Sarp kuşku dolu bakışlarla yanıma kadar geldi. Beni başımdan ayağıma kadar dikkatli bir şekilde inceledi sonra gözlerini kısarak, " Tamam , belki o sen değilsindir ama .... yok bu kadar benzerlik mümkün olamaz. Bunun tek bir açıklaması olabilir." dedi ve kollarını kendinden emin bir şekilde birbirine kenetledi, kısa sessizliğinin ardından da,
" Oda senin kesin bir ikizin olmalı ! Tabi ya yoksa iki insan bu kadar aynı olabilir mi ?"diyerek sordu, fakat sonra beni bu sefer alaylı bakışlarla süzmeye başladı. Yüzümde dikkat kesilince de,
" Evet profil aynı ama! O ateşli, seksi ve muhteşem bir kadın, ama sen!" dedi burnunu kıvırarak. Her ne kadar o ateşli ve seksi diyerek iltifat ettiği ben bile olsam, o kıvrılan burnuna yumruğumu çakıp, düzeltmek istedim.
Fakat sonra düşünmeye başladım. Eğer hayır benim ikizim yok desem daha fazla kuşkulanıp, beni takip etmeye başlayabilirdi ve bir yerde açık verip yakalanabilirdim. Evet benim ikizim var desem adım kadar eminim salyaları akarak anlattığı o kadına yani ikizim zannedip bana sülük gibi yapışacağı kesindi ,bu durumda en doğru kararı vermem gerekiyordu. En doğru karar da kesinlikle görevimi tehlikeye atamayacağımdı. O yüzden sahte bir şaşkınlıkla " Hımm anlaşılan sen Hazan'ı görmüşsün" dedim.
Oda şaşkın yüz ifadesi ile, "HAZAN! Biliyordum bir ikizin olduğunu , demek adı Hazan, isimleriniz benziyor Hazal, Hazan. Fakat " dedi ve yine cümlesini yarım bırakıp yine beni alayla süzmeye başladı. Sonra kendini sevimli göstermeye çalışıp, sahte sahte gülümserken,
" Madem Hazan senin ikizin beni onunla tanıştırırsın herhalde" diyerek sordu , sorusuyla yüzüne bakıp gözlerimi devirirken, " Sence ben pezevenge mi benziyorum tokmak kafa?" dedim. Oda gözlerini aynı ben gibi devirip, yüzünü ekşitirken, " İşte edepsiz kız yine hortladı." dedi sitemli ses tonuyla.
Son sözleriyle bu sefer hiçbir şey demedim sadece dik dik yüzüne bakıp arkamı döndüm. Niyetim daha fazla durumu uzatmadan daireme girmekti. Fakat tam kapıyı kapatacakken, elini kapıya koyup yalvaran ses tonuyla. " Tamam dur dur ! Bir şey demedim Hazal'cım." dedi. Bense hayretle önce kapıdaki eline sonra sevimli görünmeyen çalışan suratına baktım. Gerçi Alper kadar asla olamaz ama sevimli olma konusun da becerikli sayılırdı.
" Hazal'cım!! Ya insan nasıl bu kadar dansöz gibi olur anlamıyorum. Nasıl böyle saniyesinde kıvırıp dönebilir ki?" dedim dalga geçerek. Sonra yine sahte bir sinirle sözlerime devam edip,
" Dediğim gibi ben pezeveng değilim, git kendi işini kendin hallet, hem Hazan"la biz ikiz bile olsak hiç anlaşamayız ve çokta görüşmeyiz. Sana tavsiyem tipine aldanma uyuz gıcığın tekidir o" dedim peşimi bırakması için, fakat yapıştı bir kere gıcık.
" Sana göre herkes gıcık kızım, merak etme ben onun gibi bir kızı sevgili yapmak için her şeyi yapmaya razıyım." dedi. Böyle deyince aklıma mekanda yanında olan kız geldi.
" Peki senin sevgilin yok mu?" diyerek sordum. Tabi gözler saniyesinde fır fır dönmeye başladı.
" Hıh! İşte bütün erkekler aynı öküz! Anlaşamasak bile o benim ikizim canım ,yani senin gibi çapkın öküze yem edecek değilim" dedim yüzüne gıcık gıcık bakıp. Sarp ise yalvaran gözlerle bana bakıp.
" Tamam sevgilim var" dedi hatta duymayacağımı zannedip dişlerinin arasından "Sevgililerim yani" diyerek mırıldandı. Sonra saniyesinde gözlerime umutla bakıp" Fakat Hazan'ı görünce artık o kızla şu andan itibaren ilişkimi bitiriyorum." dedi. Bu sözleri beni daha da gıcık etti.
" Ha yani bir kız görünce eskisini hemen yüzüstü bırakıyorsun yani ! Vicdansız öküzsün birde anlaşılan o ki!" dedim kaşlarım çatılı, sonra hala daha kaşlarım çatılı halde iken arkamı dönüp tekrar kapıyı kapatmak istedim, fakat beyefendi hemen lafı değiştirip beni başka türlü ikna etmeye çalıştı.
" Eğer sen Hazan'ın benim sevgilim olmasına yardım edersen bende abim Alper'i sana ayarlarım!" dedi ve ben bu sözlerle saniyesinde olduğum yerde kalıp, gözlerimi karasız bir şekilde kısarak biraz duraksadım. Yani bu yöntemi maalesef işe yaramıştı. Yavaş yavaş geriye ona doğru döndüm.
" Alper! gerçekten yapabilir misin? "diyerek sordum. Alper'ciğimin ismini duyunca, işler benim için biraz değişti haliyle. Gerçi istesem ben onu kendime aşık etmeyi başarırdım, fakat olmak zorunda olduğum bu tiple biraz zordu. Sarp sözlerimle daha da umutlu bakışlarla.
" Sen Hazan'ı bana getirirsen ben sana değil abimi Chace Crawford'u bile ayarlarım yemin ederim." dedi heyecan ve istekli bir halde.
Tamam bu Sarp'ı başımdan sağmam lazımdı ama ucunda Alper'i sevgili yapmak vardı. Dediğim gibi ben onu kendim yüzde yüz tavlardım, ama bu sefer durum farklıydı. Hem o görev icabı baştan çıkardığım o alçaklar gibi değildi o benim için değerliydi ,hem de eğer beni sevecekse de bunu dış görünümüm için değil, beni ben olduğum için sevmesini istiyordum. Bu yüzden Sarp'a bakıp,
" Tamam ama önce bunu kanıtlaman lazım. Eğer ikna olursam, sana Hazan'ı ancak o zaman getiririm." dedim. Oda yerinde önce kendinden emin şekilde gerilip, elini bana uzatarak " Tamam anlaştık kabul, yarından itibaren sana bunu göstericem ,"dedi sonra pis tekrar beni alayla süzüp,
" Hem sevaba girmiş olurum. Sayemde hiç sahip olamayacağın yakışıklı bir erkekle sevgili olursun" dedi , tabi kahkahayı da bastı pis gıcık. Bu gıcık halini görünce,
" Tokmak kafa!" dedim sinirle, o ise arkasını dönüp asansöre doğru yöneldi asansörün kapısı açılınca da içeri girip, bana bakıp,
" Yarın görüşmek üzere edepsiz kız" dedi ve kapı kapanırken şirince elde salladı pis öküz. O giderken haliyle yüzüm ekşimiş halde içeri girdim. Aklıma gelen ilk düşünce ile olduğum yerde kalırken de kendi kendime söylenmeye başladım.
" Acaba doğrumu yaptım, tamam ikizim var dedim ama Alper'i elde etmek için, uydurduğum ikizi ayarlarım demekle hata yapmış olabilir miyim?" diye düşündüm. Sonra yüzümü hafiften tokatlayıp,
"Niye bu kadar düşünüyorsun kızım, tek bir bakışla etkileyebildiğin gibi, dilinle değil kendinden hayattan bile soğutursun sen o salağı ,sonuçta tek bakışta sana deli divane aşık olmadığına göre ,belli çapkın öküz bu, düşünme artık" diyerek kendimi rahatlatıp ,günün baskısı ve yorgunluğu ile yatak odama gidip, kendimi yatağa saldım.
Sabah yine erkenden kalkıp günlük koşumu ve sporumu yapmak için evden erkenden çıktım. Fakat site çıkışında Sarp ve hala daha uykulu gözlerle esneyen Alper'i gördüm. Sarp beni görünce el sallayarak gelmemi işaret etti. Anlamaya çalışıp gözlerimi kısarak yanlarına gittim. İkisi birden bana "Günaydın "dedikten sonra ,ilk söze Sarp girdi.
" Sende koşuya gidiyorsun herhalde ,bizde dün fark ettik senin koştuğunu ve bu yüzden bizde abimle beraber sağlıklı yaşam için seninle birlikte koşmaya karar verdik." dedi tabi hala esneyen Alper Sarp'ın kulağına eğilip ,kısık sesle konuşmaya çalışarak.
" İkimiz mi karar verdik, oğlum beni zorla tatil günümde koşacağızz diyerek kaldıran sen değil miydin? "diyerek sorunca kaşlarını çatarak, durumun farklı olduğunu anladım, bu Sarp efendinin halt yemeleriydi aslında. Fakat Alper'in bu uykulu hali hem çok komik hem çok tatlıydı. Sarp önce abisine bakıp,
" Bu mu yani abi sen niye takıldın ki şimdi buna ,sorun yapma sen kendine bunları hadi koşalım, sağlıklı yaşam için ,hem buraya yeni taşındık bu sayede yeni komşumuzla beraber iyice tanışıp kaynaşırız fena mı? " deyip önden koşmaya başladı ve bu cümlesi ile de niyeti iyice meydana çıktı öküzün. Tamam Hazan'ı istediği için bir şeyler yapmasını bekliyordum ama uyku uyumayıp sabahın köründe de böyle bir şey yapmasını beklemiyordum doğrusu.
Önden o koşup gittiği için biz Alper'le yalnız kalmıştık. Alper bana bakıp önce o tatlı gülüşüyle baktı sonra dudaklarını birbirine bastırdıktan sonra,
" Madem uydum bu herife mecbur koşacağız ,hadi yakalayalım şunu bari!"dedi ve koşmaya başladı. O koşmaya başlayınca da Sarp'ın yaptığına ne kadar kızsam da arkasından gülümseyip , koşarak onu takip etmeye başladım.
Tüm koşu ve spor boyunca Sarp bizden sürekli uzaklaşıp bizi baş başa bırakmaya çalıştı. Yanımızda olduğu anlarda ise " İşte kız dediğin böyle olur ,hem ev kızı hem sporcu hem de akıllı" diyerek beni abisinin gözüne sokmaya çalıştı. Fakat bu abartı yaparak söyledikleri sadece beni utandırdı o kadar. Alper'in akıllı olduğu belliydi ve kardeşi Sarp'ın yaptığı şeyi anlamış gibi duruyordu.
Artık düştüğüm rezil duruma daha fazla dayanamayıp, " Şey artık benim gitmem lazım, size iyi sporlar "dedim ve arkamı dönüp hemen oradan uzaklaşmak istedim. Fakat tam gidecekken Alper,
" Dur Hazal!" dedi , önce gözlerimi yumup, durumu sindirmeye çalıştım sonra gözlerimi açıp ,zorla gülümseyerek arkamı döndüm. " Efendim Alper!" dedim ifadesiz bakmaya çalışarak , o ise gülümseyerek yanıma gelip.
" Bekle bizde geliyoruz ilk gün için bu kadar yeter kendimizi zorlamaya gerek yok, hem yarın daha sağlam koşmak için de bize bu kadar yeter "dedi , bende önce " yarın" dedim şaşkınca, çünkü anlaşılan o ki Sarp'ın yaptığı şey onu sinirlendirmemişti. Yani oda benimle olmayı istiyor gibiydi. Ama yarın deyince şaşkın halimden çıkıp üzgünce yüzüne baktım." Şey ben ... yarın pazar yani ben pazarları koşmam "
Alper ciddiyetle dudakların birbirine bastırıp, " Hımm buna üzüldüm ,neyse yarından sonra o zaman" dedi, daha sonra da Sarp'a bakıp tekrar bana dönerek kulağıma eğilip sessizce,
" Bu sefer bu gevezeyi yanımıza almasak daha iyi olur." Diyerek bana göz kırptı. Bense duyduklarım karşısında şaşkın halde Alper'in yüzüne baka kaldım. Tek söyleyebildiğim. " Pe peki o olur!" dedim kekeleyerek, Alper sonra tekrar Sarp'a dönüp ,
" Hadi şampiyon bu günlük bu kadar yeter gidelim" dedi ve bu sefer önden koşan o oldu .Ben şaşkınca arkasından bakarken Sarp dibime kadar gelip,
" Ben sözümü tutuyorum umarım sende tutarsın !" Diyerek sırıtarak Alper'in peşi sıra koşmaya başladı. Kendimi toplayınca bende arkalarından koşmaya başladım. Koşarken de Alper'in bu söylediğinden anlam çıkarmanın doğru olup olmadığını düşündüm.
Siteye girip daire kapılarımızın önüne geldiğimizde birbirimize iyi günler dileyip dairelerimize girdik. İçeriye girince ilk olarak duşumu aldım, sonra kahvaltımı yaptım , fakat ev işlerini hallettikten sonra tam rahat rahat uzanacakken kapı çaldı.
Mecburen yorgun olsam da ayaklarımı sürüye sürüye kapıya vardım ama açmadan önce , " Kim o!" diyerek sordum. Fakat gelen cevaba inanamayıp hemen kapı deliğinden baktım. Kapıdakileri görünce şaşırmıştım, yine de gelenleri görünce hemen yanımdaki duvara asılı olan boy aynasına yönelip direk saçımı başımı düzeltmeye başladım. Sonra derin bir nefes alıp yüzüme yerleştirdiğim gülümsemeyle kapıyı açtım. Gelenler Sarp ve Alper'di. Sarp sırıtarak.
" Eğer müsaitsen sana kahve içmeye geldik "dedi bende yine heyecandan biraz kekeleyerek,
" Ta.. tabi buyurun!" dedim.
Önce önden gülümseyip "Merhaba Hazal" diyerek Alper girdi, peşinden de Sarp , fakat ben tam Sarp gireceksen onu kolundan tutup durdurdum. Yaptığımla şaşkın halde yüzüme bakan Sarp, " Ne var şimdi? " diyerek sordu , ben ise yüzüne dik dik bakıp,
" Ya bu kadarı çok abartılı olmuyor mu? Hadi abini koşuya zorladın, ama aynı gün kahveye niye zorluyorsun tokmak kafa" dedim. O ise sırıtarak yüzüme baktı pis,
" Valla inanmayacaksın ama bu sefer gelmeyi abim istedi ,ilk duyunca sen gibi bende biraz şaşırdım, fakat abim bu , zevksiz adam , zaten şimdiye kadar hep çirkin kızlarla çıkmıştır. Fakat bu sefer hem çirkin hem edepsizlerden hoşlanması bu garip oldu biraz benim için." dedi, tabi bu çirkin lafı üzerine kafaya çakmazsam olmazdı. Çarptım da. Çarpmamla da Sarp sinirlendi fakat bir şey demeden sadece kafasını tutup ovuşturarak içeri girdi. öküz.
Onlar içeri girince tekrar yanlarına gidip hoş geldiniz dedim sonra mutfağa gidip kahveleri hazırlayıp getirdim ve kahve eşliğinde koyu bir sohbete başladık. Fakat muhabbet bana gelince işim ve sahte ikiz yalanı gibi geçmişimle de ilgili yalan söylemek zorunda kaldım. Ancak zamanı gelince işim ve sahte ikiz yalanını gibi geçmişimle ilgili gerçekleri elbet anlatacaktım.
Vakit nasıl geçti anlamadım, akşam olmuştu . Muhabbet devam ederken telefonum çaldı . Maalesef arayan merkezdi. Bu yüzden izin isteyip onlardan uzaklaşarak yatak odama girip telefona cevap verdim. Sezgin şefim mafya hakkında yeni bilgiler edindiklerini ve acilen mafya ile buluşup net bilgi edinmemi istedi.
Mecburen " Peki şefim!" deyip, telefonu kapattım, ilk kez göreve gitmek istemiyordum bu yüzden yüzüm düşük vaziyette içeri girdim. Yüzlerine üzgün halde bakıp,
" Şey üzgünüm ama hesaplarda hatalar varmış benim iş yerine gidip halletmem lazım" dedim biraz sıkılarak. Daha önce onlara attığım büyük bir şirketin muhasebe müdürüyüm yalanı gibi söylediğim bu yalana da inandılar. Alper,
" Üzülme Hazal önemli değil, sen işine bak , hem daha sonra bizde devam ederiz sohbete "dedi. Ve elini omzuma koyup hafifçe sıvazladıktan sonra kapıya doğru ilerleyip iyi akşamlar dileyerek çıktı. Sarp ise Alper çıkarken bana doğru eğilip,
" Abim tamam şimdi sıra sende , yarın Hazan' la görüşmek istiyorum "dedi sessizce. Ben gözlerimi devirirken Allah'tan Alper " Hadi oğlum gelsene " deyice çok uzatamadı ,ama son bir kez elini kaldırıp parmağını sallayarak, " Yarın sakın unutma!" diyerek ekledi ve öyle gitti.
Onlar gidince bende içeri girip görev için üzerimi değiştirip merkeze gittim. Merkezde hazırlıklarımı da yapıp Serdar denen mafya bozuntusu ile görüştüm. Mecburen tüm gece de hafif tacizlerine sabır edip ,şefimin istediği bilgileri almayı başardım. Gece sonunda artık atacak çok yalanım kalmasa da yine bir yalan uydurup , Serdar denen adamın azgın pençelerinden kurtulmayı başardım.
Merkeze gidip gerekli raporları verip , üstümü yine değiştirdikten sonra oturduğum siteye geldim. Günüm çok yorucu geçtiği içinde daireme girer girmez kendimi yatağa attım ve derin uykuya teslim oldum.
Sabah olduğunda ise pazarları koşuya çıkmadığım için geç saatlere kadar yatakta yatarak keyif yaptım. Sonun da zorda olsa doğrulup ayağımı sürüye sürüye lavaboya girdim. Fakat tam elimi yüzümü yıkayacakken musluğu çevirmemle suların yüzüme fışkırması bir oldu.
Bir saniye içinde nasıl kırıldığını anlayamadığım musluk başlığından çıkan su ile sırılsıklam oldum. Musluğun başını tutup suyu engellemeye çalışırken ,maalesef bir taraftan da kapı ısrarla çalmaya başladı. O halde sürekli çalan kapıya sinir olup, musluğu bırakıp bir hışımla kapıyı açtım. Kapıyı açmamla karşımda dikilen Sarp öküzü beni sıçan gibi sırılsıklam görünce birden kahkaha ile gülmeye başladı. Öküzün yüzüne sinirle bakıp,
" Hıyyy seninle şimdi uğraşamayacağım !" dedim ve tekrar su fışkırtan musluğa koştum. Tabi arkamdan gelen kahkaha ile gülen Sarp öküzü ile birlikte. Oda suyu görünce hemen eliyle tutmaya çalıştı , olamayınca da eğilip lavabonun altındaki dolabı açıp, suyu vanadan kesti.
Ayağa kalkıp dünyayı kurtaran adam edasında cıklarken de " Hem çirkin, hem edepsiz bir kızsın ama bakıyorum da bir de beceriksiz bir kızsın, abime yazık olacak" dedi , yüzümü ona buruşurken.
" Sen çok biliyorsun tokmak kafa" deyip kafasına çakmak istedim .Fakat çakacakken aniden geri çekildiği için ayağım kaydı ve geriye doğru sendeledim.
Tam sırt üstü yere düşecekken Sarp o anda beni belimden tutup yakaladı. Ben ise Sarp'ın kollarına tutunmaya başladım. Ama nedense Sarp göz göze geldiğimiz anda gözlerini birden dudaklarıma kaydırdı. Bir müddet gözleri o şekil baktı sonra tekrar bakışlarını gözlerime çıkarıp alayla.
" Bir tokat çakmayı bile beceremiyorsun. İşin ucunda Hazan olmasa abimi sana asla ayarlamaya çalışıp kesinlikle ateşe atmazdım" dedi gülerek , sonra beni yukarı doğru çekerek kaldırırkende.
"Hazan demişken bugün Hazan'la konuşmak istiyorum." dedi , "Saçmalama daha erken'"deyince,
" Tamam o zaman bende abime gidip senin ne kadar edepsiz olduğunu anlatıp bu işten caydırırım" diyerek beni tehdit etti ve kapıya doğru yöneldi. Gitmeden önce hızlıca kolundan kavrayıp,
" Tamam dur! Tokmak kafa tamam bugün konuşturacağım sizi, ama ben sizle olamam. Biliyorsun ikizimle anlaşamıyoruz ,hem sizi öyle mırç mırç görmek istemem de"dedim.
Ellerini omzuma koyup, " Niye yoksa abim değil de bana mı aşık olduğunu anladın? "dedi sırıtarak, tabi saniyesinde yüzümü buruşturup, " Tokmak kafadan yine iğrenç bir espiri daha ,hem çek omzumda şu toynaklarını" diye çemkirdim. Fakat öküzüm ellerini direk çekmek yerine, nedense açıkta olan omuzlarıma bakıp ,ellerini aşağıya yavaş yavaş kaydırarak indirdi.
Kısa bir öksürükle hareketini ört pas etmeye çalışıp " Aslında çok benziyorsunuz, sende biraz...."dedi sonra sözünü yarım bırakıp, " Neyse! Sen Hazan'la beni buluştur ister ol ister olma benim için fark etmez" diyerek ekledi. ,
Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tutarken " Tamam onu eve çağıracağım ve bir bahane bulup evden çıkacağım ,seni arayıp haber verdiğimde gelir tanışırsın" dedim. Tabi öküz kafasında ne kurmaya başladı ise gözleri birden parlamaya başladı.
" Tamam anlaştık edepsiz yenge!" deyip banyodan çıktı. O gidince banyoyu temizleyip, musluğu tamir ettikten sonra, evet tamir, o salağın dediği gibi beceriksiz değil aksine elinden her iş gelen bir kızım.
Musluğu tamir ettikten sonra yatak odama girip dolaptan ,beyaz ,kalın askılı , göğüs ve sırt dekolteli, dar mini bir elbise alıp giydim. Makyajımı da yapıp, saçlarımı topladıktan sonra aynanın karşısına geçip, biraz kabaran egomla
" Acaba bu o öküze fazla gelmesin!" dedim sırıtarak , çünkü dolgun göğüslerim ,sütun gibi bacaklarım ve düzgün sırt ve vücut hatlarımla çoğu erkeğin dibini düşürecek bir manzarayı. Ki öylede oldu, hazırlanıp Sarp'ı aradığım da, saniyesinde kapıya biten Sarp ,kapıyı açmamla, gözlerini irice açıp bana baka kaldı.
" Şe şey me merhaba! Ben Sarp!" diyerek kekelemeye başladı. Aslında niyetim daha ilk dakikada ona ters davranıp kendimden soğutmaktı fakat şu şaşkın ördek yavrusu gibi olan halini görünce onunla biraz oynamaya karar verdim. Ki bunu hak etti de, içimden "Edepsiz kız! Çirkin ve beceriksiz dersin ha!" deyip, salağın haline gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırıp, etkileyici bakışlar atmaya başladım.
" Merhaba bende Hazan memnun oldum." dedim tabi yüzüne tatlı tatlı gülümsedim. Ve anında öküzüm heyecandan elini ayağını koyacak yer bulamayıp garip hareketler yapmaya başladı.
İşte eğlence başlıyor....