdür bey ikimizin de ailesini arayıp okula çağırdığın da ailelerimiz yarım saat için de gelmişti. Ceyda ' yı sınıftan nöbetçi öğrenci ile çağırmıştı. Annem bana kaşlarını çatmış bakıyordu. Başımı eğdiğim de parmaklarım ile oynadım. Müdür bey Ceyda ' nın ailesine dönerek konuşmaya başladı. " Sizi niye çağırdığımı merak ediyorsunuz? Şöyle açıklayayım kızınız diğer kızımızın bu hale getirme sebebi. Demis ' e çelme takarak düşürmüş ve kaşı patlamış hemen revire götürüp dikiş atıldı. Ceza vermem gerekiyor biliyorsunuz. " dediğin de herkes kaşlarını çatmıştı. Ceyda hemen atılıp " Hocam yalan söylüyor kendi yürüyemedi ve düşüp başını çarptı, bana iftara atıyor ben bir şey yapmadım. İsterseniz sınıftaki arkadaşlarım ile konuşabilirsiniz. " dediğin de aileler işe karıştı. " Kızıma güveniyorum müdür bey yapmamışım diyorsa yapmamıştır. Arkadaşlarını dinleyelim lütfen. " denildiğin de sınıftan birkaç kişiyi çağırdılar. Gelen kişileri teker teker içeriye alacağını söylediler. Önce birisi girdiğin de müdür bey ona direkt " Demis ' in kaşının patlama sebebi Ceyda mı evladım? " diye sordu. Hemen Emre atlayarak " Hayır hocam o kendi düştü ama Ceyda sadece o düştüğü için yardıma gelirken onu öyle sanmış olabilir. " dediğin de bu sefer benim kaşlarım çatıldı. Aynı ifadeyi diğerleri de verdiklerin de Ceyda kurtulmuştu. Müdür bey suçsuz olduğunu ve benim öyle sanmış olabileceğimi söyleyerek konuyu kapattığın da Ceyda ' nın ailesi koridor da bekliyordu. Annesi benim annemin yanına geletek sinirle " Kızınıza yalan söylememesi gerektiğini öğretin hanımefendi bir daha yalan söylenmeyeceğini öğrensin. Az önce gencecik bir kızın ceza almasını sağlıyordu. " diye konuştuğun da Ceyda arkadan gülüyordu. Onların ardından annem " Özür dilerim bir daha asla böyle bir şey olmayacak merak etmeyin. Kızım sen de kusura bakma kafasını çarpmış ya ondan öyle sanmış. " dediğin de Ceyda bu sefer konuştu. " Gerçekten sizin gibi bir aileyi hak etmiyor. Ben de böyle bir kişi olsam ailem benden çok utanırdı. Sen ise Demis hiçbir şeyi hak etmiyorsun. " dediğin de gözlerim dolmuştu. Annem hızla kolumdan tutup tuvaletlerin olduğu köşeye çektiğin de bağırmaya başladı. " Rezilsin her konu da rezilsin ve bizi de rezil ediyorsun. Kendi suçunu ne halt yiyerek başkasına iftara atıyorsun ha çıkmayacağını mı düşündün. Bir bok yedin sus bari senin sakarlığını başkasının üstüne atıp buradaya nasıl çağırtırsın beni. Allah ' ın belası her konu da belasın bana her konu da bir kurtulamadık gitti. Ceza sana git sınıfına okul bitene kadar da eve gelmeyeceksin. Senin yüzünden rezil oldum rezil. Sen de rezil olarak bak arkadaşlarının yüzüne utanıyorum senden. " diyerek beni iteklediğin de ağlıyordum. " Anne yemin ederim o yaptı. " dediğim de yediğim tokat ile sendelemiştim. " Bana bak fena yaparım seni git gözüm görmesin yalan söyleme daha fazla sinirimi zıplatma. " diyerek yanımdan ayrıldığın da elim yanağım da gözlerimden akan yaşla öylece duruyordum. Tuvalete gittiğim de aynadan kendime baktım. Gözümü neredeyse kapan bir bandaj ve yanağım da tokat izi ile öylece bakıyordum. Yine olmamıştı yine ben haklı çıkamamıştım. Anlıyordum ki artık sesimi çıkartmamalıydım. Zaten eğer sesimi çıkartmasaydım bunlar olmayacaktı. Annem bana tokat atmayacak onları söylemeyecekti. Bu kez sondu bir daha sesim çıkmayacaktı. Yüzüme su vurup sınıfa geçtiğim de kapıyı çalıp içeriye geçtim. Sınıfa girerken kendimi hızlıca sırama attım. Zil çalıp hoca çıktığın da Ceyda yanıma gelip başıma eliyle vurup " Bana bak salak söyledin de ne bok oldu ha ben haklı çıktım gördün mü? Bu arada annen herhalde iyi vuramadı sana bir daha aynı boku yersen ben de seni döverim anladın mı? " diye sorduğun da başımı sallamıştım sadece. Ceyda " Seni ailen bile sevmiyor yazık kızım sana elimi bile sürmem lütüf sana pislik. " diyerek başıma vurduğu elini üstüne silip gitti. Haklıydı ailem bile sevmiyordu ki beni, ben ise salakça bir şey yapıp ilk defa haklı çıkmak istemiştim ama yine büyük bir hüsran ile karşılaşmıştım. Annemin bana vurduğunu anlamamasını isterdim. Çünkü artık utanıyordum her durumdan ve ben sadece utancım ile kalıyordum. Sıra da ki kitabımı kaldırıp çantama koyarken altında bulduğum kağıtı titreyen elim ile açtım. ' Bence sen bu dünya da olamayacak kadar güzelsin. Sana yapılan haksızlığın farkındayım yanın da olmadığım için özür dilerim. ' yazılan nota bakıyordum. Neden özür dilemişti ki anlamamıştım. Ama sanırım artık biri benim farkına varmıştı değil mi? Bu not bana yapılan haksızlığı dile getiriyordu. İlk defa içim de başka bir duygu hissettim. Normal de aldığım diğer notlar da bile bir şey olmamışken bu not içim de bir umuta neden olmuştu. Nasıl anlatacağımı ya da duygularımı dile getireceğimi bilmiyordum ama farklı hissediyordum. Notu avucumun içine saklayıp bir an önce okulun bitmesini bekledim. Okul ilk defa bu kadar hızlı geçmişti. Elimdeki not ile başını sıraya koyup pencereden dışarıya bakıyordum. Dersler gelip geçtiğin de çıkış zilimiz çaldığın da yerimden hızla kalkıp sınıftan çıktım. Bu sefer oyalanmadan hızlıca eve gittiğim de babam koltukta sinirle ayağını sallıyordu. Elim cebime gittiğin de notu hırkamın cebine koyup. Babam " Buraya gel Demis. " diye beni çağırdığın da korkarak ona adımladım. " Yüzüne ne oldu? " diye sordu. Sessiz kaldım biliyordum ki onu erken çıkartıp eve getiren olay annemin anlattıklarıydı. Babam " Anlat. " dediğin de tereddütteydim. Belki babam anlardı yani soruyorsa bunun içindi değil mi? Anlatıp anlatmama arasında kalırken anlatmak istedim. " Baba arkadaşım çelme çaktı düşüp başımı çarptım. " dediğin de sinirle nefesini verdi. Annem " Gördün mü dedim sana sırf dikkat çekmek için dediğine bak bugün okul da rezil oldum. Kadın bir de bana kızınıza yakan söylememeyi öğretin dedi. Nasıl yerin dibine geçtim biliyor musun? " dediğin de duymamaya çalıştım. Biliyordum ki duyarsam ağlardım, ağlamak istemiyordum. Gözlerim dolu dolu babama baktığım da bir tokatta ondan yedim. Babam bağırarak " Seni aptal arkadaşın yaptı ha o zaman sınıf arkadaşların niye yalan söylediğini söyledi ha neden? Git gözüm görmesin seni vurup öldüreceğim şimdi. " dediğin de artık ağlıyordum. Şunu anlamıştım ki kimse bana inanmayacaktı. Evet artık bunun farkına varmıştım. Kimse ama kimse bana inanmayacaktı. Ailem bile bana inanmazken bir başkasının bana inanacağını nasıl düşünebilirdim ki ben hep böyle ezilen olacaktım değil mi? Yatağımın üzerin de oturup ağlamam son bulduğun da üstümü çıkartmaya başladım. İçeriden gelen sesler beni daha da kötü yapmıştı. Abimin ve kardeşimin de gelip benimle dalga geçmesi kötü hissettirmişti. İçeriden babamın bana bağırmasıyla yavaşça odamdan çıktım. Mutfağa geçtiğim de " Geç zıkkımlan bir şeyler. " diye babamın sert sesini duyduğum da masaya geçip oturdum. Annem her zaman ki gibi diğerlerinin tabaklarını doldururken benim tabağım yine boş kaldı. Boğazım da ki düğüm orada öylece duruyordu. Hiçbir şey yiyemedim başım önüm de öylece masa da oturuyordum. Aklıma gelen şey ile babama söyleyip söylememe arasında kaldım. Sonra bir cesaret ile babama dönerek ilk defa " Baba okulumu değiştirebilir miyiz lütfen? " diye sorduğum da tüm sesler kesildi. Babam " Neden? " diye sordu. " Şey başka okul da okuyamaz mıyım? " diye kısık sesle söylendim. Annem " Saçmalama Demis o okuldan mezun olmak için ne yapıyorlar bilmiyorsun. Her şeyi geç okul eve yakın ve sen başka okul diyorsun. Eve yakın başka okul mu var peki? Bir de senin yol masrafların ile mi uğraşacağız. Hem neden gitmek istemediğini biliyorum, bugün ki olay yüzünden ve o da sana ders olsun gidip iftara attığın arkadaşların ile okumalısın. " dediğin de babam da onayladı. " Annen haklı gereksiz masrafa gerek yok ve sen de bunu hak ettin utanma şeyini bir kenara bırak bir daha böyle saçmalama. " dediğin de sustum. Abim " Senin gibi salak bir kardeşim olduğu için utanıyorum. Bir de arkadaşına suç atmışsın salak, şimdi de başka okula gitmek istiyorsun. Sırf masrafsın, fazlalıksın. " dediğin de gözlerim yine dolmuştu. Diğer insanlardan ziyade ailenin seni önemsememesi, sana böyle şeyler söylemesi çok ağırdı. Ve ben ise hep aileme yeniliyordum. Masadan kalkıp odama geçtiğim de bundan sonra hep böyle susacağımı biliyordum. Çünkü benim arkam da hiç ailem olmayacaktı. Ve ben hep ezilen taraf olacaktım. Bunu bugün daha iyi kavramıştım. Bu böyle devam edecekti. Aslında babama okulumu değiştirmesini tek bir nedenden istiyordum. Sadece artık zorbalığa uğramak istemiyordum bu yüzden istemiştim ama yine suçlu ben olmuştum. Dışarıdakilerden kaçsam da ailem tarafından gördüğüm zorbalık sanırım hiç geçmeyecekti. Odama geçtiğim de yer de gözüme çarpan kağıt ile elime aldım. Yazılan notu bir daha okuduğum da bazı şeylerin farkına vardım. Demiştim ya içim de bir umut doğdu diye işte onu nedenini anlamıştım. Biliyorum ki ben aslında hep görülmeyi, duyulmayı bekledim. Ve bu yaşım da hâlâ beklerken bugün farkına vardım ki aslında ben görülmeyecek duyulmayacaktım. Şimdi birisinden böyle bir notu aldığım da sanırım ilk defa görülmüştüm. Ve bu görülme benim için umuttu. Hayatta belki de hep ters şeylerin olmayacağını gösteren bir umuttu. İşte bu benim için önemli olduğu için o notu sakladım ve saklamaya devam edecektim. Bu benim için bir ilkti ve en güzel de ilkimdi. Sonun da biri beni görmüş ve haksızlığa uğradığımı farkına varmıştı. Sonun da biri de benim yanım da olacaktı. Ben ise bu umutla zihnim de yer eden ölüm düşüncelerini ilk defa rafa kaldırmıştım. Sadece elim de ki bu notu ve umudumu düşünmek istiyordum. Dua ettim Allah ' a sonun da sesimi duyduğu için. Sonun da biri benim haksızlığa uğradığımı gördüğü için şükür ettim. Her ne kadar içim de bir şüphe olsa da ilk drfa bir yanım inanmak istiyordu. İlk defa bir tarafım gerçek olduğunu, mutlu olacağımı söylüyordu. Ben ise sadece buna umut bağlayarak inanmak istedim. Sizce o notu yazan kim ve bu konu da Demis sizce ne yapacak? Ölüm düşüncesini rafa kaldırsak da aklından tamamen silmediğimiz sürece asla çıkmayacağını dile getireyim. Sizce bundan sonra ne olacak? Denilen gibi mutluluk zamanı geldi mi? Haftaya görüşmek üzere kendinize iyi bakın...
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE