Her ne kadar güneş ışınları göz kapaklarımı zorlasa da, saçlarımda gezinen el sayesinde doyasıya aldığım uykum tekrar bastırıyordu. "Kardelen, güneş doğdu." gözlerimi açmadan gülümsedim. "O zaman, benim için ölüm vakti." saçlarımdaki eli durmuştu. "O, ne demek?" diye sorduğunda yüzümdeki gülümsemeyi bozmadan devam ettim. "Güneş, kardelenin katilidir Sıraç." dedim ve gözlerimi açıp yüzümü ona döndüm. Bunu yapmam için sıkıca belime sardığı kolunu gevşetmesi gerekmişti. Yüzümü ona döndüğümde sıcacık mavileriyle karşılaştım. Güneşe gerek yoktu, bu gözlerdeki parıltı birini, özellikle de bir kardeleni kolaylıkla öldürebilirdi. Öldürmek demişken... Hızla yataktan doğruldum. Sıraç da benimle beraber kalkmış bana bakıyordu. "Ne oldu, birden?" dedi kaşlarını çatarak. "Sıraç, biz kaçırıldı

