AZRA Duyduğum silah sesiyle oturduğum yerden sıçradım. Bu bildiğim tabanca seslerinden biri değildi. Daha ağır, daha tehditkâr bir şeydi. Oturduğum sandalyeden öyle hızlı fırladım ki, sandalye arkaya savrulup yere çarptı. Çığlıklar, haykırışlar ve koşuşan ayak sesleri okulun taş duvarlarında bir kakofoni yaratıyordu. İçgüdüsel olarak elimi belime attım, ama tabii ki silahım yoktu. Gizli görevdeydim. Rehber öğretmen Azra, silahsız, savunmasız bir sivildi. Bir küfür savurdum. Siktir! Koridora çıktığımda kaos hakimdi. Öğrenciler panik içinde koşuyor, bazıları dolapların arkasına saklanmaya çalışıyor, bazıları yere yığılmış ağlıyordu. Hızla durumu tarttım. Silah sesi üst kattan, muhtemelen ikinci katın kuzey kanadından geliyordu. Gelen silah sesi, çetenin gençleri silahlandırdığı o iğrenç

