SEÇİM-1

1388 Kelimeler
Her zaman yaşadığımız zamana minnettar olanlardandı Yıldırım. Yine de bazen eski kafalı yapısı onu ister istemez yanlışa düşürebiliyordu. Doğuştan asker kavramı onun için söylenebilecek en doğru söz olsa da ona göre yaşadığı zamanın en büyük eksiğinin kadınların savaş meydanlarındaki yerleri için olan düşünceleri olmuştu. Kadınların savaşamayacağını düşündüğünden değil, açıkçası ekibinde sırtını güvenle yaslayacağı bir çok kadın olsa da bireysel olarak bir kadının evlendikten sonra aktif savaş alanından çekilmesi düşüncesine sahipti. Ama ona göre evli bir kadının savaş alanında olması eşi için işini zora sokan bir durumdu. Bu yüzden ekibindeki kadınların evli olmamalarına dikkat ediyordu. İnsanlar anlamasalar da o annesinin dönüşünü beklediği savaşların etkisiyle seçeceği kişinin bu alandan uzak bir çalışma sahasında görev yapmasını isteyenlerdendi. Daha önce sivillerle göreve gitmesinin kendisine bu görevi getirdiğinin de farkındaydı. Ama görevin başındaki araştırma ekibi onun gibi uyumlu bir adam için bile sıkıntılı bir durumdu. Zira hepsiyle olmasa da görev ekibinin başı olan Damla Öztürk ile daha önce bir görevde çalışmıştı. Damla, çevresindeki kadın tiplerinden hem görüntüsü hem de karakteri ile fazlasıyla ayrılıyordu. Birincisi korkusuzdu, kafasına koyduğunu yapan yapısı korkusuzluğu ile birleşince tehlikeli oluyordu. İkincisi zarif yapısına tezat iyi bir savaşçıydı, tabi bunda babalarının etkisi de yadımsanamazdı. Ama Yıldırım için en zor olan kısım onu tanıdığı görev sırasında Damla hanzadeye karşı hissettiği karmaşık duygularıydı. Bu kadın tüm doğruları ile oynuyor, güçlü iradesini yerle bir ediyordu. Ne kadar bu görev onun için önemli olsa da beş yıl sürecek bu görevde kendi iç çatışması ile baş başa kalacağınında farkındaydı. Damla hanzade insanı her hali ve hareketi ile kendine çeken ve hayran bırakan bir kadındı. Düşüncelerinin verdiği ağırlıkla araştırma binasının bilim salonuna doğru ilerlerken karşısından kendine doğru gelen Elif komutan ile gülümsedi. Elif komutan ılımlı ve uyumlu görüntüsüne karşın güçlü iradesi ile öne çıkmış bir halk kahramanıydı. Yıldırım, bu kadının yaşadıklarını düşününce yüreğine bir öküz oturuyordu. Elif komutan bir evlilik geçirmişti ama trajik olanı bu birlikteliğin sonuydu. Elif komutanın kocası nefsine yenik düşüp bir muhbire aşık olmuştu. Hayat işte her şey olabilirdi, ancak bu yaşanmışlıkta Elif komutan sadece ruhsal değil bedensel olarak da zarar görmüştü. Sınır komşularından biri ile yaşadıkları sorun sırasında esir düştüğünde hem eşinin ihanetini öğrenmiş, hem gördüğü işkenceler ile karnına yeni düşen bebeğini kaybetmiş, hem de kendisinin yaşadığı esaretin nedeninin kocasının aşık olduğu muhbir olduğu gerçeği ile yüz yüze gelmişti. Ve en can alıcı kısmı Elif komutan bu olayın sonunda kocasını ve sevgilisini kendi eliyle öldürmüştü. Kimse tam olarak ne olduğunu bilmese de o olayın akabinde yapılan gizli soruşturma sonucu bir süre Elif komutan göreve dönememişti. Döndüğünde ise sanki olaylar hiç yaşanmamış gibi hayatına devam etmesi pek çok dedikoduya neden olmuştu. Yıldırım bunları düşünürken Elif komutana çevirdi bakışlarını , güzel bir kadındı, uzun boylu, badem gibi iri gözlü, buğday tenli, kısa saçları biçimli , güler yüzlü. İyice yaklaştıklarında Elif komutanın yüzündeki gülüşü genişledi. " Yıldırım , demek ikinci ekip senin ha! İşte buna fazlasıyla memnun oldum. Diğer ekibin Doğan ya da Ahser'in ekibi olacağından endişeliydim." " Elif komutanım, ben de sizi gördüğüme çok sevindim. Umarım yüzünüzü kara çıkarmam." Yıldırım'ın sözleri ile Elif komutan gür bir kahkaha attı. Ardından gülüşünü bozmadan Yıldırım'a döndü. " Yıldırım, lütfen şu resmiyeti bir kenara bırakalım. En azından biz bizeyken unutma ki beş yıl aynı gemide çalışacağız ve bu resmiyet ile uzun bir beş yıl geçiririz." " Komutanım, affınıza sığınıyorum ama bu elimde değil. Hem değer verdiğim bir rütbelimsiniz hem de büyüğümsünüz. Resmiyetim saygımdandır." " Yıldırım, saygı sadece siz , biz kelimeleri ile olmadığı gibi kendini mecbur hissettiğin içinde olmaz. Ailelerin içinde de saygı vardır ama biz ailemizde saygı duyduklarımıza siz biz demiyoruz. O yüzden rahat ol ve unutma ben rütbe olarak da yaş olarak da senden büyük olsam da bu uzun süreli bir görev ve biz hem aile hem de yoldaş olacağız." Yıldırım, Elif komutanı başım ile onayladığı sırada ikilinin duyduğu gür ses ile başları yandaki koridora döndü. İkisine birden seslenen koordinasyon komutanı Semih ile esas duruşa geçtiler. Semih komutan ince bir tebessüm ile yanlarına geldiğinde : " Lütfen rahat olun. Size ekip liderlerinin odasına kadar eşlik etmeye gelmiştim." dedi. Semih komutan eli ile yolu gösterdiğinde ikisi de başları ile onaylayıp komutanın peşine takıldılar. Bulundukları geniş girişin sağındaki üçüncü koridora girdiklerinde koridorun sonunda büyük bir kapıya kadar sessizce ilerlediler. Kapıya geldiklerinde Semih komutan onların beklemediği bir şey yaparak kapıyı tıklatıp bekledi. Çünkü Semih komutan rütbe olarak bu binadaki en üst rütbeli subaylardan biriydi.İçeriden gelen "Giriniz" komutu ile üçlü içeriye girdiğinde hilal şeklinde bir masanın başında oturan beş kişilik ekip kendi halinde önlerindeki dosyalar ile boğuşuyorlardı. Hanzadelerin başı olan Damla kapı açılır açılmaz ayağa kalkıp gelenleri karşılarken diğerleri de dosyalardan başlarını kaldırıp kimin geldiğine bakmışlardı. Damla hızla babasının yanına gidip yüzünde zarif bir tebessüm ile kollarını boynuna doladı. " Hayırdır Semih komutanım , sizi hangi rüzgar attı buraya?" Damla'nın sözlerindeki ince alay ve imayı Semih çok iyi anlamıştı. Kızına tek kaşını kaldırıp " Ciddi misin?" bakışı attığında Damla kaşlarını kaldırarak babasına yanıt verdi. " İşinize karışmaya gelmedim güzelim. Hem komutanları sizinle tanıştırmaya hem de güvenlik subayı seçiminizde izleyici olmaya geldim. Üstelik deneyimlerimi paylaşmak istemem seni bu kadar mı rahatsız ediyor?" " Baba olayı saptırma lütfen. Tabi ki son olarak seninde fikrine başvuracağız ama yine de bizim kararımızı manipüle etmeye çalışmadığını söyleyemezsin." Semih gür bir kahkaha attı. Kızının onu çok iyi tanıması bir dezavantajdı onun için. Evet kararlarını görmeye ve gerekirse müdahale etmeye geldiği doğruydu ama kendide haklıydı. Asker seçeceklerdi ve bir askeri seçimin bir askerin kılavuzluğunda yapılması ona göre en iyisiydi. Ellerini teslim olmuş gibi kaldırdıktan sonra: " Manipüle demeyelim düşündüğünün aksine öyle bir amacım yok. Güvenliğiniz için sadece kılavuzluk yapmaya geldim." Damla derin bir nefes alıp başını sağa sola salladığında kızının gönülsüz de olsa teklifini kabul ettiğini anlayıp ekibin kalanına döndü. " Genç araştırmacılar sizi kip komutanlarınız ile tanıştırayım. Yıldırım komutan ve Elif komutan, seçimleriniz sırasında burada olmalarının size yararı olacağını düşündüğüm için onları da çağırdım. Ama kabul etmezseniz daha sonra gemi için gereken malzemeleri ve hazırlıkları konuşmak adına bir toplantı günü belirleyip gidebiliriz." Ekipteki herkes dikkatle Semih'i dinlerken yüzlerinde gün içinde değişmeyen sakin bir ifadeleri vardı. Pakize ortamdaki garip havayı dağıtmak için herkese izin alırcasına bakıp onay aldıktan sonra gülümsedi. " Aslında iyi ki geldiler . Biz dosyalara göre karar verdik sayılır ama mülakatta burada olup bizlerin kararını değerlendirmelerini çok isteriz." Herkesten onaylayan mırıltılar çıktığında Elif yüzünde her dem mevcut olan gülüşü ile: " Onur duyarız hanzadeler ve beyzadeler." dedi. Birlikte masaya oturduklarında ilk seçim için masanın sanal ekranı açıldı ve karşılarına kadın bir subay olan güçlü öz geçmişi ile Sabuha Kalender ismi çıktı. İlk güvenlik ekibini Damla seçecekti. " Sabuha bacı, güçlü ve itaatkar bir öz geçmişe sahip. Oluşturmayı düşündüğümüz güvenlik ekibimde lider olmasını istediğim biri. Sadece güç ve itaatkarlık değil, uzay simülasyonlarındaki üstün başarısı ve psikolojik testlerdeki soğuk kanlı duruşu ile bu görevde yanımda olmasını istediğim bir yapıya sahip." " Alt ekip için düşündüğün diğer üç kişi kimler?" Babasının sözleri ile Damla'nın parmakları masanın üzerindeki bilgilerde dolaştı ve bir süre sonra ekrana ikisi kadın üç askerin daha dosyası yansıdı. " Gülin bacı, keskin nişancı, Ay üssünde korumalık yapmış, 23 saatlik mekik kullanımı deneyimi var. Esra bacı, askeri arabulucu. Kriz anında sakin ve dikkatli, aynı zamanda yakın dövüş konusunda başarılı. Son olarak Akıncı Suat, saha komandosu. Silah ve yakın dövüş uzmanı ve Jüpiter'deki savunma üssünde 2 yıl görev yapmış." Damla, seçtiği ekibi dikkatle incelemişti. Ama seçenekleri çok fazla değildi. Normalde kişisel güvenlik ekibi için başvuru sayısı az olduğundan zorlanmıştı, bu yüzden seçimlerini onaylatmak işine geliyordu. Bu arada Yıldırım'ın tok sesi odada yankılandı. " Sabuha, daha önce sınırda çalışırken Hasan'ın ekibindeydi. Gözü pek ve dikkatli bir asker, Suat'ı da biliyorum uzay görevlerinde bakım istasyonu Dedeli de karşılaşmıştım. Sakın , sessiz , görev odaklı bir genç ama Sabuha kadar iyi tanımıyorum." Damla, Yıldırım'ı dikkatle dinledikten sonra babasına döndü. " Sabuha bacı ile görüşme ayarlanmıştı, açıkçası seçtiğim diğer adayları - ki eğer mülakatta kabul edersek- Sabuha bacının değerlendirmesini istiyorum. Sizce de uygunsa başlayalım mı?" Herkes onaylarken Damla'nın bakışları Yıldırım'daydı. Nedense daha önce çalıştıkları zamanda bu adamın yaydığı güven verici enerji onu etkiliyordu. Üç ay boyunca sınırda yaşanan bir sorun nedeniyle birlikte çalışmışlardı ve Yıldırım'ın sadece bir asker olarak değil bir insan olarak da güçlü yapısı sayesinde pek çok sıkıntıyı kolayca def etmişlerdi. Yıldırım da üzerinde hissettiği bakışlar ile Damla'ya dönüp başını onaylar gibi hafifçe eğdi. Bunun üzerine Damla'dan zarif bir tebessüm kazandığında nefesi boğazına takıldı. Tüm doğrularını alt üst eden bu kadın ile beş yıl, sonu ikisi içinde bilinmez olan bu yolculuğun neler getireceği bilinmese de saat işlemeye başlamıştı.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE