bc

TESADÜFÜN YAZGISI

book_age18+
56
TAKİP ET
1K
OKU
family
HE
stepfather
heir/heiress
drama
sweet
serious
city
office/work place
love at the first sight
like
intro-logo
Tanıtım Yazısı

Zengin bir Diyarbakır ağasının oğlu olan başarılı avukat Demir Aslan ile, mesleğine aşık, prensip sahibi bir doktor olan Defne Yılmaz’ın yolları bir kazanın ardından kesişir. Bir hastane odasında başlayan tesadüf, iki farklı dünyanın iç içe geçtiği bir yazgıya dönüşür. Gelenekle modernliğin, kalp ile aklın, geçmişle geleceğin sınandığı bu hikâyede aşk, her defasında yeni bir sınavdan geçecektir.

chap-preview
Ücretsiz ön okuma
Gölgeler ve Işıklar
İstanbul, Kasım’ın gri gökyüzü altında bir başka telaşlıydı. Şişli’nin geniş caddeleri, sabahın erken saatlerinde kornaların, adımların ve şehir hayatının ritmiyle doluydu. Hava, nemli bir soğukla sarmalanmıştı; Boğaz’dan gelen rüzgar, beton ormanının arasında süzülüyordu. Demir Aslan, 35 yaşında, Diyarbakırlı köklü bir ailenin tek varisiydi. Babası, Hacı Mahir Aslan, bölgenin en saygın ağalarından biriydi; toprakları, bağları ve otoriteleriyle nam salmış bir isimdi. Ancak Demir, bu mirası modern dünyaya taşımış, İstanbul’da kendi yolunu çizmişti. Hukuk fakültesinden mezun olmuş, şehrin en prestijli hukuk firmalarından birini kurmuştu. Demir Aslan ismi, hem kökeninin ağırlığını hem de kendi başarılarının gücünü taşıyordu. Uzun boylu, koyu kahve gözleri ve keskin çene hattıyla, hem mahkeme salonlarında hem de sosyal çevrelerde dikkat çekerdi. Ama onun içinde, Diyarbakır’ın taş evlerinden, çocukluğunun bağ bozumlarından kalan bir melankoli vardı. O sabah, Demir, siyah Mercedes’iyle Nişantaşı’ndaki ofisine doğru yol alıyordu. Önemli bir dava için hazırlanıyordu; uluslararası bir şirketin dev bir anlaşmazlığı, onun uzmanlığına emanetti. Telefonu çaldı, asistanı bir evrak detayı için arıyordu. Demir, bir anlık dalgınlıkla, kırmızı ışıkta duran bir taksiye çarptı. Cam kırılma sesi, kornalar ve ani bir sarsıntıyla dünya durdu. Kolunda keskin bir ağrı hissetti; cam kırıkları omzuna saplanmıştı. “Lanet olsun,” diye mırıldandı, öfkesi ve ağrısı birbirine karışırken. Çevreden gelen bağrışmalar arasında, ambulansın sireni yaklaştı. Hastaneye vardığında, Şişli’deki özel bir hastanenin acil servisi kontrollü bir kaos içindeydi. Hemşireler, doktorlar, hastalar arasında bir koşuşturma vardı. Demir, sedyede oturmuş, kolundaki kanı silerken sabırsızca etrafına bakıyordu. “Bu ne kadar sürecek?” diye sordu, sesinde hem ağrıdan hem de alışkın olduğu kontrolü kaybetmekten gelen bir gerginlik. Hemşire, “Doktor geliyor,” dedi sakin bir sesle. Defne Yılmaz, 30 yaşında, acil servisin en yetkin doktorlarından biriydi. Tıp fakültesinden mezun olduğundan beri, hayatı hastane koridorlarında, hastaların hikayelerinde geçmişti. Sakin, kararlı ve şefkatliydi; hastalarının gözlerindeki korkuyu yatıştırmayı bilirdi. O sabah, nöbetinin son saatlerinde, kahvesini yudumlarken yeni bir vaka dosyası aldı: “Demir Aslan, 35 yaşında, trafik kazası, kolunda kesik ve olası sarsıntı.” Defne, dosyayı okuyup odaya girdi. Karşısında, takım elbisesi yırtılmış, kolunda kan lekeleri olan, ama hala otoriter bir hava taşıyan bir adam duruyordu. “Merhaba, ben Dr. Defne Yılmaz,” dedi, sakin ama kendinden emin bir sesle. “Kolunuza bakmamız gerekiyor.” Demir, başını kaldırıp Defne’ye baktı. Yeşil gözleri, kısa kesilmiş kumral saçları ve yüzündeki sakin ifade, o an tüm kaosu bir anlığına susturdu. Defne’nin gözlerindeki kararlılık, onun alışkın olduğu mahkeme salonlarındaki rakiplerine benzemiyordu; bu, başka bir güçtü. “Pekala, doktor,” dedi Demir, sesinde hafif bir alay ama aynı zamanda bir merak. “Bu kolu kurtarabilecek misiniz?” Defne, gülümseyerek, “Sanırım bir şansınız var,” diye yanıtladı, iğneyi hazırlarken. Onun esprili ama profesyonel tavrı, Demir’in ilgisini çekti. Defne, kolundaki kesiği temizleyip dikiş atarken, Demir’in gözleri ona takıldı. Ağrıya rağmen, Defne’nin ellerindeki ustalık, onun sakin ritmi, sanki bir an için hastane odasını bir başka dünyaya çevirdi. “Siz hep bu kadar sakin misiniz?” diye sordu Demir, sessizliği bozarak. Defne, iğneyi batırırken, “Siz hep bu kadar aceleci misiniz?” diye karşılık verdi, göz ucuyla gülümseyerek. Bu küçük atışma, ikisi arasında bir kıvılcım yarattı; henüz tanımlanamaz, ama güçlü bir beğeni. Dikiş işlemi bittiğinde, Defne, “Bir süre kolunuzu zorlamayın,” dedi. “Ve evet, dava açmayı planlıyorsanız, önce iyileşmenizi öneririm.” Demir, bu sözlere kahkaha attı. “Doktor, siz avukat mısınız yoksa?” dedi, gözlerinde bir ışıltı. Defne, “Hayır, ama hastalarımın sağlığı için her rolü oynarım,” diye yanıtladı. O an, Demir’in gözlerinde bir farklılık vardı; sanki Defne’nin bu sakin gücü, onun dünyasında alışık olmadığı bir iz bırakmıştı. Tam o sırada, odanın kapısı çaldı. Demir’in asistanı ve yakın arkadaşı Mert, içeri girdi. Mert, 38 yaşında, Demir’in hukuk firmasında ortağıydı ve onun hem dostu hem de sırdaşıydı. “Demir, her şey yolunda mı?” diye sordu, endişeli bir ifadeyle. Sonra Defne’ye dönüp, “Doktor, bu adamı sağlam teslim etmemiz lazım, büyük bir dava bizi bekliyor.” Defne, gülerek, “Merak etmeyin, o dava için hazır olacak,” dedi. Mert, Defne’nin kendine güvenine hayran kaldı, ama Demir’in doktoruna bakarkenki ifadesini fark etti. Bu, sadece bir hasta-doktor anı değildi. Demir, taburcu olmadan önce Defne’ye bir kartvizit uzattı. “Eğer bir gün hukuki bir tavsiye lazımsa,” dedi, gülümseyerek. Kartvizitte, “Demir Aslan, Avukat” yazıyordu, altında ise Diyarbakır’daki aile arması işlenmişti. Defne, kartı aldı, ama sadece nazikçe başını salladı. “Teşekkürler, ama umarım sadece kontrol için görüşürüz,” dedi, espriyle. Demir, bu cevaba gülümsedi; Defne’nin zekası ve mesafeli tavrı, onu daha da merak ettirmişti. Hastaneden çıkarken, Demir’in aklı hâlâ Defne’deydi. Onun sakinliği, Diyarbakır’ın taş evlerinde geçen çocukluğunda hissettiği bir huzuru anımsatıyordu. Defne ise, o gün nöbetten çıkarken, elindeki kartvizite baktı. Demir Aslan. İsmi, sanki bir hikâyenin başlangıcı gibiydi. Ama Defne, hayatının yoğunluğu arasında, bu karşılaşmanın sadece bir an olduğunu düşündü. Yine de, o kartviziti çantasına koyarken, içinde küçük bir merak kıpırdandı. Bir hafta sonra, hastaneye bir kurye geldi. Elinde, Diyarbakır’dan gönderilmiş, el oyması bir ahşap kutu vardı. İçinde, ince bir gümüş kalem ve bir not: “Bazı tesadüfler, bir hikâyenin ilk satırıdır. Teşekkürler, Dr. Defne. – Demir Aslan” Defne, notu okuyunca gülümsedi. Bu, bir beğeninin başlangıcıydı; ne aşk, ne de acele bir yakınlaşma. Sadece, iki farklı dünyanın, bir kaza anında kesişen yolları. Ve bu yol, henüz bilinmeyen bir hikâyeye uzanıyordu. İstanbul’un kasım akşamları, hem hüzünlü hem de büyülüydü. Boğaz’ın serin rüzgarı, Şişli’nin neon ışıklarını sönükleştiriyor, hastanenin camlarından yansıyan ışıklar geceye karışıyordu. Defne Yılmaz, acil servisin yoğun nöbetinden yeni çıkmış, hastane koridorunda adımlarını ağır ağır atıyordu. Elinde, Demir Aslan’ın gönderdiği ahşap kutu ve o ince gümüş kalem vardı. Notun sözleri zihninde dönüp duruyordu: “Bazı tesadüfler, bir hikâyenin ilk satırıdır.” Defne, gülümsedi, ama bu gülümseme kısa sürdü. Kalbinin derinliklerinde, geçmişin gölgeleri hâlâ capcanlıydı. Güvenmek, onun için bir lüks olmaktan çıkalı çok olmuştu. Defne, 30 yaşında, dışarıdan bakıldığında sakin, kararlı ve güçlü bir doktordu. Hastalarına şefkatle yaklaşır, acil servisin kaosunda soğukkanlılığını korurdu. Ama içinde, dört yıl önce kırılmış bir kalp taşıyordu. Üniversite yıllarında, ona dünyaları vaat eden bir adam, bir gecede her şeyi yok etmişti. Kerem, Defne’nin ilk aşkıydı; bir ressam, özgür ruhlu, sözleriyle dünyayı güzelleştiren biri. Ama o sözler, yalanlarla doluydu. Defne, ona tüm kalbini açmış, hayallerini paylaşmış, ancak Kerem’in başka bir hayatı, başka bir sevgilisi olduğunu öğrenmişti. O ihanet, Defne’nin ruhunda derin bir yara bırakmış, güvenini paramparça etmişti. O günden beri, Defne kalbinin kapılarını sımsıkı kapatmış, sadece işine ve hastalarına odaklanmıştı. İnsanlar ona hayrandı, ama kimse onun içindeki fırtınaları göremiyordu.

editor-pick
Dreame-Editörün seçtikleri

bc

AŞKLA BERDEL

read
79.0K
bc

ÇINAR AĞACI

read
5.7K
bc

MARDİN KIZILI [+18]

read
521.6K
bc

HÜKÜM

read
223.8K
bc

Ne Olacak Halim (Türkçe)

read
14.3K
bc

PERİ MASALI

read
9.5K
bc

Siyah Ve Beyaz

read
2.9K

Uygulamayı indirmek için tara

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook