Serdar acelemiz olduğunu bildiği için oyalanmadan bizi sorgu odasına yönlendirdi. Çocuk, masada oturmuş, başı öne eğik, elleri kelepçeliydi. Gözlerinde öfke değil, artık sadece yorgunluk vardı. “Adın ne?” dedim, sandalyeyi çekip karşısına otururken. “Kibar” dedi, sesi çatallı. “Kibar Yılmaz.” “Kibar ha? Kişiliğinle çelişiyor gibi!” Yüzüme bir bakış atıp yeniden başını eğdi. O sırada telefonuma bir mesaj geldi. - Kanında yüksek dozda uyuşturucu çıkmış Metehan'ın mesajını okuyup telefonu cebime attım. “Kibar,” dedim, sesimi sakin bir şekilde. “O silahı eline nasıl aldın? Kim verdi? Telefonunda bir oyun bulunmuş. Daha önce bu oyunla ilgili ihbarlar gelmişti. O oyunda neler dönüyor, anlat.” Başını kaldırdı, gözleri kararsızdı. “Bilmiyorum… Sadece… Yakup hoca… Bana tüm arkadaşlarımın

