bc

GÖLGE OPERASYONU

book_age18+
363
TAKİP ET
3.6K
OKU
fated
opposites attract
friends to lovers
drama
kicking
war
like
intro-logo
Tanıtım Yazısı

Kuzey Irak’ın gölgeli dağlarında başlayan bir operasyon…

Türk Özel Harekât timinin lideri Kuzey Demirkan, görevi kadar sert, bakışları kadar soğuk bir adamdır. Disiplin onun için bir kural değil, hayatta kalmanın tek yoludur.

Ama o gece… düşman karargâhına sızan bir kadını fark eder.

Ve tüm planlar altüst olur.

Lara Vural genç, cesur ve tehlikeden korkmayan bir gazetecidir. Gerçeklerin peşine düşerken kendini Türk askerlerinin ortasında bulur.

Kuzey için o, bir ajan mı? Yoksa sadece yanlış zamanda yanlış yerde olan bir kadın mı?

Düşman ateşleri arasında başlayan bu yolculukta, kalpleri ateşe veren bir gerçek vardır:

Aşk, bazen en büyük savaş alanıdır…

chap-preview
Ücretsiz ön okuma
Bölüm 1: Sessizlikten Önceki Çığlık
Kuzey Irak – 03:47 İlahi Bakış Açısı Gece ağırdı. Öyle bir ağırlık ki sanki gökyüzü bile karanlıktan sarkıyor, dağların üstüne çöküyordu. Ay puslu bulutların ardına gizlenmiş, yıldızlar bile bu topraklara ışık göndermeye cesaret edememişti. Rüzgâr, keskin bir bıçak gibi yüzünü kesiyor, ciğerlerine buz gibi doluyordu. Kuzey Demirkan nefesini sıkı bir şekilde kontrol ediyordu. Tüfeğinin soğuk metalini kavramış, kasları gergin, gözleri karanlığı delip geçen bir keskinlikle parlıyordu. Adımları sessiz ama kararlıydı. Yanındaki tim, onun işareti olmadan nefes bile almıyor; her hareket, bir strateji kadar net planlanıyordu. Aklında tek bir düşünce vardı: Asker kaybetmeden üsse dön. Timime zarar gelmesin. Bir şehitle geri dönmeyelim. Her operasyon öncesinde de, dönüşünde de en büyük zaferi buydu: asker kaybetmemek. > “Sessizlik… En güçlü silahımız. Bir çıtırtı bile ölümle sonuçlanabilir.” Bu yüzden hep bir gölge gibi hareket ederlerdi. Onlara “Gölge Timi” denmesinin nedeni buydu. Karanlık, Kuzey’in en iyi dostuydu ama aynı zamanda en tehlikeli düşmanıydı. Bu bilinçle ilerliyor, her adımda riskle yüzleşiyordu. --- 🌿 Aynı Anda – Lara Vural Taş duvarın arkasında çömelmiş, nefesimi tutuyordum. Kalbim göğsümden fırlayacak gibi atıyor, ciğerlerim yanıyordu. Ellerimdeki küçük not defteri terden kayıyor ama bırakmaya cesaret edemiyordum. Omzuma asılı kamera her adımda çarpıyor, “geri dön” diye fısıldıyordu. > “Burada ne işim var?” diye sordum kendime. Ama sonra düşündüm: Eğer ben yapamazsam, kimse yapamaz. Kendi iç sesim bile korku doluydu ama artık geri dönmek bir seçenek değildi. Gecenin sessizliğini yaran uzak ayak sesleri tüylerimi diken diken etti. Çantamı yoklarken lens kapağını çıkardım, en ufak ses çıkarmamaya çalıştım. Ama çok geçti. Ayağım bir taşa takıldı; taş yuvarlandı ve gecenin içinde gök gürültüsü gibi yankılandı. > “Ah Tanrım… Hayır! Şimdi değil.” --- 🪖 Kuzey’in Anlatımı Karanlığı yaran bir ses… Gözlerim kısıldı. Parmaklarım tetiğe kaydı. Gölgelerin arasında bir hareketlenme fark ettim: eğilen, saklanmaya çalışan bir figür. > “Beceriksizce… Bu kadar acemi olamaz. Belki de bir tuzak.” Telsizi açmadan önce parmağımı dudaklarıma götürdüm. Timime tek bir el işareti verdim; artık nefes bile almayacaklardı. Adımlarımı daha da yavaşlattım, karanlığın içinde bir gölge gibi süzüldüm. > “Yaklaş… Sessiz ol. Önce tehdit mi değil mi öğrenmeliyim.” --- 🌿 Lara Kalbim göğsümü yumrukluyordu. Ellerimi dudaklarıma bastırmış, nefesimi kontrol etmeye çalışıyordum. > “Sakın Lara… Sakın dikkat çekme.” Ama çok geçti. Arkamdan buz gibi bir ses yankılandı: > “Kıpırdama.” Sesi duyar duymaz bir çığlık attım. Donup kaldım. Tüfeğin soğuk namlusu omzuma dayandı. Gözlerim kocaman açıldı; dizlerim titremeye başladı. Yüzümün bembeyaz olduğuna emindim. Saçlarım karanlıkta parlıyordu; titreyen ellerimi yardım ister gibi havaya kaldırdım. Arkamdaki kişi bir düşman mıydı, yoksa bir asker mi? Hızla konuşmaya çalıştım: > “Lütfen… ateş etmeyin.” Sesim titrediği için sustum. --- 🪖 Kuzey Karşımda görmeyi beklediğim bir kadın değildi. Şaşırmıştım. Böyle bir yerde, bu saatte bir kadının ne işi olabilirdi ki? Yoksa bir ajan mıydı? Hiç beklemeden tüfeğimin ucuyla omzuna dokundum. > “Kimsin?” diye sordum sert bir sesle. “Ben… ben gazeteciyim!” dedi, sesi çatallaşmıştı. Kaşlarım çatıldı. > “Gazeteci mi? Böyle bir bölgede?” Sadece başını salladı. > “Yüzünü dön,” dedim sertçe. Yavaş bir hareketle bana döndü. Bir çift ela gözle karşılaştım. Vücudu titriyordu ama bakışlarında korkudan çok bir direniş vardı. Yüzü masum görünüyordu ama gözlerindeki ifade şüphemi bastıramıyordu. > “Masumiyet burada yalan olabilir… Ya yalan söylüyor ya da kendi mezarını kazıyor.” dedim içimden --- 🌿 Lara Kim olduğumu sorduğunda kekeliyerek “gazeteciyim” dedim. Neden bana inanmadığını anlayamıyordum. “Yüzünü dön,” dediğinde dönüp baktım; buz mavisi gözlerle karşılaştım. Sert bakışlı, uzun boylu bir askerdi. Kolundaki Türk bayrağını görünce derin bir nefes aldım. Yavaşça yanıma gelip bir dizinin üstüne çöktü. Gözlerime bakarak buz gibi bir sesle sordu: > “Ajan mısın?” Şaşkınlıkla: > “Gazeteciyim diyorum, neyi anlamıyorsunuz?” dedim. > “Nereden bileyim gazeteci olduğunu?” diye karşılık verdi. Sinirlenip ona doğru biraz yaklaştım.asker olduğunu biliyordum ama sırf onu sinir etmek için sordum > “Benim gazeteci olduğum kesin de, ya sen kimsin?” dedim. Ayağa kalkıp gözlerimin içine baktı. > “Kör müsün? Askerim.” > “Nereden bileceğim asker olduğunu?” dedim. bana yaptıgı gibi yaptım ona Sol kolundaki türk bayrağını gösterip omuzundaki rütbeleri işaret etti. > “Bak, buradan anlayabilirsin.” Sonra bana döndü: benim yaptığım şeyin aynısını o bana yaptı > “Peki ben nereden bileceğim senin gazeteci olduğunu?” Yerdeki kameramı gösterdim. > “Bak kör değilsen anlarsın.” Tam o sırada patlayıcı bir ses gecenin sessizliğini paramparça etti. Asker refleksle bileğimden yakalayıp beni yere çekti. > “Bana bak,” dedi buyurgan bir sesle. “Hayatta kalmak istiyorsan bana güveneceksin.” Kalbim duracak gibiydi. Asker silahını sırtına asıp önden yürümeye başladı. Güvenli olduğunu düşündüğü her adımda eliyle beni çağırıyordu. Karanlıkta ilerlerken her adım bir ölüm riskiydi. Barut ve toprak kokusu birbirine karışmış, soğuk rüzgâr yanaklarımı kesiyordu. > “Duygularımı karıştırırsam… ölür müyüm?” diye sordum kendime. Sonra toparlanıp, “Öncelik görevde,” dedim. Askerin kararlılığı bana güven veriyordu; ama onun sertliğinin de farkındaydım. İçimde garip bir merak, korku ve hayranlık birbirine karışıyordu. Dayanamayıp kısık bir sesle sordum: > “Bir şey sorabilir miyim?” > “Soramazsın,” dedi. Ama ben yine sordum: > “Adın ne?” Yüzünü bana dönüp: > “Sana soramazsın demedim,” dedi. Omuz silkip tekrar sordum: > “Asker… bir adın vardır umarım. Çünkü ‘asker’ demek biraz tuhaf oluyor.” Yüzüme yaklaşarak: > “Birincisi, ben askerim ama sıradan değil. Yüzbaşıyım. Asker tuhaf geliyorsa ‘Yüzbaşı’ diyebilirsin.” Ben de ona biraz daha yaklaşıp gülümsedim. > “Yüzbaşı da tuhaf geliyor. Yoksa adın bir devlet sırrı mı?” Yüzüme bakıp onda bana yaklaştı sinirle kısık bir sesle: > “Adım Kuzey. Oldu mu, rahatladın mı?” Başımı sallayıp hafifçe sırıttım. > “Şu an ne kadar rahatladığımı anlatamam,” dedim. Amacım onu biraz sinirlendirmekti. --- 💥 Bölüm Sonu Gece, hem ölümün hem de yeni bir hikâyenin habercisiydi. Geri dönüş yoktu. Her nefes, her adım tehlikeyi yanında taşıyordu. Lara ve Kuzey’in yolları bu gece, kaderin sessiz ve karanlık oyununda birleşmişti. Ve bir gerçek vardı: Bu gece, her şeyin değişeceği geceydi.

editor-pick
Dreame-Editörün seçtikleri

bc

Sokaklar Çocuk Doğurmaz

read
5.9K
bc

Kanlı Duvak

read
59.5K
bc

BEN ONU ÇOK SEVDİM

read
3.8K
bc

Şirin Mafya

read
35.2K
bc

(Töre yazgısı serisi +18 ) Kalbinin Esiri

read
28.9K
bc

Günaymadan

read
19.8K
bc

Kaçınılmaz Evlilik

read
6.6K

Uygulamayı indirmek için tara

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook