18. BÖLÜM ( AYRILIK ÇANLARI)

502 Kelimeler
19 EYLÜL 2025 Güneşin odaya süzülen soluk ışıkları, hastane odasının köşelerini yavaşça aydınlatıyordu. İçeride sessizlik hâkimdi; sadece hastane odasından duyulan hafif cihaz bipleri ve uzaklardan gelen araba sesleri birbirine karışıyordu. Murat, pencere kenarında durup gözlerini uzaklara dikmişti. Son zamanlarda babasının durumu gözlerinin önünde eriyip gitmekten başka bir şey değildi; her gün biraz daha güçsüzleşiyor, her gün biraz daha Murat’ın kalbini sıkıştırıyordu. Yanında olmayı, elini tutmayı, sadece babasına güç vermeyi o kadar çok isterdi ki… Ama şimdi yaşananlar, onun kendi hayatını, kendi seçimlerini de gölgeliyordu. Son iki yıldır yanında olan Leyla, bu karanlık günlerde tek sığınağıydı. Onun varlığı, en zor anlarda Murat’a nefes oluyordu; ama içindeki çatışma, hiç bitmeyen bir fırtına gibi kalbini sarmıştı. Murat'ın babası Cemal Bey'in durumu kötüye gidiyordu, doktorlar ailesine hiç iyi şeyler söylemiyordu. Murat çok üzgündü; babası gün geçtikçe gözünün önünde eriyip gidiyordu. Bu süreçte en büyük destekçisi sevdiği kız olmuştu. Cemal Bey hastaneden döndükten sonra Murat’ı odasına çağırdı. Murat babasının yanına gitti, Cemal Bey elini oğlunun omuzuna koydu. "Yıllar önce Sadık’la birbirimize bir söz verdik, büyüdüğünüz zaman sizi evlendirecektik. Artık büyüdünüz, sözümüzü tutma zamanı geldi." Murat iki adım geriye gitti. "Benim sevgilim var, ona evlenme teklifi edecektim, bunu kabul etmiyorum," dedi. Cemal Bey, itiraz kabul etmeyecek bir ses tonuyla: "Sözümü çiğneme evlat! O kızdan ayrılacaksın ve en yakın zamanda Beste’yle bu meseleyi konuşacaksın." Murat başını iki yana salladı: "Olmaz baba, bu benim hayatım," deyip babasının bir şey demesine izin vermeden odadan çıktı.Cemal Bey yatağın kenarına oturdu. Murat ona karşı gelmişti; bunu ikinci defa yapıyordu. Daha önce de üniversite seçiminde karşı çıkmış, mimarlık okumasını istememişti. Fakat Murat inadına kendi yolunu seçmiş, mimarlık okuyordu. Cemal Bey sinirlenmişti; bugüne kadar verdiği bütün sözleri tutmuş, Sadık Bey’e verdiği sözü de yerine getirecek, Murat’la Beste’yi evlendirecekti. Murat, babasının sert bakışlarını ve kararlı sesini zihninde hissetti. İçinde öfke, çaresizlik ve kararlılık birbirine karışıyordu. Ama kalbi başka bir yerdeydi; hayatını paylaşmak istediği kadın, Leyla, aklını tamamen almıştı. Genç adam odasına geçti, kapıyı kapattı ve derin bir nefes aldı. İçindeki fırtınayı yatıştıracak tek şey, Leyla’nın huzur veren sesi olacaktı. Telefonunu eline aldı ve sevgilisini aradı. “Sevgilim,” dedi Leyla, sesi her zamanki gibi yumuşak ve sıcak. Murat, Leyla’nın sesini duyar duymaz tebessüm etti. Onun sesi, babasının baskısı ve geçmişin ağırlığına karşı adeta bir sığınak olmuştu. Bir süre havadan sudan konuştular; okuldan, arkadaşlardan, günün küçük detaylarından bahsettiler. Her kelimesi Murat’ın kalbini biraz daha sakinleştiriyor, içindeki karışıklığı yavaşça dağıtıyordu. Telefonu kapatmadan önce Murat heyecanla konuştu: “Sana bir sürprizim var.” Leyla merakla sordu: “Ne? Ne sürprizi?” Murat kararlı bir sesle yanıtladı: “Bir hafta sonra öğreneceksin… Ve seni seviyorum.” Telefon kapandı. Murat bir an sessizce durdu, gözlerini kapadı ve kararını içtenlikle pekiştirdi. Babasının ısrarına ve Sadık Bey’e verdiği söze rağmen, kendi hayatını yaşayacak, Leyla’ya evlenme teklif edecek ve hayatını onunla birleştirecekti. Kalbini dinleyecek, aklının değil, sevgisinin peşinden gidecekti. O gece odasında yalnız başına otururken, Murat için tek bir gerçek vardı: Leyla, hayatının merkeziydi ve hiçbir güç, hiçbir baskı, hiçbir söz bu kararı değiştiremezdi. Kararlılıkla ve umutla dolu bir nefes aldı; artık yolunu seçmişti.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE