1. Bölüm / BERDEL

1188 Kelimeler
İki aşiret arasında yıllardır süren kan davası her yüzyılda bir yapılan berdelle bertaraf edilmektedir. Bu defa yapılacak Berdel hiç kolay olmayacaktır. Çünkü Meso ağa ile Cemo ağa birbirinden nefret etmektedir. Acaba bu berdel olacak mı? Hadi hep birlikte öğrenelim ? GÜNÜMÜZ Meso ağa ile oturanlardan Seydo çayını yudumlayıp "Meso ağam senin doktor oğlun köye ne vakit gelecektir?" diye sordu. "Neden merak ediyorsun Seydo? Napacaksın benim doktor oğlumu?" "Ne edeyim senin oğlunu ağam. Aşiret der ki berdel vakti gelmiştir. Amma ve lakin Cemo ağa kızını Yalçınbeylere vermem der.” “Hele laflarına bak deyyusun. Sanki ben ona Dilber kızımı verecek miyim de o oğluna istemem diye böbürleniyor! S.iktirsin gitsin gavat. Tövbe tövbe!" Meso ağa ağzına geleni istemsizce sayıyordu. Köy halkı onun küfürbaz diline alışıktı ancak Cemo ağa duysa kıyamet kopacağını biliyorlardı. “Kan davası mı hortlayacak ağam? Yeniden silahlar mı konuşacak?” "Hortlarsa hortlasın, onlardan mı korkacağım. Madem onlar işi yokuşa sürüyor, yansın gemiler. S.iker atarım gelmişlerini geçmişlerini. Tek tohumları kalmaz bu topraklarda, haberleri olsun!” Yan kahveden onları çaktırmadan dinleyen Kayaoğlu aşiretinin erkeklerini telaşlanmaya başlamıştı. İki ağanın birbirlerine olan nefreti yüzünden köyde huzur kalmayacak diye düşünüp Cemo ağayı ikna etmek için yola koyuldular. Berdelin yapılması şarttı. İş daha fazla inada binerse bu işin sonu kötüydü. Diğer tarafta Yalçınbey aşiretinin önde gelenleri Meso ağayı ikna etmek için uğraşmaya devam ediyordu. “Olur mu öyle ağam? Kan davası başlarsa bizden de çok can yanar. Cemo ağayla oturup bir konuşmak gerekir.” Ancak Meso ağa “S.iktir git lan! Yalçınbeylere zorla kız vermem, kız da almam! Berdel olmayacak!" diyerek son sözünü söyledi. Öfkeyle ayağa kalkıp postallarını yere vura vura atına atlayıp konağa doğru yol aldı. Gariban köy halkı olacaklardan korkuyordu. Yıllardır köyde huzur vardı. Bu huzur bozulsun, evlatları ölsün istemiyorlardı. Tek ölenler iki ağa ile evlatları olmazdı. İlla ki köyde çatışma çıkar, kan gövdeyi götürecekti. Bunun için Kayaoğlu aşiretinin önde gelenleri ile işbirliği yapmaktan başka çareleri kalmamıştı. *** Kayaoğlu aşiretinin önde gelenleri Cemo ağalarını bağda ekin hasadı için ırgatlara gözcülük ederken bulmuşlardı. Telaşla ağalarına, Meso ağanın da köprüleri yaktığını, bu işin sonunun iyi olmayacağını söylediler. Cemo ağa karşı kahveden söylenenleri taşıyan aşiretin gençlerine dönüp “Ben kızlarıma onların sülalesini kurban ederim. O ağzı bozuk hıyarağasına verecek kızım yok. Hem berdel mi kaldı bu devirde, varın gidin işinize hayde!” diye bağırdı. O kadar yüksek bağırdı ki sesi karşı dağlarda yankılandı. *** Aralarından en bilgili olan Ali emmi Yaso’yu bulup kafa kafaya verdi. İki aşiretten hatrı bilinir ailelerin ağalarına da iş birliği teklif edildi. Herkes berdel konusunda hem fikirdi. Berdel olmak zorundaydı. Ali emmi elini kaldırıp onca adama işareti vererek "Haydi gidelim ihtiyar heyetine haber verelim ağalar." dedi. Onlar heyetin yolunu tutarken biliyorlardı ki bu işi ancak ihtiyar heyeti çözebilirdi. Lakin töre onların sözünün emir kabul edilmesini buyurmaktaydı. Emre karşı gelen aşiretin lideride olsa kellesi tek emirle alınırdı. Evlatlarının ölmesindense iki inatçı ağanın ölmesini tercih etmişlerdi. Pir dedelerin huzuruna çıkıp durumu anlattı Ali emmi ile Yaso. “Hal böyledir pir dede, biz işin içinden çıkamadık. Yardımınız lazım,” dedi. Pir dede töreye karşı gelen iki ağaya öfkelenmişti. Bu öfkeyle “Köyümüzün iki ağası yarın huzuruma gelsin. Gelmem diyenin kellesini alın gebersin gitsin,” demişti. Yaso durumdan memnun “Emrin başımız üstüne Pir dedem,” diyerek huzurdan ayrılmışlardı. *** İki inatçı ağayı İhtiyar heyetine gitmeye ikna etmek kolay olmadı. Ancak Pir dedenin fermanı karşısında ikisi de görüşmeye gitmeyi kabul etti. Yok yere canlarından olmak istemediler. Cemo ağa Meso ağa çizmelerini yere vura vura yürürken toz toprak havalanmıştı. Her ikisi birbirinden nefret ederken dünür olmak son isteyecekleri şey bile değildi. Ulusal Köy tarihi bir ana tanıklık etmek için iki ağanın peşinden gidiyordu. Köy halkı biliyordu ki bu işin sonu iki aşireti karşı karşıya getirecekti. Ya iki ağa nefreti bırakıp berdele tamam diyecek ya da infaz edileceklerdi. Ancak Pir dede toplantıyı unutup yaylaya gitmişti. Torunu dedesine haber vermek için yola koyulmadan evvel durumu köylülere bildirmiş ve iki aşiret liderine yarın akşam vaktinde toplanmalarını söylemişti. Cemo ağa ile Meso ağa birbirilerinden hiç haz etmezdi. Belki de bunun tek sebebi kan davası değildi. Meso ağaya göre Cemo ağa oğlunun doktor olmasını çekemiyordu. Hele diğer oğlu iş adamı çıkmıştı. Bir tek Dilber kızı okul okumamıştı. O vakitler kıza okul gerekmez sanıyordu lakin hatasını anlamıştı. Dilberini okula vermediği için şimdi çok pişmandı. Cemo ağa ise Meso’yu burnu havada olduğu için sevmezdi. Bir de karısı Nebile’de eskiden, daha gençken gözü de vardı. Nebile ile evlendikten sonra Meso derbeder olmuş köyden yaylaya gidip üç ay dönmemişti. Döndüğünde ise rahmetli eşi Dilber ile evlenmişti. Dilber son doğumda vefat edince karısının adını kızına vermişti. Doğrusu karısı ölünce üzülmüştü. Ancak gel zaman git zaman derken bir kez daha evlenmiş. Cevriye ise çocuklarına eziyet edince köyden sürdürmüştü. Bu olaydan sonra tekrar evlenmeyi aklından bile geçirmemişti. Şimdi berdel yapıp hayatını adadığı iki çocuğunu nasıl töre var deyip evlenmelerini isterdi. Ahh Meso ağa ahh, sen bu hallere düşecek adam mıydın? *** Hazel, köyün kumral tenli, kömür gözlü güzel kızlarından biriydi. Bakışları şehla şehla, kirpikleri kaşlarına değerdi. Kaşları deseniz cımbız değmediği halde özenle şekil verilmiş gibiydi. Henüz 20 yaşındaydı. Ulusal köyün en güzel kızıydı. Hatta iki yıl evvel mısır güzeli seçilmişti. Kız kardeşi Milena ise henüz 18 yaşındaydı ve en az ablası kadar güzeldi. Bu sene mısır güzeli olarak Milena seçilmişti. Köydeki kızlar için 20 yaş tam olarak evde kalmış kızların sınır yaşıydı. Hazel’in de gönlünde genç bir delikanlı vardı. Üstelik askerliğini de yapmış, eli ekmek de tutuyordu. Hem karşı aşiretten de değildi. İstese hemen varırdı ona lakin babasını nasıl ikna edecekti? Ağa kızının öksüze, ırgata verilmesi zordu. Kızın ya kusuru olmalıydı, ya da kızı kaçırmalıydı. Kusursurdu Hazel. Tek kusuru imkansız birine aşık olmasaydı. Hazel sabah uyandığında Milena ile birlikte kahvaltıya oturdular. Babası bu ara pek bir şey yemiyordu. Daha doğrusu dünden beri ağzına lokma girmiyordu. Üstüne çok düşünmedi. Varsa bir sıkıntı elbet anlatırdı. Nebile’de kocasındaki durgunluğu fark etmişti. Kızlar gittiğinde konuşmaya karar verdi. Herkes kahvaltısını bitirdikten sonra ayaklandı. Kızlarına dönerek “Hazel, Milena bana bakın. Öğleden sonra ırgatlar tarlaları ekecektir. Benim daha çok işim var. İkiniz gidin ırgatlara göz kulak olun. İşten kaytarmasınlar emi?” diyerek tembihte bulundu. Milena göz devirdi. Artist olacağı yerde hakem mi olacaktı? Ancak anası sert kadındı. İtirazı sevmezdi. Hazel hiç ikiletmeden sevincini gizleyerek anasına cevap verdi. “Olur anacım, gideriz. Hem kaç vakittir bağa bahçeye gidemedik az temiz hava alırız. İyi olur.” Milena’da “Hı hı çok iyi olur,” dedi kinayeyle. Ablasının derdini çok iyi biliyordu. Nebile Hatun iki kızını yolcu edip Cemo ağanın yanına döndü. “Cemo ağam nedir bu halin? Hiç yemeğini yememişsin. Davar gibi boynunu bükmüşsün. Neyin var, söyle hele?” Cemo ağa şimdiden karısına bir şey demek istemedi. Belki başka yolu bulunur o rezil aileye ne kız verir ne de kız alırdı. Keşke şimdiye kadar tüm çocuklarını evlendirmiş olsaydı. O zaman bu berdel bir sonraki nesle kalır veya kuzenlere geçerdi. Ne yazık ki berdel sırası onlardaydı. “Herhalde hasta olacam. Az daha zıbaram belki daha iyi olabilirim.” “İyi madem öyle olsun, ama belli başka derdin var. Anlarız nasıl olsa.” Nebile anlam verememişti bu haline ama kocasının inadını da bilirdi. Sabredip anlatmasını beklemekten başka çaresi yoktu. Cemo ağa yatağına dönüp yaz günü battaniye çekti üstüne. Sıkıntıdan içi üşüyordu. Hakikaten bu dertten hasta olmasa iyiydi.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE