“Bazı sessizlikler, içlerinde çığlık taşır. Ve o çığlık, hanedanların yıkımını başlatır.”-Sultan Delgirmaa *** Shaabani sabahı, huşu dolu bir sessizlikle doğuyordu. Güneş henüz uyanmamıştı, ama sarayın kuzeyinde yer alan büyük ahırların içi, yavaş yavaş hareketlenmeye başlamıştı. Saman kokusuna, uykulu atların hırıltısı ve hizmetlilerin ayak sesleri karışıyordu. Gölgeler hâlâ uzundu; kıyıda köşede kalan her karanlık, saklanmak için birer perde gibiydi. O sabah ahırlarda çalışan yeni bir yüz vardı. Kıyafeti yıpranmıştı, başındaki örtü göz hizasına kadar inmişti. Eğik duruyor, konuşmuyor, emir gelmeden hareket etmiyordu. Seyisler onun yeni gelen hasta yamağın yerine geçtiğini düşünmüş, pek de ilgilenmemişlerdi. Kimsenin şüphelenmemesi için ayaklarına kadar inen kirli entarisini giymiş,

