"Mısra," dediğinde bagajın kapağı açılmıştı. "Arabadaki ben değilim!" İçeriye bir anda dolan ışık huzmeleri gözlerimi kısmama neden olsa da bagajı açanın Sıraç olmadığını net bir şekilde görebilmiştim. Karşımdaki çocuğun saçları, Sıraç'ın siyahlarına karşın altın gibi parlayan bir sarıydı. Bagajı iyice açıp şaşkın bir şekilde bana baktığında Sıraç da telefonda bağırıp duruyordu. Benim bakışlarımda da emindim ki, şaşkınlığın yanı sıra merak ve de tedirginlik hakimdi. "Mısra, telefonu ona ver!" dediğinde hiçbir şey söyleyemeden kulağımdaki telefonu çekip, çocuğa doğru uzattım. Önce bana daha sonra uzattığım telefona baktı ve bir şey demeden aldı. Telefonu kulağına götürdüğünde, konuşacakları şeye kulak kesilmiştim. "Ooo Sıraç bey, bu ne büyük sürpriz?" "...." Sıraç'ın sesini duymamıştım

