Reyna ve Korhan'ın Karşılaşması

800 Kelimeler
Araç, kapkaranlık ve kimsenin olmadığı bir caddede durduğunda butona bastım ve çantamı aldım. Durduğumuz anda inerken ürperdiğimi hissettim. Heyecan tüm bedenimi sarmıştı ve kalp atışlarım da hızlanmıştı. En yakın arkadaşım Asya ile sonunda çocukluk hayalimizi gerçekleştirmiştik ve ev arkadaşı olacaktık. Bir ev, iki kız... Bizi harika günler bekliyordu. Durağın kenarında, yere uzanan üç köpeği gördüğümde gülümsedim. Beyaz olan köpek kuyruğunu sallayarak yanıma geldiğinde çantamı yere bıraktım ve kafasını okşadım. "Ne kadar güzelsin sen." Köpek kendisini sevdirdikten sonra arkadaşlarının yanına gittiğinde çantamı aldım ve Asya'nın evine doğru yürümeye başladım. Adeta kız kardeşim gibi olan arkadaşımla çocukluk hayalimizi yaşayacağımız için çok mutluydum. Yeni bir başlangıç. Yeni bir hayat. Zor da olsa yolu bularak siteye giriş yaptığımda binanın çok klas ve kaliteli olduğunu görmüştüm. Hayalimizdeki eve yakın sayılırdı. Sevinçle binaya girip Asya'nın kapısını çaldığımda sevinç çığlıklarıyla kapıyı açtı ve üzerime atladı. "Reyna, çok özledim seni, çok!" "Ben de aşkım," dedim ona sıkıca sarılırken. Geri çekildi ve bileğimi tutup beni içeriye çekti. "Hadi gel, çabuk yerleş, alem yapacağız burada." Gülerek içeriye girip kapıyı kapattım ve gözümü evin içerisinde gezdirdim. Benim de dokunuşlarımla harika olacaktı burası. Asya bana döndü. "Sen yerleş, ben sofrayı kurayım." "Yemekte ne var?" dedim anında. Güzel bir yemek varsa köpeklere götürmek istiyordum çünkü. "Tavuk sote ve pilav." Memnuniyetle gülümseyip odaları dolaşmaya başladım ve boş bir oda bulduğumda benim olduğunu anlayarak çantamı bıraktım ve eşyalarımı yerleştirmeye başladım. Kırmızı ve siyah tonlardan oluşması bu odayı bana sevdirmişti doğrusu. İçim kıpır kıpırdı. İşlerimi hallettikten sonra Asya ile yemeklerimizi yiyip sofrayı kaldırdıktan sonra Asya elinde koca bir tepsiyle yanıma geldi. Şaşkınlıkla tepsideki alkolleri ve çerezleri inceledim. "Yuh kızım ne yaptın sen?" "Kimse kusura bakmasın ama bugün bizim günümüz ve kutlayacağız. Hadi balkona geçelim," dediğinde onun bu delidolu hallerine güldüm. "Bekle köpeklere yemek götürüp hemen geleceğim." O beni onaylarken hızlıca kenara ayırdığım tavukları bir kaba koydum ve deri ceketimi üzerime geçirdim. Yemekleri alıp evden çıkarken köpeklerin olduğu durağa doğru yürümeye başladım. Hava oldukça soğuktu ama yüzüme çarpan rüzgar bana huzur veriyordu. Hiç bu kadar mutlu ve huzurlu hissettiğimi hatırlamıyordum. Durağa geldiğimde uyuyan köpekler yemeğin kokusunu alınca ayaklandılar ve etrafımda gezinmeye başladılar. Yemek kabını onların tam ortasına koyduğumda iki köpek de yemekten yerken beyaz olan yanımdan ayrılmamıştı. Eğilip onun tüylerini sevmeye başladığımda bana daha çok sokulması yüzümde gülümsemenin yayılmasına sebep oldu. Gülerek ellerimi tüylerinin arasında dolaştırken birden az ileride fark ettiğim hareketlilikle kafamı kaldırdığımda oldukça sert bakan mavi gözlerle göz göze geldim. O, bir askerdi. Üzerinde kamuflajı vardı ve bir elinde de bordo bir bere tutuyordu. Gözleri gülüşüme düştüğünde ondan oldukça ürktüğümü hissettim. Sert bakışları, uzun boyu ve iri cüssesiyle oldukça korkutucu görünüyordu. Ben donakalmış halde ona bakmaya devam ederken o, yürümeye devam etti. Yere oldukça sert adımlar atıyordu ve yanımdan geçip gittiğinde bedenim ürpermişti. Köpeği biraz daha sevdikten sonra ayağa kalktım ve eve doğru yürümeye başladım. Az önce olanlar ne kadar da garipti öyle. Bordo berelilerin bu kadar sert olduğunu hiç düşünmemiştim ama kesinlikle o adamın kemikli yüzüne, sert ifadesi farklı bir aura vermişti. Neden bu saatte, buralarda bir asker dolaşıyordu ki? Düşünmemeye çalışarak evin yolunu tuttum. İçeriye girip Asya'nın yanına gittiğimde içmek için beni beklediğini görmüştüm. "Daha demin yanımdan bir bordo berelinin geçmesi normal mi?" "Tabi kızım, asker bölgesi burası ve babamın kurduğu özel tim de burada. Asker komşularımız da var," dediğinde şaşkınlıkla kaşlarımı çattım. "Nasıl ya? Lojmanda kalmaları gerekmez mi?" "Evli olanlar lojmanda kalıyor sadece, bekar olanlar burada," dedi göz kırparak. Onun bu hareketine karşılık güldüm. "Desene yandık." "Merak etme babamdan dolayı bize bir yanlışları olamaz babam albay sonuçta," dediğinde kafamı salladım. "Babandan ben bile korkuyorum." "Babam sadece Korhan ile yakın, o da yan dairemizde oturuyor zaten. Babamın kurduğu timin komutanı. Soğuk, sert ve ciddidir dışarıdan ama bir ağabey gibi ilgilenir, iyi biridir. Tabi çok da çapkındır, bazen keşke yan dairemde olmasa diyorum," dedi kıkırdayarak. Evet, ilk dakikadan komşu sorunları başlamıştı. Oturup biramdan bir yudum aldım. "Hiç sevmem öyle çapkın tipleri." "Buluruz sana göre birini," dedi göz kırparak. Ben ise gözlerimi devirdim. "Aşk düşünmüyorum hatta hiç işim olmaz." Asya ile sabaha kadar sohbet ettikten sonra o, uyumaya giderken ben hala enerjik olduğum için güzel bir kahve yapıp defter kalemimi de alarak resim çizmeye başlamıştım. Güneşin doğuşu bana çok ilham vermişti. Sitenin akşam gördüğüm halini, oynayan o üç köpeği, doğan güneşi ve balkonda sohbet eden iki kız çizmiştim. Bu çizimi bir ara tablo haline getirip evimize asmayı düşünüyordum. Çizimimin son dokunuşlarını da yaparken birden yan dairenin balkonu açıldı ve üstü çıplak şekilde genç bir adam çıktı. Sırtı bana dönük olduğu için yüzünü görememiştim ama merak da etmiştim çünkü oldukça fit ve harika bir vücudu vardı doğrusu. Asya'nın bahsettiği Korhan adındaki komutan olmalıydı o. Adam şınav çekmeye başladığında hiç zorlanmamasına oldukça şaşırmıştım. Ben bir tane şınavı bile çekemezdim. Adamı izlerken kaslarının hareketlerini gördüğümde adeta nutkum tutulurken birden ayağa kalktı ve benim olduğum tarafa doğru döndü. Yüzüne baktığım anda panikle kahvemi üzerime döktüm. Gece karşılaştığım askerdi o.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE