3

1442 Kelimeler
"Ne istiyorsun benden " dedim inleyerek. Elleri karnıma gitti. Yavaşça şefkatle okşadı. Sıcacık ellerini karnımda hissettiğimde titredim. Allah'ım ne oluyordu böyle bana. Tanımadığım bir adamın bana dokunmasına nasıl izin veriyordum. Sonra başını karnıma yasladı. Öyle bir durumdaydık ki. Dışarından birisi görse aşık bir çift zannederdi bizi. Ellerim boşlukta kalırken kararsızdım. Parmaklarımı yumuşacık sarı saçlarında gezdirmemek için kendimi zor tutuyordum. "Yapamam " "Yapabilirsin sadece bir şans istiyorum senden . Sana kendimi anlatmam için bir şans ver dinle. İstiyorum Burçin. Karnındaki bebeği istiyorum. Bana baba demesini istiyorum. Senin evimde olmanı beni hayatta tutmak için varlığını istiyorum. " "Bana bebeğimi bir üvey babayla büyütmemi öneriyorsun. Asla . Hiçbir erkek sevmez kendisinden olmayanı. " "Sever " "Sevmez dedim ben sevilmedim. Üvey babam beni hiç sevmedi. Ben ona baba dedim o bana hiç kızım demedi. " Bunu eksikliğini şimdi daha iyi anlıyordum. "O zaman izin ver onu nasıl seveceğimi göstereyim sana . Ne istersen yaparım Burçin. Evlilikten bahsetmiyorum . Benimle evlenmeni zaten istiyorum. İstersen sadece kağıt üzerinde evleniriz bebek için. Sana dokunmam. Ama bir aile olmak isterim. Karım olmanı isterim. O benim çocuğum olur " dedi. Ve ben öldüm. Bu adam neler diyordu böyle. Ağladım. Şanssızlığıma. Kaderime . Öylesine güzel bakıyordu ki bana. Hiç kimse bakmamıştı şimdiye kadar bana böyle . Selim bile. Ne yapacaktım ben ? Şimdi gitsem , Selimi arayıp bir bebeğimiz olacağını söylesem . Döner miydi geri ? Belki . O zaman gururum kadınlık onurum nerde kalacaktı. Öz babası tarafından bile olsa sadece bebek için katlanılmaya ne kadar sabır edecektim. Ya bu adam. Her şeyimle beni kabul etmeye hazır olan bu deli adam. Evet desem ? Gerçekten sahiplenir miydi  bebeğimi. Sever miydi ? "Bunu neden istiyorsun neden başkasının bebeğine babalık yapmayı kabul ediyorsun " dedim. Ben bunu merak ediyordum. Gözlerime öyle bir baktı ki. Ruhunu gördüm sanım. Özlemi acıları gözlerinden taşıyordu. Saklamadan , önlerine set koymadan sadece baktı bana tüm çıplaklığıyla. "Sadece şunu bil. Bebeğini kendi bebeğim gibi seveceğim. Asla öz babası olmadığımı öğrenmeyecek. Sevgimden şüphe etmeyecek. " Başımı salladım kabullenişle. Ya şimdi gidecektim ya da bir karar verip hayatımın en büyük deliliğini yapacaktım. İkincisi seçtim. "Hayatıma hoş gelsin Burçin Emir oğlu. " dedi. Her tercih bir vazgeçiştir hayatta.. Ben düşünmeden seçtim bu sefer. Bir saat sonrasını düşünmedim. Bir hafta sonrasını da..  Sadece yürüdüm yeni hayatıma.. İçimdeki o katlanılmaz sızının dinip dinmeyeceğini bilmesem de , yürüdüm. Yarınım yoktu ki benim. Sadece bu an'ım vardı... Şimdi birisi şu anda bana elini uzatıyor yeni bir hayatın kapılarını açıyordu.. Dönüp dünüme baktım ! Neyim vardı dün'ümde.. Beni kapıya koymuş bir üvey babam , elini uzatmayan bir annem.  Şimdi ne vardı peki ? Beni terk etmiş bir sevgili ve paramparça bir kalp ve kırık bir gurur. Ama o oradaydı. Tam karşımda , yarınım da , geleceğim de bana elini uzatıyordu.  Ayağa kalktığımız da saçlarımı öptü.. Parmaklarım , parmaklarının arasından geçerken , sıkıca tuttu elimi. Gücünü sıcaklığını , ellerimde hissederken öne düşen başımı iki parmağıyla çenemden tutup kaldırdı.  Nasıl bakıyordu bana bilmiyorum ama gözlerinde aşağılama yoktu. Sadece büyük bir hayranlık ve anlayış vardı o gözlerde .. Hafifçe kıvrılan dudakları bana güç verirken " sakın ağlama " dedi yumuşakça. Ağlıyor muydum bunun bile farkında değildim ki. Her uvuzun dan boğum boğum güç yayarken şefkatli sesi içimi titretmeyi başarmıştı. "Bir daha göz yaşlarının aktığını görmek istemiyorum " Göz yaşlarında , acılarında hepsi dünde kaldı. Bu gün ağlamak yok " diye buyurdu. Sadece hafifçe başımı salladım. Daha bir gün önce buraya onun kucağında hasta olarak girmiştim. Delice teklifine gülerken şimdi , bir EMİROĞLU olarak çıkıyordum.  Bundan sonra , aşağılanan Kenan Bey'in üvey kızı , sevgilisi tarafından terk edilen bir kız değildim. Yanımdaki bu adam vermişti bana bu gücü. Bundan sonra onun karısı Burçin Emir oğlu olacaktım. "Sana söz veriyorum " dedi. " Kararından asla pişman olmayacaksın , onu kendi kızım kadar seveceğim " JJJJJ Genç adam tuttuğu elin sıcaklığını tüm bedenin de hissediyordu. Sıcacık ve yumuşacıktı elleri. Odadan çıktıklarında kızın kendisine daha fazla yaklaşmasıyla dudaklarından hafif bir tebessüm oluştu. Yanlarından geçen hemşireler , doktorlar ve daha nicesi gözlerini onlara dikmiş bakıyorlardı. Burçin rahatsız olmuştu anlıyordu. Ama genç adam buna aldırmadı. Yıllar önce bu hastaneden çıkıp gitmişken hiç kimse bir daha döneceğine ihtimal vermiyordu. Oysa şimdi tekrar burada , avuçlarının içinde başka bir kadının eli vardı. "Rahatla biraz Burçin sadece merak ediyorlar " diye fısıldadı kızın kulağına. "Neden " dedi genç kadının bakışları ona dönerken. Burçin'in nefesi Tuna'nın yüzüne vurdu. Genç adam yutkundu. "Bilmek isteyeceğin şeyler değil , zamanı geldiğinde sana anlatırım canım " Tuna yürümeye devam etti. Yanında ufak adımlarla yürüyen kıza ayak uydurmaya çalışıyordu. Genç kadın sadece başını salladı. Şimdi ne yapacağını bilmeden girmişti bir yola. Genç adam Burçin'i Talha'nın odasına götürüp onu beklemesini söyledi. Üzerini değiştirmesi gerekliydi. Tuna odadan çıktığında Burçin etrafına bakındı. Orta büyüklükte bir odadaydı. Büyük bir masa , üzerinde leptop ve hemen duvar dibinde bir dolap vardı. Ayağa kalktı. Cama doğru yürüdü. Ama göreceklerine pek hazırlıklı değildi. Daha kaldığı hastanenin adını bile bilmezken basit bir odada böyle bir manzara beklemiyordu. Tüm İstanbul ayağının altında aşıl ışıldı. Uzun bir süre rengarenk ışıkların aydınlattığı şehri izledi. Özlemlerini , hayallerini , hayatına dair ne varsa geride bırakıp terk edeceği şehir.. Şimdi öylesine hayat dolu görünüyordu ki ona .. İki gün önce çaresizdi. Kalbi kırılmıştı. Aşk ona ihanet etmişti. Bedenine ihanet etmişti. Gururunu ayaklar altına almıştı. Şimdi doğru ya da yanlış kendisinin seçtiği bir hayat vardı önünde. Ve genç kadın sonuna kadar direnmeye yemin etti ışıklara bakarken. Kararlarının arkasından duracak her ne olursa olsun karnındaki ufacık bebeğinin hayata tutunmasını sağlayacaktı. Yanında olacaktı onun.. Hatalarında yanlışlarında sırtını dönmeyecekti. Hem beki o da olurdu yanında. Gerçekten severdi bebeğini. Kendi çocuğu kadar olmasa da bir insana duyulan sevgi kadar olsa yeterdi ona.. Sessiz duasına nicelerini eklerken birden kapı açıldı. Genç kadın korkuyla yerinde sıçradı. "Pardon senin burada olduğunu bilmiyordum " dedi genç adam. Dudaklarında hafif bir tebessüm vardı. "Ben Tuna'yı bekliyorum , burada kalmamı söyledi. " Talha başını salladı. Odanın içine doğru ilerledi. Gözlerini hala Burçin'den almamıştı. İlk gördüğünde de aynı şeyleri düşünmüştü Talha. Karşısındaki kadın oldukça güzeldi. Karamele yakın kumral saçları koyu yeşil gözleri vardı. Yuvarlak yüz hatlarına sahip olsa da ona tam tersi bir çekicilik kazandırıyordu. Tuna'nın yanlış bir karar vermeyeceğini umdu. Arkadaşı öylesine yalnızdı ki , hata yapmaya fazla müsaitti düşünceleri. Ama bu kadın , bu kadında farklı bir şeyler sezinlemişti genç adam. Gözleri farklı bakıyordu. Tam olarak adını koyamasa da , şimdilik Tuna'nın kararının arkasında duracaktı. "Anladım birazdan gelir çıkıyorsunuz galiba " dedi. "Evet " dedi genç kadın. Hoş buradan çıktıktan sonra gidecek bir yeri de yoktu ya .. Bir süre daha başının çaresine bakmak zorunda kalacaktı. "İstersen otur Burçin , fazla yorulma " diyerek koltuğu gösterdi. "Senin bu aralar sağlığına çok dikkat etmen gerekecek " Genç kadın bu dönemin oldukça tehlikeli olduğun bilmesine rağmen karşısındaki adamın sözlerine bir anlam veremedi. "Neden çok dikkat etmesi gerekti ki ?" Kızın şaşkınlıkla kalkan kaşlarını gördüğünde okkalı bir küfür savurdu içinden kendisine. Anlaşılan Tuna daha Denizin söylediklerini Burçin'e söylememişti. Kızın karşısına oturup gözlerini kapadı bir saniyeliğine. Derin bir nefes alırken , Tuna'nın ona çok kızmayacağını umdu. "Tuna seni hastaneye getirdiğinde pek önemli bir şeyin yoktu. Sadece bayılmıştın ama " "Ama " dedi genç kadın titrek bir sesle. "Ama sonradan tansiyonun yükselmeye başladı. Tansiyonunu kontrol altına almakta biraz zorlandık , özellikle hamileyken tansiyon korktuğumuz bir şeydir " Genç kadının elleri karnına gitti. Tansiyonu olduğunu biliyordu. Daha önce de bir çok kez yükselmesine rağmen aldırış etmemişti. İlaç bile kullanması gerekmemişti. Şimdi hastalığı bebeğini tehlikeye mi atıyordu yani hem de kendisi yüzünden. "Bebeğim " Dudaklarından sadece bir kelime yükseldi. Talha kırdığı potla bir kez daha küfretti kendisine. Tuna onu kesin öldürecekti bu sefer. "Şişş korkma sakın tamam mı , hiçbir şey olmayacak kendine çok dikkat edersen sağlıklı bir doğum yapabilirsin hem Tuna da yanında sana ve bebeğe bir şey olmasına asla müsaade etmez . " dedi sıkıntılı bir sesle.. Ne kadar açıklama yapsa da karşısında gözleri dolan kızın içine bir korku düşmüştü bir kere .. Yanağına doğru yuvarlanan yaşı fark ettiğin de "siktir " dedi. İşte şimdi cenaze namazına birkaç eş dost çağırabilirdi. Ölümü garantilenmişti. Yanı anda Tuna da üzerini değiştirmiş hızlı adımlar la Burçin'in yanına geliyordu. Kapıyı açtığında gördüğü manzarayla dişlerini sıktı. Hızla gözleri Talha'yı buldu. Zevzek herif kim bilir ne demişti de ağlamıştı kızı. "Burçin " Genç kadının dolu dolu gözlerinden yaşlar süzülürken yerine yenileri geliyordu. Bebeği kendisi yüzünden tehlikede miydi yani şimdi. "Bebeğim " dedi. Dudaklarından bir hıçkırık daha koptu. Genç adam kıza aldırmadan önünde diz çöküp yanaklarını kuruladı. Kızın ıslak yanaklarını avuçlarının içine alıp biraz sakinleşmesi bekledi. "Ne dedin lan kıza , neden bu halde " dedi Talha'ya bakmadan. Talha sıkıntıyla ensesini ovuşturdu. " Kendine çok dikkat etmelisin " dedim sadece.. "Beden bunu yedim öyle mi ? Talha " dedi bir kez daha sesi yüksek perdeden çıkarken .. "Tansiyonu olduğunu söyledim "
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE