RÜZGAR Yiğit'e döndüm. İçlerinde tek konuşmayan oydu. Bakışlarım üzerinde sabitlenince dik dik yüzüme baktı. İçlerinde en dik başlısı o gibi duruyordu. Onun yaşlarındayken babama bu şekilde bir tavırla yaklaşsam elinden sağlam çekerdim herhalde… Yiğit, sandalyesinden doğruldu, alaycı bir tavırla omuz silkti. “Ne yani, oyun oynadık diye suçlu mu olacağız? Herkes oynuyor o oyunu.” “Herkes okul taramıyor,” dedim, Yiğit’e dönerek. “Kibar, o silahı oyundan aldı. Siz de aynı oyundasınız. ShadowKing size ne dedi? Bana her şeyi anlatın, yoksa bu odadan çıkmanız uzun sürer. Anlatın ki sonunuz Kibar gibi olmasın. Tehlikenin farkında değilsiniz. Bizler size yardımcı olmak için buradayız, sizi suçlamak için değil.” Mustafa, bir an sustu, sonra iç çekti. “Tamam… Oyun farklıydı. Sorular biraz tuhaft

